12 Ocak 2015 Pazartesi

Minibüs komplosunda çarpıcı iddia: "Arayıp minibüs devletin dediler"



KEMAL GÖKTAŞ

Ankara'da 2007 yılında bulunan bomba yüklü minibüsle ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun'un kitabında gündeme getirdiği iddiaların ardından dosyanın yeniden açılması gündeme geldi. Uzun'un 550 kg TNT'nin bulunduğu minibüsün polis haber elemanı tarafından bulunduğu Kurtuluş Çok Katlı Otoparkı'na getirildiğini iddia etmesinin ardından minibüsteki bombayla ilgili 20 yıl hüküm giyen İdris Nakcı'nın avukatları yeniden yargılama talebinde bulunmaya hazırlanıyor. Nakcı'nın avukatlığını yaparken tartışmalı ifadelerle 8 ay tutuklu kalan ve 7.5 yıl hapse mahkum olan avukat Filiz Kalaycı ise çarpıcı iddialarda bulundu. Kalaycı, tahliye olduktan sonra kendisini arayan bir kişinin minibüsün "devlete ait olduğunu" söylediğini, ancak yeni komplolardan çekindiği için bu kişiyle görüşmediğini söyledi.



550 kg TNT

Ankara'da 11 Eylül 2007'de Kurtuluş'taki otoparkta bomba yüklü bir minibüs bulundu. Minibüsün PKK'ya ait olduğu ve Başbakan Erdoğan'a suikast planlandığı iddia edildi. Yapılan soruşturmadan sonra üniversite öğrencisi İdris Nakcı, bomba yüklü minibüsü otoparka getirdiği iddiasıyla 20 yıl hapse mahkum oldu ve cezası Yargıtay'ca da onandı. Bu dava sürerken Nakcı'nın avukatı Filiz Kalaycı avukat arkadaşlarıyla birlikte gözaltına alındı. Diğer avukatlar tutuksuz yargılanırken Kalaycı, 8 ay hapis yattı. Kalaycı mahkemenin 7.5 yıl hapis cezası vermesinin ardından mahkemenin yurt dışına çıkış yasağını kaldırması üzerine yurt dışına çıktı.

"Arama" kuşkusu

Minibüs dosyasındaki şu çelişkiler ise dosyanın yeniden açılması ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor:
Ankara Sulh Ceza Mahkemesi 11 Eylül 2007'den yaklaşık 2 hafta önce Ankara ili için genel arama kararı almasına rağmen münibüsün otoparka sokulduğu güne kadar yaklaşık 2 hafta hiç bir arama işlemi yapılmadı.  Aramanın Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün verdiği talimatla yapılması ve minibüsün hemen bulunması dikkat çekiyordu. Avukatların bu kuşkularla ilgili Ankara Emniyet Müdürü ve aramaya katılan polislerin tanık olarak dinlenilmesi talebini ise mahkeme reddetti.

Korucu Sim kartları

Arama sırasında bomba düzeneğinde bulunan cep telefonlarından birine eskiden takıldığı iddia edilen Sim kartlardan birinin Alparslan Özkan'a ait olduğu tespit edildi ve Özkan gözaltına alındı. Oysa dosyada bu telefonlara takılan bir cok Sim kartının tespit edildiği ve bunlardan bir kısmının Güneydoğu'da oturan koruculara ait olduğu anlaşıldı. Bunların bir kısmının ifadesi alınarak serbest bırakıldı ancak hiç biri hakkında işlem yapılmadı.

Resmi belge ve tanık ifadeleri

Minibüs'ün otoparka bırakıldığı gün İdris Nakcı'nın Eskişehir'de ev taşıdığını söyleyen 6 tanık ifadesi ve Eskişehir'de kaldığı Kredi Yurtlar Kurumuna ait yurttan kendi imzasıyla depozitosunu iade aldığını gösteren makbuz var. Ayrıca Nakcı'nın kullandığı telefonlara ait sinyaller de Eskişehir'de olduğunu gösteriyordu. Minibüs'te bulunan 6 parmak, 10 avuç izinin hiçbiri Nakcı'ya ait çıkmadı; izmarit vb nesnelerden elde edilen DNA örnekleri de Nakcı ile örtüşmedi. Araçta 3 farklı erkek DNA'sı çıkması da dikkat çekti. Aracın park edildiği otopark görevlisi mahkemede 2Nakcı'nın araçtaki kişi olduğunu net söyleyemeyeceğini" belirtti. Minibüsü otoparka bırakan kişinin 35 yaşlarında, geniş omuzlu, ağır abi görünümlü biri olduğunu söyledi. Oysa Nakcı ufak tefek biriydi ve o tarihte 23 yaşındaydı. Nakcı'nın gözaltına alınmasına dayanak gösterilen ve araçta bombaya bağlı telefonu sim kart takarak kullanan 10'dan fazla kişi adresleriyle tespit edilmesine rağmen sadece Nakcı gözaltına alındı.

Ayakkabıdaki patlayıcı izi

Nakcı'nın ceza almasına yol açan en önemli delil olarak ayakkabısında patlayıcı izine rastlanmasıydı. Nakcı, ifadesinde ayakkabılarının gözaltındayken bir ara çıkartılıp götürüldüğünü ve sonra iade edildiğini, ardından önüne yapışkanlı bir kağıt getirilip ayakkabısıyla basmasının istendiğini anlattı. Polis kriminal raporunda ayakkabısının tabanından 0,0012 gr (eser miktarda) patlayıcı izine rastlandığı belirtildi. Avukatlarının bu miktar patlayıcının "neredeyse Kızılay meydanında yürüseniz bile ayakkabınıza bulaşacak düzeyde" olduğu itirazları dikkate alınmadı. Bu patlayıcı incelemesinin diğer sanıklara uygulanmaması da ayrıca dikkat çekti. Nakcı'nın diğer giysilerinde de ise hiç bir patlayıcı izine rastlanmadı.

"Polis zorladı" iddiası

Avukat Kalaycı, Milliyet'e yaptığı açıklamada Nakcı'nın avukatlığını yaparken gözaltına alındığını ve ardından tutuklandığını belirterek komplonun er geç açığa çıkacağını umduğunu söyledi. Kalaycı, otopark görevlisinin duruşmadan önce Nakcı'nın ailesine "Polis beni zorladı bu kişiyi teşhis etmem için. Ben dindar biriyim, o günden bugüne vicdan azabi çekiyorum" dediğini ileri sürdü. Otopark görevlisinin minibüsün bırakıldığı akşam el feneriyle içine baktığında sadece kartonlar gördüğünü, oysa tutanaklara göre tıka basa bomba ile dolu olduğunun belirtilmesine dikkat çekti. Otopark görevlisinin mahkemede "Ben o gün teşhis ettim ama sonra sokakta en az 10 kisiyi şüpheli kisiye benzettim" dediğine de dikkat çeken Kalaycı görevlinin minibüsü bırakan kişinin "gayet akıcı bir Türkçe ile konuştuğunu" söylemesine rağmen Nakcı'nın kekeme olduğunu, ehliyetinin olmadığını ve hayatında hiç araba kullanmadığını da belirterek bunların mahkemece dikkate alınmadığını söyledi.

Avukat aleyhine ifade

Kalaycı, Minibüs dosyasında gözaltına alınanlardan olan Alparslan Özkan daha sonra mahkemede verdiği ifadede gözaltındayken kendisine avukat Kalaycı hakkında da sorular yöneltildiğini ve onlar aleyhine olan ifadeleri imzalamak zorunda kaldığını anlattı. Ayrıca dosyanın diğer sanığı Ali Sayan'ın babasına da oğlu tutuklandıktan sonra çağrıldığı Ankara Terörle Mücadele Şubesi'nde "oğlunu kurtarmak istiyorsan bu belgeyi imzala" baskısıyla imzalatılan belgede de Kalaycı ve diğer avukatların örgüt avukatı olduğuna dair bir ifade imzalatıldı.

"Minübüs devlete ait"

Kalaycı, tahliye edildikten bir kaç gün sonra, 2010 yılı Subat ayında büroya gelen bir telefonda adının Cengiz olduğunu söyleyen bir kişinin "Tahliye olmama cok sevindiğini" söyledikten sonra "Sizin baktığınız bir dosya ile ilgiliyim, çok katlı otopark dosyası, bu dosya ile çok ilgilendiniz ve gerçekleri açığa çıkartmaya çalıştınız ama bu nedenle tutuklandınız ve engellendiniz. Ben dört gözle sizin tahliyenizi bekliyordum. Bu dosyadaki araç devlete aitti, getiren kişi de devletin adamıydı. Eğer benimle yüz yüze görüşürseniz size anlatacaklarım var" dediğini anlattı. Kalaycı, kendisinin "Dosya ile ben artık ilgilenemiyorum. Başka bir avukat bakıyor ama eğer telefonunuzu verirseniz ailesi ile irtibat kurmanızı sağlayabilirim" dediğini ama karşısındakinin bu teklifi kabul etmediğini söyledi. Kalaycı, o süreçte kendisini telefonla arayan kişinin de bir komplo peşyinde olduğunu düşündüğü için görüşmediğini, konuşmaya bürodaki bir arkadaşı ve Av. Murat Vargün'ün şahit olduğunu söyledi.

"Git ve dönme" dediler

Kalaycı şöyle devam etti:
"Ben ve 3 avukat arkadaşımın büroları 12 Mayıs 2009'da basıldı. Bütün dosyalarımız didik didik arandı, yasadışı ya da örgütle ilişkili hiç bir şey bulunmadı. Gözaltına alındık, hepimiz hakimlikçe serbest bırakıldık. Ancak savcılık hakkımda itirazda bulunduğu için mahkeme tutuklama kararı verdi. 8 ay cezaevinde kaldım, 7.5 yıl ceza aldım. Dosya halen Yargıtay'da karar için bekliyor. Bizi yargılayan ve otopark davasına aynı mahkeme heyeti baktı. Mahkeme yurt dışı çıkış yasağına yaptığımız itirazlardan sadece benimkini kabul etti. Avusturya'daki anne ve babamın sağlık nedenleriyle Türkiye'ye gelemeyeceklerine dair rapor sunduğu gerekçesiyle Türkiye'de örneği olmayan bir biçimde yurt dışı yasağını 'Sadece Avusturya'ya ve bir ay süreyle gidip dönmesi koşuluyla' kaldırdı. Bunun anlamı 'git ve geri dönme' demektir. Diğer avukat arkadaşların yurt dışı yasağını ise hiç kaldırmadılar. Bu olaylar 3 Kürt gencinin yıllarına benim 8 ay cezaevinde kalmama, büromu, mesleğimi, arkadaşlarımı ve evimi terk etmeme neden oldu. Gerçekler er yada geç ortaya çıkar ve komplocular elbet bir gün halkın önünde hesap verir, bütün umudum bu."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder