26 Ocak 2015 Pazartesi

AYM'den Abdullah Cömert başvurusunda dava nakillerine vize veren karar


AYM'den Abdullah Cömert davası kararı:
"Dava nakli adaleten sağlanmasına engel değil"


KEMAL GÖKTAŞ Ankara

Anayasa Mahkemesi, Gezi eylemleri sırasında Hatay'da gaz fişeği ile öldürülen Abdullah Cömert'le ilglii davanın Balıkesir'e nakledilmesine karşı yapılan başvuruyu "başvuru yollarının tükenmediği" gerekçesiyle kabul edilemez bularak reddetti. AYM'nin kararında iç hukuk yollarının tüketilmediği ifade edilmesine rağmen Yargıtay'ın davanın başka bir şehre nakline ilişkin kararlarına itiraz yolu bulunmuyor.


Annesi başvurdu

Abdullah Cömert'in annesi Hatice Cömert, avukatı Hatice Can aracılığıyla AYM'ye yaptığı yaptığı başvuruda "oğlunun Hatay'da demokratik gösterilere katıldığı sırada kolluk kuvvetlerinin kullandığı araçtan atılan gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu yaşamını yitirdiğini" belirtti. Anne Cömert'in başvurusunda "Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesince yürütülmekte olan kamu davasının, olayın meydana geldiği yerden başka bir yere (Balıkesir) nakli ile ilgili olan hukuki düzenlemelerin ve bu kapsamdaki yargısal sürecin, yaşam, adil yargılama ve etkili başvuru haklarını ihlal ettiği" belirtildi. Başvuruda davanın nakline karar veren Yargıtay kararına karşı itiraz yolu olmadığı ifade edilerek bu durumun "adil yargılama, etkili başvuru ve yaşam haklarını ihlal ettiği" belirtildi. Anne Cömert, ihlalin giderilmesi amacıyla yeniden karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay'a gönderilmesini istedi.

"Dava bitince gel"

AYM'nin 2. BÖlüm 3. Komisyon üyeleri Serdar Özgüldür ve Celal Mümtaz Akıncı'nın imzasını taşıyan kararda polis memuru A.K. hakkında, olası kastla öldürme suçundan kamu davası açıldığı belirtildi. Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesinin sanığın talebi üzerine "kamu güvenliği nedeniyle davanın nakli talebiyle" Hatay Cumhuriyet Başsavcılığına başvurduğu anlatılan kararda, talebin iletildiği Adalet Bakanlığı'nın başvurusuyla Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin davayı Balıkesir Ağır Ceza Mahkemesine nakline karar verdiği hatırlatıldı. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerin ayrıca usuli yönünün de bulunduğu ifade edilen kararda şöyle devam edildi:
"Başvurucunun oğlunun, kolluk görevlilerinin eylemi sonucunda hayatını kaybetmesi üzerine, Devletin sorumluların belirlenmesi ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütme sorumluluğunun doğduğu açıktır. AYM'ye bireysel başvuru, ikincil nitelikte bir hukuk yoludur. Bu nedenle, ihlal iddialarına ilişkin olarak öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi gerekmekte olup, ancak somut koşullar itibarıyla başvuru yollarının tüketilmesinin yarar sağlamayacağı veya etkili olmadığının anlaşılması halinde başvuru incelenebilir. Bu aşamaya kadar geçen süre ve bu sürede soruşturma ve yargılama makamlarınca yapılan işlemler hep birlikte dikkate alındığında; kamu davasının nakline ilişkin süreç de dahil olmak üzere yaşam hakkını koruyan hukukun etkisiz olduğunu ve olağan başvuru yollarının tüketilmesinin yarar sağlamayacağını kabul etmek mümkün değildir."
İki üye bu gerekçelerle 'ihlal iddialarına konu edilen yargılama sürecinin henüz sonuçlanmadığı' gerekçesiyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder