20 Ocak 2016 Çarşamba

Niğde’de takas kuşkusuna karşı ilk defa net görüntü


KEMAL GÖKTAŞ
Niğde’de 2’si güvenlik görevlisi biri sivil vatandaş 3 kişiyi öldürdükleri ve IŞİD üyesi oldukları iddiasıyla yargılanan sanıklar davada “takas” kuşkusunu dağıtacak önemli bir adım atıldı. Niğde’deki duruşmada ilk defa Ankara Sincan F Tipi Cezaevi ile renkli ve net SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) bağlantısı kuruldu. Duruşmaların bayından itibaren ilk defa sanıkları net biçimde gören müdahil avukatlarından Ali Çil “Bana göre tereddüt ortadan kalkmıştır” dedi. 
Alman vatandaşı Benyamin Xu, İsviçre vatandaşı Çendrim Ramadani ile Makedonyalı Muhammed Zakiri'nin de aralarında bulunduğu 4'ü tutuklu, 2'si firari 11 sanığın yargılandığı davanın 6. duruşması bugün Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 
Mahkemeye şehit astsubayın annesi Hatice Kozanoğlu, babası Duran Kozanoğlu, kardeşleri Şuayp ve Tayfun Kozanoğlu ile şehit polis Adem Çoban'ın ailesinden babası Mevlüt Çoban katıldı. 

“Bir takas lafıdır gidiyor”

Mahkeme Başkanı Onur Yerdelen duruşmanın başında “Bugün (dün) bazı gazetelerin birinci sayfalarında takas gölgesinde duruşma yapıldığı yazılmış. Bir takas lafıdır gidiyor. Kalbiniz rahat olsun, bir takas lafı aldı başını gidiyor. Sanıklar işte huzurunuzda, suçlu çıkarlarsa cezalarını çekecekler” dedi. 
Bunun   ardından ilk defa Sincan F Tipi Cezaevi’ndeki sanıklarla sağlıklı bir SEGBİS bağlantısı kuruldu. Önceki flu görüntülerin yerine, bu duruşmada renkli ve net bir görüntü ekrana yansıdı. Taraflar ve avukatlar da bu görüntülerden 3 tutuklu sanığı net biçimde görebildi. Mahkeme Başkanı da kuşkuları dağıtabilmek için sanıkların yüzüne özellikle zum yaptırdı. Ayrıca Başkan, sanıklardan birinin öne gelmesini istedi ve görevliler sanığı öne getirdi.  Sanıklar, Mahkeme Başkanı’nın tercüman aracılığıyla sorduğu soruların hiçbirine yanıt vermedi. Sanıkların sorulara “evet” ya da “hayır” gibi yanıtlar bile vermeyerek hiç konuşmamaları da dikkat çekti. Sanıklar mahkeme başkanının “sorulara neden yanıt vermediklerine” ilişkin sorusuna da yanıt vermediler. Dava, olay sırasında yaralananların duyu kaybı olup olmadığının tespit edilmesi için gereken süre nedeniyle 17 Mart tarihine ertelendi...

“Tereddüdümüz kalmadı” 

Önceki gün Cumhuriyet’e mahkemenin takas kuşkusunu dağıtması gerektiğini söyleyen müdahil avukatlardan Ali Çil, dünkü duruşmadan sonra “Bugün net olarak göründüler. SEGBİS’de hepsini gördük. Mahkeme Başkanı da tek tek zum yaptırdı. Bana göre tereddüt ortadan kalkmıştır” dedi. Çil, mahkemenin sanıkları duruşmaya getirterek bu tartışmaları daha önce ortadan kaldırması gerektiğini de belirterek “Böyle bir tartışmayla davayı yönlendirmek anlamsız oldu. Davanın özünü tartışmak yerine sanıkları tartıştık” dedi.  Çil, sanıkların sorulara hiçbir şekilde yanıt vermedikleri de belirterek “Ses tonlarını daha duyamadık” dedi.

Niğde IŞİD davasında duruşma günü: Avukatları bile sanıkları görmedi


KEMAL GÖKTAŞ
Niğde’de IŞİD’lilerin bir polis, bir asker ve bir sivil vatandaşı öldürmeleriyle ilgili davada bugün “takas” kuşkusu altında duruşma yapılacak. Ankara Sincan F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan sanıkların Niğde’deki duruşma salonuna hiç getirilmemeleri ve SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) üzerinden yapılan video bağlantısının hep flu olması nedeniyle soru işaretleri altında yapılan yargılamada, sanık avukatlarının da müvekkillerini cezaevinde hiç ziyaret etmedikleri ortaya çıktı.

19 Ocak 2016 Salı

AİHM'in ilk tedbir kararı Hüseyin’i kurtaramadı




KEMAL GÖKTAŞ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar ile ilgili ilk tedbir kararı 16 yaşındaki başvurucu Hüseyin Paksoy’u kurtarmaya yetmedi. AİHM, Cizre'de yaralanan 16 yaşındaki Hüseyin Paksoy'a ambulans ulaştırılmaması nedeniyle hayatının tehlikede olduğu gerekçesiyle yapılan başvuruda, hükümetten Paksoy'un yaşam hakkının ve vücut bütünlüğünün korunması için her türlü tedbiri almasına karar verdi. AİHM'in bu kararının avukatına gönderildiği saatlerde ise Paksoy yaşamını kaybetti. AİHM kararı Paksoy'u kurtaramasa da bundan sonra benzer durumlarda AİHM'in tedbir kararı vereceğinin işareti oldu. AİHM'in tedbir kararlarının artması ise bölgedeki sokağa çıkma yasağı sırasında yapılan operasyonların yöntemini uluslararası alanda tartışmaya açacak.

18 Ocak 2016 Pazartesi

Ankara katliamının 100. gününde rapor: Kamu görevlilerine kasten öldürmeden soruşturma açılsın


KEMAL GÖKTAŞ
Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim’deki Barış mitingine yönelik 100 kişinin ölümüne neden olan intihar saldırıları ile ilgili olarak Ankara Barosu avukatlarının hazırladığı raporda kamu görevlilerinin “kasten veya olası kastla” öldürme suçlarından bağımsız bir heyet tarafından soruşturulması istendi. Raporda polisin patlamadan sonra TOMA ile su sıktığı, gaz bombası attığı ve biber gazı sıktığı tanık ifadeleriyle anlatılırken olay yerinde olan bir tanık avukatın bu durumun en az 15-20 kişinin ölümüne neden olduğu iddiasına yer verildi. Raporda yaralıları polis aracıyla hastaneye götüren kişinin de “kamu malına zarar” suçundan gözaltına alındığı belirtildi. Kısıtlılık kararı nedeniyle ailelere ve avukatlarına hiçbir belgenin verilmediği belirtilen raporda, ailelerin otopsi raporlarını dahi hala alamadıkları vurgulandı.

16 Ocak 2016 Cumartesi

Akademisyenlere operasyonda hukuk skandalları


Her savcılık keyfi soruşturma açtı

KEMAL GÖKTAŞ
Barış İçin Akademisyenler Grubu’na yönelik çeşitli illerde tam bir hukuk skandalı olarak özetlenebilecek ev baskınları, gözaltılar ve tutuklamaya sevk kararları verildi. Bursa, Bolu, Kocaeli ve Erzurum’da savcılıklar gözaltına alınan akademisyenlere Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinde düzenlenen “terör örgütü propagandası” suçlaması yöneltti.  Bursa’da Terörle Mücadele polisinin sorgusunda, bildirinin KCK Eşbaşkanı Bese Hozat’ın bir internet sitesine yaptığı “tüm aydın ve demokratik çevreler ve Kürtler özyönetim ilanlarına sahip çıkmalı”  açıklamasının “talimat” olduğu ve bildirinin bu talimat üzerine yazıldığı ileri sürüldü. Erzurum’da gözaltına alınan akademisyene “PKK’yı terör örgütü olarak görüyor musunuz?” diye sordu. Akademisyenin avukatı soruya “Kimse düşünce ve kanaatini açıklamaya zorlanamaz” diyerek itiraz etti. Ankara Başsavcılığı ise diğer illerdeki savcılıkların aksine, bildiride terör propagandası suçlamasına yönelik bir unsur bulmadı ve dosyayı Türk Ceza Kanunu’nun “devleti alenen aşağılama” suçunun düzenlendiği 301. maddesinden soruşturma yapması için Basın Savcılığı’na gönderdi.

14 Ocak 2016 Perşembe

Hükümet, AİHM'de sokağa çıkma yasaklarını savundu: "Güvenlik güçlerinin eylemleri nedeniyle sivil ölümle sonuçlanan olay yok"


İşte hükümetin savunması
* Hükümet, sokağa çıkma yasağı ve operasyonları Suruç ve Ankara katliamlarına bağladı...
* Hükümetin savunmasında IŞİD'in adı yok: Hükümet Suruç ve Ankara'yı IŞİD'den söz etmeden anlattı
* “PKK, öldürülen teröristlerin sivil olduğu imajını vermeye çalışıyor”
* “PKK, silahla  özerklik kurmak için saldırılarını artırdı”

KEMAL GÖKTAŞ
ANKARA - Hükümetin sokağa çıkma yasakları ile ilgili AİHM’e gönderdiği savunmada, Suruç ve Ankara patlamalarını IŞİD’in adını anmadan dile getirdiği ve özellikle Suruç patlamasından sonra terörün arttığını vurguladığı ortaya çıktı. Suruç ve Ankara katliamlarının failinin belirtilmediği savunda, sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde yapılan operasyonlarda sivillerin öldürüldüğü iddiasına karşılık olarak da “PKK, öldürülen teröristlerin sivil olduğu imajını vermeye çalışmaktadır. PKK, YDG-H aracılığıyla silahlı bir güçle özerk bir yönetim yaratmak için terör saldırılarını arttırmıştır” denildi.

11 Ocak 2016 Pazartesi

Porno görüntü bulundurmaya, çocuklara porno izletmekten daha ağır ceza

Yargıtay, doğal cinsel ilişkiyi tarif etti, geri kalanı sapıklık ilan etti
Yargıtay’a göre eşcinsel ilişki, hayvanlarla ilişkiyle eşdeğer

KEMAL GÖKTAŞ
Yargıtay’ın doğal olmayan cinsel ilişkinin neler olduğuna ilişkin içtihatları nedeniyle çocuklara pornografik ürünler izletmenin cezası, “oral, anal, eşcinsel, grup veya alet kullanılan” ilişki içeren görüntüleri bulundurmanın cezasından daha hafif kaldı. Yargıtay’ın “resmi cinsel ilişki” tanımı yapmaktan kaçınmadığı kararı da bu tanım dışında kalan bütün ilişki biçimlerinin “doğal olmayan” ilişki olarak değerlendirildiği ve çocuklara porno izletmenin cezasının daha hafif cezaya tabi olduğunu ortaya koydu.