19 Aralık 2011 Pazartesi

"HAYATA DÖNÜŞ" YALAN, OPERASYONIN ADI "TUFAN"

6 Nisan 2011'de Vatan Gazetesi'nde yayımlanan haber. Yıldönümü vesilesiyle yeniden...
İŞTE 11 YILDIR GİZLENEN PLAN

Kemal GÖKTAŞ
F tipi cezaevlerine geçiş amacıyla düzenlenen "Hayata Dönüş" operasyonun "Bayrampaşa Cezaevi Özel Müdahale Planı" 11 yıl sonra ortaya çıktı. İstanbul İl Jandarma Komutanlığı, daha önce bulunamadığını bildirdiği planı, tesadüfen bulunduğunu belirterek mahkemeye gönderdi. Planın gün yüzüne çıkmasıyla kamuoyuna "Hayata Dönüş" olarak açıklanan operasyona "Tufan" adının verildiği anlaşıldı.

16 Aralık 2011 Cuma

YILMAZ ÖZDİL OLSA O HABERİ ÇÖPE ATARDI

NEDEN ANKARA'YA SERVİS EDİLMİŞMİŞ...

Kemal GÖKTAŞ
Hürriyet yazarı Yılmaz Özdil, 15 Aralık 2011’de yayımlanan “Bir Ankara Polisiyesi” başlıklı yazısında, İzmir Karabağlar’da bir kadının karakolda maruz kaldığı işkenceye ilişkin haberler üzerine bir yazı yazmış.
Vatan’ın işkence görüntülerini ortaya çıkarmasından sonra ‘O kadın konsomatris’ sürmanşetiyle çıkan gazetenin yazarı, olayın İzmir’de olmasına rağmen haberin Ankara’ya ‘servis edilmesi’ni dert etmiş. Kimilerine çok derin gelen komplo teorilerini sıraladığı yazısının ana fikri şu: Bu haber birileri tarafından İzmir Emniyeti’ndeki bazı ayak oyunlarının aracı olarak Ankara’ya servis edildi. Yazarın bazı yan fikirleri de var: Bu haberle İzmir’deki müzikhollerin kapatılması amaçlanıyormuş. Meraklısı yazısını internetten bulup okuyabilir. İşkenceyi, sadece bazı psikopat polislerin marifeti sayarak nasıl meşru göstermeye çalıştığını da görebilir o zaman.
( http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19467310.asp )

Benim meramım şu: Yılmaz Özdil’in “servis edildi” dediği haberi ben yaptım. İlk gün kamera görüntülerini ortaya çıkardıktan sonra, doktorun işkenceyi gizlemeye yönelik raporunu, polis bilirkişilerin dayak görüntülerine ilişkin raporunda yaşananları ‘arbede’ olarak nitelendirdiğini, savcının görüntülere rağmen işkenceyi izleyen polis memurlarına dava açmayı ‘iddialar soyut’ diye reddettiğini, mağdur kadına 6.5 yıl hapis isteyen savcılığın polislere basit yaralama suçundan 1.5 yılla dava açtığını da peş peşe haberlerle gündeme getirdim.
Yılmaz Özdil soruyor: Neden Ankara? Anlatayım: Çünkü ben Ankara’da çalışıyorum. Fevziye Cengiz 16 Temmuz’da bu işkenceyi yaşadıktan sonra, işkence izlerini taşıyan yüzüyle, kameraların karşısına geçip yaşadıklarını bir bir anlattı. Ama o dönem bazı gazeteler, bu işkence iddiasının hemen arkasına polis yetkililerinin verdiği demece dayanarak ‘O kadın konsomatris, dayak yok, kendisi polise mukavemet etti’ diye yazdılar ve buna kendileri de inandılar herhalde ki daha sonra ilgilenilmedi bu haberle. Ama Ankara’daki gazeteci fikri takip yaptı, soruşturmanın bitmesini bekledi, dosyayı ve belgeleri (bu arada CD’leri) aldı ve yazdı. Özdil’in iddia ettiği gibi 6 ay filan sonra çıkmış değil o CD’ler….Çünkü bilmiyor, savcılığın polislerle ilgili iddianamesinin 5 Aralık’ta kabul edildiğini, yani dosyanın topu topu haberden birkaç gün önce ‘alenileştiğini’.
Ben yargı muhabiriyim. Yargı muhabirlerinin haber kaynaklarının genellikle kimler olduğunu bilmiyordur muhtemelen. Sorup öğrenebilir.
Tabii, haberi yapan falanca star, ekran kuşu bir gazeteci olsaydı, gazeteler, televizyonlar günlerdir yer verdikleri haberi kimin yaptığını ısrarla söylememezlik etmezlerdi. Kanal kanal gezerdi o zaman zatı muhteremler, kasıla kasıla anlatırlardı… Es kaza bu haberi Yılmaz Özdil yapmış olsaydı artık yüzyılın haberi mi derdi milenyumun haberi mi derdi, siz takdir edin. Ama işte haberi yapan bir ‘gariban muhabir’ olunca, sallamak serbest.
Allah’tan Yılmaz Özdil hala yönetici değil. Hele şükürler olsun ki onun yönetici olduğu bir yerde muhabirlik yapmıyorum. Yoksa bu haberi doğrudan çöpe atardı. Adına da gazetecilik diyerek….
Ama Yılmaz Özdilgiller yıllarca gazeteciliğin düşmanlığını yaptılar oturdukları koltuklarda, onların ne menem bir gazeteciliği temsil ettiğini artık biliyor herkes. Şimdi kalkıp gazetecilik yapanlara çamur atmayı kolay sanıyor.
Türkiye’de gazetecilik bitmiş diye büyük büyük yorumlar yapan, ama haberin üreticisi muhabirleri, yani gerçek gazetecileri küçümseyen, onların üç kuruş maaşa talim etmelerine razı olan, kendilerini dünyanın merkezine koyan plaza elitlerinin derdi değil tabii bunlar. Onlar büyük fikir insanları. Oturduğu yerden yazıyor işte: Olay İzmir’de, neden Ankara’ya servis edilmişmiş….

14 Aralık 2011 Çarşamba

TEKMİLİ BİRDEN İZMİR-KARAKOLDAKİ DAYAK DOSYASI

İzmir'de Karabağlar Polis Merkezi'nde yaşanan dayak skandalı, polislerin, savcıların, bilirkişilerin, doktorların işkence konusundaki işbirliğini ortaya koyan çok önemli bir manzarayı önümüze koydu.
Bu olaya ilişkin yazdığım haberleri bir dosya olarak blog okurlarımın ilgisine sunuyorum. Buradaki haberler Vatan Gazetesinde yayınlandı. Ama bir bütün olarak okunması farklı bir bakış açısı sunacaktır diye umuyorum.

12 Aralık 2011 Pazartesi

İZMİR OLAYINDA ADLİ TIP SKANDALI

CENGİZ'İN FECİ DAYAKTAN KALAN İZLERİ RAPORA "BASİT LEZYONLAR" DİYE GİRDİ

Kemal GÖKTAŞ
İzmir'de polis merkezinde yediği feci dayak kameralara takılan Fevziye Cengiz hakkında 6.5 yıla kadar hapis istenmesine rağmen polislere sadece 1.5 yıla kadar hapis cezası istenmesiyle patlak veren "işkence ve yargı skandalına" bir de adli tıp skandalı eklendi. Cengiz'in kendisine işkence yapan polislerin, adli rapor almak için götürüldüğü doktora birşey anlatmaması için tehdit edildiği ve doktorun da mağdur kadının yüzündeki ve sırtındaki morluklara ve açık yara izlerine rağmen bunları raporlarına yansıtmadığı, sadece kol ve sağ yanakta lezyon bulunduğu yönünde rapor yazdığı ortaya çıktı.
Cengiz, ifadesinde 'tıp skandalını' şöyle anlattı:

11 Aralık 2011 Pazar

İŞKENCE DEĞİL SAKİNLEŞTİRMEYMİŞ!

EMNİYETİN RAPORU DAYAK KADAR VAHİM

Kemal GÖKTAŞ
İzmir Karabağlar Polis Merkezi'nde Fevziye Cengiz isimli kadının maruz kaldığı vahim dayak görüntülerinin VATAN tarafından ortaya çıkarılmasından sonra, en az bu görüntüler kadar vahim bir polis raporu olduğu da anlaşıldı. VATAN'ın ele geçirdiği görüntülere ilişkin polis raporunda, dayaktan hiç bahsedilmemesi ve polislerin sürekli "hararetli" konuşan ve bir türlü sakinleşmeyen kadını etkisiz hale getirmek için "fiziki müdahalede" bulundukları, Cengiz'in bu fiziki müdahaleye karşılık verdiği için "arbede" çıktığı, ama sonunda polislerin genç kadını sakinleştirdiği yazıldı. Üç polis tarafından görüntüler 'izlenerek' hazırlandığı belirtilen raporda, mağdur kadının dakikalarca tekme, tokat dövülmesinden, saçlarının çekilmesinden ve elleri kelepçeli olduğu halde üzerinde oturulup dayağa devam edilmesinden hiç bahsedilmezken, "fiziki müdahale" sırasında bir polisin gömleğinin yırtıldığının özellikle vurgulanması da dikkat çekti. Görüntülerde içerde dayak devam ederken bir resmi polis memurunun perdeyi çekerek dayağı gizlemeye çalıştığı da yer almadı. Bu arada, görüntülerin 27 Temmuz'da Emniyet'in elinde olmasına rağmen, sanık polislerin görüntülerin yayınlanmasından sonra gelen idari baskı nedeniyle önceki akşama kadar açığa alınmamaları da dikkat çekti.

8 Aralık 2011 Perşembe

PANKARTÇI ÖĞRENCİLERE USAME BİN LADİN MUAMELESİ!

İKİ PANKARTA 25 YIL İSTENİYOR!

SAVCI PANKARTTAN DOLAYI TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYELİĞİ SUÇLAMASIYLA AÇTIĞI DAVADA TERÖRÜN TOPLU ÖLÜMLERE VE KİTLELERİN İMHASINA NEDEN OLABİLECEĞİNİ YAZDI!

Kemal GÖKTAŞ
Yasal mitingte yüzleri açık biçimde pankart astıkları ve bir derneğe gidip geldikleri için haklarında terör örgütü adına faaliyet göstermek ve propagandasını yapmak suçlamasıyla 25'er yıla kadar hapis cezası istemiyle iki üniversite öğrencisi hakkında açılan davanın iddianamesinde "terörün kitlesel ölümlere yol açabileceği" belirtildi.

5 Aralık 2011 Pazartesi

Ayrı gayrı

GÖKÇER TAHİNCİOĞLU

Ankara'nın güneşli ama güneşe inat soğuk havası.
Doğukent Caddesi'ne konuşlanmış trafik ekibi, olağan koşullarda 50-60 kilometre ile gidilmesi imkansız yolda hız kontrolü yapıyor.
Dikkatliler, daha önce bir arkadaşları burada trafik terörüne kurban gitti.
Yolun güvenli bir bölümünde, anons edilen arabaları sağa çekip ceza yazıyorlar.

2 Aralık 2011 Cuma

HAYATA DÖNÜŞ'TE SKANDAL TUFANI

ASLINDA OPERASYON DA "YOK"MUŞ!


Kemal GÖKTAŞ
F tipi cezaevlerine geçiş amacıyla 20 Aralık 2000'de 20 cezaevine düzenlenen, 2'si asker 30'u mahkum 32 kişinin hayatını kaybettiği "Hayata Dönüş" operasyonu ile ilgili davada jandarma, mahkemenin sorularına skandal yanıtlar gönderdi. Jandarma, resmi yazılarda "Tufan" adı verildiği ortaya çıkan operasyonda, mahkumların bilmedikleri türde bir kimyasal madde kullanılarak yakıldıkları iddiasına karşılık operasyon tarihinde envanterde gözyaşartıcı gaz ile "gözyaşı ve hapşırma etkili biber gazı" dışında bir madde bulunmadığı yanıtını verdi. Jandarma ayrıca operasyona katılan birlik ve timlerin komutanları ile fiilen operasyona katılan görevlilerin isimlerine ilişkin hiçbir bilgi ve belge bulunmadığını, operasyona ilişkin nihai bir raporun da olmadığını ileri sürdü.

YENİ YARGITAY'DAN DA HRANT DİNK'E DARBE

4. HUKUK DAİRESİ DİNK'E YÖNELİK VAHİM SUÇLAMAYI AKLADI

Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay, TRT'de yayınlanan "Şahların Labirenti" isimli programda, Hrant Dink'i hiç gitmediği K. Maraş'taki olayların sorumlusu olarak gösteren katliam davasının sanıklarından eski BBP milletvekili Ökkeş Şendiller'e (Kenger) verilen tazminat cezasını bozdu.

26 Kasım 2011 Cumartesi

MEĞER "GÖRÜŞME TRAFİĞİ" VARMIŞ

Kemal GÖKTAŞ
TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) Hrant Dink cinayeti davasında mahkemenin talep ettiği cinayet gününde Agos gazetesi önünde görülen şüpheli kişinin kimliğinin tespiti amacıyla talep edilen iletişim detay kayıtlarını mahkemeye gönderdi. Daha önce talep edilen saatte o bölgede hiçbirg örüyşme olmadığını bildiren TİB'in, bu defa 3 GSM şirketine ilişkin baz istasyonlarının olay tarihindeki numaralarını aldığı ve bu yöntemle yapılan sorgulamada tespit edilen görüşme trafiğinin mahkemeye gönderdiği belirtildi.

'Sivil kontrgerilla' şehit midir?

PKK'YLA ÇATIŞARAK ÖLEN SİVİL ŞEHİT SAYILIR MI?

Kemal GÖKTAŞ
Danıştay, kamu görevlisi olmadığı halde, bir teğmenin emriyle PKK'ya kurulan pusuda görev alan ve çıkan çatışmada ölen 'sivil' kişinin şehit sayılıp sayılmayacağına İçişleri Bakanlığı'nın karar vereceğine hükmetti. Jandarma, davaya gönderdiği görüşte bu kişinin şehit sayılamayacağına karar verdi.

YARGITAY'DAN İŞKENCEYE YÜKSEK TOLERANS

KİM VURDUYA GİTMİŞ!

Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay, polisin feci dayağı ile öldürüldüğü adli tıp ve otopsi raporları ile ölümden sonra çekilen fotoğraflarla tespit edilen emekli öğretmen Metin Yurtsever'le ilgili davada sanık polislere verilen hapis cezasını "Öldürücü yaraları hangi polisin vurduğunun belli olmaması" gerekçesiyle bozdu.

12 Kasım 2011 Cumartesi

Yargıtay'ın N.Ç kararı

T.C. YARGITAY 14. Ceza Dairesi


TÜRK MİLLETİ ADINA YARGITAY İLAMI

Esas No : 2011/12479
Karar No : 2011/1056
Tebliğname No : 5 - 2011/48407

Irza geçme ve reşit olmayan mağdureyi zorla kaçırıp alıkoyma suçlarından sanıklar Şeyhmus Cansin, Hamit_Abdulsemetoğlu, Ali Altsoy, Mehmet Seyitoğlu, Şeyhdavut Oruç, Umut Ergin, Burhan Ertaş, Nizam Denli, Sabri Ajak, Sadettin Deniz, Silahattin Kuray, Mehmet Gatgar, Ahırıet Günay, Recejj^ Sakız, Hamit Aydın, Mahmut Temelli, Teyyar Salman, Enver Adanç, Şeyhdavut Dora, Cuma Uraş, Rıdvan Bayraktar, Ersun Erdemir, Azad Aydın, Sel man Aydın. Abdulaziz Sarıoğlu ile Kerem Aykaç'ın; ırza geçme,reşit olmayan mağdureyi zoîTa kaçırıp alıkoyma ve fuhşa teşvik suçlarından sanıklar Emine Akyol, Türkan Temel, Şemsettin Aslan. Harun Uras ve Şeyhdavut Anuk'un; reşit olmayan mağdureyi zorla kaçırıp alıkoyma ve fuhşa teşvik suçlarından sanık Rudvan Abdüssemetoğlu'nun yapılan yargılamaları sonunda; sanıklar Harun Uras, Şemsettin Aslan ile Şeyhdavut Anuk hakkında fuhşa teşvik suçundan açılan kamu davaları ile tüm sanıklar hakkında reşit olmayan mağdureyi zorla kaçırıp alıkoyma suçundan açılıp reşit olmayan mağdureyi rızaen kaçırıp alıkoyma suçu kabul edilerek kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle ortadan

11 Kasım 2011 Cuma

N.Ö YARGITAY'A ADAY

Kemal GÖKTAŞ
HSYK, (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) 5 bin küsür hakim ve savcının seçilebilmek için gerekli niteliklere sahip olduğu boş Yargıtay üyeliklerine seçim yapılana kadar HSYK'ya ziyaretçi yasağı getirdi. Yasanın aradığı şartlara sahip 5 bin 59 Yargıtay üye adayı hakim ve savcılar arasında N.Ç kararını veren ve eleştirilern üzerine 'Ben de artık N.Ö'yüm' diye açıklama yapan mahkemenin başkanından Ergenekon savcılarına kadar birçok isim yer alıyor.

6 Kasım 2011 Pazar

YARGIÇLARDAN N.Ç KOMPLO TEORİSİ!

* TRAJİ-KOMİK KOMPLO TEORİSİ: N.Ç KARARININ HAKİM VE SAVCI MAAŞLARINA ZAM YAPILMAMASI İÇİN GÜNDEME GETİRİLDİĞİ BİLE SAVUNULDU!

Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay'ın 13 yaşındaki N.Ç'nin kendisine tecavüz eden 26 erkeğe rıza gösterdiğine ilişkin kararı onamasına yönelik toplumsal tepki hukukçuların internetteki tartışma platformu Adalet'te de yankı buldu. N.Ç davasında tartışmaların odağındaki kararı veren Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nadir Özsoy'un karara yönelik tepkileri kınayarak "Artık ben de adımı gizlemek zorunda kalıyorum. Ben N.Ö'yüm" sözleriyle başlayan tartışmada karara tepki gösteren hakim ve savcılar olduğu gibi, tepkileri kınayan, hatta yargı mensuplarının maaşlarının düzeltilmemesi için gündeme getirilen bir komplo olarak gören hakim ve savcılar da oldu.

YARGITAY'IN RIZA KRİTERİ: TECAVÜZCÜNÜN BEYANI ESAS!

Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay 14. Ceza Dairesi'nin 13 yaşındaki N.Ç 'nin kendisine tecevüz eden 26 erkeğe rıza gösterdiğine ilişkin kararı tartışılmaya devam ederken, bir başka ceza dairesinin yine bir çocuk tecavüzü davasında çocuğun rızası olduğu gerekçesiyle sanığa verilen mahkumiyeti bozduğu ortaya çıktı. 5. Ceza Dairesi, 17 yaşındaki erkek çocuğuyla cinsel ilişkiye giren ve daha sonra yeniden kendisiyle cinsel ilişkiye girmezse durumu ailesine söyleyeceği tehdidiyle çocuğu ilişki kurmaya zorlayan sanığa verilen "çocuğun cinsel istismarı" cezasını ilginç gerekçelerle bozdu. Durumun duyulmasının evli sanığı zorda bırakacağı yorumunu yaparak adeta tecevüzcüyle empati kuran Yargıtay, sanığın başka bir çocuğa cinsel tacizde bulunurken 17 yaşındaki M.'yle cinsel ilişki kurduğunu söylemesiyle olayın ortaya çıkmasını ise tecavüze uğrayan çocuğun şikayeti ile değil sanığın kendisinin anlatımı ile ortaya çıkmasını "rıza"ya delil olarak gösterdi.

BDP'DEN BARZANİ'YE "ARABULUCULUK" ÖNERİSİ

Kemal GÖKTAŞ
Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile BDP eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş ile DTK eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk ile görüştü. DTK Eşbaşkanı Tuğluk, görüşmede Barzani'den çözüm için rol oynamasını, arabuluculuk dahil elinden geleni yapmasını istediklerini söyledi. Barzani'nin Türkiye'deki Kürtler tarafından da önemsenen bir isim olduğunu söyleyen Tuğluk "Öcalan'ın da Celal Talabani ve Barzani'nin çabalarını önemseyeceğini düşünüyorum" dedi.

4 Kasım 2011 Cuma

DİNK CİNAYETİNDE BİR KARANLIK PERDE DAHA

DİNK CİNAYETİNDE KAMERALAR YİNE "BULANIK"


Kemal GÖKTAŞ
Adli Tıp Kurumu, Hrant Dink cinayeti davasının seyrini değiştirebilecek olan kamera kayıtlarının görüntü kalitesinin düşük olması nedeniyle tetikçi Ogün Samast'ın yanı sıra cinayetin işlendiği Agos gazetesi önünde dolaşan şüpheli kişinin kim olduğunun belirlenemeyeceği yönünde rapor yazdı.

31 Ekim 2011 Pazartesi

UTANÇ KARARINA YARGITAY'DAN ONAMA

YARGI, TECAVÜZE UĞRAYAN ÇOCUĞUN RIZASI VAR DEDİ, 26 SANIĞIN CEZASINDAN EN AZ 12.5 YIL SİLDİ

Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, Mardin'de 13 yaşındaki N.Ç'ye tecavüz edilmesi ile ilgili 32 sanıklı davada, yerel mahkemenin "N.Ç'nin sanıklarla rızasıyla birlikte olduğu" yönündeki kararını onadı. Daire bu nedenle, yerel mahkemenin sanıklara en az 10 yıl ceza verilmesini öngören tecavüz suçundan değil, en az 5 yıl ceza öngören "15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak" suçundan ceza verilmesini yeterli buldu. Daire aynı gerekçeyle sanıklar hakkındaki "rızasını alarak alıkoymak" suçunun zamanaşımından düşmesi kararlarını da onadı ve böylece 'zorla alıkoymak' suçundan alacakları 5-10 yıl arası hapisten de kurtardı. Yargıtay, 20 sanığa "15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak" suçundan verilen cezanın, suçun birden çok kişi tarafından ve muhafaza altındaki çocuğa karşı işlenmesi nedeniyle yarı oranında artırılmasının "tartışılması" gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verdi. Yargıtay kararı doğrultusunda ceza artırılsa bile, N.Ç'nin rızasının olduğu yönündeki görüş, her bir sanığın en az 12.5 yıl daha az ceza almasını sağlamış oldu.

29 Eylül 2011 Perşembe

DARÜLACEZE'DE YOLSUZLUK VE YARGI SKANDALI

- YARGI SKANDALINI YİNE YARGI BELGELEDİ

Kemal GÖKTAŞ
Türkiye'nin en köklü hayır kurumlarından olan ve 114 yaşındaki Darülaceze'de, zimmet, irtikap ve ihaleye fesat karıştırmak iddialarıyla yaptığı suç duyurusu üzerine mahkeme kararıyla arama yapıldı. Arama kararı veren İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi, kurumun eski avukatlarından Hatice Özdemir'in Haziran ayında yaptığı suç duyurusundan sonra savcılığın doğrudan soruşturma açması ve arama yaptırması gerekirken hiçbir delil toplamadan sadece İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu'ndan inceleme istemesinin kanuna aykırı olduğuna dikkat çekti. Şüphelilerin işlemlerden haberdar oldukları için delilleri kararttıkları iddiası olduğuna dikkat çeken mahkeme, kurumun kamera kayıtlarına da el konulmasını istedi. Mahkeme, savcılığın yaklaşık 4 aydır soruşturma yapmamasının hem kamuoyunun adil yargılanmaya olan güvenini sarsacağı hem de şüphelilerin aklanma haklarının ellerinden alacağı uyarısında bulundu.

23 Eylül 2011 Cuma

ERGENEKON BAĞLANTISINA EMNİYET MAKASI

DİNK CİNAYETİNDE, ERGENEKON BAĞLANTISINI İSPATLAYABİLECEK KAYITLARI TRABZON EMNİYETİ İMHA ETTİ
Kemal GÖKTAŞ
Hrant Dink cinayetini Ergenekon örgütünün Trabzon'daki hücresinin işlediğini iddia eden istanbul özel yetkili savcısı Hikmet Usta'nın, esas hakkındaki mütalaasında zanlılarla Ergenekon arasındaki bağlantıyı gösteren delillere ulaşılamamasına gerekçe olarak gösterdiği telefon kayıtlarının imha edilmesi işlemi Trabzon Emniyet Müdürlüğü tarafından yapıldı.

28 Ağustos 2011 Pazar

AİHM HAYRET ETTİ!


Kemal GÖKTAŞ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Yurt Kitap Yayın'ın sahibi Ünsal Öztürk'ün açtığı davada, daha önce AİHM tarafından düşünce özgürlüğünün ihlali olarak görülen ve çoğu İsmail Beşikçi'ye ait kitaplara ilişkin müsadere (el koyma)kararının, yasa değişikliğine rağmen kaldırılmaması nedeniyle Türkiye'yi mahkum etti. AİHM, mahkemenin el koyma kararını kaldırma talebini reddederken kullandığı "yasaya aykırı olabilir" ifadesi karşısında tepkisini gizleyemedi ve kararına bu ifadeyi "hayretle karşıladığını" yazdı.

25 Ağustos 2011 Perşembe

KAÇIRILAN ERİN AİLESİNE TAZMİNAT


* AİHM: KAYIP YAKINLARININ BEKLEYİŞİ "İNSANLIK DIŞI VE AŞAĞILAYICI MUAMELEDİR"
* YOKSULLARIN YARGILAMA MASRAFLARINDAN MUAF TUTULMAMASI 'ADİL YARGILANMA' HAKKININ İHLALİ

Kemal GÖKTAŞ
AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi), PKK'nın 1992 yılında yaşanan çatışmadan sonra yaralı haldeyken kaçırdığı Batmanlı er İzzettin Açış'ın ailesinin açtığı davada, Türkiye'yi 25 bin 400 Euro (yaklaşık 63 bin 500 TL) tazminat ödemeye mahkum etti. Mahkeme, erin ailesine 1992 yılından bu yana çelişkili yanıtlar verilmesini, önce Açış'ın bulunması için çalışmaların devam ettiği yanıtı verilmesine rağmen, ailenin açtığı davaya "PKK saflarına katıldı" şeklinde yanıt gönderilmesini "işkence yasağı" kapsamında "insanlık dışı ve aşağılayıcı" muamele olarak gördü.

6 Ağustos 2011 Cumartesi

AYRINTILAR DAHA DA VAHİM

Kemal GÖKTAŞ
İçişleri Bakanlığı'nın Hrant Dink'in öldürülmesi ile ilgili olarak Danıştay'a verdiği temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü savunmalar tartışma yarattı. Bakanlığın temyiz dilekçesinde yer verilen bilgilere göre Dink'in ölüm tehdidi altında olduğuna ilişkin resmi yazışmalar 2004 yılından bu yana yapılıyordu. Bakanlık buna rağmen Dink'in korunmamasını "koruma istemedi, istihbarat birimlerinden de korunması için resmi yazı gelmedi" gerekçesiyle açıklamaya çalıştı. Bakanlığın savunmasında daha önce gerçek olmadığı ortaya çıkan bazı bilgilere de yer verilmedi dikkat çekti. Dilekçede, Dink'e yönelik eylem yapacağı Trabzon Emniyeti'nden İstanbul Emniyeti'ne bildirilen Yasin Hayal'in, yanında kalacağı belirtilen ağabeyi Osman Hayal'in o tarihte İstanbul'da olmadığı ileri sürüldü. Oysa polislerin Osman Hayal'in çalıştığı belirtilen fırında tahkikat yapmadıkları, sahte evrak düzenleyerek tahkikat yapmış gibi gösterdikleri müfettiş inlecelemesi ile ortaya çıkmıştı. Temyiz dilekçesinin altında imzası olan İçişleri Bakanlığı 1. Hukuk Müşaviri Murat Koca'nın ise daha sonra İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olduğu ortaya çıktı. Koca, "Biz bir savunma hazırlarken olayın argümanları ilgili birimlerce değerlendirilir" dedi.

26 Temmuz 2011 Salı

TUFAN'DA KAN DONDURAN İTİRAFLAR

- ASIL ADININ "TUFAN" OLDUĞU ORTAYA ÇIKAN 'HAYATA DÖNÜŞ' OPERASYONUNUN BAYRAMPAŞA CEZAEVİ AYAĞINA KATILAN BİR UZMAN ÇAVUŞ, MAHKEMEYE VERDİĞİ İFADEDE OPERASYONUN KANLI YÜZÜNÜ ANLATTI

Kemal GÖKTAŞ
Jandarmanın gizli planlarında "Tufan" adı verilen, Hayata Dönüş operasyonunun Bayrampaşa Cezaevi ayağına katılan bir uzman çavuş, mahkemeye verdiği ifadede, operasyonun kan donduran ayrıntılarını ortaya koydu.

8 Temmuz 2011 Cuma

HATİP DİCLE OLAYININ ŞİFRELERİ

DİCLE OLAYI BİR "MEDYA OPERASYONU"


Kemal GÖKTAŞ

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) Hatip Dicle'ye ilişkin kararı, siyaseti gererken, karar alma sürecinde yaşananlar da, birçok soru işaretine neden oldu. Yargıtay'ın, Dicle'yi vekillikten eden mahkumiyet kararını 22 Mart'ta onamasına rağmen durumun bu kararın gazetelerde haber yapıldığı 9 Haziran'a kadar YSK'ya bildirilmemiş olması dikkat çekici bulundu.



16 Haziran 2011 Perşembe

YENİ YARGITAY'IN YENİ KARARLARI : NAMUS CİNAYETİ TÖRE CİNAYETİ SAYILMAZ

YENİ YARGITAY'IN YENİ KARARLARI : NAMUS CİNAYETİ TÖRE CİNAYETİ SAYILMAZ
YARGITAY ’DAN TÖRE CİNAYETİ KONUSUNDA TARİHİ DÖNÜŞ

- BAŞSAVCILIK'TAN TARTIŞILACAK İTİRAZ: ALİE MECLİSİ VEYA AŞİRET KARARIYLA OLMAYAN CİNAYETE TÖRE CİNAYETE DENİLEMEZ!

BAŞSAVCILIK TÖRE İLE BİR "BÖLGEYİ" İLİŞKİLENDİREN GARİP YORUMLAR YAPTI

haberler / yazılar: AYM'DEN SOSYALİST PARTİLERE YÜKSEK CEZALAR

haberler / yazılar: AYM'DEN SOSYALİST PARTİLERE YÜKSEK CEZALAR

29 Mart 2011 Salı

ANKARA'DA BİR SOYKIRIM MÜZESİ*

Kemal Göktaş
Hani 'seversin, kavuşamazsın adı aşk olur' derler ya, her yer aşk Erivan'da, her yer Ararat.

4 Şubat 2011 Cuma

DİNK CİNAYETİ, LİBERALLER, SOLCULAR

KEMAL GÖKTAŞ

BDP milletvekili Akın Birdal’ın hükümetin insan hakları ihlallerini sıralayarak başladığı, liberalleri eleştirerek devam ettiği konuşmasına, Hrant Dink’in arkadaşlarına yönelik “Yetmez ama evet diye diye Hrant’ı öldürdüler’ diye devam etmesi – haklı olarak – büyük bir infial uyandırdı.

29 Ocak 2011 Cumartesi

DİNK'İ HEDEF HALİNE GETİREN "HASTALIKLI YAZILAR"

KEMAL GÖKTAŞ

Milliyet'ten Melih Aşık iki gündür (28 - 29 Ocak) beni ve Hrant Dink Vakfı'nı hedef alan, meslek etiğini ve terbiye sınırlarını aşan ifadelerle yüklü yazılar yazıyor. Yanıt vermek elzem oldu. Mesele şudur: