5 Ağustos 2014 Salı

HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici'den "yargıya operasyon" için sert uyarı


"İzin alınmadan soruşturma açanların cezai ve hukuki sorumluluğu doğar"


KEMAL GÖKTAŞ

Cemaate yönelik 22 Temmuz emniyet operasyonundan sonra yargı mensuplarını da kapsayacak ikinci bir soruşturma yapılacağı iddialarının arttığı günlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)Başkanvekili Ahmet Hamsici'den, "HSYK izni olmadan hakim ve savcılara soruşturma açılamaz" açıklaması geldi. Cemaate yakın olduğu iddia edilen Hamsici, HSYK izni olmadan hakim ve savcılara soruşturma açılması halinde bunun hukuki ve cezai sorumluluğu olacağı "uyarısında" bulundu. İsim vermeden 22 Temmuz soruşturmasını da eleştiren Hamsici, yargının siyasi baskı altına alınmaya çalışıldığını savundu. Soruşturmanın medya üzerinden yürütüldüğünü savunan Hamsici, "Yargı unsurlarının psikolojik harekat uygulamalarına maruz bırakıldığını" ileri sürdü.


Hakim ve savcılara soruşturma

17 Aralık soruşturmasından sonra Kurul adına açıklama yapma yetkisi kaldırılan Hamsici, "kişisel değerlendirmelerim" başlığı altında yazılı bir basın açıklaması yaptı. Son zamanlarda yargının "siyasi saik ve gayelerle yönlendirilmelere açık bir görüntü verdiğini" savunan Hamsici, "Yargıyı kontrol altına alma arayışları ile istediği kararları çıkarma adına ideolojik bir araç olarak kullanma niyet ve gayretleri toplumda yargıya olan güvenin iyice azalmasına neden olmuştur" ifadelerini kullandı. Sosyal, yazılı ve görsel medyada hakim ve savcılara yönelik operasyon yapılacağı yönünde sıkça haber yapıldığını, bazı hakim ve savcıların isimlerinin zikredilerek gözaltına alınacağı ve tutuklanacağı yönünde "planlı ve organize bir şekilde kamuoyu oluşturularak hakim ve savcılar korkutulmaya, bu yolla yargının baskı altına alınmaya çalışıldığını" savunan Hamsici, "Anayasamızda, Hakimler ve Savcılar Kanunu ile HSYK Kanununa göre, bir hakim ve savcı hakkında disiplin ve ceza soruşturması başlatılabilmesi için HSYK ilgili dairesinden izin alınması şarttır. Bu izin alınmadan yapılacak her türlü işlem Anayasa ve yasalara aykırılık teşkil edeceğinden ilgililerin hukuki ve cezai sorumluluğu doğacaktır. Bu düzenlemeler ortadayken, ilgili kanunlarda öngörülen usuller işletilmeden yargı mensuplarını, yine bir takım yargı mensupları ve onun emrindeki adli kolluk görevlileri eliyle korkutmaya çalışmak, en basit ifadesiyle hukuk tanımamazlıktır. Bu şekilde, ısrarla bir takım hakim ve savcılar hakkında gözaltına alınacakları ve tutuklanacakları yönünde yapılan haberler bilinçli ve maksatlı olup, yürütülmekte olan algı operasyonunun bir parçasıdır" dedi.

"Siyasi irade kendine tabi olmaya zorluyor"

Hamsici açıklamasında şu mesajları verdi:
"Yargı kararları; yargıç ve savcıların kişilik ve kimlikleri üzerinden sorgulanır hale gelmiştir. HSYK da bu eleştirilerden nasibini almıştır. Hukuk devletinin temel direği yargıdır. Kontrol ve denge (check and balance) mekanizması ve erklerin birbirini dengelediği bir rejimin teminatı Kuvvetler Ayrılığı İlkesidir. Devlet sadece siyasi iradeden ibaret değildir. Siyasi irade kendisi dışındaki devlet erklerini de kendisine tabi olmaya zorlamaktadır. Bu kabul edilemez bir durumdur. Yargının yasama ve yürütmeden bağımsızlığının sağlandığı bir sistemde özgürlük adına korkmaya gerek yoktur, buna karşın yargının yasama ve yürütmenin kontrolü ve etkisinde olduğu, bu organların yargıyı yönlendirdiği bir sistemde özgürlük adına her şeyden ama her şeyden korkmak gerekir.

HSYK’ya "yetkilendirme" uyarısı

HSYK'nın da hakim ve savcı atamalarında ve yetkilendirmelerinde Anayasa'da belirtilen yargı bağımsızlığı ile hakimlik ve savcılık teminatına uygun bir şekilde yürütmesi tüm işlemlerinde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının zedeleyen uygulamaların ortadan kaldırılması için azami çaba ve gayret gösterilmesi gereklidir.

"Yargı silah olarak kullanılamaz"

Yargı belli kişi ve grupların hedeflerini gerçekleştirecekleri bir araç değildir. Savcılar soruşturmalarda bağımsız ve tarafsızdır. Soruşturmalar evrensel prensipler çerçevesinde ve kanun dairesinde yapılmalıdır. Yargı, karşıtlarını sindirmek veya ortadan kaldırmak için silah olarak kullanılamayacağı gibi, hukuka aykırı eylem ve işlemlerin aklanması için de kalkan olarak kullanılamaz. Bu bağlamda, yargı karşısında herkes eşittir. Demokratik devletlerde ne parlamento ne de HSYK dahil idari organlar Cumhuriyet savcıları tarafından yürütülen soruşturmanın nasıl yapılacağı veya soruşturma sonucunda verilecek kararı etkilemeye çalışmamalıdır. Yargı suç işleyene tolerans gösteremez, ama siyasi irade tarafından da bir silah olarak kullanılamaz.

"Soruşturmalar medya üzerinden yürütülemez"

Hukuk devletinde soruşturma ve kovuşturma süreçleri medya üzerinden yürütülemez. Görülmektedir ki çeşitli operasyonlar önce yazılı ve görsel medyada ve sosyal medyada haber yapılmakta, adeta yargı unsurları psikolojik harekat uygulamalarına maruz bırakılmaktadır. Hiç kimse yargı süreci sonuçlanmadan peşinen suçlu ve tehlike olarak ilan edilemez. Masumiyet karinesi ihlal edilerek isimler lekelenemez.  Ne yazık ki medya üzerinden propagandaya dönüşen yayınlar ve açıklamalar, bu ilkeleri ihlal etmekte, soruşturmalara gölge düşürmektedir.

"Soruşturma sürecinde ihlaller önlenmeli"

İnsan haklarına saygılı bir şekilde maddi gerçeğin araştırması yapılmalıdır. Cumhuriyet savcısının en temel görevlerinden biri, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri eşit bir çaba göstererek toplamaktır.  Savcılar görevlerini yaparken, işlerini tarafsızlıkla ve her türlü siyasal, sosyal, dinsel, ırksal, kültürel, cinsel veya başka herhangi bir ayrımcılıktan kaçınarak yürütmelidir. Soruşturma sürecinde insan hakları ihlalleri önlenmelidir. Adil yargılanma hakkı ve diğer haklar korunmalıdır.  Kişi ve kurumlar mağdur edilmemelidir. Toplumun yargıya olan güveninin tesisi için azami ölçüde hassas davranılmalıdır.

"Masumiyet karinesi"

Masumiyet karinesinin zedelenmesi önlenmeli, kişilik haklarına saldırı yapılması imkanı verilmemelidir.  Kişilerin onurlarını kırıcı, küçük düşürücü, siyasi görüşleri açıklayıcı mahiyette ve ya bu anlama gelebilecek nitelikte ifadeler ve davranışlara mahal bırakılmamalıdır.  Soruşturmanın gizliliği ilkesi, kişilik hakları ve masumiyet karinesi ile delillerin güvence altına alınması hususları göz önünde bulundurularak; gözaltındaki kişilerin suçlu olarak kamuoyuna duyurulmasına, basın önüne çıkarılmasına kişilerin basınla sorulu cevaplı görüştürülmelerine, görüntülerinin alınmasına teşhir edilmelerine sebebiyet verilmemelidir.

"Hakim savcılar baskıya boyun eğmemeli"

Bu süreçte yargı mensupları dahil, herkesin yargının itibarına zarar vermemek için özel gayret göstermesi gerekmektedir. Zira yargıya olan güven sarsıldığı takdirde telafisi yılları alacak zararların ortaya çıkması kaçınılmazdır. Aksi halde hiç kimse kendisini hukuki güvencede hissetmeyecektir. Hakim ve savcılarımızın, nereden ve kimden gelirse gelsin hiçbir baskıya boyun eğmeden Anayasa ve yasalara uygun olarak görevlerini yerine getireceklerinden hiç kimsenin kuşkusunun olmaması gerekir."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder