11 Ocak 2013 Cuma

"DİNK CİNAYETİ, DEVLETİN BİRLİĞİNİ ESAS ALAN BÖLÜCÜ BİR TERÖR EYLEMİ"



- SUSURLUK EMSALİ: BAŞSAVCILIK ÖRGÜT SUÇUNDAN CEZA VERİLMESİ İÇİN SUSURLUK DAVASINDA VERİLEN KARARI EMSAL GÖSTERDİ

Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Hrant Dink cinayeti davasında yerel mahkemenin cinayeti "adli bir suç" sayarak örgüt suçundan beraat verdiği kararına ilişkin çarpıcı bir tebliğname kaleme aldı. Tebliğnamede, Dink'in sırf başka din ve milliyetten olduğu için öldürüldüğü, cinayetin "devletin birliğinin bozulmasını amaçlayan, bölücü bir terör eylemi" olduğu belirtilerek sanıklara "bölücü örgüt" suçundan ceza verilmesi istendi. Örgüt suçundan ceza verilmesi görüşüne Susurluk kararını emsal gösteren Başsavcılık ayrıca, azmettirici olarak yargılanan ancak mahkemenin beraat verdiği polis muhbiri Erhan Tuncel'in de hem "devletin birliğini bozmak" suçundan hem de "Dink'i öldürmeye azmettirmek" suçundan cezalandırılması gerektiğini belirtti.

TERÖR VE BÖLÜCÜLÜK
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Yasin Hayal’in, Dink’i öldürmeye azmettirmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Orhan Pamuk’u tehdit suçundan 3 ay ve ruhsatsız silah suçundan 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, "silahlı terör örgütü" yöneticisi suçundan ise beraatini kararlaştırmıştı. Erhan Tuncel’e McDonalds'a bomba atılması olayından dolayı 10.5 yıl veren ve yattığı süre gerekçesiyle tahliye eden heyet, Ersin Yolcu’yu 12.5 yıl, Ahmet İskender’i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu’nu 2.5 ay hapisle cezalandırırken, "silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan hepsine beraat vermişti.
Yargıtay Başsavcılığı, bu karara ilişkin tebliğnamesini, davaya bakacak Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderdi.
Tebliğnamede, Dink cinayetinin,"Sırf başka din ve milliyetten olması nedeniyle Fırat (Hrant) Dink’in öldürülmesi, sistemli, planlı ve organize olarak bir örgüt faaliyeti kapsamında, devletin birliğini bozmaya yönelik eylem" olarak değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.

ÖRGÜTÜN EYLEMLERİ 2002'DEN BERİ VAR
Tebliğnamede, "Üniversite öğrencisi, simitçi, işsiz ve küçük esnaf olan" sanıkların oluşturduğu örgütün 2002'den bu yana yaptıkları eylemler, "yabancı sermayeye ait olduğu" gerekçesilyle McDonalds'ın bombalanması, Trabzon Santa Maria Kilisesi rahibi olan Santoro'nun yaralanması ve sırf başka din ve milliyetten olmayı nedeniyle Hrant Dink'in öldürülmesi" eylemlerini gerçekleştirdikleri belirtildi.

SUSURLUK EMSALİ
Başsavcılık, Susurluk çetesi davasında Yargıtay 8. Ceza Dairesinin verdiği karardaki şu ifadelere yer verildi:
"Olayın derinliğini, devlet içini de kapsayacak şekilde araştırılmasını gerekli kılmakla, bu bağlamda yapılan soruşturmalarda, olayın arkasındaki ilişkmilerin çözülmesinin güç, karşaşık ve duyarlı makamları ve görevlileri de kapsayacak ölçüde olduğunu ortaya çıkardığı, sanıklar dışındaki kimi görevlilere ile bunlara yardım edenlerin yargı önüne çıkarılmaları görevinin devletin yetkili organlarında olmakla birlikte..."
Bu karara göre sanıkların arkasındakilerin ortaya çıkarılmamasının örgüt suçundan beraat vermenin gerekçesi olmayacağı, sanıkların bu haliyle örgüt oluşturduğu savunuldu. Örgüt suçunun unsurlarının olayda olduğu belirtilerek sanıkların "üçten fazla olduğu, aralarında hiyerarşik yapının bulunduğu, görev dağılımı yaptıkları, iş bölümü ve iştigal olunacak faaliyet alanlarının önceden tespit edildiği, gizliliğin esas alındığı, işlenen suçların ideolojik amaçlarla gerçekleştirildiği" belirtildi.

BÜYÜK ABİ "PLANLAYICI"
Başsavcılık, Dink'i öldürmeye azmettirme suçundan beraat eden ve tahliye edilen polis muhbiri Erhan Tuncel hakkındaki beraat kararının da bozulmasını istedi. Tuncel'in cinayetin planlayıcısı olduğunu belirten Başsavcılık, Tuncel'in Ogün Samast'ı azmettirdiği ve araç gereç temin ettiğini de belirtti.

ETNİK TOPLULUKLARIN ARASINI AÇMAK DA BÖLÜCÜLÜKTÜR
Yargıtay Başsavcılığının tebliğnamesinde sürpriz bir şekilde sanıkların "bölücülük" suçundan yargılanmaları gerektiği belirtildi:
"Milleti oluşturan, dil, din ve etnik yönden farklı olan toplulukların arasını açmaya yönelik eylemler de 'devletin birliğini bozmak' suçunu oluşturur. Sanıkların kişisel özellikleri, geçmişleri, hedef gözetilen kişilerin etnik ve dini özellikleri ve ülkemizde yaşayan insan profili göz önüne alındığında, olayın henüz ilk aşamasındaki etkin soruşturma eksikliği sebebiyle sanıkların birliği bozmayı hedeflemelerindeki amaçlarının tespiti mümkün olamamış ise de böyle bir amacın varlığını ilk başta tespit edememek, TCK’nın 302/1. maddesindeki kasıtla hareket ettiklerinin tespit ve değerlendirmesine ve hukuki nitelendirme yapmaya engel değildir."

ÖCALAN'IN CEZA ALDIĞI SUÇ
Bu maddede düzenlenen suç Abdullah Öcalan'ın da mahkum olduğu "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" fiillerini ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırıyor. Daire, sanıklar Yasin Hayal, Erhan Tuncel, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender'in bu suçtan "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" verilmesi gerektiği belirtildi.

4 KRİTİK EKSİKLİK TAMAMLANSIN
Cinayet mahalinde Ogün Samast dışında başka örgüt üyelerinin de bulunduğu iddialarının araştırılması için 4 araştırmanın yapılması gerektiği belirtildi:
* Sanıklar Osman Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Mustafa Öztürk ve Tuncay Uzundal'ın örgüt üyeliği ve öldürme suçları yönünden, cinayet mahalindeki görüşmelere ilişkin TİB kayıtlarına yönelik bilirkişi raporu alınmalı.
* Akbank Osmanbey Şubesi'ne ait kamera kayıtlarının bulunduğu iddia edilen hard diskler, DVD ve CD'ler yeniden incelenerek, görüntülerin temin edilmesi durumunda cinayet mahalinde kimlerin olduğuna ilişkin bilirkişilere inceletilmesi gerekir.
* Saray Kumaşçılık kameralarına yansıyan kişilerin kimlikleri de bilirkişiler aracılığıyla tespit edilmeli.
* Aynı olay nedeniyle İstanbul Başsavcılığında açık olan soruşturma dosyasının getirtilip incelenmesi.

MCDONALD'S DA "TERÖR EYLEMİ"
Tebliğnamede, o tarihte üyeleri tespit edilemeyen örgütün üyeleri olan Hayal ve Tuncel ile diğer sanıkların Santoro'nun dövülmesi ve McDonalds'ın bombalanması eylemlerinin de örgüt eylemi sayılması, Mcdonalds'ın bombalanmasının ayrıca nitelikli öldürmeye teşebbüs suçu olarak değerlendirilmesi gerektiği, bunun yerine bomba atmak olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğu vurgulandı. Tebliğnamede şöyle denildi:
"Durduk yere, amaçsız bir şekilde sırf ’örgüt kurdu’ desinler diye hiç kimse bir araya gelmez. Sanıkların ülke genelinde toplumsal etkinliği olduğunu aramaya gerek yoktur. Zira, devletin birliğini bozma suçu tehlike suçudur ve Dink'in öldürülmesi ile bu tehlike gerçekleşmiştir.

SIRADAN BİR ÖLDÜRME DEĞİL...
Son eylemin sıradan bir adam öldürme eylemi olmadığı, devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak, otoriteyi zaafa uğratmak, kamu düzenini bozup ülkede kaos, kargaşa ve güvensizlik ortamı oluşturmak, hukuksuzluk ortamına zemin hazırlamak, ülkemizi uluslararası arenada sıkıntıya sokmak amaçlarının olduğu açıktır.

TERÖR SUÇUDUR, ÇÜNKÜ...
Terör, devletin birliğini bozmayı amaç edinen suç örgütleri için bir yöntemdir. Örgütlerin toplumda korku, panik ve ümitsizlik yaratmak amacıyla cebir ve şiddeti kullandıkları gerçektir.

BAŞSAVCILIĞIN "ÇOĞULCU" MİLLET TANIMI
Milleti meydana getiren farklı dil, din ve etnik yapıdaki topluluklar manevi bağlar etrafında birleşerek milleti oluşturur. TCK’nın 302. maddesindeki ’devletin birliğini bozmaya yönelik eylemler’ sadece devletin siyasi, hukuki yapısını parçalamaya, bölmeye yönelik eylemler olarak anlaşılmamalıdır. Milleti oluşturan, dil, din ve etnik yönden farklı olan toplulukların arasını açmaya yönelik eylemler de bu suçu oluşturur. Burada yasaklanan devletin birliğini cebir ve şiddetle bozmaya yönelik eylemler olduğu unutulmamalıdır.

TEHLİKE DOĞMUŞTUR...
Sanıkların yakalanmamaları durumunda örgütün ülke genelindeki etkinliğinin ve toplumsal sonuçlarının tehlike boyutunu da aşacağı öngörülebilecek bir durumdur. Sanıkların son eylemi sonrasında Türkiye genelinde gerçekleştirilen eyleme bakıldığında sanıkların amaçladıkları 'Devletin birliğini bozma' tehlikesinin doğduğu da herkesçe müşahede edilmiştir."
"TESADÜF": DİNK'E CEZA VEREN DAİRE BAKACAK
Tebliğnameyi, daha önce Dink'i 301. maddeden mahkum ederek hedef haline gelmesine yol açan 9. Ceza Dairesi inceleyecek. Başkanlığını, daha önce Dink'in mahkumiyeti yönünde oy kullanan Ekrem Ertuğrul'un yaptığı daire açısından, tebliğnamenin bağlayıcılığı bulunmuyor. Ancak daire, tebliğnameye aykırı karar verirse başsavcılık dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na taşıyabilecek. Daire, tebliğnameyi yerinde bulursa, dava yeniden görülecek.

"İSİM" HASSASİYETİ
Tebliğnamede, Dink'in adı yazılırken resmi kayıtlardaki "Fırat" isminin yanı sıra parantez içinde Hrant isminin de kullanılması dikkat çekti.

CEZALARI ARTACAK...
Başsavcılığın bozma talebine 9. Ceza Dairesi uyarsa, mahkeme Tuncel, Hayal, Yolcu ve İskender'e Dink cinayeti ve devletin birliğini bozmak suçundan ayrı ayrı 2 kez "ağırlaştırılmış müebbet" verecek. Mahkeme diğer sanıklara da "örgüt üyeliği" suçundan 7.5 ila 15 yıl arası ceza verebilecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder