30 Kasım 2012 Cuma

DİNK AİLESİNDEN ÖMEROĞLU'NA YANIT VE 3 SORU


Kemal GÖKTAŞ
Hrant Dink'in öldürülmesinin yolunu açan 301. maddeden aldığı mahkumiyet kararının altında imzası olan yargıçlardan Nihat Ömeroğlu'nun TBMM tarafından "kamu başdenetçisi" (ombudsman) seçilmesine Dink ailesinden sert tepki geldi. Dink'in kardeşi Hosrof Dink, AİHM kararıyla yanlış oyduğu ortaya çıkan kararla bir insanın ölüm fermanının imzalandığını belirterek "AİHM kararından sonra bu kararı verenlere rücu edileceğine, hesap sorulacağına, ödüllendirildi" dedi. Dink, vesayet rejiminin yıkıldığı ve demokratik bir ortama gidildiğinin söylenmesine rağmen "statüko ve vesayetin biçim değiştirerek devam ettiğini" kaydetti.

Hosrof Dink, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun Dink'i "Türklüğü aşağıladığı" gerekçesiyle mahkum eden kararının altında imzası olan Ömeroğlu'nun ombudsman seçilmesine ilişkin olarak VATAN'a konuştu. Hrant Dink'in dava konusu olan yazısında Türklüğü aşağılamadığına ilişkin bilirkişi raporları olduğuna dikkat çeken Dink "Onu 'Türklüğü aşağılama' suçundan mahkum eden yargıçlar, ölüm fermanını da imzalamış oldular. AİHM de bu yargıçların verdiği kararın yanlış olduğunu, sadece görüşlerini ifade ettiğine karar verdi ve Türkiye'yi mahkum etti" dedi. Dink şunları söyledi:

VESAYET BİÇİM DEĞİŞTİRDİ: Siyasetin hukuk ve adaletle ilgili tutumları beni çok olumsuz yöne doğru itiyor. AİHM kararının Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı sağlayacağını düşünüyorken, vesayet rejimi yıkılıyor, demokratik bir ortama doğru gidiyoruz derken, statüko ve vesayetin biçim değiştirerek devam ettiğini görüyoruz.

"ÖZELEŞTİRİ VERECEK MİSİN?": Şimdi bu insana sormak lazım. AİHM'in sonradan 'ifade özgürlüğü' olduğuna hükmettiği bir yazı nedeniyle, Hrant Dink'in cezalandırılması yönünde oy kullanırken, bir insanın ölüm fermanını imzaladığının farkında mıydı? Bunu şimdi fark ettiyse bununla ilgili özeleştiri yapmayı düşünür mü? Hukukun üstünlüğüne inanarak bu kararları vereceğinin teminatı ne olabilir?

HESAP SORULACAĞINA ÖDÜL VERİLDİ: AİHM kararından sonra bu kararları alan insanlara ne yeni bir eğitim verildi ne de bir yaptırım uygulandı. Türkiye AİHM'in yargı yetkisini kabul ediyorsa ve verdiği kararların iç hukukta bir etkisi olduğunu taahhüt etmişse, AİHM'de mahkum olmasına neden olanların hesap vermeleri gerekirdi. Cumhurbaşkanlığı DDK (Devlet Denetleme Kurulu) raporuna da girdi: Devletin, AİHM'de Türkiye'yi mahkum eden kararları verenlere rücu etmesi gerekir. Bu yapılmadı.

NASIL GÜVENECEĞİZ?: AİHM kararından sonra bu kararı verenlere rücu edileceğine, hesap sorulacağına, ödüllendirildi. Şimdi, bu makamın hak ve adalet arayışında ne kadar doğru adres olacağını merak ediyorum. Türkiye'nin yapması gereken, bu kararı veren hakimlerden birini ombudsman yapması mı yoksa adaletin sağlanması mıydı? İnsanlar dava açmadan önce kamu başdenetçisine nasıl gidecek? Gittiğinde siyasi saiklerle karar alınmayacağını nasıl garanti edeceğiz?"



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder