14 Kasım 2012 Çarşamba

Hasta mahkumlara tahliyeden Öcalan yararlanır mı?

Hastalık tahliyesi olur mu?


KEMAL GÖKTAŞ
Hükümetin TBMM'ye sevk ettiği CMK ve Ceza İnfaz Kanunu'nda değişiklikler yapılmasına ilişkin tasarının önemli maddelerinden biri olan hasta mahkumların tahliyesini kolaylaştıran düzenleme önerisinin kapsamı tartışma yarattı. Tasarının Abdullah Öcalan'ın da aralarında olduğu çok sayıda yaşlı mahkumun hastalanmaları halinde tahliye olmalarının önünü açtığı iddiası ortaya atılırken Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı"na ilişkin düzenlemelerin buna engel oluşturacağı görüşü ifade edildi.

MEVCUT DÜZENLEME
Halen 'Mahkumun hastalığının hayatı için kesin tehlike teşkil etme' şartıyla tahliye kararı verilebiliyor. Halen yürürlükte olan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 16. maddesine göre hasta hükümlülerin cezasının infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunuyor. Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı, "mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa" mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılıyor. Yani mahkum tahliye oluyor. Bunu için de Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığı'nca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumu'nca onaylanan bir rapor gerekiyor. Tahliye kararına bu raporun düzenlenmesi üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca veriliyor. Mahkûmun sağlık durumu, geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca veya onun istemi üzerine, bulunduğu veya tedavisinin yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca, sağlık raporunda belirtilen sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde üçer aylık dönemlere göre bu yeniden incelettiriliyor. Tasarı ilk olarak bu 3 aylık sürenin 1 yıla çıkarılmasını, yani infazı geri bırakılan hasta mahkumun yılda bir kez muaeyene edilmesini öngörüyor. Bu muayene üzerine infazın geri bırakılması durumunnu devam edip etmeyeceğine yine Cumhuriyet Başsavcılığınca, karar verilecek.
Geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, mahkûmun izlenmesine yönelik tedbirler, bildirimin yapıldığı yerde bulunan kolluk makam ve memurlarınca yerine getiriliyor. Bu yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırılıyor.

YENİ DÜZENLEME
Tasarı, bütün bu düzenlemelere ek olarak şu fıkrayı getiriyor: "Maruz kaldığı ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen ve toplumun güvenliği bakımından tehlike oluşturmayacağı değerlendiren mahkumun cezasının infazı, üçüncü fıkrada belirlenen usule göre geri bırakılabilir."
Yani tasarı yasalaştığında sadece hayati tehlikesi bulunan mahkumlar değil, hastalığı veya sakatlığı nedeniyle cezaevinde yalnız kalamayan mahkumlar da tahliye olabilecek. Bunu için de yine Adli Tıp Kurumu veya kurumun onayladığı tam teşekküllü bir hastanenin raporu gerekecek.
Ceza İnfaz Kanunu'nda hasta hükümlülere ilişkin düzenlemelerin tutuklular için de uygulanabileceğine ilişkin 116. madde hükümleri doğrultusunda, mahkemeler artık "hayatını yalnız idame ettiremeyen" tutukluların da tahliyesine karar verebilecek.
ÖCALAN VE DİĞERLERİ...
Bu hükümlere göre, İmralı Cezaevi'nde hükümlü bulunan Abdullah Öcalan ile özellikle Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat soruşturma ve davalarında yaşı ilerlemiş sanık ve hükümlülerin tahliyesi mümkün hale geliyor. Ancak tasarıda tutuklu ve hükümlülerin Cumhuriyet Başsavcılığı'nca "toplum güvenliği bakımından" tehlike oluşturacağı değerlendirmesi yapılması halinde bu imkandan yararlanamayacağı hükmü de yer alıyor. Bu ifadenin özellikle Öcalan'a yönelik olası bir tahliyeyi önleme amacıyla konulmuş olabileceği de değerlendiriliyor.
"AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET ENGEL OLABİLİR"
Tasarı, hasta mahkumlar için getirdiği bu düzenlemede terör suçları için ayrı bir istisna öngörmüyor. Ancak Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'un "Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı" başlıklı 25. maddesinde "(Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum) Hükümlünün cezasının infazına, hiçbir surette ara verilemez. Hükümlü hakkında uygulanacak tüm sağlık tedbirleri, tıbbî tetkik ve zorunluluklar hariç ceza infaz kurumlarında, mümkün olmadığı takdirde tam teşekküllü Devlet ya da üniversite hastanelerinin tek kişilik ve yüksek güvenlikli mahkûm koğuşlarında uygulanır" hükmü yer alıyor. Bu hükmün, Öcalan ve diğer ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum hükümlülerin hastalık nedeniyle tahliyesine engel oluşturacağı belirtiliyor. Ancak bu hükme rağmen, tasarının yasalaşması halinde yapılan yeni düzenlemenin "eski kanun-yeni kanun" ilişkisi çerçevesinde tahliyeyi önlemeye yetmeyebileceği de savunuluyor.

MİRZABEYOĞLU'NUN DURUMU
Halen Ceza İnfaz Kanunu'nun 16. maddesine göre "Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının infazı" geriye bırakılıyor ve hükümlü, iyileşinceye kadar bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınıyor. Sağlık kurumunda geçen süreler cezaevinde geçmiş sayılıyor. İBDA-C lideri Salih Mirzabeyoğlu'nun da akıl hastalığı nedeniyle bu duruma girip girmeyeceği konusunda tetkiklerin sürdüğü belirtiliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder