23 Şubat 2013 Cumartesi

- HSYK'DAN HÜKÜMETE AB'Lİ YANIT



- HSYK, HÜKÜMETİN DÜŞÜNDÜĞÜ ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİNE KARŞI YANITINI, AB RAPORUNU YAYINLAYARAK VERDİ


Kemal GÖKTAŞ
AKP'nin HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) ve yüksek yargının yapısının köklü biçimde değiştirilmesine ilişkin anayasa değişikliği vermesinin ardından yüksek yargı ile hükümet arasında başlayan tartışma tırmanarak sürüyor. Teklifle özellikle 2010 yılında yapılan referandumla kabul edilen Anayasa değişiklikleri ile yapısı değişen ve üyelerinin büyük bölümü yerel mahkemeler ile yüksek yargı organları tarafından seçilen HSYK'nın hakim ve savcı kurulları olarak ikiye ayrılması ve üyelerinin tamamının Başkan ve Meclis tarafından seçilmesi önerisi, yargıda  şaşkınlık yarattı. Yüksek yargı organlarının temsilcileri, HSYK'nın Yargıtay ve Danıştay üyelerini de belirleyecek olması karşısında tamamen hükümete bağımlı bir yargı oluşturulacağı yönündeki eleştirilerini yüksek sesle dile getirmeye başladı. Değişiklik teklifinin odağındaki HSYK ise değişikliğe olan tepkisini farklı bir yolla dile getirmeyi tercih etti. HSYK hükümete yanıtını, AB özel temsilcisinin raporunu yayınlayarak verdi. 4 Şubat 2013 tarihli raporda yeni HSYK övülürken değişiklik önerilerine karşı çıkıldı. Raporda ayrıca HSYK'daki bakanlık etkisinin azaltılmasına yönelik öneriler yer aldı.



DAHA BAĞIMSIZ VE DAHA ŞEFFAF

HSYK tarafından gazetecilere gönderilen AB özel raportörü Thomas Giegerich’in raporunda şu tespitler yer aldı:
"Yeni HSYK'nın ilk performansının değerlendirmesi, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığındaki pratik ilerlemeler ve güvenilirliği göstermektedir. Kurul, yargı yönetimini ilerletmek ve hızlandırmak için içten çaba göstermektedir. HSYK daha erişilebilir durumdadır. Karar süreci hızlanmış ve daha şeffaftır. Atama ve terfi kararlarındaki sorunlu ölçütler büyük ölçüde kaldırılmıştır.

HÜKÜMETTEN GELECEK TEHDİTLER

Muhataplarım, HSYK üyelerinin, geniş tabanlı seçilmesini ve yargıçların ve savcıların büyük ölçüde temsil edilmesini takdir etti. Böylece HSYK'nın yargı içerisindeki “meşruiyetini’’ pekiştirmiştir. Reform demokratikleşme sürecinin önemli bir etkeni olmuştur. HSYK'nın artan meşruluğu, yargının gerçek temsilcisi durumuna getirmiş ve hükümet karşısındaki konumunu güçlendirmiştir. Yeni sistem bağımsızlığa ve tarafsızlığa karşı hükümetten gelebilecek tehditlere karşı daha dirençli durumdadır.

"İKİYE AYRILMAMALI"

Yeni HSYK'ya kendini kanıtlaması için zaman tanınmalı ve yargıçlar ve savcılar için ikiye ayrılması gibi başka bir radikal reforma gidilmemelidir.

"YARGI DIŞI ÜYELER KAYGI VERİCİ"

Dairelerin üye sayısını 9’ar kişi olacak şekilde Kurulun üye sayısının 27’ye çıkarılması konusunda Adalet Bakanlığında tartışmalar var. Eklenecek beş üyenin yargı dışından seçilmesi ve her dairede yargı dışından gelen 3 üyenin bulunması önerilmiştir. Bu plan açıkça, HSYK'nın Türk yargısını değiştirmedeki hızı konusundaki memnuniyetsizliğe dayanmaktadır. Bu tür bir hareket hükümetin, HSYK ve yargı üzerindeki etkisini artırma girişimi olarak gören birçok yargıç ve savcıyı kaygılandıracaktır. Bu uygulama, çok kısa süre içerisinde yapılmış olacak başka bir radikal reform anlamına gelecektir. Bu tür bir hareketin gerçekleştirilmesini önermemekteyim. 4 üye Cumhurbaşkanı yerine TBMM'ce seçilmelidir.

ÖNERİLER

* Yargıç ve savcı sınavı yetkisi Bakanlıktan alınmalı. Mülakat kurulunda sadece bir Bakanlık temsilcisi olmalı; HSYK'nın 3, Adalet Akademisi'nin 2, Baronun bir temsilcisi olmalı.
* Yargıtay ve Danıştay üyeliğine seçilme ölçütleri açıkça tanımlanmalı ve yayınlanmalı. HSYK oylamadan önce adayların sayısını azaltmalı ve mülakat yapmalı.
* Müsteşar HSYK üyeliğinden çıkarılmalı.
* Yargıç ve savcılara ilişkin inceleme ve soruşturma girişimleri üzerinde Bakan vetosu kaldırılmalıdır.
* HSYK kararlarına karşı yargı denetimi genişletilmeli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder