30 Haziran 2013 Pazar

AİHM'DE 90'LARA DÖNÜŞ


İÇ HUKUK YOLLARI TÜKENMEDEN DOĞRUDAN BAŞVURU TARTIŞILIYOR

Kemal GÖKTAŞ
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 1990'llı yıllarda özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki insan hakkı ihlallerinin etkin soruşturulmaması ve iç hukukta sonuç alınmaması nedeniyle Türkiye için bir istisna uyguluyordu. Buna göre AİHM'e başvurabilmek için iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekirken Türkiye'den yapılan başvurular da doğrudan kabul ediliyordu. AİHM bu kararlarına gerekçe olarak da "iç hukukta sonuç alınamayacağı baştan belli olduğu" gerekçesini gösteriyordu.
Gezi eylemlerinden sonra hukukçular AİHM'e yeniden doğrudan başvuru yapılabileceğini tartışmaya başladı. Özellikle Ethem Sarısülük'ü vuran polis memurunun meşru müdafa olasılığı nedeniyle serbest kalmasının ardından "etkin soruşturma" yapılmadığı ileri sürüldü.

Ethem Sarısülük'te meşru müdafa savunmasını çökerten rapor

NE YERE DÜŞME, NE LİNÇ GİRİŞİMİ NE DE BİLEĞİNE GELEN TAŞ VAR

1 - SANIK POLİS AHMET Ş. "YERE DÜŞTÜM" DEMİŞTİ, RAPORA GÖRE YERE DÜŞMEMİŞ
2 -  "BİLEĞİME TAŞ GELDİ, NAMLUNUN POZİSYONU DEĞİŞTİ" DEMİŞTİ AMA RAPORDA BİLEĞE TAŞ GELDİĞİNE İLİŞKİN TESPİT YER ALMADI
3 - "LİNÇ EDİLECEKTİM" DEDİ AMA GÖRÜNTÜLERE GÖRE POLİS ARKADAŞLARI GERİ ÇEKİLİRKEN AHMET Ş. ONLARDAN AYRILARAK İLERİ FIRLADI VE ATEŞ ETTİ
4- AHMET Ş.'YE 37 TAŞ GELDİĞİ SÖYLENMİŞTİ. RAPORA GÖRE, AHMET Ş'NİN GÖSTERİCİLERİN ÜZERİNE YÜRÜMESİNDEN ATEŞ EDİP DÖNENE KADAR 10'UN ÜZERİNDE TAŞ FIRLATILDI

Kemal GÖKTAŞ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Gezi eylemleri sırasında göstericilerden Ethem Sarısülük'ün Çevik Kuvvet polisi Ahmet Ş.'nin tabancasından çıkan kurşunla ölmesiyle ilgili soruşturmada hazırlattığı bilirkişi raporunda, olayla ilgili çarpıcı bilgiler yer aldı.

29 Haziran 2013 Cumartesi

Ethem Sarısülük'ün kayıp hayatı



Kemal GÖKTAŞ

Ethem Sarısülük adı, Gezi eylemlerinin başladığı günlerde Ankara'da polis müdahalesiyle ağır yaralanan göstericilerin arasında geçiyordu. Sonra durumunun ağırlaştığı, kafasında metal bir cisim olduğu haberi geldi. Televizyonlarda yayınlanan bir görüntüde polisin iki el havaya ateş ettikten sonda üçüncü atışını göstericilerin üzerine yönelttiği ve bir kişinin düştüğü görüntüsü yayınlanıyordu o sıralarda. Bu kişi Ethem Sarısülük'tü. Hastanede verdiği yaşam savaşını kaybettiğinde, o metal cismin, çevik kuvvet polisinin attığı kurşun olduğu anlaşıldı. Ailesi, organlarını bağışlamak istemişti ama otopsi nedeniyle mümkün olmadı. Ethem'i vuran tabancayı ateşleyen polis memuru "meşru müdafa" denilerek serbest bırakıldı. Artık hedefte Ethem vardı. Bayrak yaktığı iddia edildi, oradaki kişinin o olduğu kanıtlanmadan. Elinde bir tüfekle askeri giysiler içinde fotoğrafı servis edildi, "terör kampında" denilerek. Oysa ailesine sorsalardı, Hakkari'deki bir karakol inşaatında çalışan Ethem'in o fotoğrafları, oradaki askerlerle birlikte çektiğini öğreneceklerdi. Ama peşin hükümler verilmişti. Ethem Sarısülük Gezi eylemcileri için "kaybettikleri bir yol arkadaşı" iken, bazılarınca neredeyse "katli vacip" bir "terörist"ti.

28 Haziran 2013 Cuma

Sarısülük cinayetinde "meşru müdafaya" itiraz


SARISÜLÜK AİLESİNİN AVUKATINDAN İTİRAZ

Kemal GÖKTAŞ
Gezi eylemleri sırasında Ankara Kızılay'da Ethem Sarısülük'ü vurarak ölümüne neden olan polisin "meşru müdafa olasılığı" gerekçesiyle tahliye edilmesine Sarısülük'ün ailesi itiraz etti. Aile, polis memuru Ahmet Ş.'nin öldürme kastıyla hareket ettiğini belirterek tutuklanmasını istedi.
Ailenin avukatları Kızım Bayraktar ve Eylem Hakverdi tarafından verilen dilekçede eylemin “meşru

Sarısülük dosyasındaki soru işaretleri


 


Kemal GÖKTAŞ
Ethem Sarısülük'ü vuran polis memuru Ahmet Ş.'nin "meşru müdafa" gerekçesiyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasının ardından başlayan tartışmalar sürüyor. Sarısülük dosyasında dikkat çeken ayrıntılar ve çelişkiler şöyle:

POLİS SAVCILIĞA BİLDİRMEDİ: Sarısülük 1 Haziran günü Kızılay'da vuruldu. Doktorlar çekilen filmlerden belninde metal bir cisim olduğunu gördü ancak hayati tehlikeyi artıracağı gerekçesiyle bu cismi çıkarmadı. Sarısülük'ün beynindeki cismin mermi olduğu ancak yaşamını kaybetmesinin ardından yapılan otopside ortaya çıktı. Oysa olayla ilgili tanık olarak ifade veren Çevik Kuvvet Grup Amiri S.G kendi birliğinden bir polisin ateş ettiğini olaydan yarım saat sonra öğrendiğini söyledi. Bu ifade, polisin ateş edildiğini bilmesine rağmen olayı araştırmadığı ve savcılığa bildirmediğini ortaya koydu. Polis olay yeri incelemesini, Sarısülük'ün vurulmasından 6 gün sonra, 7 Haziran'da savcılıktan gelen telefon talimatı üzerine yaptı. Yani Sarısülük'ün vurulma anına ilişkin görüntüler olmasaydı olay faili meçhul kalacaktı.

26 Haziran 2013 Çarşamba

Sarısülük dosyası 3: Amirlerin "konumlanma" hatası mı?



- 2 YILLIK POLİS, ÇEVİK KUVVET İLK GÖREV YERİ
- "BİR ARA BİRLİK AMİRİNİN 'BÖYLE OLMUYOR' DİYE ANONS GEÇTİĞİNİ DUYDUM"

Kemal GÖKTAŞ
Ethem Sarısülük'e ateş ederek ölümüne neden olan, Ahmet Ş.'nin ateş etmeden önce birlik amirinin 'böyle olmuyor" diye anons geçtiğini söylemesi ve tanık olarak dinlenen kameraman Hakan Dikiciler'in de olaylar sırasında polisin alışıldık durumun aksine göstericilerin karşısında dizilmediğini belirtmesi olayda polisin yanlış konumlandırıldığı kuşkularını ortaya çıkardı.
Ahmet Ş., ifadesinde, ateş etmeden önce sıkıştırıldıklarını anlatarak "Bir ara birlik amirinin 'böyle olmuyor efendim' diye anons geçtiğini duydum. Bize iyice yaklaştılar. Yakın mesafeden taş ve demir atıyorlardı. Flamaların sopalarıyla vuruyorlardı. Birlik amirimiz çekileceğimizi söyledi. Kalkanla siper olup arkadakilerin çekilmesine yardımcı olduk. Mesafe iyice azaldı. Kalkanları her yöne çeviriyor, geri geri gitmeye çalışıyorduk. Beton koltuklar çekilmemize engel oldu. Polislerin bir kısmı yere düştü...Bu defa bize tekmelerle vurmaya başladılar"  dedi.

Sarısülük dosyası 2: O polisin savcılık ifadesi ve çelişkileri




Kemal GÖKTAŞ

Sarısülük dosyası 1: Polisin karartma girişimi



SARISÜLÜK'DE YENİ SKANDAL
AMİRLERİ SARISÜLÜK'Ü VURANI YARIM SAAT SONRA BİLİYORDU AMA SAVCILIĞA BİLDİRMEDİ
GÖRÜNTÜ OLMASADI, FAİLİ MEÇHUL KALACAKTI

Kemal GÖKTAŞ
 Ethem Sarısülük'ü vuran polisin serbest bırakılmasının ardından gözler, polisin tutuksuz olarak yargılanacağı dava sürecine çevrildi. Soruşturmayı yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Veli Dalgalı'nın tutuklamaya sevk yazısındaki görüşleri doğrultusunda bir yargılama yapılması halinde Çevik Kuvvet polisi Ahmet Ş.'nin ceza almadan kurtulacağı ortaya çıktı. Bu arada Sarısülük'ün vurulmasıyla ilgili tanıklık yapması beklenen 2 kişi, polisin "yaşadışı örgüt" iddiasıyla düzenlediği operasyonla gözaltına alındı.
Savcı Dalgalı, Ahmet Ş. hakkında "meşru müdafa sınırının aşılması suretiyle ölüme neden olma" suçunu yöneltti. Türk Ceza Kanunu'nda meşru müdafa şöyle tanımlanıyor: "Kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez"
Kanuna göre meşru müdafa sınırı aşılarak öldürme suçu işlenmişse sanığa 1.5 yıldan 5 yıla kadar ceza verilebiliyor.  Verilecek ceza 3 yıl ve altı olursa ertelenecek. Kanuna göre meşru müdafa sınırının aşılması,  "mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise" faile ceza verilmiyor. Savcılığın da Sarısülük'ün vurulmasını "meşru müdafa" kavramıyla açıklaması nedeniyle Ahmet Ş. dava sonunda çok düşük bir ceza alarak kurtulabileceği gibi hiç ceza da almayabilecek.

YARGIDAN GÖSTERİ HAKKINA "ÖZGÜRLÜK" KARARI


* "YAŞASIN HALK SAVAŞI, GENÇLER DAĞLARA, KATİL DEVLET HESAP VERECEK, BEDEL ÖDEDİK BEDEL ÖDETECEĞİZ" SLOGANLAR SUÇ DEĞİL
* İBRAHİM KAYPAKKAYA'YI MEZARI BAŞINDA ANAN 254 KİŞİYE AÇILAN SORUŞTURMADA 4. YARGI PAKETİ VE AİHM KARARLARI DAYANAK GÖSTERİLEREK TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ


Kemal GÖKTAŞ
Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı, TKP-ML'nin kurucusu İbrahim Kaypakkaya'yı geçen yıl mezarı başında anan ve aralarında Kaypakkaya'nın yakınlarının da olduğu 254 kişi hakkında açılan soruşturmada tarihi bir takipsizlik kararı verdi. Savcı Ahmet Hamdi Çelik, "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan yürütülen soruşturma sonunda bugüne kadar ağır cezalar verilen slogan ve pankartların Nisan ayında yürürlüğe giren 4. Yargı Paketi ile AİHM kararları birlikte değerlendirildiğinde suç sayılamayacağına karar verdi. Gezi olaylarından önce verilen kararda, bir AİHM kararına atıf yapılarak "Göstericiler hasımlarının fiziksel şiddetine maruz kalma korkusuna kapılmaksızın gösterilerini gerçekleştirebilmelidir. Bu tür bir korku insanları kendi kanaatlerini ifade etmekten caydırabilir" denilmesi de dikkat çekti.

İSTANBUL SANCAKTEPE'DE VAHİM OLAY


İSTANBUL'DA BİR KİŞİNİN 5 POLİS TARAFINDAN FECİ ŞEKİLDE DÖVÜLDÜĞÜ, BİR POLİSİN GÖZÜNE SERT BİR CİSİM SOKTUĞU VE ATEŞE ATILDIĞI İDDİA EDİLDİ
ADLİ TIP RAPORU VE OLAY YERİNDE ÇEKİLEN GÖRÜNTÜLER SUÇ DUYURUSUNA EKLENDİ

Kemal GÖKTAŞ
İstanbul Sancaktepe'de Gezi eylemleri sırasında 5 polisin Hakan Yaman isimli bir kişiyi dövdükleri, bir polisin gözüne sert cisim sokarak gözünü çıkardığı ve ateşe attıkları iddiasıyla suç duyurusunda bulunuldu. Avukat Elif Eylem Kınacılar, suç duyurusuna kırıklar, görme kaybı ve yanıkları gösteren adli tıp raporu ile olay anında çevredekilerin yaptığı video çekimi görüntülerini ekledi. Avukat Kınacılar'ın savcılığa delil olarak sunduğu görüntülerde 5 polisin bir kişi döverek sürüklediği ve sonra yanan bir ateşin yanında bıraktığı görülüyor.

25 Haziran 2013 Salı

Ethem Sarısülük'ü vuran polis: Bileğime taş geldi, namlunun yönü değişti

KEMAL GÖKTAŞ







Gezi Parkı eylemleri sırasında Ethem Sarısülük'e ateş ederek ölümüne neden olan Çevik Kuvvet polisi Ahmet Ş. savcının tutuklanması talebiyle sevk edildiği mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Hakim, "Meşru müdafa olasılığından" bahsettiği kararında polisin tutuklanmasının telafi edilmeyecek zararlara neden olabileceğini savundu ve polis memurunun adli kontrol altına alınmasına ve yurt dışına çıkışına yasak konulmasına karar verdi. Polisin serbest bırakılmasının ardından Sarısülük ailesinin avukatları iç hukuk yolları tükenmeden AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) yolunun açıldığını söyledi. 
Sarısülük'ü vurduğu kamera görüntülerine yansıyan polis memuru Ahmet Ş. dün adliyeye gelerek savcı Veli Dalgalı'ya ifade verdi. Dalgalı, ifadesini aldığı polis memurunu tutuklanması istemiyle Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sevk etti. Ancak sulh ceza hakimi, polis memurunun tutuklanması talebini reddederek serbest bırakılmasına karar verdi. Hakim, polis memurunun adli kontrol altına alınmasına ve yurt dışına çıkışına da yasak konulmasına hükmetti. 

24 Haziran 2013 Pazartesi

SARISÜLÜK'Ü VURAN POLİS SERBEST


GEREKÇE: "MEŞRÜ MÜDAFA OLABİLİR, TUTUKLANMASI, İLERDE TELAFİSİ GÜÇ ZARARLARA NEDEN OLABİLİR"
POLİS MEMURUNA ADLİ KONTROL VE YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI KONULDU

Kemal GÖKTAŞ
Gezi Parkı eylemleri sırasında Ethem Sarısülük'e ateş ederek ölümüne neden olan Çevik Kuvvet polisi Ahmet Ş. savcının tutuklanması talebiyle sevk edildiği mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Hakim, "Meşru müdafa olasılığından" bahsettiği kararında polisin tutuklanmasının telafi edilmeyecek zararlara neden olabileceğini savundu ve polis memurunun adli kontrol altına alınmasına ve yurt dışına çıkışına yasak konulmasına karar verdi. Polisin serbest bırakılmasının ardından Sarısülük ailesinin avukatları iç hukuk yolları tükenmeden AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) yolunun açıldığını söyledi.
Sarısülük'ü vurduğu kamera görüntülerine yansıyan polis memuru Ahmet Ş. dün adliyeye gelerek savcı Veli Dalgalı'ya ifade verdi. Dalgalı, ifadesini aldığı polis memurunu tutuklanması istemiyle Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sevk etti. Ancak sulh ceza hakimi, polis memurunun tutuklanması talebini reddederek serbest bırakılmasına karar verdi. Hakim, polis memurunun adli kontrol altına alınmasına ve yurt dışına çıkışına da yasak konulmasına hükmetti.

22 Haziran 2013 Cumartesi

Ölümcül polis müdahalesine soruşturma bile açılmamış


Kemal GÖKTAŞ
 Gezi Parkı eylemleri sırasında Ankara'da başına gaz fişeği isabet eden ve ölümden dönen Dilan Dursun'un vurulmasıyla ilgili soruşturmanın açılmadığı, evrakların karakolda bekletildiği ve olay yeri incelemesinin avukatların başvurusu üzerine 5 gün sonra yapıldığı ortaya çıktı. Bu incelemede ise sadece yerdeki kurumuş kan izlerinden örnek alınabildi.
Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Dilan Dursun, geçen hafta Pazar günü Ankara'da polis kurşunuyla yaşamını yitiren Ethem Sarısülük'ü anmak için Kızılay'da düzenlenen törene katıldı. Polisin müdahalesi nedeniyle Kolej yönüne doğru kaçan Dursun'un başına, Kurtuluş Parkı'nın karşısında gaz fişeği isabet etti. Tanıklar Dursun'a isabet eden gaz fişeğinin sadece 3-4 metreden ve hedef gözetilerek atıldığını belirtti. Kafatasında kırık ve çatlaklar oluşan Dursun, Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde ameliyata alındı. Dursun, bir hafta boyunca kaldığı yoğun bakımda verdiği yaşam mücadelesini kazandı ve önceki gün gözlerini açarak anne ve babasına seslendi. Doktorlar, Dursun'un hayati tehlikeyi atlattığını belirtti.

21 Haziran 2013 Cuma

Öcalan'ın ajan çıkan avukatından sürpriz çark



 "AJAN" OLDUĞU İDDİA EDİLEN AVUKAT SUÇLAMALARI GERİ ÇEKERKEN MAHKEMENİN "ZORLA GETİRME" KARARI DİKKAT ÇEKTİ

Kemal GÖKTAŞ
Abdullah Öcalan'ın avukatlarının KCK üyesi oldukları iddiasıyla yargılandıkları davanın "itirafçısı" avukat İrfan Dündar, sürpriz bir şekilde önceki ifadelerini reddetti. Avukatlara yönelik operasyondan sonra verdiği ifadeyle diğer avukatları zor durumda bırakan ve "istihbarat görevlisi" olduğu iddia edilen Dündar'ın  ifadelerinden vazgeçmesinin ardından yapılan ilk duruşmada 7 sanık tahliye edildi.

"ÖRGÜT ÜYESİ DEĞİLLER"

ÖRGÜTÜN ADI "ÇARŞI"


Kemal GÖKTAŞ
Gezi eylemlerinin en önemli unsurlarından olan Beşiktaş Çarşı grubu üyelerine yönelik soruşturmadan Beşiktaşlıları ve Çarşı'yı kızdıracak bir suçlama yer aldı. Savcılığın ve polisin Çarşı grubunu "suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt" olarak gördüğü ve soruşturmayı bu eksende yürüttüğü ortaya çıktı. Savcılığın bu suçlamasına sanıklar Çarşı'nın bir taraftar grubu olduğu karşılığını verdi ve kendilerini "Beşiktaşlıyız" diyerek savundu. Sanıkların sorgusunu yapan hakim ise kararını açıklamadan önce çok ilginç bir ifadeyi tutanağa geçirdi. Hakim, "Gereği düşünüldü" başlığının hemen altına "Masumiyet karinesi gereğinde şüpheliler hakkında saygılı bir dil kullanılmıştır" diye yazdı.

20 Haziran 2013 Perşembe

19 Haziran 2013 Çarşamba

Sarısülük ailesi: Ethem'i vuran polis kaçabilir, tutuklayın


Kemal GÖKTAŞ
Gezi eylemleri sırasında Ankara Kızılay'da vurularak yaşamını kaybeden Ethem Sarısülük'ün ailesi, Savcılığın yazısına rağmen ancak 11 günde ismi bildirilen çevik kuvvet polisi A.Ş'nin tutuklanmaya sevk edilmesi talebiyle savcılığa başvurdu. Dilekçede, Sarısülük'ün kafasından 9 mm çapında bir mermi çıktığı ve incelemeye alınan tabancanın da 9 mm. çapında mermi attığına dikkat çekilerek dosyada yer alan görüntüler, tanıkların ifadeleri ve bilirkişi raporuna göre tutuklama için gereken güçlü kanıtların yer aldığı belirtildi.
Avukat Kazım Bayraktar ile Eylem Hakverdi'nin imzasını taşıyan dilekçede, Savcılığın, görüntülerde Sarısülük'e doğru ateş ettiği görülen polis memurunun ismini 6 Haziran'da sormasından 11 gün sonra Emniyet'in polisin ismini ve kullandığı iddia edilen tabancayı savcılığa gönderdiği hatırlatıldı.

Yargıtay tarihindeki ilk darbe yorumunda "Gezi" iması: Herkes darbeci olabilir!



Yargıtay Başsavcılığı'nın, Balyoz davasına ilişkin tebliğnamesi tartışma yaratacak
 Kemal Göktaş
Yargıtay Başsavcılığının, Balyoz davasına ilişkin tebliğnamesinde darbe suçuna ilişkin yapılan değerlendirmeler tartışma yaratacak.

18 Haziran 2013 Salı

Hükümet "örnekleri" inceliyor, sosyal medya yasaklarına hazırlanıyor



AKP, sosyal medyaya yönelik sansür ve yasaklar için hazırlanıyor. Gezi eylemleri sonrası Erdoğan Twitter için "baş belası" ifadelerini kullanmıştı. Sosyal medyada yer alan mesajlara yaptırım uygulanması için talimat verildi. Adalet Bakanlığı bürokratları çalışma başlattı.
Gezi olaylarında “twitter” ve “facebook” gibi sosyal medyadan eylemcilerin anında haberleşmesine olanak sağlayarak olayların yayılmasında başrolü oynadığı kanısında olan hükümetin bu konudaki rahatsızlığı birçok kez dile getirildi.

Ethem Sarısülük: İşte cinayetin delili!


 Kemal Göktaş


Gezi Parki eylemleri sırasında Ankara Kızılay'da başından vurularak yaşamını kaybeden Ethem Sarısülük'le ilgili soruşturmada çarpıcı bir gelişme yaşandı. Emniyet, görüntülerde Sarısülük'e ateş ettiği görülen çevik kuvvet polisinin ismini ve tabancasını Savcılığa gönderdi. Tabanca, İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Sarısülük'ü vuran merminin o tabancadan ateşlendiği ortaya çıktığı takdirde görüntülerdeki polisin sorgulanacağı ifade edildi.




















Sarısülük, 1 Haziran'da Kızılay Meydanı'nda Yeni Karamürsel Mağazası'nın önünde başından yaralandı. Arkadaşları tarafından hastaneye kaldırılan Sarısülük 2 hafta süren yaşam savaşını geçen Cuma günü kaybetti. Otopside Sarısülük'ün ölümüne başından çıkan 9 mm. çapındaki bir merminin neden olduğu anlaşıldı. Sarısülük'ün vurulma anına ilişkin görüntülerde 
de bir de bir çevik kuvvet polisinin Sarısülük'ün üzerine doğru ateş ettiği görülüyordu. 
Olay yerinde yapılan savcılıkça yapılan keşifte de herhangi bir sekme izi olmadığı belirtilmişti. 

13 Haziran 2013 Perşembe

ETHEM SARISÜLÜK'Ü VURAN POLİS HALA GÖREV BAŞINDA!



AİLENİN ORGANLARINI BAĞIŞLAMA İSTEĞİNE OTOPSİ ENGELİ ÇIKTI

Kemal GÖKTAŞ
Ankara Kızılay’da 1 Haziran günü yapılan gösteriler sırasında polis kurşunuyla başından vurulan ve Numune Hastanesi Yoğun Bakım’da tedavi altında olan Ethem Sarısülük’ün beyin ölümü gerçekleşti. Ailesinin Sarısülük'ün organlarının bağışlanması isteği ise Adli Tıp Kurumu'nun "otopsi" itirazıyla karşılaştı. Sarısülük'ü vuran polisin ise kendisini "Linç korkusuyla havaya ateş ettim" diye savunduğu ve halen görev başında olduğu belirtildi.
Ethem Sarısülük’ün ağabeyi Mustafa Sarısülük kardeşinin beyin ölümünün gerçekleştiğini, kalbinin tek tük attığını söyledi. Ailenin avukatı Kazım Bayraktar da beyin ölümünün gerçekleştiğini belirterek “Doktorlar bunun kesin ölüm anlamına gelmediğini ama birkaç gün içinde her an ölmesini beklediklerini söylediler” dedi.

Roboski gerçeği: Kaçakçı oldukları öngörüsüne rağmen bombalama emri verilmiş!


İHA GÖRÜNTÜLERİNİ İNCELEYEN ASKERİ YETKİLİLERİN SINIRA YAKLAŞAN GRUBUN, KAÇAKÇI OLMA İHTİMALİNİ DE ÖNGÖRDÜKLERİ, BUNA RAĞMEN BU İHTİMALİ ES GEÇEREK BOMBARDIMAN EMNİ VERDİKLERİ ANLAŞILDI

Kemal GÖKTAŞ
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 34 kişinin savaş uçaklarından atılan bombalarla hayatını kaybettiği

12 Haziran 2013 Çarşamba

Uludere'de bir canın bedeli en fazla 5 ay!


- 34 ÖLÜME EN FAZLA 15 YIL
- ULUDERE SORUŞTURMASI ASKERİ SAVCILIĞA GÖNDERİLDİ
- GÖREVSİZLİK KARARINA GÖRE ULUDERE'DE KASIT YOK, DEĞERLENDİRME HATASI VAR

Kemal GÖKTAŞ
Diyarbakır Özel Yetkili Başsavcı Vekilliği, Şırnak'ın Uludere ilçesinde kaçakçılık yapan 34 köylünün savaş uçakları ile bombalanarak öldürülmesi olayı ile ilgili soruşturmada 1.5 yıl sonra görevsizlik kararı vererek, dosyayı Genelkurmay Askeri Mahkemesi Başsavcılığı'na gönderdi. Görevsizlik kararında olayda kasıt değil, bombalanan alandan gelen Heron görüntülerini değerlendiren askerlerin yaptığı "değerlendirme" hatası olduğu savunuldu. Buna göre askerler hakkında "taksirle öldürme" suçundan 1 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istenebilecek.

11 Haziran 2013 Salı

Emniyet, o polisin adını vermiyor


Savcılık, Gezi protestolarının ikinci gününde Ankara’da Ethem Sarısülük’ü vurduğu iddia edilen polisin adını ve olay görüntülerini Emniyet’ten bir hafta önce istedi. Ancak savcılığa hala hiçbir bilgi iletilmedi...
OSTİM’DE işçi olan Ethem Sarısülük (26), Gezi Parkı eylemlerinin Ankara’daki ilk gününde Kızılay Meydanı’nda başından yaralandı. Hastaneye kaldırılan Sarısülük’ün başında plastik mermi ya da gaz bombası fişeği olamayacak bir metal cisim olduğu tespit edildi. Ancak Sarısülük’ün ameliyat olması halinde hayatını kaybetmesi riskinin yüksek olduğunu değerlendiren doktorlar, yoğun bakımda tutma kararı aldı.

10 Haziran 2013 Pazartesi

Savcı, Sarısülük'e ateş eden polisi sordu


BİLİRKİŞİ: MERMİNİN SEKECEĞİ BİR YER YOK

Kemal GÖKTAŞ
Gezi Parkı protestolarınının Ankara ayağında başına isabet eden ve tıbbi nedenlerle çıkarılmadığı için mermi olup olmadığı kesinleşmeyen "metal" cisimle yaralanan Ethem Sarısülük'le ilgili soruşturmada hazırlanan Keşif Tutanağı'nda bilir kişilerin "doğrudan ateş edildiği" kuşkusunu ortaya koyan tespitler yer aldı. Keşif tutanağından bilir kişiler, "kurşunun sekebileceği herhang bir yer olmadığını, sekme izinin de bulunmadığını" belirterek, vahim bir kuşkuyu tutanağa geçirmiş oldu. Öte yandan Savcılığın Emniyetten ateş eden polisin ismini istediği, ancak Emniyet'in 6 gündür savcılığa yanıt vermediği anlaşıldı.

SAVCI KEŞİF YAPTI

"Çapulcu" ailesi: Aynı aileden 13 kişi alındı, dayı elebaşı oldu!

BABA DIŞINDA HEPSİ "İÇERİDE"

Kemal GÖKTAŞ
Taksim Gezi Parkı'ndaki ağaçların sökülmesini protesto amacıyla başlatılan, kısa sürede Türkiye geneline yayılan protestoların Ankara ayağında ilginç bir gözaltı olayı yaşandı. Polisin, Kızılay Meydanı'na yönelik sert müdahalesi sırasında Kızılay AVM'ye sığınan tiyatro sanatçısı ve Doğa Derneği üyesi Doruk Erdal, aynı gün Kızılay'da bulunan annesi, ağabeyi, halaları, dayısı, yengesi ve kuzenleri ile birlikte gözaltına alındı. Dernek üyesi iki yakınlarının da eklenmesiyle 13 kişi geceyi emniyette geçirdi. Aileden dışarıda sadece baba kalırken, gözaltında aileye, "Elebaşınız kim?" diye sorulduğu, Erdal'ın dayısının da ısrarlı sorulara, "benim" diye karşılık verdiği ortaya çıktı. Polis olduğunu belirten sivil giyimli bir kişinin yüzüne tekme attığını kaydeden Erdal ve yakınları suç duyurusunda bulunacak.

9 Haziran 2013 Pazar

Gezi eylemlerine sürpriz destek


-

Kemal GÖKTAŞ
 Türkiye'yi sarsan Gezi Parkı eylemlerine ilişkin anketlerde sürpriz sonuçlar çıkmaya devam ediyor. Olaylarla ilgili açılan soruşturmalarda eylemcilere ağır suçlamalar yöneltilmesi beklenirken hakim ve savcıların internet sitesi adalet.org'da yapılan ankette Gezi eylemlerine büyük bir destek çıktı.
Türkiye'nin en büyük yargı platformu olan sitedeki ankete dün itibariyle 1712 hakim, savcı, avukat ve stajyer katıldı. Ankete katılan hukukçular, çok büyük bir oranda eyleme destek verdi. Kullanılan oyların yüzde 77.6'sı anketteki "Bu olayları demokratik bir toplumun tepkisi olarak görüyorum ve onaylıyorum. Tek çekincem şiddet ve suç işlenmemesidir" seçeneğine gitti.

Hükümet adım atmadı, Sırrı Süreyya Önder veto edildi, Öcalan'dan çözüm sürecine rest geldi



Kemal GÖKTAŞ
 Kürt sorununa barışçıl çözüm süreci kapsamında 6. kez BDP heyeti ile görüşen Abdullah Öcalan'ın önceki heyetlerde yer alan BDP İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in MİT tarafından veto edilmesi ve PKK'lıların sınır dışına çekilmeye başlamasına rağmen hükümetten beklenen yasal adımların gelmemesine tepki gösterdiği belirtildi.
Önceki gün İmralı'ya giderek Abdullah Öcalan ile görüşen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile Pervin Buldan, görüşmeye ilişkin düzenledikleri basın toplantısında Öcalan'ın gönderdiği mesajı okumuştu. Öcalan'ın, önceki

8 Haziran 2013 Cumartesi

Gezi'de Kurtlar Vadisi sürprizi: Memati devrimci çıktı!

"NE POLİS NE ASKER DEVLETİ, BARIŞ İÇİNDE BİR HAYAT İSTİYORUZ"

Gezi Parkı'na destek vermek için önceki akşam binlerce kişi Tunalı Hilmi Caddesi'nde toplandı. Kuğulu Park'ta çadırlar kuran, ücretsiz yemekler dağıtan ve hükümet aleyhine sloganlar atan eylemcilere, bir dönemin önemli dizisi olan "Kurtlar Vadisi"nin Memati'si Gürkan Uygun da destek için oradaydı.

6 Haziran 2013 Perşembe

İşte İzmir savcılığının polise "twitter operasyonu" emri yazısı



Kemal GÖKTAŞ
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen "twitter" soruşturması ile ilgili savcılıktan polise gönderilen operasyon emri yazısında Gezi Parkı eylemlerinin sosyal medya üzerinden yönlendirildiği ve 'twitter'daki paylaşımların örgütlü olabileceğinin belirtildiği ortaya çıktı.
Şüphelilere "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" ve "suç işlemeye teşvik suçlaması yöneltilen soruşturma dosyasında polise operasyon emri verilen savcılık yazısında,

GEZİ EYLEMLERİNE DARBE, MASKELERE TERÖR SORUŞTURMASI





Kemal GÖKTAŞ
 İstanbul'daki Gezi Parkı eylemleriyle fitili ateşlenen gösterilere katıldıkları iddiasıyla gözaltına alınan bazı şüphelilerin polis sorgusunda "darbe" sorusu yöneltildiği ortaya çıktı.

4 Haziran 2013 Salı

TİHV'DEN BM VE AVRUPA KONSEYİNE ÇAĞRI


"ULUSLARASI MEKANİZMA ÇAĞRISI"

Kemal GÖKTAŞ
TİHV (Türkiye İnsan Hakları Vakfı) Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi organlarına başvurarak ivedilikle Türkiye’yi ziyareti etmelerini ve hazırlayacakları raporlar aracılığı ile Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası mekanizmaların çalıştırılmasını talep etti.

1 Haziran 2013 Cumartesi

ÇGD: GAZETECİLERİ MESLEKLERİNİ SAVUNMAYA, HALKIMIZI MEDYA OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ

Bilinmelidir ki, Taksim Gezi Parkında yalnızca “3-5 ağacın kesilmek istenmesine” değil, bir halkın da son nefesinin kesilmek istenmesine karşı başladı direniş. Ve buna karşı iktidar halka savaş açtı.
Bugün Türkiye’de, yoksulluk sınırının 3 bin liranın üzerinde olduğu bir ülkede “asgari ücretle geçinilir, istismar etmeyin”, emeklerinin karşılığını isteyen emekçilere “vatan haini”, tarihi eserlere “çanak çömlek”,  sanat eserlerine “ucube”, yaşamını savunan herkese “terörist” diyen, kız çocuklarını gelin, erkek çocuklarını işçi yapmak isteyen, “dinin emrettiği kanunlarla” ülkeyi yönetmek isteyen, emperyalizmin taşeronluğundan ortaklığına terfi eden, bütün ülkeyi bir hapishaneye çeviren bir iktidar var.  
Yüz binler, Taksim Gezi Parkı’nda, Ankara sokaklarında, İzmir’de, Kocaeli’de, Adana’da, Gaziantep’te ve Türkiye’nin dört bir yanında aslında buna karşı da direniyor. Medya ise bunlardan bihaber, yemek programları ve maç özetleri sunuyor. Çünkü “büyük birader” haline gelen Recep Tayyip Erdoğan’ın gazabından korkuyor…
Bugün, “Beyfendi”nin “rahatsızlıkları” nedeniyle AKP Genel Merkezi’nde medya temsilcileri adeta sorguya çekiliyor; 1 Mayıs haberleri yüzünden fırça atılıyor ve “bir daha sizin kanalınıza çıkmayız haa” denebiliyor.  Bunun üzerine beklenen “Biz gazeteciyiz, haddini bil” yerine “İstanbul’a ileteceğim efendim” sözleri duyuluyor. Ardından İstanbul’da holding (yalnızca medya grup değil, tüm holding) CEO’ları gündem toplantılarına girip “ne yaptığınızı zannediyorsunuz, burada bir holding yönetiyoruz, iki haberiniz yüzünden büyük risk altındayız” diyerek gazetecileri tehdit edebiliyor.
Buna yanıt da yine gazeteciliği savunmak değil, “kameraları sakin yerlere göndermek” oluyor. Başka medya kuruluşlarında “Bu işin şakası yok, kaleminize değil kalemdeki mürekkebe bile dikkat edin” kararları alınabiliyor.  Bir diğerinde, “biz gazeteci olabiliriz ama iktidarın tarafındayız” diyerek yayın politikaları belirlenebiliyor.  Gazeteciler kendi aralarında “görmemek için kafamı başka yere çeviriyorum” diyebiliyor. Bu medya, AKP eliyle yaratılmıştır. Medya emekçileri, mesleklerini yapamamakta, işten atılma tehdidiyle susturulmaya çalışılmaktadır.  Buna karşın, halk kendi haberleşme yollarını buluyor.  Gaz bombalarına karşı çözüm üretenler, kör medyaya karşı da üretiyorlar çözümlerini.  
Biz de ÇGD olarak, medya emekçilerini mesleklerini savunmaya, sokaktaki halkımızı medya olmaya davet ediyoruz. Çünkü biliyoruz ki 1968 isyanlarından sonra da dendiği gibi “Devrim televizyondan yayınlanmayacak…”
ÇAĞDAŞ GAZETECİLER DERNEĞİ MERKEZ YÖNETİM KURULU

ÇGD Ankara Şubesi’nin ACİL çağrısı

Türkiye’de son yıllarda görülmemiş düzeyde yaşanan eylemlerde görev yapan meslektaşlarımız zor durumda. Uzun saatler süren eylemler nedeniyle yorgunluk, uykusuzluk yanında, iktidarın baskısı sonucunda uygulanan sansür nedeniyle zaman zaman tepkiler sahada görev başındaki meslektaşlarımıza yansıyor. Polisin orantısız müdahalesinden de nasibini alan meslektaşlarımızın yardıma ihtiyacı var. 

ÇGD Ankara Şube, bugün izinli olan tüm meslektaşlarımızı Kızılay’a, görev başındaki arkadaşlarımızla dayanışmaya, onlara yardımcı olmaya çağırıyor. 

Kızılay’a gelebilenlerimiz ya da uzakta olanlarımız, bu dayanışma örneğini gösterelim ve telefonlar aracılığıyla organize olalım. 

Herkes tanıdığını, arkadaşını arasın, Kızılay’a gelsin. 

Şarj aleti, bilgisayar, limon, maske, sıvı talcid-rennie, su, sandviç, simit ve tabi dayanışma, yanlarında olma… şu anda canla başla çalışan arkadaşlarımızın bunlara, bize ihtiyacı var. Kızılay'da irtibat için:

Genel Merkezden Gökhan: 0555 727 88 22 

Ankara Şube'den Kenan: 0532 690 09 87