18 Mart 2015 Çarşamba

İbrahim Aras cinayetinde önemli kuşku: "Polis envanterinde olmayan silahla mı vuruldu?"


KEMAL GÖKTAŞ

Adana'daki Lice protestoları sırasında geçen yıl Haziran ayında başından vurularak öldürülen 15 yaşındaki İbrahim Aras'la ilgili tek bir polisin dahi ifadesinin dahi alınmadığı soruşturmada çarpıcı iddialar gündeme geldi. Bir uyuşturucu satıcısının av tüfeği ile Aras'ı vurduğunu iddia eden gizli tanık beyanının polisin yönlendirmesi sonucu alındığını ve Adli Tıp raporu ile örtüşmediğini savunan Aras ailesinin avukatı, TBMM'ye yaptığı başvuruda, polisin Emniyet envanterinde olmayan bir silah ile atış yapmış olabileceği iddiasını gündeme getirdi.

Aras ailesinin avukatı Tugay Bek, TBMM İnsan Hakları Komisyonu'na verdiği dilekçede "Aras'ın kafasına yaklaşık 20- 30 metre mesafeden ses, gaz veya bilmediğimiz ve emniyetin açıklanan envanterinde olmayana bir tüfek ile ateş açarak ölümüne neden olunduğunu" belirterek "Güvenlik kuvvetlerinin olay sonrası kontrolsüz ve rastgele gaz bombası sıkması nedeniyle mahalle sakinleri cenazenin üzerine gidememiş, kafası parçalanmış şekilde 3,5 saat yerde kalmıştır" denildi.

Tanıklar "Polis vurdu" dedi

Olaydan sonra Adana Emniyeti'nin hiçbir araştırma yapmadan "Aras’ın elindeki patlayıcının patlaması neticesinde yaşamını yitirdiği" şeklinde bir açıklama yaptığı belirtilen dilekçede "Emniyetin bu tavrı dahi faillerin bulunmasından ziyade, polislerin aklanması yönünde bir yaklaşım içinde olunduğunu göstermektedir" ifadesi kullanıldı. İHD (İnsan Hakları Derneği) tarafından düzenlenen raporda bilgisine başvurulan kişilerin Aras'ın polis tarafından atılan gaz fişeği ile vurulduğuna ilişkin anlatımlarına da yer verilen dilekçede, Adli Tıp raporunda da ölümün "yüksek kinetik enerjili harp silahı ve ya kapsülünde dom dom kurşunu bulunan av tüfeği ile yakın atışla" meydana geldiği anlatıldı.

"Bilmediğimiz bir silah"

Avukat Bek "İbrahim Aras'ın başına aldığı ses bombası fişeği veya benzeri patlayıcı cisim darbesi ile kafasının parçalanarak yaşamını yitirmesi olayı kimyasal ajanların güvenlik kuvvetleri tarafından kontrolsüz ve çoğu kez de direk hedef alarak aşırı bir şekilde kullanımının ölümle sonuçlandığını gösteren yeni bir örnektir" dedi.

Emniyet Müdürlüğü'nün toplumsal olaylarda resmi envalerinde kayıtlı olmayan birçok yeni silahı kullandığını kaydeden Bek, "Şu an için bizim bilmediğimiz bir silahın kullanılması neticesinde Aras’ın kafasının parçalanması ihtimali bulunmaktadır. Görüntü kayıtları da taranıp ve olayda görev alan polis memurlarının ifadeleri alınarak Emniyet ne tür silahlar kullandığının tespiti mümkündür" dedi.

Torbacıların gösteride işi ne?

Soruşturmada Aras'ın bir evin damından ateşlenen av tüfeği ile vurulduğunu ileri süren gizli tanık Alanya’nın Emniyet'in yönlendirmesiyle ifade verdiğini, ancak ifadesinin olayla ve Adli Tıp raporundaki bulgularla örtüşmediğini savunan Bek "Olay günü polis ve eylemcilerin mücadelesi saatlerce devam etmiştir. Böylesi bir ortamda torbacı denilen uyuşturucu satıcılarının ortaya çıkarak av tüfeği ile atış yapmasını gerektirir bir durum yoktur. Polisin yoğun bir şekilde gaz kulanması neticesinde eylemciler dışında herkesin sokağı boşalttığı görülmektedir. Aras’ın ölümünün tek şüphelisi polistir. Ölümünün üzerinden 10 ay gibi bir zaman geçmiş olmasına rağmen soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı tek bir polisin dahi ifadesini almamıştır. İbrahim Aras’ı polis öldürmemiştir peşin hükmü ile yürütülen bir soruşturma anlayışının faillri tespit etmek noktasında yol alması mümkün değildir" ifadelerini kullandı.

Bek, TBMM'nin faillerin ortaya çıkartılması hususunda yargı ve güvenlik bürokrasisi üzerinde gerekli müdahalelerde bulunması gerektiğini de belirterek "Başkaca Mazlum, Berkin ve İbrahim’lerin ölmemesi için toplumsal olaylarda güvenlik güçlerinin gaz ve ses bombası gibi kimyasal ajanları kullanmasının yasaklanması için gerekli kanuni düzenlemeler hızla hayata geçirilmelidir" dedi.





 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder