9 Mart 2015 Pazartesi

Erkek yargının kadınla savaşı


KEMAL GÖKTAŞ

Türkiye, kadınlara karşı şiddetin giderek tırmandığı bir ortamda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü kutluyor. Kadının uğradığı şiddetin boyutlarının her geçen gün katlanarak artması sosyal, toplumsal, ekonomik ve siyasal alanda maruz kaldığı ayrımcılıkların önlenmesi mücadelesini gölgede bırakıyor. Kadına karşı şiddette koruma yükümlülüğünü yeterince yerine getirmeyen devletin yargısı da kadına yönelik şiddete yönelik yüksek toleransı nedeniyle işlenen suçların cezasız kalmasına neden oluyor. Yargının tutumunu özetleyen çarpıcı örnekler şöyle:

HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİ: Yargıtay'ın, hiç tanığın olmadığı bazı olaylarda, sanıkların "haksız tahrik" iddialarını doğru kabul eden birçok kararı var. Bu yüzden kadınlara karşı işlenen cinayetlerde failler bu indirimden kolayca faydalanıyor. Haksız tahrik indiriminde çoğunlukla fail, maktülü öldürmeden önce kendisini aldattığını itiraf ettiğini ya da hakaret ettiğini ileri sürerek bu indirimi alıyor.

Örneğin, Bursa'da, internette izlediği porno filmdeki kadına benzettiği için karısını 22 yerinden bıçaklayarak öldüren; öldürdüğü eşinin tartışma sırasında "kendisini aldattığını" söylediğini ileri süren; cinsel ilişki isteğini reddettiği için kendisine "Zaten senin erkekliğin gün geçtikçe kayboluyor. Sen ne biçim erkeksin" dediğini ileri sürdüğü eşini 10 dakika süreyle boğazını sıkarak öldüren; boşanmak istediği eşinin "boşanmayacağını ve başkaları ile aldatacağını söylediğini" ileri süren ve kendisine "Sen ne biçim babasın. Senden utanıyorum. Adam değilsin" diyerek hakaret ettiğini ileri sürdüğü kızını ve eşini öldüren erkeklere mahkemeler tarafından haksız tahrik indirimi uygulandı.

İYİ HAL İNDİRİMİ: Cezanın 6'da 1'ini silen takdiri indirim, sanığın kılık kıyafeti (örneğin takım elbiseyle duruşmalara katılması) gibi gerekçelerin yanı sıra "sosyal ilişki, cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkisi" gibi subjektif gerekçelerle de yapılabiliyor. Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesi, sevgilisini üzerine benzin döküp yakarak öldüren sanığa verdiği cezadan yaptığı 6 yıllık takdiri indirimin gerekçelerini "sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki olumlu davranışları, cezanın sanığın üzerindeki olası etkileri ve dosya kapsamı" olarak açıkladı.

TÖRE CEZASINA NAMUS ENGELİ: 2005'de yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'na "töre saiki" ile öldürme suçunda ağırlaştırılmış müebbet verilmesine ilişkin hüküm konulmuştu. Ancak uygulamada Yargıtay töre cinayetlerini oldukça dar yorumlayarak neredeyse Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da aile meclisi kararıyla işlenen cinayetler dışında töre suçundan ceza vermiyor. Son olarak Yargıtay, Erzurum'da bir amcanın, yeğenin sevgilisini, hakkındaki dedikodular nedeniyle öldürmesini "töre" yerine "namus" cinayeti olarak gördü ve sanığa verilen cezayı indirdi.

ÇOCUK GELİNLERE YARGI TOLERANSI: Çocuk istismarının en ağır biçimlerinden olan "çocuk gelinler" meselesinde yargıda ve mahkemelerde sanıklara ceza verilmemesi gerektiği yönünde güçlü bir eğilim var. TCK'da 15 yaşından küçüklerle ilişkiye girenlere en az 16 yıl hapis cezası verilmesine ilişkin hüküm yer alıyor. Ancak Diyarbakır'da bir mahkeme, yasanın açık hükmüne rağmen 14 yaşındaki bir çocukla evlendirilen sanığı beraat ettirdi. Yargıtay 14. Ceza Dairesi de 15 yaşından küçüklerle kurulan cinsel ilişki davalarında çok sık "sanığın mağdurenin yaşını bilmediği" gerekçesiyle beraat verilmesi gerektiğine ilişkin kararlar veriyor. Bu kararlar Başsavcılığın itirazı sonucunda Ceza Genel Kurulu'ndan dönüyor.
Son olarak Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesi, çocuklara tecavüz suçunu düzenleyen maddede öngörülen 16 - 24 yıl arası hapis cezası verilmesine ilişkin hükmün "ağır cezalar içerdiği" gerekçesiyle iptal edilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkemenin iptal başvurusunda özellikle Doğu ve Güneydoğu'daki çocuk yaştaki evlilikleri gerekçe göstermesi dikkat çekti.

EŞE CİNSEL SALDIRI SUÇ DEĞİL: Eşe karşı tecavüzün suç olması için verilen büyük mücadeleler sonunda TCK'ya bu suç konuldu. Ancak "cinsel birleşme" yani "tecavüz" niteliğinde olmayan diğer eşe karşı cinsel saldırı fiilleri, kanunda aksine hiçbir hüküm olmamasına rağmen, Yargıtay'ca suç olarak değerlendirilmiyor. Son olarak Yargıtay, "eşi zorla kendisine çekerek öpme" fiilinin suç olmadığına hükmetti. Bu karar klasik anlamda "organ sokma" olarak adlandırılan tecavüzün gerçekleşmediği birçok ağır cinsel saldırının eşe karşı işlenmesini de serbest bırakmış oldu.

KADININ BEYANI ESASTIR İLKESİ UYGULANMIYOR: Taciz ve tecavüz suçlarında büyük çoğunlukla tanık olmaması nedeniyle uygulanan mağdurun beyanının esas alınması ilkesi de çoğu olayda uygulanmıyor. Yargıtay, aynı işyerinde birden çok kişiye cinsel saldırıda bulunan sanıkla ilgili kararında "tanıkların diğer davaların mağduru olduğu" gerekçesiyle beraate hükmetmişti. Samsun’daki tecavüz davasında, Adli Tıp'ın "mağdurun psikolojisi bozulmuştur” raporunu “bu bozulma başka olaylar nedeniyle de olabilir” şeklinde yorumlayan Yargıtay sanığın “rızasıyla ilişkide bulundu" ifadesini doğru kabul ederek beraat kararı verdi. Yargıtay, mağdur kadının, kendisine ilişkin teklif ederek rahatsız eden, gece evine girmek isteyen kişiyle ilgili şikayeti üzerine açılan davada da sanığın "mağdurun kendisiyle daha önce birlikte olduğu" beyanını esas alarak beraat kararını onadı.

AHLAK BEKÇİSİ YARGI: Muhafazakar bakış açısının bir sonucu olarak Yargıtay, nikahsız birlikte yaşamayı fuhuşla eş değer görüyor. Yargıtay, nikahsız birlikte yaşayan ve bir çocukları olan çiftin ayrıldıktan sonra ziynet eşyalarının iadesiyle ile ilgili davada ‘nikahsız birlikte yaşamanın ahlaka mugayir olduğunu’ savunarak, ahlaka aykırı amaçlarla verildiği gerekçesiyle ziynet eşyalarının iadesinin mümkün olmadığına hükmetti.
Yargıtay ayrıca "evli biriyle cinsel ilişki kuran kişinin diğer eşe tazminat ödemesi gerektiğine" ilişkin kararların yanı sıra "duygusal beraberliğin" de diğer eşin kişilik haklarına saldırı olduğunu ve internetten evli bir kişiyle yazışmanın tazminata neden olacağına karar verdi.
Aile içi şiddete toleranslı yaklaşan Yargıtay, çocuğuna tokat atan baba hakkında açılan davada mahkemenin "acıtmadan hafifçe vurduğu" gerekçesiyle verdiği beraat kararını onadı.
Anayasa Mahkemesi ise tacize uğrayan üniversite öğrencisinin "tacizcinin aldığı cezanın ertelenerek tacizin cezasız bırakılmasının ve kendisine de hakaret suçundan ceza verilmesinin" hak ihlali olduğu yönündeki başvurusunu reddetti. AYM, fiziki temas olmadan gerçekleştirilen taciz suçunun "insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir muamele" olarak değil "maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkı" ile ilgili olduğunu savundu.

TACİZ CEZALANDIRILMIYOR: Geçtiğimiz yıl yapılan kanun değişikliği ile bazı cinsel saldırı fiillerine "sarkıntılık düzeyinde kaldığı" gerekçesiyle 5-10 yıl arası hapis czası verilmesi yerine 2-5 yıl arası hapis verilmesi öngörüldü. Taciz suçuna verilen cezanın da sadrece 6 ay - 2 yıl arası hapis olması nedeniyle birçok cinsel saldırı suçuna caydırıcı ceza verilemiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder