9 Nisan 2014 Çarşamba

DEVLETİN GEZİ SAVUNMASI

 İÇİŞLERİ BAKANLIĞININ "GEZİ RAPORU":
"BAKANLIĞIN MÜDAHALE SAVUNMASI: VALİ MUTLU'NUN TWEET'LERİNE OLUMLU KARSILIK VERILMEDI
- BÜYÜKŞEHİR'E AĞIR SUÇLAMA
 "TOPLUMSAL KALKIŞMAYA DÖNÜŞMESİNE NET AÇIKLAMA YAPMAYAN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SEBEP OLDU



Kemal GÖKTAŞ

ANKARA - İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve dönemin Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın hakkında Gezi olayları nedeniyle soruşturma açılması istemi üzerine hazırladıkları raporda çarpıcı tespitler yer aldı. Olayların büyüyerek "toplumsal kalkışmaya" dönüşmesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Gezi Parkı'na AVM yapılmayacağına ilişkin net açıklama yapmamasının sebep olduğu savunulan raporda, polisin karşısındaki kitlenin büyüklüğü ve homojen olmaması nedeniyle zorlandığı belirtildi. Gezi eylemlerinin ilk günü olan 30 Mayıs'ta, "zaman zaman aşırı reaksiyon gösteren grupların bastırılabilmesi için münferiden de olsa yoğun gaz ve su kullanıldığı" belirtilen raporda, sonraki günlerde ise kitlenin artmasıyla birlikte "su ve gaz kullanımının da yeterli olmadığı" ileri sürüldü.



BAKAN OLUR VERDİ



Gezi eylemleri sürerken Mutlu ve Çapkın hakkında "gösterilerde kullanılan aşırı polis şiddetinin sorumlusu oldukları ve bu yönde emir verdikleri" gerekçesiyle yapılan suç duyuruları üzerine Yargıtay Başsavcılığınca soruşturma izni verilmesi için dosya İçişleri Bakanlığı'na gönderildi. Bakanlığın talimatıyla Mülkiye Başmüfettişleri Namık Kemal İlhan, Anıl Cengiz Özgün ile polis başmüfettişleri İlyas Burunak ve İlhan Kara tarafından hazırlanan 18 Eylül 2013 tarihli rapor İçişleri Bakanlığı'na sunuldu. Bu rapor doğrultusunda Personel Genel Müdürlüğü, Vali ve Emniyet Müdürü hakkında soruşturma izni verilmemesi gerektiği yönündeki görüşü İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya sundu. Ala da 14 Mart 2014 tarihinde, bu görüşe olur verdi.



SORUMLU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ



Bu karara dayanak olan araştırma raporunda, belgelerin incelendiği ve görüntü kayıtlarının izlendiği, ilgili kişilerin ifadesinin alındığı belirtildi. Raporda

"olayların toplumsal kalkışma derecesine ulaşmasından" İstanbul Büyükşehir Belediyesi sorumlu tutuldu. Raporda "Aslında amacın yaya yolu açılmak üzere Gezi Parkı'nın kenarından 3-4 metrelik bir alanın tıraşlanması iken keyfiyetin büyükşehir belediyesince kamuyounda açık ve net bir şekilde anlatılamamasından dolayı kamuoyunca Gezi Parkı'nın tümünün tıraşlanarak AVM yapılacağı önyargısına sebep olduğu" belirtildi.



EMNİYET "PLAN" YAPMIŞ



Raporda çevrecilerin ağaçların kesilmesine engel olmak için kamp çadırı kurarak Gezi Parkı'nı işgal ettikleri ve iş makinelerinin çalışmasına engel olmaları nedeniyle belediye görevlileri ile aralarında arbede çıktığı, Çevik Kuvvet'in olayları önlediği belirtilerek şöyle denildi:

"Bir an önce projeye devam edilebilmesi için emniyet müdürlüğünce 30 Mayıs'ta icra edilmek üzere bir tedbir planlaması yapıldı. Ancak olayın mevcut görünür hali esas alınarak görevin icrası ilçe emniyet müdürlüğüne verildi ve az sayıda çevik kuvvet ile desteklendi. Çalışmanın başlamasıyla birlikte çalışma ekibi işgalcilerin taşlı ve şişeli saldırısına uğradı. Polis, çalışma ekibi ile göstericiler arasında tampon bölge oluşturmak üzere parkın boşaltılmasına yönelik müdahaleye başladı. Zaman zaman aşırı reaksiyon gösteren grupların bastırılabilmesi için münferiden de olsa yoğun gaz ve su kullanıldı.



"VANDALİZME DÖNÜŞTÜ": Amaç Gezi Parkı'nı tahliye etmek iken arbede esnasında bazı belediye zabıta görevlilerinin işgalcilere ait kamp çadırlarını istifleyerek yakmaları ve keyfiyetin de sosyal medya ve görsel basında yer alması üzerine bölgeye yoğun bir şekilde çevre hassasiyeti yüksek insanlar akın etmeye başladı. Mukavemet daha önce tahmin edilmesi güç bir nitelik kazandı. Oluşan elverişli durumu değerlendiren her türlü ideolojik ve marjinal grupların da gecikmeden sahne alması ile birlikte olaylar polise ve siyasi otoriteye karşı gösteri ve eyleme, akabinde de vandalizme dönüştü.



"BAŞBAKANLIK HEDEF ALINDI": Hatta Taksim'in ötesinde Dolmabahçe'de bulunan Başbakanlık Çalışma Ofisi de hedef alındı. Polis bu aşamadan sonra kanunsuz gösteri ve yürüyüşlere karşı kendisine verilen yetkileri kullanmaya başladı.



"SU VE GAZ YETERLİ OLMADI": Ancak polis kitlenin büyüklüğü, değişkenliği ve homojen olmaması nedeniyle müdahale taktik ve tekniklerinde zorlandı. Zira çevre saikiyle hareket eden kitleyle ideolojik ve marjinal gruplar iç içe geçmişti. Bu nedenle polis zorunlu olarak su ve gaz kullanımına tevessül etti. Yine bu iç içe geçmişlik nedeniyle güç kullanımı ve gözaltı işlemleri isabetli olarak yapılamadı. Kitlenin büyüklüğü ve artan sayısı nedeniyle su ve gaz kullanımı da yeterli olmadı.



POLİTİK POLEMİK OLMASIN DİYE: 1 Haziran'da CHP'nin Kadıköy mitinginin iptal edildiği ve Taksim'e gidileceği bilgisinin alınmasıyla politik polemiklere meydan verilmemek üzere polisin Taksim'den çekilmesine karar verildi. Kararın aniden alınmış olması ve yüzbinleri bulan göstericiler içinden, hazırlıksız olan polisin tahliyesinin zorunlu sonucu olarak kalabalığın içerisinden çıkarılamayan bazı polis ve belediye araçları göstericiler tarafından tahrip edildi.



VALİNİN OLUMLU TWEET'LERİNE KARŞILIK VERİLMEDİ: Sonraki günlerde Gezi Parkı çevrecilerle, Taksim Meydanı da ideoloiik ve marjinal gruplarca gösteri ve eylem alanı haline getirildi, devlete karşı adeta bir güç gösterisinde bulunuldu. İstanbul'un en işlek ve kalabalık bölgesi yaya ve araç trafiğine kapatıldı ve ciddi bir kamusal sıkıntı oldu. Bu süreçte vali H. Avni Mutlu'nun şahsi twitter hesabından verdiği olumlu mesajlar ve yaptığı toplantılar tatminkar bir karşılık bulmadı. Özellikle ideolojik ve marjinal grupların provokatif eylemleri ile gösterilerin devam edeceği mesajının verileceği, müzakere ile sonuç alınamayacağının anlaşılması üzerine Taksim'e operasyon kararı alınarak uygulandı ve durum normale dönüştürüldü."



MÜNFERİTLER DIŞINDA BİR ŞEY YOK



Raporda, "meydana gelişi, kompozisyonu ve nitelikleri oldukça farklı ve daha önce benzeri görülmemiş ve tecrübe edilmemiş" olaylarda "bazı münferit olaylar dışında", polisin sevk ve idaresinde, müdahalelerin tarz ve uygulamasında kanuna ve uygulamaya aykırı herhangi bir işlem veya eylem olmadığı savunuldu. Raporda bu münferit olaylar için ilgililer hakkında cezai ve disiplin soruşturması yapılmak üzere dosyanın ayrıldığı da ifade edildi.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder