14 Temmuz 2015 Salı

AYM: "Trafik kazasının cezasız kalması yaşam hakkı ihlali"


KEMAL GÖKTAŞ

Anayasa Mahkemesi, eşi trafik kazasında ölen Filiz Aka'nın başvurusunda, kazaya sebebiyet veren ve 8'de 8 kusurlu olan sürücü hakkında açılan ceza davasının 8 yıl sonra zamanaşımından düşmesinin "yaşam hakkının ihlali" olduğuna karar verdi. AYM, bu nedenle başvurucuya 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.



Filiz Aka'nın eşi Çetin Aka'nın, içinde bulunduğu ticari taksiye kırmızı ışık ihlali yapan bir kişinin kullandığı araç çarptı. Kaza sonunda Aka yaşamını yitirdi, taksi şoförü yaralandı. Taksiye çarpan aracın sürücüsü S.G'nin ehliyetine daha önce alkollü araç kullandığı için el konulduğu ve kaza sırasında 2.09 promil alkollü olduğu, hız limitlerinin çok üzerinde bir hızla çarptığı belirlendi.

8 yılda bitmedi

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, kazaya sebebiyet verenler hakkında, tedbirsizlik sonucu bir kişinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına sebebiyet verdikleri iddiasıyla dava açtı. Mahkeme sanığı 4 yıl hapis ve 600 TL para cezasına mahkum ederken Yargıtay bu kararı temyizden 2 yıl 5 ay sonra karara bağladı ve sadece Türk Ceza Kanunu’nun "belli hakları kullanmaktan yoksun barıkılma" hükümlerinin hatalı uygulanması gerekçesiyle kararı bozdu. İkinci yargılamada da aynı ceza çıktı ama temyiz aşaması sürerken olayın üzerinden 8 yıl 1 ay geçtikten sonra dava zamanaşımından düştü. Bunun üzerine Aka, AYM'ye başvurdu.

"Hoşgörü ve kayıtsızlık izlenimi..."

AYM 1. Bölümü'nün kararında "devletin kendisi neden olmasa da gerçekleşen ölümün sebebini ve varsa sorumlularını ortaya çıkarmaya yönelik etkili bir soruşturma yapmamış olmasının" soruşturma yükümlülüğünün ihlalini doğurabileceği vurgulandı. Kararda, ölümle sonuçlanan olaylar nedeniyle etkili bir soruşturma yürütülmesinin, yaşam hakkını korumak için konulan yasal ve idari çerçevenin uygulanmasının güvencesini oluşturduğu vurgulandı.
Yaşam hakkı kapsamında yürütülecek soruşturmaların makul bir süratte gerçekleştirilmesi zorunluluğunun bulunduğuna işaret eden AYM, "yaşamı tehlikeye soktuğu açık olan eylemler ile maddi ve manevi varlığa yönelik ağır saldırıların cezasız kalmasına imkân verilmemesi" gerektiğini belirttti. Kararda, temyiz aşamasında yaşanan gecikmeler nedeniyle 8 yıldan uzun süren yargılamanın başvurucunun ve toplumun hukukun üstünlüğüne olan inancını korumaya elverişli olmamasının "hukuka aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği ya da kayıtsız kalındığı izlenimi yaratabileceğine" dikkat çekildi.

Telafi edilemeyecek manevi zarar

AYM, davanın zamanaşımından düşmesinin "yaşamı tehlikeye soktuğu açık bir eylemin cezasız kalmasına neden olduğunu" belirttiği kararında "karmaşık olmayan davanın 8 yılı aşan süre sonunda düşmesinin" Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal ettiği sonucuna vardı. AYM, başvurucunun ölümü hakkında etkili ve caydırıcı ceza davası yürütülmemesi nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle telafi edilemeyecek ölçüdeki manevi zararları olduğuna dikkat çekerek bunların karşılığında başvuruya 20 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder