12 Mart 2014 Çarşamba

Danıştay saldırganının tahliyesinde skandal: Karar AYM, AHİM ve Yargıtay kararlarına aykırı

ARSLAN İTİRAZ ÜZERİNE TAHLİYE OLABİLİR!
KATİLLERE HEP "YANLIŞ TAHLİYE" PİYANGOSU VURUYOR

Kemal GÖKTAŞ
Danıştay cinayetinin faili Alparslan Arslan'ın tahliyesine ilişkin kararın Anayasa Mahkemesi'nin İlker Başbuğ ve önceki kararlarına aykırı biçimde "uzun tutukluluk süresine" dayanarak verildiği ortaya çıktı. Arslan'ın cezaevinde iken işlediği suçlar nedeniyle aldığı cezaların da yattığı süreden mahsup edilerek tahliye edilebileceği belirtildi. Böylece Arslan'ın AYM, Yargıtay ve aİHM kararlarına aykırı biçimde alınmış bir kararla önümüzdeki günlerde özgürlüğüne kavuşması ihtimali bulunuyor.

İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararında, Arslan’ın 20 Mayıs 2006’da tutuklandığı hatırlatılarak, tutuklanması nedeniyle 5 yıllık sürenin 21 Mayıs 2011 tarihinde dolduğu belirtildi. Yasa değişikliği ile tutukluluk süresinin 5 yıla indiği vurgulanarak, Arslan’ın derhal salıverilmesi gerektiği vurgulandı. Mahkeme, Arslan’ın haftada 3 gün karakola imza atmasına ve yurtdışına çıkış yasağına hükmetti.

Mahkemenin Arslan'a uzun tutukluluktan tahliye vermesine rağmen diğer Ergenekon sanıkları ile ilgili tahliye kararlarının büyük bölümü AYM'nin Başbuğ kararında belirtilen "gerekçeli kararın 7 aydır yazılmaması nedeniyle temyiz ve tahliye taleplerinin Yargıtay'a sunulamadığı, bu yüzden de mağduriyet doğduğu" gerekçesiyle alındı.

"ARTIK TUTUKLU DEĞİL"

Resmi Gazete'de dün yayımlanan AYM'nin Başbuğ kararındaki görüşler ise Arslan'ın "uzun tutukluluğa" bağlı tahliyesinin hukuka aykırı olduğunu ortaya koyuyor. AYM, Başbuğ kararında kişilerin tutukluluk sürelerinin tutuklama tarihi ile mahkemenin mahkumiyet kararı vermesi arasında geçen sürenin hesaplanacağını tekrar etti. AYM bu yüzden Başbuğ'un tutuklanmasından bu yana geçen sürenin 2 yıl 2 ay olmasına rağmen tutukluluk süresinin mahkemenin karar verdiği tarihe kadarki süre olduğunu, bunun da 1 yıl 7 ay olduğunu belirtti. AYM kararında AİHM ve Yargıtay kararlarına atıf yapılarak "mahkûmiyet kararı sonrası tutulma halini tutukluluk olarak nitelendirilmeyeceği" vurgulandı.

AYM KARARINA AYKIRI KARAR

Kararda, mahkemenin hüküm vermesinden sonra kişilerin artık tutukluluk süresi nedeniyle tahliye istemeyeceği, ancak başka nedenler varsa Yargıtay aşamasında tahliye isteyebilecekleri belirtildi. AYM, Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması gerektiği görüşünün dayanaktan yoksun olmadığına da dikkat çekerek Başbuğ'un dayanaktan yoksun olmayan temyiz itirazlarını gerekçeli kararın 7 aydır yazılmamış olması nedeniyle Yargıtay'a götürememesini ve tahliye talep edememesini Anayasa'nın ihlali olarak gördü.

AYM KARARI: "TAZMİNAT ALIR AMA TAHLİYE EDİLEMEZ"

AYM, durumu Alparslan Arslan'la aynı olan, yani tutukluluk süresi 5 yılı geçen, ancak mahkemelerin mahkumiyet kararı verdiği bir sanığın yaptığı bireysel başvuruyu da aynı gerekçeyle reddetmişti. İBDA-C üyelerinin adını kullanarak, işadamlarından fidye isteyen çetenin lideri olduğu iddiasıyla 32 yıl 31 ay hapse mahkum edilen ve hükümle birlikte tutukluluğunun devamına karar verilen U.H.’nin, dava sürecinde 5 yıldan fazla tutuklu kalmasını hak ihlali sayan AYM, U.H.’ye 9 bin lira manevi tazminat verirken, yerel mahkemenin kararıyla hükümlü statüsüne geçtiğini belirterek, tahliye edilemeyeceğini bildirmişti. AYM bu kararla ‘tutuklu mu hükümlü mü' tartışmasını sonlandırarak hüküm verilen davalarda yargılananlara, uzun tutukluluk nedeniyle hakları ihlal edilmiş olsa bile tahliye yolunu da kapatmıştı.

Ergenekon sanıklarının 5 yıllık uzun tutukluluk gerekçe gösterilerek tahliye edilmesi kararı bu açıdan AYM, Yargıtay ve AİHM kararlarına aykırılık oluşturuyor. Mahkemenin uzun tutukluluk süresi yerine gerekçeli kararın yazılmaması ile ilgili bir değerlendirme yapmış olması halinde ise Arslan'a tahliye çıkmayacaktı. Çünkü Arslan, öldürme suçunu işlerken "suç üstü" yakalanmıştı ve bu açıdan "dayanaktan yoksun temyiz itirazlarına" sahip değildi.

"HER AN SERBEST KALABİLİR"

AYM kararına aykırı biçimde tahliyesine karar verilen Arslan, Sincan ve Silivri asliye ceza mahkemelerince verilmiş 4 yıl 2 aylık cezası olduğu gerekçesiyle tahliye edilmedi. Avukatı Oğuz Kayıran ise "yattığı sürenin bu cezalara sayılması (mahsup)" için başvuracağı öğrenildi.

Hukukçular, bu itirazın kabul edilmesinin düşük ihtimal olmadığını belirtiyor. YARSAV Yönetim Kurulu üyesi ve ceza yargıcı Defne Bülbül de bu konuda şu açıklamayı yaptı:

"Danıştay saldırısı faili, tutukluluğu esnasında işlediği suçlar sebebiyle serbest bırakılmamakta ve hükümlü olarak cezaevinde bulunmaktadır. Ancak Ergenekon davasındaki cezasının kesinleşmemiş olması ve o suçtan tutuklu yattığı sürenin olması sebebiyle, hükümlülüğüne esas olan cezasından Ergenekon davasında tutuklu kaldığı sürenin TCK'nın 63. maddesi uyarınca mahsubuna karar verilebilir, dolayısıyla her an serbest kalabilir. Buna yasal olarak bir engel yoktur. Bu sonuca yol açan ise hukuka aykırı biçimde Danıştay saldırısını Ergenekon davası ile birleştirme kararı olmuştur."

Bülbül'ün işaret ettiği TCK'nın 63. maddesinde "Hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsi hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün haller nedeniyle geçirilmiş süreler, hükmolunan hapis cezasından indirilir" hükmü yer alıyor.

KIRCI VE AĞCA DA YANLIŞ KARARLARLA TAHLİYE EDİLMİŞTİ

Arslan'ın AYM kararına açıkça aykırı biçimde tahliye edilmesi akıllara ülkece Haluk Kırcı'nın Bahçelievler'de 7 TİP'linin öldürülmesi olayından dolayı cezaevinde yatarken Yargıtay'ca yanlışlıkla tahliye edilmesi olayı ile İpekçi ve Papa suikasti faili Mehmet Ali Ağca'nın yine Yargıtay'ca yanlışlıkla tahliye edilip daha sonra yakalanmalarını getirdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder