24 Şubat 2015 Salı

Birtan Altınbaş'a işkence davasında anneye 24 yıl sonra "son veda" tazminatı*


 
KEMAL GÖKTAŞ

Danıştay, mahkemenin 1991 yılında işkencede öldürülen üniversite öğrencisi Birtan Altınbaş'ın annesi Nazmiye Altınbaş'a 50 bin TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin kararını, tazminat miktarını az bularak bozdu. Danıştay kararında, anne Altınbaş'a oğlunun komaya girerek hastaneye kaldırıldığına ilişkin bilgi verilmediği, oğlunun ölüm haberini de iki gün sonra evine gelen polislerden öğrendiği ve cenazesinin de bu sırada teslim edildiği anlatılarak bu durumun davalı İçişleri Bakanlığı'nın kusurunu artırdığı belirtildi. Davacının talebi doğrultusunda 100 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar veren Danıştay 10. Dairesi, 30 bin TL maddi tazminatı ise yeterli buldu.


ABD raporuna giren tarihi işkence davası

Birtan Altınbaş, Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Bilimleri son sınıf öğrencisiyken, 9 Ocak 1991'de gözaltına alındı ve 15 Ocak 1991 günü durumunun ağırlaşması üzerine kaldırıldığı Gülhane Askeri Tıp Akademesi’nde öldü. Altınbaş'la birlikte gözaltına alınanların verdikleri ifadelerle başlatılan soruşturma tam 7 yıl dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından bekletildi. Dosya, görev alanına girmediği için Yüksel'den alındıktan sonra polisler hakkında dava açılabildi. Davanın iddianamesinde otopsi tutanakları ve Adli Tıp raporuna göre, polislerin Altınbaş’a yaptıkları işkence sonucunda öldüğünün anlaşıldığı ifade edildi. İddianamede, o dönemde Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün Terörle Mücadele ve Siyasi Şube müdürlüklerinde görev yapan İbrahim Dedeoğlu, Sadi Çaylı, Ahmet Baştan, Cavit Orhan, Süleyman Sinkil, Tansel Kayhan, Talip Taştan, Mehmet Kırkıcı, Muammer Eti ve Naip Kılıç’ın cezalandırılması istendi. Uzun yıllar polislere tebligat yapılamaması nedeniyle ilerleme sağlanamayan dava ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell döneminde ABD Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları raporuna girdi. Altınbaş'ın öldürülmesiyle ilgili davada 4 polis, 2008 yılında yani olaydan 17 yıl sonra, 4 polise 8 yıl 10'ar ay hapis verildi.

Mahkeme evlat acısına 100 bin TL'yi çok gördü

Cinayet davasındaki karar kesinleşince anne Nazmiye Altınbaş, "desteklenen yoksun kalınması" nedeniyle 30 bin TL maddi ve 100 bin TL manevi tazminat ödenmesi talebiyle İçişleri Bakanlığı aleyhine tazminat davası açtı.

Ankara 4. İdare Mahkemesi, anne Altınbaş'ın, oğlunun ölümü ile sonuçlanan olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğunu belirterek bilirkişi raporu esas alınarak 30 bin TL maddi tazminata hükmetti. Mahkeme "olay nedeniyle duyulan acı ve üzüntü karşılığı" olarak talep edilen 100 bin TL manevi tazminatı ise çok bularak 50 bin TL manevi tazminata hükmetti.

Temyiz edildi

Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Danıştay 10. Dairesi'ne geldi. Danıştay Tetkik hakimi Ahmet Faruk Özer, davada hazırladığı görüşte, mahkeme kararının manevi tazminatın kısmen reddine yönelik kısmının bozulması gerektiğini belirtti.

Daire kararında ise davacının oğlunun Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencisi iken öğrenci eylemleri nedeniyle 1991 yılı Ocak ayında Beytepe yerleşkesi kapısında gözaltına alındığı ve 15 Ocak 1991 gününde komaya girerek kaldırıldığı GATA'da yaşamını yitirdiği kaydedildi. Kararda Nazmiye Altınbaş'ın, oğlunun ölümünü 17 Ocak 1991'de evine gelen kolluk güçlerinden öğrendiği vurgulanarak şöyle denildi:

"Elem ve ızdırap"

"Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını,kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesini bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.

Hastaneye kaldırıldığı bile bildirilmedi

Somut olayda davacıya, oğlunun komaya girerek hastaneye kaldırıldığı noktasında herhangi bir bilgi verilmediği gibi, davacının, oğlunun ölüm haberini iki gün sonra evine gelen kolluk güçlerinden öğrendiği ve oğlunun cenazesinin de bu sırada teslim edildiği görülmektedir.

Bu bakımdan, idarenin kusuru, olayın oluş şekli ve manevi zararın niteliği dikkate alındığında, mahkemece davacı için takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa giderecek, idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak düzeyde olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı yetersiz bulunduğundan, manevi tazminat miktarı yetersiz bulunduğundan, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak manevi tazminatın mahkemece yeniden belirlenmesi gerekmektedir."

Daire kararı doğrultusunda dosya yeniden idare mahkemesine gönderildi. Mahkemenin önceki kararında direnmesi halinde dosya nihai kararı vermesi için Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na gönderilecek.


http://www.milliyet.com.tr/50-bin-lira-polisin-sucuna-gundem-2018996/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder