1 Temmuz 2014 Salı

İşkenceyi gizleyen hekime "ihraç" yerine "uyarı"da ısrar


KEMAL GÖKTAŞ

İzmir Tabip Odası, Karabağlar Polis Merkezi'nde işkence gören Fevziye Cengiz'in vücudundaki işkence izlerini adli tıp muayenesi sırasında raporuna geçirmeyerek polisleri koruyan doktora yönetmelikte düzenlenen "meslekten geçici ihraç" cezası yerine "uyarı" cezası vermekte ısrar etti. İTO Onur Kurulu, Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu'nun eylemle ceza arasında adil bir denge kurulması için verdiği bozma kararına rağmen "geniş takdir yetkisi" bulunduğunda ısrar ederek uyarı cezası kararında direndi. Karara itiraz eden Cengiz'in avukatı Hanife Yıldırım ise suçun işkenceyi gizlemek olduğunu ve yönetmeliğe göre meslekten geçici ihraç cezası verilmesi gerektiğini belirtti.

Polis gözetiminde işkenceyi gizleme

Fevziye Cengiz 16 Temmuz 2011 gecesi eşi ve yakınları ile eğlenmeye gittikleri müzikholde kimliğinin yanında olmaması gerekçe gösterilerek gözaltına alındı. Gözaltına alınma sırasında ve götürüldüğü Karabağlan Polis Merkezi'nde işkenceye maruz kalan Cengiz, şikayetçi olmaması yolunda tehditler ile adli rapor almak için hastaneye götürüldü. Dr. Arpat Kandemir, Cengiz'i muayene etmedi ve vücudundaki işkence izlerini gizleyerek raporuna geçirmedi. Cengiz'in işkence gördüğüne ilişkin görüntüler ortaya çıkınca, avukatları işkenceyi gizlediği suçlamasıyla Kandemir hakkında İzmir Tabip Odası'na şikayet başvurusunda bulundu. Şikayet başvurusunda Cengiz, yaşadığı olayı şöyle anlattı:

"Polisler bana 'doktora gittiğimizde, doktora, bende ne görüyorsanız ben kendim yaptım, kimse bana Bir şey yapmadı' diyeceksin demişlerdi. Hastaneye gittiğimizde de beni doktorun odasının dışındaki bir odada oturttular. Beni dövenlerden ikisi doktorun yanına girdi. On dakika kadar içeride kaldılar. Sonra doktorun yanına beni götürdüler. Doktorun kapısını tam kapamadan, içeride beni izleyerek dışarıda durdular. Doktor beni muayene etmedi, hatta yüzüme bile bakmadı. Ben dışarıda bizi izleyen polislerden çekinerek, sessizce doktora 'beni dövdüler' dedim. Doktor bağırarak, yüksek sesle 'ben sadece senin yaralarına bakıyorum' dedi. Elinde bulunan kağıda birşeyler yazıyordu. Doktor bana hiçbir şey sormadı, hiçbir muayene yapmadı, yüzüme dahi bakmadı. Hazırladığı kağıtları imzalattı sadece."

"Özen göstermemek..."

Bu ifadeye rağmen İzmir Tabip Odası (İTO) Yönetim Kurulu 16 Mayıs 2012'de hekim hakkında "soruşturma açılmasına gerek olmadığına" karar verdi. Bu karara yapılan itiraz sonrasında soruşturma yapıldı ve İTO Onur Kurulu 21 Kasım 2012'de Dr. Kandemir hakkında "geçici olarak meslekten alıkoyma" cezası öngörülen "işkenceyi gizlemek" değil, para cezası öngörülen "adli vakaların rapor tanziminde gerekli özeni göstermemek" suçundan önce para cezasına hükmetti. Ancak daha önhce hiç ceza almaması nedeniyle uyarı cezasına indirdi.

Uyarı cezasında ısrar

Ancak Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu, bu kararı bozdu. Bozma kararında “Hekimin eylemi ile verilen ceza arasında adil dengenin kurulmadığı, eylemin niteliği göz önüne alındığında hekimin daha önce ceza almamış olmasının hekim lehine takdir hakkı kullanılmasının gerekçesi olamayacağı” belirtildi. Ancak İTO Onur Kurulu, 16 Nisan 2014'de daha önce verdiği kararında direndi. Kararda, "Onur Kurulu'nun kanunda belirtilen cezaların verilmesinde sıra gözetmeksizin geniş takdir hakkına sahip olduğu" savunuldu.

Karara itiraz

Karada Fevziye Cengiz'in avukatı Hanife Yıldırım tarafından itiraz edildi. Yıldırım, hekimin davranışlarının "işkence bulgularının tespitinde gerçeğe aykırı rapor düzenlemek” suçuna girdiğini belirterek Dr. Kandemir'e yönelik şu suçlamalar yöneltildi:

"Adli muayene raporunda numara bulunmamaktadır. Eşlik eden resmi görevlinin adı ve sicil numarası yoktur. Muayeneye gönderilme nedeni yazılmamıştır. Muayene edilenin uygun ortamda, tamamen üstünün çıkartılarak muayene edildiğine ilişkin bilgi gerçek değildir. Hekim dosyada bulunan savcılık ifadesinde müvekkili tamamen soymadan muayene ettiğini açık olarak söylemektedir. Bu durumda gerçeğe aykırı olarak formu doldurduğu kendi beyanlarında sabittir. Olayın öyküsü eksik olarak alınmıştır. Muayene edilenin şikayet ve tıbbi özgeçmişi alınmamıştır. Konsültasyon istenmemiştir. Lezyonlar ile ilgili alanlar işaretlenmemiştir. Fiziki muayene bulguları eksiktir. Daha sonra yapılan Adli Muayene ve TİHV raporu açık olarak hekimin eksik fiziki bulgulama yaptığını göstermektedir. Doktor muayene öncesinde kolluk görevlileri ile görüşmüştür. Hakim müvekkili azarlamıştır. Kolluğun görüp duyabileceği ortamda muayene yapmıştır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder