6 Temmuz 2014 Pazar

Anayasa Mahkemesi: “Öcalan kitabında barışı savunuyor”

KEMAL GÖKTAŞ 
Anayasa Mahkemesi, Abdullah Öcalan’ın basım aşamasında olan kitabı hakkında mahkemece el koyma kararı verilmesine ilişkin başvurusuyla ilgili kararının gerekçesinde oldukça çarpıcı ve tartışma yaratacak görüşlere yer verdi. Kitaptaki düşüncelerin toplumun bir kesimince hoş karşılanmayacak nitelikte ise de Öcalan’ın barışçıl demokratik çözümü savunduğu belirtilen gerekçede, kitabın kapağında Türkiye topraklarını kapsayacak biçimde Kürdistan haritasına yer verilmesinin de tek başına yasaklama kararına gerekçe olamayacağı belirtildi. Gerekçede, Öcalan’ın “demokratik çözümün gerçekleşmemesi halinde nihai bir savaş aşamasına geçilebileceği” yönündeki ifadelerini de kitabın yazıldığı bağlam ile birlikte değerlendirildiğinde, şiddeti teşvik ve terör eylemlerinin yapılmasına çağrıda bulunduğu anlamına gelmediği savunuldu.

AYM, Öcalan’ın “Kürdistan Devrim Manifestosu, Kürt Sorunu ve Demokratik Ulus Çözümü (Kültürel Soykırım Kıskacında Kürtleri Savunma)” isimli kitabının bazı nüshalarına basım aşamasında el konulması ve ardından da mahkeme kararıyla toplatılarak imha edilmesin ilişkin başvurusuna ilişkin gerekçeli kararını tamamladı.
Mahkemenin el koyma kararını “kitabın yazarının silahlı terör örgütü kurma ve yönetme suçundan hükümlü Abdullah Öcalan olmasına, kitabın kapağında Irak, İran ve Türkiye topraklarında bir bölgenin ayrılarak içinin yazılarla belirginleştirilmesine ve kitapta PKK’nın propagandasının yapılmasına” dayandırdığı hatırlatılan kararda şöyle denildi:
Sırf Öcalan yazdı diye yasaklanamaz
“Mahkeme kitabın yazarının kişiliğini terörle mücadele bağlamında değerlendirerek el koyma kararı vermiştir. Herhangi bir kimsenin yalnızca kişiliğine bağlı olarak düşünce özgürlüğüne müdahale edilmesi haklı kılınamayacağı gibi yasaklanmış bir örgütün bir mensubunun veya yöneticisinin görüş ve düşüncelerini açıklaması da tek başına düşünce özgürlüğüne müdahale edilmesini haklı kılmaz.
Kürdistan haritası tek başına yasaklama nedeni olmaz
El koyma kararında kitabın kapağında “Irak, İran ve Türkiye topraklarında bir bölgenin ayrılmış ve içi yazılarla belirginleştirmiş olduğu” gerekçesine yer verilmiştir. Başvurucu (Öcalan), bu bölgenin Kürtlerin yaşadığı “Kürdistan” coğrafyasını tanımladığını, resmedilen sınırların siyasi değil kültürel ve coğrafi sınırlar olduğunu, kitabın içeriğinde “Kürdistan” olarak tanımlanan bölgenin kültürel bir coğrafya olduğunun belirtildiğini ileri sürmüştür. Belirli bir insan topluluğunun yaşadığı coğrafi bölgenin resmedilmesi tek başına, o bölgenin bulunduğu ülkenin bütünlüğüne yönelik bir ifade açıklaması olarak nitelendirilemez. Türkiye topraklarının bir kısmının “Kürdistan” olarak nitelendirilmesi veya resmedilmesinin ne anlama geldiği ancak kitapta kullanılan ifadelerle ve yayınlandığı özel koşullarla da birlikte değerlendirilmesi ile belirlenebilir.
“Barışçıl yöntemleri savunuyor”
Kitabın toplatılmasına gerekçe olarak gösterilen düşüncelerin bir kısmı, toplumun büyük kesimi ve devlet yetkilileri için kabul edilemez olmakla birlikte bir bütün olarak kitapta yer alan düşünceler, başvurucunun ifadesiyle Kürt gerçeğinin tanınması ve silahlı yöntemlere başvurmak yerine Kürt sorununun çözülmesi için barışçıl yöntemlerin kullanılması çerçevesinde temellendirilmiştir. Başvurucu, söz konusu kitabın kapağında bulunan resmin amacının, yeni bir siyasal sınırın gösterilmesi olmadığını, kitapta ele alınan konuların geçtiği coğrafyayı gösterdiğini; bu coğrafyadaki siyasal, toplumsal ve ekonomik dönüşümlerin demokratik usullerle gerçekleştirilebileceğini ileri sürmüştür.
Demokratik çözüm olmazsa savaş
Terör örgütü PKK üzerindeki etkisi devam eden başvurucu, temel olarak, demokratik çözüm olanaklarına şans verilmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu itibarla kitapta yer alan ve demokratik çözümün gerçekleşmemesi halinde “nihai bir savaş aşamasına geçilebileceği” yönündeki ifadeler, kitabın yazıldığı bağlam ile birlikte değerlendirildiğinde, başvurucunun şiddeti teşvik ve terör eylemlerinin yapılmasına çağrıda bulunduğu anlamına gelmemektedir. Başvurucunun bu sözlerinin, demokratik çözümün gerçekleşmemesi halinde Güneydoğu Anadolu’daki şiddetin yeniden canlanabileceği öngörüsü niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir. Kitap bir bütün olarak incelendiğinde şiddeti övdüğü; başvurucunun kavramsallaştırmasına göre “önümüzdeki süreçte” kişileri terör yöntemlerini benimsemeye başka bir deyişle şiddet kullanmaya, nefrete, intikam almaya veya silahlı direnişe tahrik ve teşvik ettiği yönünde değerlendirilmemiştir. Aksine, bir süredir güvenlik güçleri ile silahlı çatışmaların olmadığı bir ortamda başvurucu, kendi bakış açısıyla Kürt meselesini analiz etmekte; silahlı çatışmaya son verilmesini ve demokratik çözüm konusunda uzlaşılmasını talep etmektedir.
Terörü haklı göstermedikçe yasaklanamaz
Kamu otoriteleri veya toplumun bir kesimi için hoş olmayan düşüncelere, şiddeti teşvik etmediği, terör eylemlerini haklı göstermediği ve nefret duygusunun oluşmasını desteklemediği sürece sınırlama getirilemez. Bu sebeple, kitabın toplatılmasına gerekçe gösterilen nedenlerin başvurucunun düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ve bu kapsamda basın özgürlüğüne yönelik müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmadığı sonucuna varılmıştır.
Paksüt’ten karşı oy: Şiddeti savunuyor
AYM kararı 3’e karşı 14 oyla alındı. Osman Paksüt, Zehra Ayla Perktaş ve Burhan Üstün, Öcalan’ın kitabının toplatılmasının ihlal olmadığını savunarak karara karşı çıktı. Paksüt, karşı oy yazısında Öcalan’ın kitabında demokratik çözüm yolunun gerçekleşmemesi halinde PKK’nın faaliyetlerini “gerçek halk savaşı boyutunda” yürütmesi gerektiğini savunduğunu belirtrek, Öcalan’ın “Bundan sonra her şey ya onurlu bir barış ve demokratik çözüm ya da topyekun nihai bir savaşla bağlantılı olarak anlam bulacak ve yaşam değeri kazanacak” sözlerine yer verdi. Öcalan’ın “Kürt sorunu” ile ilgili olarak kuvvete ve şiddete başvurmayı somut ve ciddi bir seçenek olarak değerlendirdiği ve ilgililere “savaşa hazırlık” talimatı verdiğini belirten Paksüt “Bu stratejinin ciddi olduğu, geçtiğimiz aylarda görülen yol kesme, kontrol noktası kurma, güvenlik güçlerine ateş açma, iş makineleri yakma, yaşı küçük çocukları zorla veya kandırarak örgüte katma gibi eylemlerle, kitapta yazılanların provası yapılmak suretiyle kanıtlanmıştır. Siyasi amaçlara ulaşmak için şiddet ve terörü kullanma tehdidinde bulunan kitabın fikir özgürlüğü kapsamında görülemeyeceği açıktır” ifadelerine  yer verdi. Perktaş ve Üstün ise ortak karşı oy yazılarında  kitabın içeriğine ilişkin ayrıntılı değerlendirme yapmadan “El koyma kararına dayanılarak söz konusu kitapların toplanmasından ibaret müdahalenin amaçlanan hedefler açısından orantılı olduğu ve bu bağlamda demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülülük ilkesine uygun olduğu kanaatine varılmıştır” demekle yetindi.
Farklı gerekçe: Şiddeti savunuyor ama…
Üye Hasan Tahsin Gökcan ise çoğunluğun kararına katıldı ancak farklı bir gerekçe kaleme aldı. Gökcan, AYM kararında Öcalan’ın “kendi görüşü çerçevesinde Kürt gerçeğinin anlatılıp, Kürt sorununa barışçı yöntemler önerdiğini” belirterek bu görüşe katılmadığını belirtti. Kitabın çoğu paragrafında, PKK’nın yönteminin ve eylemlerinin meşrulaştırılmaya çalışıldığını savunan Gökcan “Demokratik mücadeleden sonuç alınamadığı takdirde halk ve örgüt yönünden silahlı direnişin bir ‘yükümlülük’ olacağı belirtilmektedir. İfadelerin şiddete ve kalkışmaya çağrı ve teşvik anlamına geldiği açıktır. Bu sözleri ifade eden kişi, herhangi bir kimse değil, ülkede onbinlerce kişinin ölümüyle sonuçlanan eylemleri icra eden silahlı terör örgütünün lideridir. Son bir yıldır azalmış olsa da halen eylemleri süren bir örgüte ve sempatizanlarına yönelik bu ifadelerin örgüte eleman kazandırılmasına, her an bir terör eylemine ya da kalkışmaya neden olması veya bu eylemlerin artışına yol açması tehlikesinin ne kadar yakınlık arzettiği hususu izahı gerektirmeyecek açıklıktadır. Bu tür ifadelerin sadece birkaç sayfada olması da tehlikeyi azaltmamaktadır” dedi. Gökcan, yine de kitabına el konulmasında “kanunilik öğesinin oluşmaması” ve yeterli gerekçelerin belirtilmemesi nedeniyle hak ihlali bulunduğu düşüncesinde olduğunu kaydetti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder