29 Eylül 2014 Pazartesi

Mesele emekli olunca: AYM'den bir yıl arayla taban tabana zıt karar


KEMAL GÖKTAŞ Ankara

Bireysel başvurulara bakan Anayasa Mahkemesi (AYM) 1. Bölümü, Vakıfbank Emekli Sandığı Vakfı'ndan emekli olan 3 bin kişiyi ilgilendiren davada, geçen yıl AYM Genel Kurulu'nun "Anayasa'ya uygun" diye iptal istemini reddettiği kararına taban tabana zıt bir karar vererek kanun hükmünün "Anayasa'ya aykırı" olduğuna karar verdi. Üstelik AYM 1. Bölümünün bu kararında, AYM Genel Kurulu'nda iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan 3 üyenin de imzası yer aldı. AYM kararında binlerce emekliyi mağdur eden çelişki için "iptal başvurusunda kanunun Anayasa'ya aykırılığına baktık, şimdi ise kanunun uygulanmasının Anayasa'ya aykırılığına baktık" savunması yapıldı. AYM 1. Bölümü, ihlal tespitinde bulunmasına karşın 60 bin TL tutarında maddi zarara uğrayan emekliye sadece 5 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar vermesi de dikkat çekti.



Yargı emeklileri haklı buldu

Vakıflar Bankası emeklilerinin sosyal güvenlik kuruluşu olan "Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Memur ve Hizmetlileri Emekli Sandığı Vakfı"na ödedikleri yüksek primler ve işveren katkısı sonucu diğer emeklilerden daha yüksek emekli maaşı alırken yapılan yasal değişiklikle emekli aylık bağlama tavanı değişti. Böylece daha önce tavan en yüksek devlet memuru maaşı iken, yapılan değişikle SSK tavanına indirildi. 2002 yılında "aktüeryal" denge gerekçesiyle Sandıktan ödenen emekli aylıklarına artış sınırı getirildi. Bunun üzerine hak kaybı yaşayan emekliler hukuk mücadelesine girişti. Açılan davalarda 2010 yılında nihai kararı veren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu emeklilerin haklı olduğuna ve maaş artış farklarının kendilerine ödenmesine gerektiğine hükmetti.

Kanunla davalar etkisizleştirildi

Vakıfbank emeklileri bu karar üzerine seri davalar açarken bu defa 6111 sayılı torba kanunla davaları etkisiz kılacak bir hüküm getirildi. Buna göre Sandık emeklilerinin maaşına getiren sınırlamanın "kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki artışlarda ve görülmekte olan davalar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlandı. Kanunun yürürlüğe girmesinin ardından açılan binlerce dava emeklilerin aleyhine sonuçlanmaya başladı.

AYM "Anayasa'ya uygun" dedi

Torba Kanunun ilgili hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne CHP'nin yaptığı başvuru ise Mayıs 2013'de sonuçlandı. Düzenlemenin iptal istemi AYM Genel Kurulu'nda 5'e karşı 12 oyla reddedildi. AYM Başkanı Haşim Kılıç, Başkanvekilleri Serruh Kaleli ve  Alparslan Altan ile üyeler Zehra Ayla Perktaş Recep Kömürcü, Burhan Üstün, Engin Yıldırım, Nuri Necipoğlu, Hicabi Dursun, Celal Mümtaz Akıncı, Erdal Tercan, Muammer Topal, Zühtü Arslan, Emin Kuz "ret" yönünde oy kullanırken Başkanvekili Serruh Kaleli ile üyeler Serdar Özgüldür, Mehmet Erten, Zehra Ayla Perktaş ve Osman Paksüt iptal yönünde oy kullandı. AYM kararında "Meclisin mahkeme kararlarını değiştirememesi ilkesi yasama organının kanun yoluyla kesinleşmiş olan kararları ortadan kaldıramaması anlamına geleceği" savunularak devam eden davaları ilgilendiren kanun değişikliğinin "adil yargılama hakkı" ilkesinin ihlali anlamına gelmediği savunuldu. Kararda maaş artış sınırlamasının ise "Vakıf sandıklarının mali yapısını ve aktüeryal dengesini sağlam tutarak üyelerinin sosyal güvenliğini sağlama yönündeki asli görevini yerine getirebilmesi" amacıyla yapıldığı belirtilerek mülkiyet hakkı ihlalinin de söz konusu olmadığı sonucuna varıldı.

AYM bir yıl sonra "Anayasa'ya aykırı" dedi

AYM'nin iptal talebini reddetmesinin ardından umutları tükenen binlerce emekli, açtıkları davaları takip etmeyi bıraktı ve kanun hükmüne dayanılarak verilen kararlara karşı Yargıtay'a temyiz yoluna dahi gitmedi. Ancak bir emeklinin AYM Genel Kurulu'nun ret kararından önce, Aralık 2012'de AYM 1. Bölümüne yaptığı bireysel başvurudan ilginç bir sonuç çıktı. Emekli Z.Ş, başvurusunda, 2002'den 2005 yılının sonuna kadar emekli aylığında artış yapılmadığını, Ankara 4. İş Mahkemesinde Sandık aleyhine 2009'da açtığı davada bilirkişinin 35 bin TL eksik ödeme yapıldığını hesapladığını ancak kanun değişikliği nedeniyle mahkemenin davasını reddettiğini ve Yargıtay'ın da bu ret kararını onadığını belirtti. Z.Ş, uğradığı maddi zararın karşılığı olan 60 bin TL ile 30 bin TL manevi tazminatın kendisine ödenmesini istedi.

"Bu defa uygulamaya baktık"

AYM 1. Bölümü'nden ise, AYM Genel Kurulu'nun kararının aksine, kanunun artışı sınırlayan hükümlerinin görülmekte olan davalarda da uygulanacağı düzenlemesinin Anayasa'ya aykırı olduğu kararı çıktı. Üstelik AYM 1. Bölümünün oybirliği ile aldığı bu kararın altında, AYM Genel Kurulu'nda kanunun Anayasa'ya aykırı olmadığı yönünde oy kullanan Burhan Üstün, Erdal Tercan ve Zühtü Arslan'ın imzaları da yer aldı. Yani AYM Genel Kurulu'nda kanunun söz konusu düzenlemesini Anayasa'ya aykırı bulmayan 3 üye, bireysel başvuru sırasında kanunun uygulanmasının Anayasa'daki "adil yargılama hakkını ihlal ettiği" görüşünü savundu. Bölüm Başkanı Serruh Kaleli ile üye Zehra Ayla Perktaş ise Genel Kurul'daki oylarıyla paralel oy kullandı. Bu çelişkili durumu açıklama ihtiyacı duyan AYM 1. Bölümü, bireysel başvuru ile ilgili karara "Öncelikle, AYM'ce yapılan bireysel başvuru incelemesinde norm denetimden farklı olarak, kanunun Anayasa'ya uygunluğunun değil, kanuna dayalı somut uygulamanın Anayasa'ya uygunluğunun denetlendiği belirtilmelidir" ifadelerini aldı.
1. Bölümün kararında, "Devletin, kendisi taraf olsun ya da olmasın, davanın taraflarından birini diğerine nazaran önemli ölçüde avantajlı hale getiren kanuni düzenlemeler yapması, silahların eşitliği ilkesi ve dolayısıyla yargılamanın hakkaniyete uygun yürütülmesi kuralına aykırılık oluşturur" denildi.

Zarar 60 bin, tazminat 5 bin

Kararda Hukuk Genel Kurulu'nun 2010 yılında emeklileri haklı bulan kararına da atıf yapılarak "Dava açıldığı zaman yerleşik içtihat çerçevesinde başvurucunun davayı kazanmasının kuvvetle muhtemel olduğu, bu çerçevede öngörülebilir olmayan müdahalenin meşru kabul edilemeyeceği, müdahale sonucunda davalı Vakfın, başvurucuya nazaran önemli ölçüde avantajlı hale geldiği" de belirtildi.
Ancak AYM, düzenlemeyi "mülkiyet hakkının ihlali" olarak görmediği için başvurucunun maddi zaranının ödenmesine yer olmadığına hükmederek sadece 5 bin TL manevi tazminata hükmetti. AYM, yine tartışmalı bir tespit yaparak "Somut başvuru açısından yalnızca, adil yargılanma hakkının bir usuli güvencesi olan silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği tespit edilmiş olmakla beraber, tespit edilen ihlalle iddia edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından, başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir" dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder