16 Nisan 2015 Perşembe

25 Aralık hakim ve savcısı neyle suçlandı?



KEMAL GÖKTAŞ

HSYK'nın (Hakimler ve Savcılar Yüksel Kurulu) verdiği karar doğrultusunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 25 Aralık soruşturmasını yürüten savcı Muammer Akkaş ile tedbir kararı veren hakim Süleyman Karaçöl hakkında hazırlanan iddianamede çarpıcı iddialar yer aldı.
Savcılar, polisler, zabıt katipleri tanık
İddianamede iki yargı mensubu hakkında Akkaş'ın "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek, üye olmak, ihaleye fesat karıştırmak, nüfuz ticareti, rüşvet, kamu malına zarar vermek" suçlarından yürüttüğü (25 Aralık) soruşturma dosyasının yanı sıra, adliye nöbet sistemine ilişkin protokoller ve nöbet listesi ile tanık beyanları delil olarak gösterildi. Soruşturmada ifadesi alınan tanıklar arasında dönemin İstanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı, Başsavcı Vekili Oktay Erdoğan, savcılar Fuzuli Aydoğdu, İrfan Fidan, Murat Çağlak, İdris Kurt, İsmail Uçar, İsmail Göktürk, Mehmet Ali Uysal, İsmail Göktürk ve Mehmet Ali Uysal'ın polis müdürü Hasan Sıralı, zabıt katibi Muhammet Ekinci, adliye yazı işleri müdürü Kaan Özkubat, başkomiser Mehmet Habip Kunt yer aldı.
Araştırmadan gözaltı ve dinleme
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Engin Uçak tarafından hazırlanan 3 sayfalık iddianamede HSYK'nın tedbiren görevden uzaklaştırdığı Muammer Akkaş'ın, soruşturma evrakında telefon dinlemeleri dışında herhangi bir delil araştırma ve toplanmasına girişmediği, İstanbul Sancaktepe'deki orman arazisini maden ruhsatı verilmesi ile ilgili olarak sebebi anlaşılamayacak şekilde İstanbul'daki üniversiteler yerine Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde görevli öğretim üyelerinden olay mahallinde keşif de icra edilmeden rapor temin ettiği, emniyet tarafından gönderilen 22 klasörün yer aldığı torbaları hiç açmadığı, gözaltı kararında, arama yapılmasına ilişkin talep ve mal varlığına tedbir konulması talebinde kanuni tabirler dışında hiçbir gerekçe göstermediği, tape kayıtlarını karşılaştırılması yapılmadan, hiçbir belge veya dosya getirilmeden bunlarla ilgili hiçbir inceleme ve araştırma yapmadan alel acele kişilerin mağduriyetlerine yol açabilecek şekilde gözaltına alınması talimatı verdiği" ileri sürüldü.
İddianamede Akkaş'ın soruşturma dosyasını yeterince incelemeden ve eksiklikleri gidermeden bir kısım şüphelilerin adına kayıtlı tüm mal varlığına el konulmasına dair tedbir talebinde bulunduğu, ayrıca şüphelilerin isnat edilen eylemler öncesinde edindiği mallar yönünden de tedbir talep ettiği ileri sürüldü. İddianamede Akkaş'ın, kanuna aykırı olarak şüpheli veya sanık olamayacak özel hukuk tüzel kişiliği bulunan şirketlerin adına kayıtlı mal varlıklarına el konulmasını istediği de savunuldu.
Bilal Erdoğan'a ait çağrı kağıdı
Akkaş'ın hiç kimsenin bilgisinin olmadığı soruşturma kapmasındaki bilgi ve belgeleri medya ile paylaşarak soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiği ileri sürülen iddianamede şöyle denildi:
"Bir kısım şahıslara yönelik olarak 3'er nüsha olarak hazırlanan ve bir nüshası kendisi tarafından alınan, diğer nüshalarının da tebligata verilmeden dosyada kaldığı anlaşılan şüpheli çağrı kağıtlarından Necmettin Bilal Erdoğan'a ait olanının 16 Aralık 2013 günü internette yer almasına, 25 Aralık 2013 günü İstanbul Adliyesinde odasında bulunduğu bölümde birçok gazetecinin bulunmasına, Cumhuriyet Başsavcısının ve Başsavcı Vekilinin soruşturmayla ilgili olarak bir kısım işlemlerin yapılmaya başlandığını görsel basından öğrenmesine, soruşturma konusuyla ilgili olarak İstanbul Emniyeti'nde dahi ayrıntılı bilgi bulunmadığı halde, soruşturmaya ilişkin bilgilerin basında yer almasına neden olarak basına bilgi sızdırmak suretiyle gizliliğe riaeyet etmediği.."
Gerçeğe aykırı bildiri
İddianamede Akkaş'ın, dosyanın İstanbul Başsavcısı tarafından kendisinden alınıp başka savcılara verilmesinden sonra, adliyenin hakim-savcı giriş çıkışına ayrılmış kapısında basın mensuplarına bildiri dağıttığı da hatırlatılarak bildiride "soruşturmayla ilgili Başsavcı veya Başsavcı Vekiline bilgi vermediği halde bilgi verdiğini" savunduğu belirtildi. Bildiride "gerekçe gösterilmeden soruşturma evrakının elinden alınarak soruşturma yapmasının engellendiği, Başsavcılık üzerinden ve adli kolluk üzerinden yargıya açıkça baskı yapıldığı, delillerin karartıldığı, şüphelilerin kaçma ve delil karartmalarına imkan verildiği" şeklinde gerçeğe aykırı bilgilere yer verdiği iddia edildi.
24 dakikada tedbir kararı
İddianamede halen Kütahya hakimi olan dönemin İstanbul hakimi Süleyman Karaçöl'ün de şüphelilerin suç işlediklerine dair kuvvetli şüphe bulunması ve delilleri karartma durumu bulunduğu gerekçesiyle 25 Aralık 2013 tarihinde 09.23'de UYAP üzerinden yapılan talebi 10.39'da açarak ekranında kararı oluşturduğu belirtilerek şöyle denildi:
"Mal varlığına tedbir koyabilmek için aranılan suçun işlendiğine dair kuvvetli şüphe olup olmadığı, mal varlığının bu suçtan elde edilip edilmediği hususlarında hiçbir inceleme ve araştırma yapmadan, UYAP sistemine kaydedilmeyen Cumhuriyet Savcılığı uhdesinde mühürlü torba içinde bulunan soruşturma evrakı getirilip incelenmeden, ancak talep yazısının okunarak kararın yazılmasına yetebilecek 24 dakika gibi kısa bir sürede CMK'nın 128. maddesine aykırı bir şekilde 7 gerçek ve 2 tüzel kişi adına kayıtlı tüm malvarlığına el konulmasına karar verdiği anlaşılmıştır."
İddianamede Akkaş hakkında "görevi kötüye kullanmak" suçundan 3, Karaçöl hakkında ise "görevi ihmal" suçundan 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmasına karar verilmesi istendi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder