26 Kasım 2011 Cumartesi

YARGITAY'DAN İŞKENCEYE YÜKSEK TOLERANS

KİM VURDUYA GİTMİŞ!

Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay, polisin feci dayağı ile öldürüldüğü adli tıp ve otopsi raporları ile ölümden sonra çekilen fotoğraflarla tespit edilen emekli öğretmen Metin Yurtsever'le ilgili davada sanık polislere verilen hapis cezasını "Öldürücü yaraları hangi polisin vurduğunun belli olmaması" gerekçesiyle bozdu.
Polis 20 Kasım 1998'de Abdullah Öcalan'ın İtalya'da bulunduğu sırada Türkiye'ye iade edilmemesi için HADEP binasında yapılan açlık grevine son verilmesi amacıyla operasyon düzenledi. Operasyon sırasında açlık grevinde olanların direnmesi ve polise karşı koyması yüzünden çatışma çıktı. Partililerin direncini kıran polis aralarında emekli öğretmen Metin Yurtsever'in de olduğu çok sayıda kişiyi gözaltına aldı. Yurtsever, götürüldüğü Kocaeli Emniyet Müdürlüğü'nde fenalaştı. Yurtsever Tıp Fakültesi Hastanesi'nde ameliyata alındı, ancak kurtarılamayarak öldü.
Yurtsever'in Adli Tıp Kurumu'nda yapılan otopsisinde vücudunun hemen her yerinde yaygın ekomizlar olduğu, kalp damar hastası olduğu, ölümün gördüğü şiddetle bu hastalığın birleşmesi sonucu meydana geldiği anlaşıldı. Ölüm olayı ile ilgili başlatılan soruşturmada tanık Ramazan Bilginer Yurtsever'e karakolda tekme atıldığını gördüğünü anlattı. Yurtsever'le aynı hücrede kalan Recep Nergizli ise Yurtsever'e dayak atıldığını görmediğini söyledi.
Savcılık soruşturması sırasında Yurtsever'le birlikte gözaltına alınanlardan bazıları da poliste kötü muamele gördüklerini anlattı. Bazı tanıklar da binadan çıkarılırken toplanan kişilerin linç girişimine maruz kaldıklarını anlattı. Savcılık bu deliller doğrultusunda 16 sanık hakkında dava açıldı.

POLİS SINIRI AŞTI
Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi, dokuz sanığa "delil yetersizliğinden" beraat, yedi sanık polise ise 1 yıl 8'er ay hapis cezası verdi. Mahkeme, Yurtsever'in binadan çıkarılırken linç girişimine maruz kalanlar arasında olmadığının TRT görevlisi bilirkişilerin incelediği kamera görüntülerine göre sabit olduğunu, ölümün görevli 7 polisin açlık grevine müdahale sırasında aşırı şiddet uygulayarak Yurtsever'i döverek ölümüne neden oldukları sonucuna vardı. Mahkeme, Yurtsever'in karakolda da tekmelendiği yönündeki tanık ifadesini ise tanığın olaydan sonra DGM'de yargılandığı gibi ilginç bir gerekçeyle kabul etmedi. Kararda polislerin Yurtsever'in kendilerine saldırdığı ve karşılık verdikleri savunmasına ilişkin de şöyle denildi:

"EYLEMCİLERİN SALDIRISI POLİSLERİN NEFSİNE DEĞİL"
"Bina çevresinde ve içinde yeterli sayıda emniyet gücü tertibat almıştır. Eylemcilerin yanlarında küçük çocuklarda vardır. Eylemcilerin saldırıları direk polisin nefsine saldırı olarak kabul edilemez. Esasen eylemcilerde mevcut ve saldırıda kullanılan araçlar da polislerin nefislerine saldırı yapıldığını kabule elverişli değildir."
Mahkeme bu nedenle polisleri "kasten adam öldürmük" suçundan mahkum etti. Ancak ölümün Yurtsever'in kalp hastalığı ile polislerin dayağının birleşmesi sonucu olduğu dikkate alınarak ceza 6 yıla düşürüldü. Bu ceza da suçun polisin yasal yetkisini aşarak işlendiği ve iyi halli oldukları gerekçesiyle 1 yıl 8 ay hapse düşürüldü.
Bu karar Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından 20 Aralık 2006'da "hakim duruşma tutanağını imzalamadı" diye usulden bozdu. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 Temmuz 2007'de aldığı kararla sanık polis memurları Ş.Ö.E, Ş.K, İ.T, S.T, B.O.T, B.Ş. ve T.Ç'yi görevlerini yaparken kendilerine direnen Metin Yurtsever'i "kastı aşan adam öldürme" suçundan mahkum etti. Suç tipinin değişmesi nedeniyle sanıklara verilen ceza da bu kez 5 yıl 6 ay 20'şer güne yükseltildi.

"ÖLÜME NEDEN OLAN YARALARI HANGİSİNİN YAPTIĞI BELLİ DEĞİL"
Yargıtay ikinci temyiz incelemesinde, 11 Şubat 2009'da 7 polis memurunun mahkumiyetlerini "maktülde meydana getirilen ve ölüme neden olan yaraların hangi sanık ya da sanıklarca meydana getirildiğini gösterir kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı, sanıkların beraatlerine karar verilmesi gerekirken mahkum edildikleri" gerekçesiyle bozdu.

"POLİS BU KADAR SERT OLMAK ZORUNDA DEĞİL"
Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 20 Temmuz 2010'da yedi polise 5'er yıl 6'şar ay 20'şer gün hapis cezası kararında direndi. Direnme kararında "Sanık polisler gerek sayı gerekse de donanım olarak eylemcileri bu denli sert bir uygulama ile etkisiz hale getirme zorunda değillerdir. Vefat edenin vücudunun muhtelif yerlerinde ve hayati bölgelerinde adli raporlar ve otopsi tutanakları ile fotoğraflardan anlaşılacağı üzere çok sayıda darp izi vardır" denildi.
Gözaltında ölüm davası önceki gün Ceza Genel Kurulu'nun önüne geldi. Kurul, mahkemenin sanık polislere cezada direnme kararını bozdu. Böylece polislere beraat kararı verilmesi kesinleşti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder