11 Aralık 2014 Perşembe

Yargıdan "sokak" tartışmalarına ışık tutacak karar: "Devlete düşen korumak ve kısıtlamamak"



KEMAL GÖKTAŞ

Başbakan Ahmet Davutoğlu ile HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş arasında "sokak" tartışması devam ederken yargıdan  toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılması konusunda çok önemli bir karar geldi. Cumhuriyet Savcısı Aydın Tekin, iki bakanın Eskişehir ziyareti sırasında, Ali İsmail Korkmaz'ın Gezi eylemlerinde öldürülmesini protesto etmek için Valilik önünde açıklama yapmak isteyen öğrencilerin, uyarıya rağmen dağılmamaları ve barikatı aşmak için polislerin kalkanlarını itmelerini suç olarak görmedi. Savcı Tekin, polisin Valilik önünde Ak Parti'lilerin olduğunu belirterek "can güvenliği" gerekçesiyle izin vermediği yürüyüşle ilgili olarak devletin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılmasını sağlama yükümlülüğü olduğunu hatırlattı.



"Dağılın" uyarısı

Tekin, geçen yıl Eskişehir'e gelen Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve eski Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç'ı protesto etmek isterken gözaltına alınan 12 öğrenci hakkındaki soruşturmayı tamamladı. Savcı Tekin soruşturma sonunda öğrenciler hakkında takipsizlik, yani dava açılmasına yer olmadığına karar verdi. Takipsizlik kararında, 23 Ağustos 2013 tarihinde bakanlar Avcı ve Kılıç'ın Eskişehir ziyaretlerini protesto amacıyla Eti Park'ta toplandıkları, ellerinde Gezi olayları sırasında öldürülen Ali İsmail Korkmaz ile ilgili döviz ve pankartların bulunduğu anlatıldı.
Öğrencilerin oturma eylemi yapmaya başlamalarından sonra Güvenlik Şube Müdürü tarafından dağılmaları konusunda bir çok defa uyarı yapıldığı belirtilen kararda, protestocuların ise ayağa kalkarak iki bakanın bulunduğu Valilik binasına doğru yürümek istedikleri belirtildi.

Barikatı aşmaya çalıştılar

Kararda, bunun üzerine Güvenlik Şube Müdürü'nün "Şu anda yürümek istediğiniz yerde başka bir siyasi partinin mensupları var. Sizleri onlarla karşı karşıya getirmeme adına herhangi bir şekilde hem sizin için hem de oradaki insanların can güvenliği adına size arada bir basın açıklaması yapmanıza izin vermiyorum. Siz burada basın açıklaması yapabilirsiniz" dediği aktarıldı. Buna rağmen protestocuların bu teklifi ve uyarıyı dinlemedikleri ve polis barikatına doğru yürümeye başladıkları anlatılan kararda "barikati aşmak amacıyla barikatta görevli polislerin kalkanlarını itekledikleri" ve bunun üzerine gözaltına alındıkları ifade edildi.

Devlete düşen "korumak ve kısıtlamamak"

Kararda İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, BM Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Anayasa'daki "toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına" ve bu hakkın hangi hallerde sınırlanabileceğine ilişkin düzenlemeler hatırlatılarak şöyle denildi:
"Uluslararası sözleşmeler ve Anayasa'ya göre barışçıl olarak toplanma özgürlüğü ifade özgürlüğünün başka bir görünümündedir ve demokratik bir toplum bakımından temel hak niteliğindedir. Bu nedenle bu özgürlüğe getirilen sınırlamaların dar yorumlanması gerekir. Devletler barışçıl toplanma hakkını, sadece korumakla değil ayrıca bu hakkın kulanılmasına makul olmayan dolaylı kısıtlamalar getirmekten kaçınmakla yükümlüdür."
Kararda, haklarında soruşturma yürütülen kişilerin "polis barikatını aşmak için polislerin kalkanlarını iteklemeleri dışında polislere karşı fiili bir müdahalede bulunmadığı" belirtilerek Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nda belirtilen suçların yasal unsurlarının oluşmadığı belirtildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder