28 Ekim 2014 Salı

Uğur Kurt iddianamesindeki skandal: Polisin ateş ettiği "başkası" orada değilmiş!


Uğur Kurt iddianamesinde skandal: Polisin ateş ettiği iddia edilen gösterici orada değil diye tahliye edilmiş!

Ödülü eksik kalmasın: "8 aydan 5 yıla kadar hapis, silahı iade edilsin"

KEMAL GÖKTAŞ

Okmeydanı Cemevi'nde bir cenazeye katıldığı sırada polis memuru Sezgin Korkmaz'ın açtığı ateşle öldürülen Uğur Kurt'la ilgili iddianamede bir dizi çelişki yer aldı. Savcı Hasan Yılmaz, Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği iddianamede polis memuru Sezgin Korkmaz'ın kendilerine molotof atarak Akrep tipi aracın yanmasına neden olan göstericilere ateş ettiği sırada hatayla Uğur Kurt'u vurduğunu ileri sürdü. Savcının, iddianamede amirlerinin Sezgin Korkmaz'a olay anında "Sıkma" diye bağırdıklarına ilişkin görüntüler ve aynı yöndeki ifadelere hiç değinmemesi dikkat çekti. Polis memuru Korkmaz'a "meşru müdafaa sınırını kast olmadan aştığı" gerekçesiyle sadece 8 aydan 5 yıla kadar hapis cezası isteyen savcı, Uğur Kurt'u vuran tabancanın da sanık polise iade edilmesini talep etti. Savcı Yılmaz ayrıca, Korkmaz'ın C.K isimli bir göstericiye ateş ederken merminin yanlışlıkla Kurt'a isabet ettiğini savundu. Oysa mahkeme C.K'yı Okmeydanı'ndaki olaylara katıldığına ilişkin delil sunulmadığı için tahliye etmişti. C.K'nın avukatı Naciye Demir ise müvekkilinin olay yerinde olmadığı için mahkeme tarafından serbest bırakıldığını belirterek C.K'nın Kurt'un vurulduğu anda öğrencisi olduğu İstanbul Üniversitesi'nde olduğunu tanıkların ispatladığını, okuldan kamera kayıtlarının getirtilmesini de istediklerini söyledi.


13 saniye içinde gelen ölüm

Savcı Yılmaz'ın iddianamesinde, Kurt'un öldürülmesine ilişkin görüntülerin incelendiği ve 22 Mayıs 2014 günü saat 10.37.59 ile 10.38.13 arasındaki 13 saniyelik zaman dilimi içinde olayın meydana geldiği belirtildi. Savcı Yılmaz, zırhlı araca molotof kokteyli ve 5 adet taş atıldığını, bunların 3'ünün aracın üzerine ve yanlarına düştüğünü ileri sürdü. İddianamede şöyle denildi:

Meşru müdafaa

"C.K olduğu değerlendirilen kişi ile kim olduğu tespit edilemeyen diğer şüpheli ardı ardına zırhlı araçta görev yapan polis memurlarını öldürmek yahut yaralama niyetiyle zırhlı aracın Piyale Paşa Caddesine dönüşünde sıkışmasını fırsat bilerek molotof kokteyli attılar. Bu sırada araç yanmaya başlamasına rağmen molotof kokteyli saldırısı devam etti. Bu süreçte, polis memuru Sezgin Korkmaz kendisine yahut diğer polis memurlarına yönelik vuku bulan ve tekrarı büyük olasılık olan saldırıyı bertaraf ederek yanar vaziyette molotof atan şahsı etkisiz hale getirmek için silahla ateş etti. Buna rağmen, hedef aldığı şüpheliye isabet ettiremeyip şüpheliyle aynı istikamette caddenin alt tarafındaki Cemevi bahçesinde bulunan ve olaylarla hiçbir ilgisi olmayan Uğur Kurt'u vurarak ölümüne sebebiyet verdi. Yapılan ölçümde de merminin izlediği yol çizgisi takip edildiğinde kamera görüntülerine göre silahtan çıkan kurşun molotof kokteyli atan şahsın başının 26 cm uzağından geçtiği tespit edilmiştir."

"Tabancası iade edilsin!"

Savcı Yılmaz, polis memuru Korkmaz'ın Türk Ceza Kanunu'na göre "meşru müdafa koşulları altında silahını C.K olduğu değerlendirilen eylemciye yönelterek ateş ettiği, şüphelinin kaçmakta olması nedeniyle polis memurunun molotof kokteylli saldırıda bulunan şüpheliye isabet ettiremeyerek cemevi avlusunda bulunan Kurt'un ölümüne sebebiyet verdiğini" savundu.
Sanık polisin "taksirle (kaza sonucu) öldürme" suçundan cezalandırılmasını isteyen savcı Yılmaz, emanette bulunan 13 mermi kovanının imhasına, şüpheli Sezgin Korkmaz'a ait tabanca ve eklerinin de şüpheliye iadesine" karar verilmesini istedi. Savcının 17 adet mermi kovanının imhasını istemesi de dikkat çekti.

Mahkeme "Delil yok" diye bırakmıştı

Savcı Yılmaz'ın, sanık polisin ateş ettiğini ileri sürdüğü C.K ise Okmeydanı'ndaki olaylardan sonra tutuklanmış; daha sonra avukatının itirazı üzerine tahliye edilmişti. İfadesinde, olay anında İstanbul Üniversitesi'nde olduğunu ve 14.00'da Okmeydanı'na geldiğini söyleyen C.K, kendisi olduğu iddia edilen kişinin üzerindeki kıyafetlerin de kendisine ait olmadığını söylemişti. C.K'nın avukatı Naciye Demir de Kurt'un öldürülmesinden sonra Okmeydanı Cemevi'nde yapılan basın açıklamasına katılan müvekkilinin fotoğrafını mahkemeye delil olarak sunmuştu. Soruşturma kapsamında 29 Mayıs'ta tutuklanan C.K, avukatının tutukluluk kararına yaptığı itiraz üzerine 6 Haziran'da İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edilmişti. Mahkeme "kamu görevlisini öldürmeye ve Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs" gibi çok ağır suçlamalarla tutuklanan C.K'nın tahliye kararında "atılı suçlardan doğrudan ve somut bağlantısını gösterir delillerin belirlenemediğine" dikkat çekti.
Mahkemenin bu kararına rağmen Uğur Kurt'la ilgili iddianamede müvekkiline suçlama getirilmesine tepki gösteren avukat Naciye Demir, Milliyet'e, müvekkilinin olay yerinde olmadığı için mahkeme tarafından serbest bırakıldığını belirterek bunun tanıkların ifadeleriyle ispatladığını, okuldan kamera kayıtlarının getirtilmesini de istediklerini söyledi.

"Sanığın savunması iddianame olmuş"

Kurt ailesinin avukatı Aslı Kazan Gilmore iddianameye tepki göstererek "Bu olay ve görüntüler medyaya yansımasaydı meşru müdafaa denilerek, hep yaptıkları gibi dosyayı kapatacaklardı. Böylece bir polis memuru daha bir vatandaşı öldürdükten sonra korunup kollanacaktı. Ama basına yansıdığı için bir iddianame düzenlemek zorunda kaldılar. Şüphelinin savunmasını iddianameye çevirdiler. Savcı dosyaya giren delilleri dahi değerlendirmemiştir. Basına defalarca yansıyan amirlerin sıkma talimatına şüphelinin uymadığını gizlemiştir" dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder