26 Aralık 2013 Perşembe
Dink cinayetinde Valilik'ten dalga geçer gibi karar
"TEHDİDE" "SAMİMİ GÖRÜŞME" GEREKÇESİYLE SORUŞTURMA İZNİ VERİLMEDİ
Kemal GÖKTAŞ
İstanbul Başsavcılığı'nın Hrant Dink cinayetini önceden bildikleri halde önlem almayan İstanbul Emniyeti görevlileri ile Dink'in kendisini İstanbul Valiliğine çağırarak iki MİT görevlisi ile birlikte tehdit ettiğini yazdığı dönemin Vali Yardımcısı Ergun Güngör hakkında soruşturma izni verilmesi talebi Valilik tarafından yine reddedildi. Kararda, valilikteki görüşmenin "gayet samimi ve nezaket kuralları çerçevesinde gerçekleştiğinin" ileri sürülmesi dikkat çekti.
14 Aralık 2013 Cumartesi
AVRUPA'NIN EN BÜYÜK İNSAN HAKLARI SORUNU...
Kemal GÖKTAŞ
Merkezi Budapeşte'de olan Avrupa Roman Hakları Merkezi (ERRC) Türkiye'deki çeşitli basın kuruluşlarından 10 gazeteciye yönelik atölye çalışması düzenledi. ERRC'nin Medya Koordinatörü ve Türkiye Sorumlusu Sinan Gökçen'in organize ettiği programda gazeteciler, akademisyenler, think tank kuruluşları, BM bağımsız uzmanı İzsak Rita ile Macaristan eski azınlık ombudsmanı Jenö Kaltenbach'ın da aralarında olduğu uzmanlar tarafından Avrupa'nın en önemli insan hakları sorunu olarak kabul edilen Romanlarla ilgili sunumlar yapıldı.
AVRUPA'NIN EN ÖNEMLİ SORUNU
7 Aralık 2013 Cumartesi
Gezi, Hrant Dink, Taksim, eşcinseller: Bir paketin anatomisi
Kemal GÖKTAŞ
Hükümetin demokratikleşme paketi kapsamında hazırladığı kanun tasarısında toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı başta olmak üzere getirilen yeni yasaklar tartışma yarattı. "Kamu hizmetlerinin" yürütülmesini engelleme suçu getirilerek Gezi Parkı'nda AVM yapımına, ODTÜ'de yola ve HES'lere karşı çıkmaya 5 yıl hapis cezası getirilen tasarıda ayrıca gösteri ve yürüyüşlerin "şehir" dışına sürülmesi anlamına gelecek düzenmeler yer aldı. Polis ve jandarmaya tüm toplantıları kameraya alma yetkisi veren tasarıda, "nefret suçu"nun ceza kanuna girmesini öngörüldü ama yürürlükteki yasada eşcinsellere dolaylı da olsa sağlanan "ayrımcılık yasağını" kaldırabilecek düzenlemeler yer aldı.
Meclis'e sevk edilen Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın gerekçesinde "İfade özgürlüğü, seçme ve seçilme, toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarının genişletilmesi ve bir kişinin sahip olduğu özelliğinden dolayı ayırımcılığa uğramamasının" amaçlandığı belirtildi. Buna karşın tasarıda birçok yeni yasak ve tartışmalı hükümlerin yer alması dikkat çekti.
29 Kasım 2013 Cuma
Pedofili suçlarında Yargıtay'da ilginç görüşler ve bir önemli karar
Kemal GÖKTAŞ
Çocukların cinsel istismarının ve çocuk gelinlerin tartışıldığı günlerde Yargıtay 14. Ceza Dairesi'nin çocuk tecavüzcülerine evlenerek cezadan kurtulma olanağı sağlamaya yönelik kararları yine Yargıtay Başsavcılığı'nın itirazları üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu'ndan döndü. Başsavcılığın tam 5 dosyada sanıklara verilen cezanın bozulmasına karar veren Daire kararlarına yaptığı itiraz dünkü Genel Kurul toplantısında kabul edildi. Böylece, 15 yaşından küçük kızlarla 'rızalarını' alarak cinsel ilişki kurduktan sonra evlenenleri, bu yaşın altındaki çocuklara zorla veya tehditle tecavüz ettikten sonra evlenenleri ya da sırf görünümü 15 yaşından büyük diye 15 yaşından küçük çocuklara tecavüz edenleri cezasız bırakabilecek ya da çok az cezayla kurtulmalarını sağlayacak kararlar yine Genel Kuruld'an döndü.
5 DOSYA
Yargıtay Ceza Genel Kurulu önüne gelen 5 dava şöyle:
OLAY 1: Sakarya'da Haziran 2007'de 15 yaşını doldurmayan B.Ş ile cinsel ilişki kuran H.A, daha sonra B.Ş ile evlendi. Bu evlilikten bir çocukları oldu. Mağdure ile şüpheli halen aynı evde oturuyor. Mahkeme, H.A'yi 15 yaşından küçük mağdureyi cinsel istismar suçundan 5 yıl 6 ay 20 gün hapse mahkum etti.
Ali İsmail Korkmaz davasında "güvenli değil" dedikleri şehirde 25 tanık dinlenecek
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir’de polisler ve polislerle birlikte hareket eden sivil kişiler tarafından dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’la ilgili davada yeni bir skandal ortaya çıktı. Yargıtay’ın “güvenli” olmadığı gerekçesiyle davayı Eskişehir’den Kayseri’ye nakletmesinden sonra, davaya bakacak olan Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi 24 tanığın Eskişehir’de yapılacak duruşmada dinlenmesine karar verdi.
Eskişehir'de Ali İsmail Korkmaz'ın dövülerek öldürülmesine ilişkin davanın görüldüğü Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi ‘güvenlik’ gerekçesiyle yargılamanın başka bir ilde yapılmasını talep etmişti. Mahkemenin Eskişehir Valiliği ve Başsavcılığın da davanın nakledilmesi gerektiği yönündeki yazılarıyla birlikte başvurduğu
Ethem Sarısülük'te polisi "gizli sanık" yaptılar
Kemal GÖKTAŞ
Gezi eylemleri sırasında Kızılay'da Ethem Sarısülük isimli genci vurduğu iddiasıyla polis memuru Ahmet Şahbaz'ın yargılandığı davada "gizli sanık" krizi büyüyor. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi eylemleri sırasında Ethem Sarısülük'ü vurarak öldürdüğü için yargılanan polis memuru Ahmet Şahbaz'ın Şanlıurfa'da sesli ve görüntülü sistem aracılığıyla yapılacak sorgusuna Sarısülük ailesinin avukatlarının Şanlıurfa'daki duruşma salonunda bulunma istemlerini reddetti. vukatlar "dosyada tek bir fotoğrafı bile yok. kameranın karşısına geçecek kişinin ahmet şahbaz olup olmayacağını bilmiyoruz" diye tepki gösterdi.
HİÇ AVUKAT OLMAYACAK
28 Kasım 2013 Perşembe
BDP'den 32 maddede çözüm önerileri
TBMM Çözüm Komisyonu'nun AKP'li üyelerinin imzasını taşıyan raporu kabul etmeyen BDP "Alternatif Çözüm Raporu" hazırlayarak TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e sundu.
KEMAL GÖKTAŞ
BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken ve Çözüm Komisyonu üyesi Hüsamettin Zenderlioğlu tarafından Çiçek'e sunulan alternatif raporda "Ölümlerin durmasının sürekliliğe kavuşması ve Toplumsal Barışa evirilebilmesi için somut olarak sırası ile şu adımların atılması gerekir" denilerek 32 başlık altında öneriler sıralandı. BDP'nin "sırasıyla" yapılmasını önerdiği maddelerin ilk sırasında süreci yasal alt yapıya kavuşturmak yer alırken son sırada yeni anayasa talebi geldi. Öneriler arasında "demokratik özerklik" talebinin yer almaması ve "Merkezi otoritenin yetkilerinin kısıtlandığı yeni bir idari reform yapılması" talebinin dile getirilmesi dikkat çekti. "Demokratik ulus, demokratik vatan, demokratik cumhuriyet ve demokratik özerklik" olgularının tartışmaya açılması talep edilen raporda politik tutukluların serbest bırakılması, kolektif hakların tanınması, Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılması, örgüt üyeliği suçunun yeniden düzenlenmesi, anadilde, laik ve çoğulcu bir eğitim müfredatının oluşturulması, Barış Bakanlığı'nın kurulması, Uludere (Roboski) katliamının aydınlatılması ve Rojava'nın (Suriye'nin Kürt bölgesi) statüsünün tanınması gibi öneriler yer aldı.
BDP'nin 32 önerisi şöyle:
TOPLUMSAL BARIŞ BAKANLIĞI KURULSUN
1- Sürecin yasal zemini hazırlıklarına acilen başlanmalıdır.
2- Öcalan’ın gazeteci, aydın, siyasetçi ve STK temsilcileriyle görüşme olanağının sağlanması gerekir. İmralı'daki tecrit sisteminin derhal lağvedilmesi gerekir. Cezaevlerinden bütün diğer siyasi tutsaklarla birlikte Öcalan’ın da siyaset yapma hakkı acilen oluşturulmalıdır.
3- Demokratik siyasal mücadele koşulları sağlandıktan sonra bütün silahlı güçlerin siyasal yaşama dahil olmasının koşulları yaratılmalıdır. Silahların susması için üçüncü bir gözlemci gözün olması şarttır. Bu süreçte karşılıklı verilen güvencelerin yasal dayanakları oluşturulmalıdır.
4- Sürecin daha hızlı ilerlemesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapılmalı. Terörle Mücadele Yasası kaldırılmalı, Türk Ceza Kanunu’nun örgüt üyeliği suçu acilen evrensel hukuka uygun düzenlemeli, hasta tutsakların derhal tahliyeleri sağlanmalı, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunundaki engeller kaldırılmalı, haksız ve uzun tutuklamaların sonlanması, siyasi tutsakların tahliyelerinin sağlanması, yüzde 10 seçim barajı kaldırılmalı, yüzde 1 oy alan partilere hazine yardımı yapılmalı, anadilde propagandanın önü açılmalı, özel yetkili mahkemeler derhal kaldırılmalı, koruculuk kaldırılmalı, her türlü polisin yetkileri sınırlandırılmalı, uluslararası insan hakları sözleşmelerindeki çekinceler kaldırılmalı, toplu mezarlar BM Minnesota Prensiplerine uygun araştırılmalı.
5- Meclis kararıyla bir an evvel Hakikatleri Araştırma ve Yüzleşme Komisyonları kurulmalı.
6- Rojava'da Kürt halkının statüsü tanınmalı, Kürtler arasındaki yapay sınırlar kaldırılmalı.
7- Meclis komisyonları Öcalan'la görüşmeli.
8- Toplumsal Barış ve Demokrasi Bakanlığı kurulmalı.
MİSAK-I MİLLİ KOMİSYONU
9- Öcalan tarafından önerilen sekiz komisyondan biri olan Misak-ı Milli Komisyonu meclis bünyesinde oluşturulmalıdır.
10- Kürtlerin bir halk olarak bütün haklarıyla birlikte tanınması gerekir.
11- Demokratik Ulus, Demokratik Vatan, Demokratik Cumhuriyet ve Demokratik Özerklik olguları tartışmaya açılmalıdır. Demokratik ulus ve eşit haklar üzerinden kurulacak yeni bir Cumhuriyet BDP'nin temel önerisidir.
12- Merkezi otoritenin yetkilerinin kısıtlandığı, yeni bir idari reform hayata geçirilmeli.
13- KCK başta politik tutukluların tümünü kapsayan bir ’toplumsal yaşama yeniden dahil olma’ yasası çıkarılmalı.
14- Parti kapatma olağanüstü ve istisnai niteliğe kavuşturulmalı.
15- Kültürel Kimlik Hakkı kapsamında Kürt toplumu başta olmak üzere tüm kimliklerin, başta Aleviler olmak üzere inanç gruplarının kolektif hakları tanınmalı.
ANADİLDE, LAİK, ÇOĞULCU EĞİTİM
16- Kürtçe ve diğer dillerdeki tüm coğrafi yer isimlerinin iadesi sağlanmalı.
17- Ceza mevzuatındaki anti-demokratik hükümler kaldırılmalı.
18- Basın ve ifade özgürlüğü ile Türkçeden başka dillerde yayın yapılmasının önündeki engeller kaldırılmalı.
19- Anadilde eğitim hakkının anayasal güvence altına alınması elzemdir. Milli Eğitim müfredatındaki din dersleri dahil olmak üzere bütün müfredat bilimsel, laik, çoğulcu, özerk, demokratik, evrensel ve anadilde olmalı.
20- Kamusal alanda anadilde hizmet verilmeli.
21- Mevcut kanunlardaki mezhepçi, militarist, cezayı esas alan ayırımcı uygulamalara son verilmeli.
22- Göç mağdurlarının zararları karşılanmalı.
ULUDERE, KALEKOL, HES...
23- Avrupa’da sürgünde bulunanlar ile Mahmur Kampında yaşayanların dönüşü sağlanmalı.
24- Güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen insan hakları ihlallerine ilişkin davalar, Temizöz ve Musa Çitil davaları başta olmak üzere etkinleştirilmeli.
25- Roboski (Uludere) katlimanın sorumluları cezalandırılmalı.
26- Ordu ve emniyette kurumsal reforma gidilmeli.
27- Mayınlı araziler temizlenmeli ve askeri yasak bölgeler yerleşime açılmalı.
28- Kalekol, HES ve güvenlik barajlarının yapımı durdurulmalı.
29- Toplumsal farklılıkların tanınması için 'toplumsal hafıza merkezleri' kurulmalı.
30- Çözüm sürecinde kadınlar aktif ve eşit temsilde yer almalı.
31- Kadın-erkek eşitliğini bütün alanlarda sağlayacak yasal değişiklikler yapılmalı.
32- Barış kültürünü esas alan, bir arada yaşama iradesini güçlendiren, her türlü ırk, cinsiyet, dini-mezhebi ayırımcılığı ortadan kaldıran, ekolojik dengeyi gözeten, emek eksenli, doğrudan demokrasiyi hedefleyen yeni bir anayasa hazırlanmalı.
BU DA YARGININ KÜRDİSTAN AÇILIMI
"VATAN KÜRDİSTAN, BAŞKAN ÖCALAN" MESAJI
Kemal GÖKTAŞ
İstanbul Anadolu 35. Sulh Ceza Mahkemesi, arkadaşının cep telefonuna "Vatan olacaksa Kürdistan olsun. Bayrak olacaksa kesk ü soru zer (sarı-kırmızı-yeşil) olsun. Başkan olacaksa Abdullah Öcalan olsun. Kürdistan kurulacaksa canımız feda olsun. Bu mesajı tüm Kürtlere yollamayan namert olsun. Be serok jiyan nabe (Öndersiz yaşam olmaz). Yurtsever Gençlik" yazılı SMS atan sanığa beraat kararı verdi.
İstanbul Kartal'da bir inşaatta çalışan M.K, cep telefonuna, beraber çalıştığı arkadaşı H.A'nın telefonundan gelen SMS üzerine şikayetçi oldu.
26 Kasım 2013 Salı
Süryanice isme tuhaf gerekçeyle ret
KEMAL GÖKTAŞ
Midyat
Nüfus Müdürlüğü, kızına Süryanice "Şmuni" ismini koymak isteyen babanın talebini
Türkçe'de ismin başında iki sessiz harfin yan yana gelmeyeceği gerekçesiyle
reddetti. Nüfus Müdürlüğü, küçük kızın ismini "İşmuni" diyerek
kaydetti.
25 Kasım 2013 Pazartesi
CUMHURİYET’E ÜÇÜNCÜ ADAMDAN BAKMAK
KEMAL GÖKTAŞ
Cumhuriyetin 90. kuruluş yıldönümü vesilesiyle yapılan tartışmalarda, “yeni Cumhuriyet”e karşı eskinin kazanımlarına sahip çıkılması gerektiğini vurgulayan bir tarz öne çıktı. Bu anlayışta “1923 şartları” kilit bir savunma argümanıydı. Cumhuriyeti kuranlar o dönemin şartları içinde yapabileceklerinin en iyisini yapmışlar, en azından yapmaya çalışmışlardı. Cumhuriyetin nitelikleri ve tüm “kusurları” kaçınılmaz, niyetten bağımsız bir sonuçtu adeta (Sonuçta Marx bile bir cumhuriyetçiydi!). Laikliğe doğru atılan adımlar ve kadın hakları konusunda yaşanan ilerlemeler de bu “iyi niyetli” çabaların ispatıydı. Cumhuriyetin kazanımlarına ilişkin yaklaşımın Kürt sorunu konusundaki sancılı, karnından konuşan tarzı da ayrıca not etmeye değer. Tam da “eski“ye rağbetin olduğu günlerde Cumhuriyet kurucularının zihniyet dünyasına ve gelecek tasavvurlarına bakmak, eskiyi anlamanın önemli bir anahtarı kuşkusuz. Bu açıdan Atatürk dönemi tek parti ideolojisinin önemli düşünür ve siyaset adamlarından Recep Peker’e ilişkin bir analizin tartışmalara ayrı bir katkısı olacaktır. Çünkü, “Eğer Kemalist inkılâbın ikinci bir adamı varsa, üçüncüsü Recep Peker’dir.”[1]
Laç Deresi'ne skandal takipsizlik: Yüzlerce kemik bulundu ama jandarma olay yerine gidemedi
Kemal GÖKTAŞ
Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı, yüzlerce insana ait kemiklerin bulunduğu Laç Deresi soruşturmasında "zamanaşımından" takipsizlik kararı verdi. Jandarma ise vatandaşların ve gazetecilerin kemikleri bulduğu mağaraya "yolu olmadığı, sarp ve kayalık olduğu, PKK'nın mayın döşemiş olabileceği" gerekçeleriyle olay yeri incelemesi yapmayı reddetti. Böylece herhangi bir inceleme yapılmadan kemiklerin 1938-39 yıllarında Dersim katliamı sırasında yaşamını kaybedenlere ait olduğu varsayımı kabul edilmiş oldu. Başsavcılığın, AİHM'in "insanlığa karşı işlenen suçlarda" zamanaşımı olmayacağına ilişkin kararına rağmen verdiği takipsizlik kararına karşı Ağır Ceza Mahkemesi'nde itiraz edilecek.
MAĞARADA İNSANLIK DRAMI
Tunceli'de geçtiğimiz Mayıs ayında Dersim katliamında hayatını kaybedenlerin yakınları ve gazeteciler Laç Deresi mevkiindeki bir mağarada yüzlerce insanın kemiklerine ulaşmıştı. Olaydan sonra dönemin İHD Tunceli Temsilcisi avukat Barış Yıldırım, Tunceli Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.
21 Kasım 2013 Perşembe
CHP'li vekil onur kırıcı aramayı anlattı, AKP'li vekil...
Kemal GÖKTAŞ
CHP milletvekili Veli Ağbaba Adalet Bakanlığı'nın bütçesinin görüşüldüğü Plan Bütçe Komisyonu'nda cezaevlerindeki kötü muamelelerden çarpıcı örnekler verdi.
Ağbaba, cezaevlerindeki kötü muamelelerden örnekler verdi. Ağbaba, halkın oylarıyla seçilen milletvekillerine tecrit uygulanırken Susurluk hükümlüsü Mehmet Ağar'a "VIP mahkum" muamelesi yapıldığını belirterek "F tiplerinde her şey yasak. Ekmeğini yazarak çıkaran mahkumlar var. Daktilo, erişimi olmayan bilgisayar güvenlik gerekçesiyle yasak. Keyfiyet hakim. Bazı F tiplerinde 5 kitap sınırı varken bazılarında yok. Kadın cezaevleri ile açık cezaevlerinde 'oyuk araması' denilen bir arama türü var. Kadın mahkumlar altı çırılçıplak bırakılıyor ve üç kez oturup kalkması ve bu sırada öksürmesi isteniyor. Ziyaretçi kadınlara ince aramaya tabi tutuluyor. Genç kızların pedleri, bebeklerin bezleri dahi aranıyor. Adana Cezaevi'nde 6 ay banyo yapamayan mahkumlar var. E tipi cezaevlerinde yer yokluğunda üst üste yatan, nöbetleşe uyuyan mahkumlar var" dedi.
ANLATMANIN GEREĞİ YOK
Ağbaba'nın bu sözlerine tepki gösteren AKP Malatya milletvekili Mustafa Şahin ise "Çoluk çocuğun, bayanların aranma şeklini, herkesin izlediği bir ortamda anlatmanın gereği yok. Varsa öyle bir şey gereği yapılır" diye konuştu.
HDP-CHP İstanbul için ittifak arayışında
HDP-CHP'den İstanbul için ittifak!
Kemal GÖKTAŞ
HDP-CHP ittifakı tartışmalarında yeni gelişmeler yaşanıyor
Sırrı
Süreyya Önder’in İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için isminin
geçmesinden bu yana başlayan HDP-CHP ittifakı tartışmalarında yeni gelişmelerin
yaşandığı anlaşıldı. Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün CHP’ye dönmesinin
ardından CHP’nin ittifak konusuna mesafeli olduğu ileri sürülürken, Meclis’te
CHP ve HDP yöneticilerinin birden çok defa ittifak konusunda görüşmeler yaptığı
belirtildi.
3 ilçe belediyesi
Edinilen bilgiye göre, bu görüşmelerde CHP özellikle Önder’in Büyükşehir adayı olmaması üzerinde durdu.
3 ilçe belediyesi
Edinilen bilgiye göre, bu görüşmelerde CHP özellikle Önder’in Büyükşehir adayı olmaması üzerinde durdu.
Hırsızlık suçlarının cezası artırılıyor
Kemal GÖKTAŞ
Adalet Bakanlığı, hırsızlık suçlarında verilen cezanın az olduğu eleştirilerini dikkate alarak cezaların artırılmasına yönelik bir kanun tasarısı hazırladı. Bakanlar Kurulu'na gönderilen tasarıyla hırsızlık suçunda tutuksuz yargılamanın önüne geçilmesi ve cezaların caydırıcı olması hedefleniyor.
Adalet Bakanlığı bütçesinin önce gün TBMM Plan Bütçe Komisyonu'ndaki tartışmaları sırasında AKP Malatya milletvekili Mustafa Şahin, nitelikli hırsızlık suçunda cezanın alt sınırının 2 yıl olduğunu, bu suçu işleyenlerin tutuklanmadan ellerini kollarını sallayarak çıktıklarını belirterek cezaların caydırıcı olacak şekilde artırılması talebinde bulundu. Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise tasarının Başbakanlığa sunulduğunu söyledi.
Ali ismail Korkmaz sanıklarının tahliye talebi reddedildi
Kemal GÖKTAŞ
Gezi eylemleri sırasında polisin ve sivil kişilerin döverek öldürdüğü üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'la ilgili davanın ilk duruşması 3 Şubat'ta, yani dövülme olayının üzerinden tam 9 ay geçtikten sonra yapılacak.
Eskişehir'deki Gezi Parkı eylemleri sırasında Ali İsmail Korkmaz'ı döverek ölümüne neden oldukları iddiasıyla 4 polis ve onlarla birlikte Ali İsmail Korkmaz'ı dövdükleri görüntülerle ortaya çıkan 4 sivil olmak üzere 8 kişi hakkında açılan dava Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi'nin talebi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından Kayseri'ye nakledilmişti. Nakil kararından önce yargılamayı yapacak olan Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi duruşma günü olarak 20 Kasım'ı (dün) belirlemişti. Ancak Yargıtay kararıyla dava Kayseri'ye nakledildiği için duruşma yapılmadı.
14 Kasım 2013 Perşembe
Korkmaz'da kolektif cinayetin belgesi: Doktorun tedavi "ihmali"
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir'de Gezi eylemleri sırasında polislerin ve sivil kişilerin döverek ölümüne neden oldukları üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ın gittiği hastenede görevli polis memuru Vedat Esen hakkında "görevi kötüye kullanma" suçundan dava açıldı. Korkmaz'ın tedavisinde ihmal gösterdiği iddia edilen doktor Hasan Gülcü hakkında Tepebaşyı Kaymakamlığı'nın verdiği "soruşturma izni vermeme" kararı ise Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi'nce kaldırıldı. Savcılık Dr. Gülcü hakkında "beyin tomografisi raporunu değerlendiren diğer doktorun "beyin cerrahi servisine sevk edilmesi gerektiğini" söylemesine rağmen bunu yapmayarak ortopediye sevk ettiği" iddiasıyla soruşturma açtı.
13 Kasım 2013 Çarşamba
BDP'den radikal adım: Sıra eş belediye başkanlarında
Kemal GÖKTAŞ
Siyasi partilerde eşbaşkanlık uygulamasını başlatan BDP’de belediye başkanlıklarında da “eşbaşkanlık” sistemine geçilecek. Buna göre resmi olarak seçime bir aday girse de BDP o adayın kazanması halinde kimin eşbaşkan olacağını da duyuracak. Seçimin kazanılması halinde seçilen başkanın yanı sıra Belediye Meclisi’ne girecek diğer eşbaşkan da aynı görev ve sorumlulukları paylaşacak. Böylece yasada yer almasa bile fiilen her belediyede biri kadın, diğeri erkek 2 eşbaşkan görev yapacak.
BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, eş belediye başkanlığı konusunda şunları söyledi:
Gizli tanıklardan sonra sıra gizli sanıklarda: Sarısülük davasında dublör endişesi
Kemal GÖKTAŞ
Gezi eylemleri sırasında Kızılay'da Ethem Sarısülük'ün Ahmet Şahbaz isimli Çevik Kuvvet polisi tarafından öldürülmesi ile ilgili davada "gizli sanık" krizi yaşanıyor. Mahkeme sanık polisin telekonferans sistemi yoluyla atandığı Şanlıurfa'dan alınması için yazdığı talimatta sanık avukatlarının ifadeye çağrılmasını isterken Sarısülük ailesinin avukatlarını davet etmedi. Sanığın dosyada hiçbir fotoğrafının olmaması, talimatla yapılacak duruşmaya "dublör" çıkarılacağı endişesine neden oldu.
Sarısülük ailesinin avukatları ilk duruşmaya takma peruk, bıyık, kaş ve renkli gözlükle katılan sanığın gerçek fotoğraflarının dosyaya konulmasına ve gerçek yüzü ile karşılaştırma yapılarak kimliğin tespitine, Urfa'da yapılacak olan talimatlı duruşmaya müdahil vekillerinin de katılmasına dair iki yazılı başvuruyu dün mahkemeye verdi.
12 Kasım 2013 Salı
Çeber davasında tarihi karar, tarihi içtihatlar
1- YARGITAY KARARI UYGULANIRSA ŞİMDİYE KADAR CEZASIZ KALAN BİRÇOK FİİL İŞKENCE SAYILACAK. TOKAT VEYA TEKME ATMA, UYUTMAMA, BAĞIRMA, KIZMA, KÜFRETME, TEK AYAK ÜSTÜNDE BEKLETME, YÜKSEK SESLE MÜZİK DİNLETME, TUVALETE GÖTÜRMEMEK GİBİ FİİLLER "SİSTEMATİK" BİÇİMDE İŞLENİRSE İŞKENCEDEN CEZA VERİLECEK
2- İŞKENCEYE GÖZ YUMAN AMİRLERE DE İŞKENCE SUÇUNDAN CEZA VERİLECEK
Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay, Metris Cezaevi'nde gördüğü işkence nedeniyle hayatanı kaybeden Engin Çeber'le ilgili davada tarihi bir karar verdi. Daire, Çeber'e işkence yaparak ölümüne neden olan Selahattin Apaydın ve Sami Ergazi ile işkence edildiğini görmesine rağmen müdahale etmeyen Cezaevi 2. Müdürü Fuat Karaosmanoğlu'na verilen müebbet hapis cezalarını onadı. Yargıtay kararındaki tespitler bugüne kadar mahkemelerce "yaralama" kapsamında görülen ve çoğu vakada cezasızlıkla sonuçlanan bir çok fiilin işkence kapsamında görülmesini sağlayacak. Böylece "Tokat veya tekme atma, tekme bağırma, kızma, küfür, uyutmama, taciz, tek ayak üstünde bekletme, yüksek sesle müzik dinletme, tuvalete götürmemek" gibi fiiller sistematik biçimde işlenirse işkenceden ceza verilecek. Tarihi kararın ikinci önemli içtihadı ise işkenceye göz yuman amirlerin de işkence suçundan cezalandırılması oldu.
2- İŞKENCEYE GÖZ YUMAN AMİRLERE DE İŞKENCE SUÇUNDAN CEZA VERİLECEK
Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay, Metris Cezaevi'nde gördüğü işkence nedeniyle hayatanı kaybeden Engin Çeber'le ilgili davada tarihi bir karar verdi. Daire, Çeber'e işkence yaparak ölümüne neden olan Selahattin Apaydın ve Sami Ergazi ile işkence edildiğini görmesine rağmen müdahale etmeyen Cezaevi 2. Müdürü Fuat Karaosmanoğlu'na verilen müebbet hapis cezalarını onadı. Yargıtay kararındaki tespitler bugüne kadar mahkemelerce "yaralama" kapsamında görülen ve çoğu vakada cezasızlıkla sonuçlanan bir çok fiilin işkence kapsamında görülmesini sağlayacak. Böylece "Tokat veya tekme atma, tekme bağırma, kızma, küfür, uyutmama, taciz, tek ayak üstünde bekletme, yüksek sesle müzik dinletme, tuvalete götürmemek" gibi fiiller sistematik biçimde işlenirse işkenceden ceza verilecek. Tarihi kararın ikinci önemli içtihadı ise işkenceye göz yuman amirlerin de işkence suçundan cezalandırılması oldu.
9 Kasım 2013 Cumartesi
ÇOCUK TECAVÜZLERİ İLE İLGİLİ VAHİM KARAR DİREKTEN DÖNDÜ
Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, "aile birliğinin korunması" gerekçesiyle 15 yaşından küçüklerle evlenenlerin ceza almaması sonucunu doğuracak çok sayıda karara imza atarken Yargıtay Başsavcılığı bu kararların çocuklara tecavüz edenleri cezasız bırakabileceği, tecavüzcüleri evlenmekle cezadan kurtarabileceği ve "adaletsiz ve kamu vicdanını zedeleyen kararlar verileceği" gerekçesiyle itiraz etti. Başsavcılığın itirazını kabul eden Yargıtay Ceza Genel Kurulu böylece vahim sonuçlar doğuracak bir uygulamanın şimdilik önünü kesti.
YETER Kİ AİLE KURTULSUN
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 15 yaşından küçük çocuklarla evlenenlere "çocuk istismarı" suçundan açılan çok sayıda davada bozma kararı verdi. Daire kararlarında Türk Ceza Kanunu'nun 30. maddesi hükümleri yönünden hata halinin mevcut olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini belirtti. Daire bunun için "mağdurenin görünüm itibariyla 15 yaşından küçük olduğunun anlaşılıp anlaşılmayacağının" anlaşılması için mahkemenin dosyadaki verilerle birlikte kendi gözlemini de tespit ederek, gerekirse de bilirkişi incelemesi yaptırılmasını istedi.
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, "aile birliğinin korunması" gerekçesiyle 15 yaşından küçüklerle evlenenlerin ceza almaması sonucunu doğuracak çok sayıda karara imza atarken Yargıtay Başsavcılığı bu kararların çocuklara tecavüz edenleri cezasız bırakabileceği, tecavüzcüleri evlenmekle cezadan kurtarabileceği ve "adaletsiz ve kamu vicdanını zedeleyen kararlar verileceği" gerekçesiyle itiraz etti. Başsavcılığın itirazını kabul eden Yargıtay Ceza Genel Kurulu böylece vahim sonuçlar doğuracak bir uygulamanın şimdilik önünü kesti.
YETER Kİ AİLE KURTULSUN
Yargıtay 14. Ceza Dairesi, 15 yaşından küçük çocuklarla evlenenlere "çocuk istismarı" suçundan açılan çok sayıda davada bozma kararı verdi. Daire kararlarında Türk Ceza Kanunu'nun 30. maddesi hükümleri yönünden hata halinin mevcut olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini belirtti. Daire bunun için "mağdurenin görünüm itibariyla 15 yaşından küçük olduğunun anlaşılıp anlaşılmayacağının" anlaşılması için mahkemenin dosyadaki verilerle birlikte kendi gözlemini de tespit ederek, gerekirse de bilirkişi incelemesi yaptırılmasını istedi.
8 Kasım 2013 Cuma
Ali ismail Korkmaz'da fırıncı ve komiserlere takipsizlik, bilirkişi ve polis memuruna soruşturma
GÖRÜNTÜLERİN SİLİNMESİ SORUŞTURMASINDA FIRINCI İLE KORKMAZ'IN ÖLDÜRÜLMESİ SORUŞTURMASINDA GÖREVLİ KOMİSER VE KOMİSER YARDIMCISINA TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ. BİLİRKİŞİ VE KORKMAZ'I DÖVENLER ARASINDA OLDUĞU TESPİT EDİLEN BİR POLİS HAKKINDAKİ SORUŞTURMA İSE SÜRÜYOR
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı, Ali İsmail Korkmaz cinayetinde görüntülerin silinmesi ile ilgili soruşturmada Kormaz'ı döverek ölümüne neden olan tutuklu sanık Harman Ekmek Fırını'nın sahibi İsmail Koyuncu ile komiser E.K ve polis memuru G.B hakkında "takipsizlik" kararı verdi. Görüntülerin silinmesi olayı ile ilgili bilirkişi Serkan Uğurluoğlu ile Terörle Mücadele polisi Hüseyin Engin ve Beşik Otel'e giren diğer kişiler hakkındaki soruşturmanın sürmesi dikkatleri bu şüphelilere çevirdi.
KAYIP GÖRÜNTÜLER
Korkmaz'ın dövülmesini gösteren Beşik Otel'e ait görüntülerde önce 74 saniyelik, ardından da 18-20 dakikalık silinme olduğu ortaya çıkmıştı. Yine Korkmaz'ı dövenler arasında olan İsmail Koyuncu'nun sahibi olduğu Harman Ekmek Fırını'nın görüntüleri ise tamamen silinmişti. Jandarma, bilirkişinin ve polisin "açamadığı" bu görüntülerden Harman Ekmek Fırını kayıtları kurtarılmış ve Korkmaz'ı kimlerin dövdüğü tespit edilerek tutuklanmıştı. Korkmaz'ın fırının önünden kaçtıktan sonra Beşik Otel'in önünde dövüldüğü anları gösteren görüntüler ise bulunamamıştı.
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı, Ali İsmail Korkmaz cinayetinde görüntülerin silinmesi ile ilgili soruşturmada Kormaz'ı döverek ölümüne neden olan tutuklu sanık Harman Ekmek Fırını'nın sahibi İsmail Koyuncu ile komiser E.K ve polis memuru G.B hakkında "takipsizlik" kararı verdi. Görüntülerin silinmesi olayı ile ilgili bilirkişi Serkan Uğurluoğlu ile Terörle Mücadele polisi Hüseyin Engin ve Beşik Otel'e giren diğer kişiler hakkındaki soruşturmanın sürmesi dikkatleri bu şüphelilere çevirdi.
KAYIP GÖRÜNTÜLER
Korkmaz'ın dövülmesini gösteren Beşik Otel'e ait görüntülerde önce 74 saniyelik, ardından da 18-20 dakikalık silinme olduğu ortaya çıkmıştı. Yine Korkmaz'ı dövenler arasında olan İsmail Koyuncu'nun sahibi olduğu Harman Ekmek Fırını'nın görüntüleri ise tamamen silinmişti. Jandarma, bilirkişinin ve polisin "açamadığı" bu görüntülerden Harman Ekmek Fırını kayıtları kurtarılmış ve Korkmaz'ı kimlerin dövdüğü tespit edilerek tutuklanmıştı. Korkmaz'ın fırının önünden kaçtıktan sonra Beşik Otel'in önünde dövüldüğü anları gösteren görüntüler ise bulunamamıştı.
6 Kasım 2013 Çarşamba
Cömert cinayetini çözecek görüntüler 4 ay sonra dosyaya girmiş
Kemal GÖKTAŞ
Hatay'da Gezi eylemleri sırasında Abdullah Cömert'in yaşamını kaybetmesi olayı ile ilgili soruşturmada, tanıkların Cömert'in gaz bombası atıldığını gördüklerini söylemelerine rağmen şüpheli üç Akrep'te kameraların yaptığı çekimlerin olaydan tam 4 ay sonra dosyaya girdiği ortaya çıktı.
Abdullah Cömert, Gezi eylemleri sırasında 3 Haziran'da başına gelen bir cisimle hayatını kaybetti. Tanıklar, Cömert'in başına gaz bombası atıldığını söylese de gösteriler sırasında gaz bombası atmakla görevlendirilen polislerin ifadeleri önce tanık sıfatıyla alındı. Savcılık, Cömert'in gaz bombası ile vurulduğunu ortaya koyan Adli Tıp Kurumu raporundan sonra olay günü akreplerden gaz bombası atan 3 polisin "şüpheli" sıfatıyla ifadesini olaydan tam 4 ay sonra, 3 Ekim'de aldı.
Hatay'da Gezi eylemleri sırasında Abdullah Cömert'in yaşamını kaybetmesi olayı ile ilgili soruşturmada, tanıkların Cömert'in gaz bombası atıldığını gördüklerini söylemelerine rağmen şüpheli üç Akrep'te kameraların yaptığı çekimlerin olaydan tam 4 ay sonra dosyaya girdiği ortaya çıktı.
Abdullah Cömert, Gezi eylemleri sırasında 3 Haziran'da başına gelen bir cisimle hayatını kaybetti. Tanıklar, Cömert'in başına gaz bombası atıldığını söylese de gösteriler sırasında gaz bombası atmakla görevlendirilen polislerin ifadeleri önce tanık sıfatıyla alındı. Savcılık, Cömert'in gaz bombası ile vurulduğunu ortaya koyan Adli Tıp Kurumu raporundan sonra olay günü akreplerden gaz bombası atan 3 polisin "şüpheli" sıfatıyla ifadesini olaydan tam 4 ay sonra, 3 Ekim'de aldı.
3 Kasım 2013 Pazar
Dangalak tazminatı: Astsubaya "Dangalak" diyen binbaşı 8 bin TL tazminat ödeyecek
Astsubay, kendine hakaret eden binbaşıya dava açtı
Kemal GÖKTAŞ
Binbaşı
8 bin TL ödemeye mahkum oldu. Tazminatı Savunma Bakanlığı’nın ödemesi istendi.
Yargıtay kararıyla bakanlık tazminat ödemekten kurtuldu.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı 4. Ana Bakım Merkezi’nde çalışan Astsubay A.D.A, Bölük Komutanı Binbaşı M.S.K’nın bir yüzbaşıya kendisi için “Dangalak dangalak iş yapmasın”, dediğini, kendi yüzüne de “Mal mal ne bakıyorsun, öküz müsün? Mıntıkalar niye yapılmadı?”, “Salak salak iş yapıyorsun” sözleriyle hakaret ettiği iddiasıyla tazminat davası açtı. Astsubay A.D.A, bu sözler nedeniyle 20 bin TL manevi tazminat talep etti.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı 4. Ana Bakım Merkezi’nde çalışan Astsubay A.D.A, Bölük Komutanı Binbaşı M.S.K’nın bir yüzbaşıya kendisi için “Dangalak dangalak iş yapmasın”, dediğini, kendi yüzüne de “Mal mal ne bakıyorsun, öküz müsün? Mıntıkalar niye yapılmadı?”, “Salak salak iş yapıyorsun” sözleriyle hakaret ettiği iddiasıyla tazminat davası açtı. Astsubay A.D.A, bu sözler nedeniyle 20 bin TL manevi tazminat talep etti.
Abdullah Cömert cinayetinde akrep bilmecesi
* Hangi akrep atıldığı gaz bombasının atıldığı bulunmazsa cinayet faili meçhul kalabilir
Kemal GÖKTAŞ
Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Gezi eylemlerinde yaşamını kaybeden Abdullah Cömert'in gaz bombası ile vurulduğunu ortaya koyan Adli Tıp Kurumu raporundan sonra olay günü akrep adı verilen zırhlı araçlardan gaz bombası atan 3 polisin "şüpheli" sıfatıyla ifadesini aldığı ortaya çıktı. Soruşturmada gaz bombasının hangi akrepten atıldığı üzerinde durulurken görüntülerde beyaz renkli bir akrebin Cömert'i vuran gaz bombasını attığı öne çıkmasına rağmen bir tanık ifadesi nedeniyle koyu lacivert iki akrepten birinden atılmış olması olasılığı üzerinde de duruluyor. Savcılık, gaz bombasının hangi akrepten atıldığını net olarak tespit edemezse, soruşturmanın fail-i meçhul kalma olasılığı bulunuyor.
31 Ekim 2013 Perşembe
AYM kararı skandalı ortaya çıkardı: Yargıtay Başsavcılığı, deprem dosyasını incelemeden karar vermiş
AYM KARARINDA YARGITAY BAŞSAVCILIĞINA "GEREKLİ DEĞERLENDİRMELER YAPMADAN, İTİRAZ YOLUNU KAPATACAK ŞEKİLDE KARAR VERDİĞİ, ETKİLİ BİR SORUŞTURMA YÜRÜTMEDİĞİ VE YAŞAMA HAKKININ USULİ BOYUTUNUN İHLALİNE NEDEN OLDUĞU" ELEŞTİRİSİ YAPILDI
Kemal GÖKTAŞ
Kemal GÖKTAŞ
"Eşcinsellik sapıklıktır" davasında sürpriz: Mahkeme KAOS GL'nin müdahilliğine karar verdi
YARGININ "EŞCİNSELLİK" SINAVI BAŞLADI
Kemal GÖKTAŞ
Eşcinselliği sapıklık olarak değerlendiren haberin suç olduğuna ve bu ifadeyi kullananların yargılanması gerektiğine ilişkin mahkeme kararının ardından açılan davada yine sürpriz bir karar verildi. Mahkeme, sanık Yazı İşleri Müdürü'nün avukatlarının "Tüzel kişiler hakaret suçunun mağduru olamaz" itirazını yerinde görmeyerek eşcinsellerin kurduğu KAOS GL Derneği'nin davaya müdahil olarak katılmasına karar verdi.
Kemal GÖKTAŞ
Eşcinselliği sapıklık olarak değerlendiren haberin suç olduğuna ve bu ifadeyi kullananların yargılanması gerektiğine ilişkin mahkeme kararının ardından açılan davada yine sürpriz bir karar verildi. Mahkeme, sanık Yazı İşleri Müdürü'nün avukatlarının "Tüzel kişiler hakaret suçunun mağduru olamaz" itirazını yerinde görmeyerek eşcinsellerin kurduğu KAOS GL Derneği'nin davaya müdahil olarak katılmasına karar verdi.
30 Ekim 2013 Çarşamba
Yargıtay'ın, cinsel saldırı davasında "şüphe" anlayışı
Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay bir işyerinde bölge müdürü olan sanığın birden çok cinsel saldırı suçlamasıyla karşı karşıya kalmasını, şikayetçinin işten atılmasından 3 ay sonra savcılığa başvurmasını ve tanıkların bölge müdürü tarafından işten çıkarılan kişiler olmasını lehine yorumladı ve "şüpheden sanık yararlanır" ilkesine göre beraat etmesi gerektiğine karar verdi.
Bölge müdürü olan sanık, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce "cinsel saldırı ve hakaret" suçlarını işlediği gerekçesiyle yargılandı. Hakaret suçundan beraat kararı veren mahkeme, mağdurun aldığı raporlar doğrultusunda, cinsel saldırı sonucu mağdurun "beden veya ruh sağlığını bozulduğunu" da dikkate alarak artırımlı ceza verdi.
24 Ekim 2013 Perşembe
Demirtaş, Öcalan'ın yasa önerisini açıkladı
"ŞİDDETİN TASFİYESİNDE İRADİ OLARAK ROL OYNAYAN HERKESE, KONUMU NE OLURSA OLSUN KOLAYLIK SAĞLANSIN"
Kemal GÖKTAŞ
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan'ın hükümete yazdığı mektupta PKK'yı dağdan indirebileceğini, ancak bunun için yasa çıkarılması gerektiğini söylediğini açıkladı. Buna göre Öcalan, genel af beklentisinin olmadığını, ama yasa çıkarılarak "şiddetin tasfiyesinde iradi olarak rol oynayan herkese konumu ne olursa olsun kolaylık sağlanmasının düzenlenmesini" istedi. Bu yasa kapsamında kendisine sağlanacak kolaylığın ise medya, sivil toplum ve "örgütüyle" İmralı'da görüşebilmesi olduğunu belirten Öcalan dağdan inen ve Avrupa'dan dönenlere "Evine git" denilmesini, gerekirse bunlara 1-2 yıllık siyaset yasağının da tartışılabileceğini söyledi. Demirtaş, Öcalan'ın önerilerine cevap verilmemesi durumunda sürecin kesintiye uğrayacağını hükümetin de bildiğini belirterek Başbakan Erdoğan'ın İmralı'ya gitmesini önerdi.
BDP Eşbaşkanı Demirtaş bir grup gazeteciyle yaptığı sohbette önemli açıklamalar yaptı:
23 Ekim 2013 Çarşamba
Sırrı Süreyya Önder'in "adayları" kapıyı kapatmadı
ALPER TAŞ: İSTANBUL ADAYINHI TAKSİM DAYANIŞMASI BELİRLESİN
BEKAROĞLU: AKP VE CHP'YE KARŞI ÜÇÜNCÜ YOL ARAYIŞINA KATKI VERİRİM
Kemal GÖKTAŞ
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaylığı tartışılan BDP İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder'in "Benim adaylarım" dediği ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ve eski FP milletvekili Mehmet Bekaroğlu'ndan bu teklife sıcak yanıtlar geldi. Taş, İstanbul adayının Gezi eylemlerinde öne çıkan Taksim Dayanışması tarafından belirlenmesi gerektiğini belirtirken Bekaroğlu "Siyasette AKP ve CHP dışında üçüncü bir yol arayışını anlamlı buluyorum, bu yöndeki çalışmalara katkı sağlarım" dedi.
Önder, önceki gün İMC TV'de katıldığı bir programda aday olmadığını, adayların yerellerde halk tarafından belirleneceğini dile getirerek "Benim adayım ben değilim. Seçeceğimiz ortak adayımızla birlikte kapı kapı meydan meydan gezeceğim, bu kampanyayı ben yürüteceğim, bölgenin vekili olmam vesilesiyle. Benden daha iyi yapacak yüzlerce arkadaşımız var" dedi. "Sizin adayınız kim?" sorusuna "Alper Taş (ÖDP Eşbaşkanı)" diye yanıt verdi. Önder, ayrıca Mehmet Bekaroğlu'nun da diğer aday önerisi olduğunu söyledi.
21 Ekim 2013 Pazartesi
5 LİRAYA 4 YIL HAPİS YARGITAY'DAN DÖNDÜ
Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay geceleyin bir işyerine girerek 5 TL çalmak isterken yakalanan sanığa verilen 4 yıl 1 ay hapis cezasının indirilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararını bozdu.
Sakarya'nın Akyazı ilçesinde Asliye Ceza Mahkemesi, gece bir işyerine girerek ortada duran 5-6 lirayı çalan sanığa "kapalı bir yerden geceleyin hırsızlık" yaptığı gerekçesiyle 4 yıl 1 ay hapis cezası verdi. Mahkeme Türk Ceza Kanunu'nun 145. maddesinde düzenlenen "Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir" hükmünü sanık için uygulamadı. Mahkeme, bu hükmü uygulamama nedeni olarak sanığın bulduğu tüm parayı çaldığını, oysa bu hükümde kastedilenin daha çoğunu çalabilecekken azını çalması olduğunu savundu.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 13. Ceza Dairesi'ne geldi. Daire, 145. maddeyle yasa koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi belirttiğini, bu durumun malın değerinin azlığının "çoğun içinde azın alınması haline indirgenemeyeceğini" gösterdiğini kaydetti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun geçen yıl verdiği bir kararı emsal gösteren daire, kanuna göre faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hakim indirim oranını "işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı" olacak şekilde saptanması gerektiğini belirtti.
YARGIDA RADİKAL DÖNÜŞÜM HAZIRLIĞI
Kemal GÖKTAŞ
Adalet Bakanlığı, hakim, savcı ve avukat olabilme şartlarını radikal biçimde değiştirecek yeni modelle ilgili bir çalışma başlattı. YÖK ve Türkiye Adalet Akademisi ile birlikte çalışma yürüten Bakanlık, hakim, savcı ve avukat olabilmek için uzun staj süresi, asgari bir süre kamuda ya da özel sektörde adli hizmet uzmanı olarak çalışma ve sınav şartları üzerinde duruyor. Buna göre hukuk fakültesi mezunlarının kısa staj sürelerinden sonra çok genç yaşta yargı mensubu olmaları sona erecek, en erken 30 yaşında göreve başlayabilecekler.
YÖK, Türkiye Adalet Akademisi ve bakanlık bürokratlarının ortak bir çalışma yürüttüğü öğrenildi. Çalışmada öncelikli olarak Batı ülkelerinde hakim, savcı ve avukat olabilmek hangi şartların arandığına ilişkin araştırma yapıldığı belirtildi. Çalışmada birçok ülkede, hukuk fakültesinden mezun olmanın yargı mensubu olmak için yetmediği, uzun staj dönemleri, mesleki tecrübe ve sınavlarla hakim, savcı veya avukat olabildiği üzerinde duruldu. Türkiye'de üniversiteden yeni mezun olan öğrencilerin 2 yıllık hakim-savcı veya 1 yıllık avukatlık stajından sonra hayata, dünyaya ve topluma dair yeterince birikim sahibi olmadan mesleğe başlamalarının önemli sakıncalara neden olduğu ve yargıda kaliteyi de
20 Ekim 2013 Pazar
BDP'li Zozani: "AKP, MHP'nin tuzağına düştü"
Kemal GÖKTAŞ
BDP Hakkari milletvekili Adil Zozani, çözüm sürecinde yaşanan tıkanıklığın aşılması için Akil İnsanlar Heyeti'nin çözüm sürecini izleme komisyonu olarak yeniden görevlendirilmesi önerisinde bulundu.
Çözüm sürecinin iç dinamiklerin insiyatifinde yürüdüğünü ve dış dinamiklerin bu aşamadan sonra müdahil olmasının fayda sağlamayacağını belirten Zozani, VATAN'a yaptığı açıklamada, demokratik çözüm ve barış sürecinin Kürt sorununun nihai çözümü konusunda toplumda önemli oranda umutlar yeşerttiğini belirterek "Toplum siyasetten bu sorunun çözümünü bekliyor. Bu süreçte zaman zaman tıkanmaların yaşanmasının eşyanın tabiatı gereğidir. Böylesi durumlarda tıkanmaların aşmak için iki tarafı da baskılayacak yeni bir mekanizmanın olması zorunluluktur. Bu mekanizmaya dilediğiniz ismi verebilirsiniz ancak nihayetinde bu mekanizma tıkanmaların olduğu anda devreye girer ve çözüm önerilerini tarafların önüne koyar. Bu tarafları da rahatlatacak bir durumu ifade eder. Akil insanlardan oluşacak bir çözüm sürecini izleme komisyonu bu nedenle hayatidir. Dış dinamikleri bu aşamadan sonra müdahil etmek büyük fayda sağlamaz. Akil insanlardan oluşturulacak bir komisyonun müzakere sürecini izlemesini ve tıkanmaların olduğu aşamalarda alternatif önerilerini sunarak süreci rahatlatmasını öneriyoruz" dedi.
İMRALI-KCK FARKI
İmralı ile KCK'nın açıklamalarının farklı olduğu yöndeki değerlendirmelere de katılmayan Zozani "Kürt siyasetinin değişik parametleri zaman zaman siyaset gereği farklı söylemler getirebilir. Ama bunu bir ayrışma, bir farklılaşma olarak görmek yanılgıya sürükler. Kürt siyasetinin parametreleri birbiriyle paralel düşünüyor ve çözüm mekanizmasının odağında Öcalan olduğunu ifade ediyor. Bu gerçeklik üzerinden hareket eder ve kopuk değildir" dedi.
19 Ekim 2013 Cumartesi
"FACEBOOK FOTOĞRAFLARI HUKUK DAVALARINDA DELİL OLARAK KULLANILAMAZ"
Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay, bir nafaka artırım davasında sosyal paylaşım sitesi facebook'tan ilgili kişinin rızası dışında elde edilen fotoğrafların delil olarak kullanılmasını kanuna aykırı buldu.
Davacı kadın, ihtiyaçların arttığını belirterek daha önce boşandığı eşinden aldığı 100 TL iştirak nafakasının 400 TL’ye, 150 TL olan yoksulluk nafakasının 500 TL’ye yükseltilmesini talep etti. Buna karşılık dava açan eski koca ise, eski eşinin facebook'ta paylaştığı fotoğrafları delil olarak sundu ve bir kişi ile karı koca hayatı yaşadığını belirterek 150 TL olan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep etti. Davaları birleştirerek gören mahkeme, kadına verilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ve iştirak nafakasının ise 200 TL olarak belirlenmesine karar verdi. Mahkeme kararının gerekçesinde facebook’tan alınan fotoğrafların nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldıracak nitelikte olduğu belirtildi.
11 Ekim 2013 Cuma
Ali İsmail Korkmaz davasında sanıkları kurtaracak hamle
ALİ İSMAİL KORKMAZ'I ÖLDÜRMEMİŞLER, YARALAMIŞLAR!
MAHKEME BİR YANDAN DAVANIN BAŞKA İLE NAKLEDİLMESİNİ İSTERKEN DİĞER YANDAN SANIKLARI ÇOK AZ CEZAYLA KURTARABİLECEK BİR GİRİŞİMDE BULUNDU
Kemal GÖKTAŞ
Mahkeme, Eskişehir'de sokak ortasında polisler ve sivil kişiler tarafından linç edilerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'la ilgili davayı “öldürme” yerine “yaralama” kapsamına almak için önemli bir karar aldı. Mahkeme, sanıkları 1 yıl cezayla kurtarabilecek bu kararla, dosyayı Türk Ceza Kanunu'nun "yaralama" suçunu düzenleyen maddelerine atıf yaparak, Adli Tıp Kurumu'na gönderdi ve Korkmaz'ın ölümünde kalp ameliyatı geçirmesinin etkili olup olmadığının belirlenmesini istedi. Mahkemenin, bir yandan sanıkları çok az bir cezayla kurtarabilecek kararı verirken bir yandan da davanın başka bir ile nakledilmesi için Adalet Bakanlığı’na başvurması dikkat çekti.
KALP AMELİYATI
Ali İsmail Korkmaz'ın daha önce kalp ameliyatı geçirdiği ve “comodin” isimli kan sulandırıcı ilaç kullandığı biliniyordu. Korkmaz’ın dövülmesinden sonra arkadaşları bu bilgiyi sağlık ekiplerine vermelerine rağmen tedavide bu hususun ilk etapta atlanmasının ölümünde etkili olduğu da konuşuluyordu.
Ancak kafasına ve vücudunun yer yerine aldığı darbeler sonucu kırıklar oluşan ve girdiği komadan çıkamayarak hayatını kaybeden Korkmaz’ın bu rahatsızlığı sanıkları az cezalarla kurtarmak için atılacak adımların gerekçesini oluşturdu.
10 TEMEL SORUDA BALYOZ KARARI
1- Dijital verilerin arama yapılan yerlere polis tarafından konulduğu iddiası nasıl reddedildi?
2- Dijital verilerin içeriğinin sahte olduğu, sonradan oluşturulduğu, 2003 yılında olmayan bazı yer isimlerinin belgelerde yer aldığı iddialarına ilişkin Yargıtay hangi görüşü savundu?
3- Balyoz seminerine katılan herkese ceza verildi mi?
4- Askeri hiyerarşi içinde verilen emirleri yerine getiren askerlere nasıl ceza verildi?
5- Daire, sanıkların suçlu olup olmadıklarına hangi kriterlere göre karar verdi?
6- Hükümeti devirmek için gizli ittifak içinde yer aldığı belirtilen ancak haklarında "ceza verilmesine yer olmadığı" kararı verilmesi istenen sanıkların diğer sanıklardan farkı neydi?
7- Listelerde yer alan ve doğrudan beraat kararı verilen sanıkların diğerlerinden farkı neydi?
8- Mahkemede savunma haklarının kısıtlandığı, sanıklara savunma için çok az süre verildiği iddialarına Yargıtay ne dedi?
9 - Kuvvet komutanlarının Yüce Divan'da yargılanması talebi, yargılama yeri gibi usul itirazları neden reddedildi?
10- Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman'ın tanık olarak dinlenilmesine neden gerek görülmedi?
Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin Balyoz davasında 237 sanığa verilen mahkumiyet ve 36 beraat kararını onarken 25 sanık hakkında beraat, 63 sanık hakkında da "ceza verilmesine yer olmadığı" kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararını bozması tartışma yarattı.
Dairenin davanın kadın sanıklarına ilişkin kararları da bu kapsamda dikkat çekti. "Önleyici hukuki tedbirler" başlıklı belgeyi hazırladığı iddia edilen Askeri Savcı Tülay Delibaş, yerel mahkemece 16 yıla mahkum edillmişti. Delibaş'la ilgili kararda, dijital kullanıcı yollarında isminin bulunduğu, görevlendirme listesinin de 49. sırasında isminin yer aldığı belirtiliyordu. Delibaş mahkemenin kararı açıklanınca firar etmişti. Ancak Yargıtay Delibaş'a beraat verilmesi gerektiğine hükmedince hakkındaki yakalama da kalktı.
2- Dijital verilerin içeriğinin sahte olduğu, sonradan oluşturulduğu, 2003 yılında olmayan bazı yer isimlerinin belgelerde yer aldığı iddialarına ilişkin Yargıtay hangi görüşü savundu?
3- Balyoz seminerine katılan herkese ceza verildi mi?
4- Askeri hiyerarşi içinde verilen emirleri yerine getiren askerlere nasıl ceza verildi?
5- Daire, sanıkların suçlu olup olmadıklarına hangi kriterlere göre karar verdi?
6- Hükümeti devirmek için gizli ittifak içinde yer aldığı belirtilen ancak haklarında "ceza verilmesine yer olmadığı" kararı verilmesi istenen sanıkların diğer sanıklardan farkı neydi?
7- Listelerde yer alan ve doğrudan beraat kararı verilen sanıkların diğerlerinden farkı neydi?
8- Mahkemede savunma haklarının kısıtlandığı, sanıklara savunma için çok az süre verildiği iddialarına Yargıtay ne dedi?
9 - Kuvvet komutanlarının Yüce Divan'da yargılanması talebi, yargılama yeri gibi usul itirazları neden reddedildi?
10- Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman'ın tanık olarak dinlenilmesine neden gerek görülmedi?
Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin Balyoz davasında 237 sanığa verilen mahkumiyet ve 36 beraat kararını onarken 25 sanık hakkında beraat, 63 sanık hakkında da "ceza verilmesine yer olmadığı" kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararını bozması tartışma yarattı.
Dairenin davanın kadın sanıklarına ilişkin kararları da bu kapsamda dikkat çekti. "Önleyici hukuki tedbirler" başlıklı belgeyi hazırladığı iddia edilen Askeri Savcı Tülay Delibaş, yerel mahkemece 16 yıla mahkum edillmişti. Delibaş'la ilgili kararda, dijital kullanıcı yollarında isminin bulunduğu, görevlendirme listesinin de 49. sırasında isminin yer aldığı belirtiliyordu. Delibaş mahkemenin kararı açıklanınca firar etmişti. Ancak Yargıtay Delibaş'a beraat verilmesi gerektiğine hükmedince hakkındaki yakalama da kalktı.
10 Ekim 2013 Perşembe
Hayata Dönüş'teki 32 ölümü "insan haklarına uygun" bulan zihniyet!
DÖNEMİN JANDARMA KOMUTANI: MGK KARARIYLA YAPILDI, DEVLET KARARI
Kemal GÖKTAŞ
F Tipi cezaevlerine geçiş için düzenlenen "Hayata Dönüş" operasyonu sırasında Jandarma Genel Komutanı olan Aytaç Yalman, operasyona MGK'nın karar verdiğini, kendisinin ise plan ve icra aşamasında dahlinin olmadığını söyledi. 2'si asker 30'u mahkum 32 kişinin öldüğü operasyonu "insan haklarına saygılı" olarak niteleyen Yalman, dönemin Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'un operasyonun mukavemetin az olduğu bir cezaevinden başlamasını önerdiğini ancak bunun kabul görmediğini anlattı. Yalman, operasyonda can kaybının artmasına askerlerin "armut tipi bomba" kullanmasının neden olduğunu ileri süren Yüzbaşı Zeki Bingöl'ü ise "cahil bir subay" diye suçladı.
MGK KARARI
Bodrum'da geçtiğimiz günlerde talimatla ifade veren dönemin Jandarma Genel Komutanı Yalman'ın ifadesinin bir kısmı yayınlanmıştı. Ancak Yalman'ın ifadelerinin yayınlanmayan kısımlarında da çarpıcı açıklamalarının olduğu ortaya çıktı. Tutanağa göre Yalman Hayata Dönüş operasyonunun üzerinden 13 yıl geçtiği için bazı ayrıntıları tam olarak hatırlamadığını belirterek "Ancak hatırladığım kadarıyla Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı'nın koordinasyonu ve Milli Güvenlik Kurulu'nun kararıyla, operasyona karar verildi. Benim görevim sadece operasyonun sınırları, maksadını, mekan ve zamanını koordine etmekti. Operasyonun başında bizzat bulunmadım. Jandarma bölge komutanlıklarına gerekli emirleri ve talimatları verdim. Operasyon bölge komutanlıkları tarafından yapıldı. Plan ve icra aşamasında herhangi bir dahlim yoktur. Olayı raporlarla takip ettik" dedi.
Kemal GÖKTAŞ
F Tipi cezaevlerine geçiş için düzenlenen "Hayata Dönüş" operasyonu sırasında Jandarma Genel Komutanı olan Aytaç Yalman, operasyona MGK'nın karar verdiğini, kendisinin ise plan ve icra aşamasında dahlinin olmadığını söyledi. 2'si asker 30'u mahkum 32 kişinin öldüğü operasyonu "insan haklarına saygılı" olarak niteleyen Yalman, dönemin Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun'un operasyonun mukavemetin az olduğu bir cezaevinden başlamasını önerdiğini ancak bunun kabul görmediğini anlattı. Yalman, operasyonda can kaybının artmasına askerlerin "armut tipi bomba" kullanmasının neden olduğunu ileri süren Yüzbaşı Zeki Bingöl'ü ise "cahil bir subay" diye suçladı.
MGK KARARI
Bodrum'da geçtiğimiz günlerde talimatla ifade veren dönemin Jandarma Genel Komutanı Yalman'ın ifadesinin bir kısmı yayınlanmıştı. Ancak Yalman'ın ifadelerinin yayınlanmayan kısımlarında da çarpıcı açıklamalarının olduğu ortaya çıktı. Tutanağa göre Yalman Hayata Dönüş operasyonunun üzerinden 13 yıl geçtiği için bazı ayrıntıları tam olarak hatırlamadığını belirterek "Ancak hatırladığım kadarıyla Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı'nın koordinasyonu ve Milli Güvenlik Kurulu'nun kararıyla, operasyona karar verildi. Benim görevim sadece operasyonun sınırları, maksadını, mekan ve zamanını koordine etmekti. Operasyonun başında bizzat bulunmadım. Jandarma bölge komutanlıklarına gerekli emirleri ve talimatları verdim. Operasyon bölge komutanlıkları tarafından yapıldı. Plan ve icra aşamasında herhangi bir dahlim yoktur. Olayı raporlarla takip ettik" dedi.
8 Ekim 2013 Salı
"Önleme gözaltıları" İçişleri'nin niyeti
ANAYASA'YA AYKIRI
Kemal GÖKTAŞ
İçişleri Bakanlığı'nın, polise, herhangi bir suç işlemeyen kişileri, "suç işleme potansiyelleri" olduğu gerekçesiyle 12 saat ila bir gün arasında gözaltına alma yetkisi istemesi tartışma yarattı. İçişleri Bakanı Muammer Güler'in "Bir düzenleme ile önleme hapsi uygulamasını getirmek istiyoruz" sözlerine karşılık Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önüne gelmiş bir dosya ya da teklif olmadığını belirterek "Duymadım, şimdi sizden duyuyorum" dedi. Hukukçular ise "önleme gözaltısının" Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ve Anayasa'ya aykırı olacağını ve Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir düzenleme yapılması halinde iptal edileceği uyarısında bulundu. AİHM'in bu konudaki kararları ise önleme gözaltısının uygulanmasının güçlüğünü ortaya koydu.
BAŞBAKAN: DUYMADIM, ÖNÜME GELMEDİ
Kemal GÖKTAŞ
İçişleri Bakanlığı'nın, polise, herhangi bir suç işlemeyen kişileri, "suç işleme potansiyelleri" olduğu gerekçesiyle 12 saat ila bir gün arasında gözaltına alma yetkisi istemesi tartışma yarattı. İçişleri Bakanı Muammer Güler'in "Bir düzenleme ile önleme hapsi uygulamasını getirmek istiyoruz" sözlerine karşılık Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önüne gelmiş bir dosya ya da teklif olmadığını belirterek "Duymadım, şimdi sizden duyuyorum" dedi. Hukukçular ise "önleme gözaltısının" Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ve Anayasa'ya aykırı olacağını ve Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir düzenleme yapılması halinde iptal edileceği uyarısında bulundu. AİHM'in bu konudaki kararları ise önleme gözaltısının uygulanmasının güçlüğünü ortaya koydu.
BAŞBAKAN: DUYMADIM, ÖNÜME GELMEDİ
6 Ekim 2013 Pazar
İşte bu düşman ceza hukuku: Kızını ölüm orucunda kaybetti, 10 aylık cezası ertelenmedi
Tek kişi 73 yaşındaki baba!
Cezası ertelenmeyen bir tek o var
KEMAL GÖKTAŞ
Ölüm orucunda kızı ölen Asef Harman ile 5 kişi, mezarlık anmaları nedeniyle 10 ay hapis cezası aldı. Bir tek Harman’ın aldığı ceza ertelenmedi.
5 Ekim 2013 Cumartesi
Ali İsmail korkmaz davasında Başsavcılığın "yargılama gideri" kaygısı
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir Başsavcılığı, Gezi eylemleri sırasında Ali İsmail Korkmaz isimli üniversite öğrencisini döverek ölümüne neden oldukları iddiasıyla 4 polis ve 4 sivil kişinin yargılandığı davanın güvenlik gerekçesiyle başka bir ile nakledilmesi yönünde mahkemeye görüş bildirdi.
Gezi'de 4 ay sonra: Abdullah Cömert'i gaz bombası öldürmüş
Kemal GÖKTAŞ
Hatay'da Gezi eylemleri sırasında yaşamını kaybeden Abdullah Cömert'in ölüm nedeni 4 ay sonra gün yüzüne çıktı. İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu, Cömert'in ölümünün polisin attığı gaz fişeğinin kafaya isabet etmesi sonucu meydana geldiğine oybirliği ile karar verdi. Olay sırasında gaz bombası atmakla görevlendirilen iki çevik kuvvet polisi ise "tanık" olarak verdikleri ifadelerde, gaz bombası atma eğitimi aldıklarını, sertifikalarının olduğunu, göstericilerin arkasına doğru, kontrollü biçimde gaz bombası attıklarını ileri sürdü.
22 yaşındaki Abdulllah Cömert, 3 Haziran akşamı yapılan gösteride aniden yere düştü ve hastaneye kaldırıldı. Hastanede yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Antakya Devlet Hastanesi'nin hasta takip formunda Cömert'in "ateşli silah yaralanması ile getirildiği ve başında muhtemel kurşun giriş ve çıkış deliği" olduğu belirtildi. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın otopsi tutanağında ise Cömert'in başında çökme kırığı ve ekimozlar bulunduğu, ancak kurşun deliği olmadığı olmadığı savunuldu.
2 Ekim 2013 Çarşamba
ESKİŞEHİR VALİSİNİN "YENİ GEZİ ÇIKABİLİR" KORKUSU
VALİ'DEN DAVAYI "BAŞKA ŞEHRE ALIN" GEREKÇELERİ:
* ESKİŞEHİR'İN COĞRAFİ KONUMU, KORKMAZ İÇİN YAPILAN 'ADALET NÖBETİ VE ADALET YÜRÜYÜŞÜ' EYLEMLERİ, AVUKATLARIN FAİLLERİN BULUNMASINI TALEP EDEN AÇIKLAMALARI, SOSYAL MEDYADA OLAYLA İLGİLİ POLİS ALEYHİNE YAPILAN PROPAGANDA...
MAHKEME, AVUKATLARIN GÖRÜNTÜLERDEKİ SİVİL ŞAHISLARIN KİMLİKLERİNİN TESPİT EDİLMESİ VE POLİS AMİRLERİNİN DE İFADESİNİN ALINMASI TALEPLERİNİ REDDETTİ
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir Valisi Güngör Azmi Tuna, Gezi eylemleri sırasında polis ve sivil kişilerin döverek öldürdüğü Ali İsmail Korkmaz'la ilgili davanın başka bir şehre nakledilmemesi halinde Eskişehir'in coğrafi konumu nedeniyle çok sayıda göstericinin şehre gelebileceği ve "Gezi eylemlerine benzeri şiddet içerikli toplumsal olayların çıkabileceğini" savundu. Korkmaz'ın ölümünden sonra eylem yapanları, avukatları ve Baro İnsan Hakları Komisyonu'nu suçlayan ifadeler kullanan Vali Tuna'nın Korkmaz'ın polisler tarafından öldürülmesi ile ilgili de "iddia" ifadesini kullanması Korkmaz ailesinin tepkisini çekti. Davaya bakacak olan 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise, Korkmaz'ın dövüldüğü anlara ilişkin görüntülerde yer alan sivil şahısların kimliklerinin tespit edilmesi talebini reddetti.
SİVİLLERİN TESPİTİ "KATKI SAĞLAMAZMIŞ"
Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi eylemleri sırasında Eskişehir'de yoğun olayların meydana gelmesi, soruşturma aşamasında adliye çevresinde eylemlerin yapılmasını gerekçe göstererek Eskişehir Valiliği ve Başsavcılığına yazı yazarak gerekirse davanın naklinin Yargıtay'dan istenmesi için Adalet Bakanlığı'na yazı yazılmasına karar verdi.
* ESKİŞEHİR'İN COĞRAFİ KONUMU, KORKMAZ İÇİN YAPILAN 'ADALET NÖBETİ VE ADALET YÜRÜYÜŞÜ' EYLEMLERİ, AVUKATLARIN FAİLLERİN BULUNMASINI TALEP EDEN AÇIKLAMALARI, SOSYAL MEDYADA OLAYLA İLGİLİ POLİS ALEYHİNE YAPILAN PROPAGANDA...
MAHKEME, AVUKATLARIN GÖRÜNTÜLERDEKİ SİVİL ŞAHISLARIN KİMLİKLERİNİN TESPİT EDİLMESİ VE POLİS AMİRLERİNİN DE İFADESİNİN ALINMASI TALEPLERİNİ REDDETTİ
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir Valisi Güngör Azmi Tuna, Gezi eylemleri sırasında polis ve sivil kişilerin döverek öldürdüğü Ali İsmail Korkmaz'la ilgili davanın başka bir şehre nakledilmemesi halinde Eskişehir'in coğrafi konumu nedeniyle çok sayıda göstericinin şehre gelebileceği ve "Gezi eylemlerine benzeri şiddet içerikli toplumsal olayların çıkabileceğini" savundu. Korkmaz'ın ölümünden sonra eylem yapanları, avukatları ve Baro İnsan Hakları Komisyonu'nu suçlayan ifadeler kullanan Vali Tuna'nın Korkmaz'ın polisler tarafından öldürülmesi ile ilgili de "iddia" ifadesini kullanması Korkmaz ailesinin tepkisini çekti. Davaya bakacak olan 2. Ağır Ceza Mahkemesi ise, Korkmaz'ın dövüldüğü anlara ilişkin görüntülerde yer alan sivil şahısların kimliklerinin tespit edilmesi talebini reddetti.
SİVİLLERİN TESPİTİ "KATKI SAĞLAMAZMIŞ"
Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi eylemleri sırasında Eskişehir'de yoğun olayların meydana gelmesi, soruşturma aşamasında adliye çevresinde eylemlerin yapılmasını gerekçe göstererek Eskişehir Valiliği ve Başsavcılığına yazı yazarak gerekirse davanın naklinin Yargıtay'dan istenmesi için Adalet Bakanlığı'na yazı yazılmasına karar verdi.
30 Eylül 2013 Pazartesi
Bir kamu hizmeti: Pakette neler var?
KANUN DEĞİŞİKLİKLERİ
SEÇİM SİSTEMİ
Seçim sistemi sistemini tartışmaya açılıyor. Yeni seçim sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda 3 farklı alternatif sunulacak. Tartışmalar sonunda hükümet yeni sesteme karar verecek:
1- Mevcut sistem devam etsin
2 - Barajı yüzde 5'e çekip 5'li gruplandırma ile daraltılmış bölge seçim sistemi oluşturulacak.
3 - Ülke barajını tamamen kaldırarak dar bölge seçim sistemini getirilmesi.
DEVLET YARDIMI
Halen en az yüzde 7 lan partilere verilen Hazine yardımı, yüzde 3 oy alan partilere verilecek.
SEÇİM SİSTEMİ
Seçim sistemi sistemini tartışmaya açılıyor. Yeni seçim sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda 3 farklı alternatif sunulacak. Tartışmalar sonunda hükümet yeni sesteme karar verecek:
1- Mevcut sistem devam etsin
2 - Barajı yüzde 5'e çekip 5'li gruplandırma ile daraltılmış bölge seçim sistemi oluşturulacak.
3 - Ülke barajını tamamen kaldırarak dar bölge seçim sistemini getirilmesi.
DEVLET YARDIMI
Halen en az yüzde 7 lan partilere verilen Hazine yardımı, yüzde 3 oy alan partilere verilecek.
25 Eylül 2013 Çarşamba
Devletimiz her 1000 kişiden birini "terörist" diye soruşturmuş!
Kemal GÖKTAŞ
Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan'ın soru önergesine verdiği yanıt inanılması güç bir "terörist" istatistiği ortaya çıkardı. Bakanlığın resmi verilerine göre bu yılın başına kadar, son 4 yılda 76 bin 576 kişi hakkında terör örgütü yöneticisi veya üyesi olduğu iddiasıyla soruşturma yürütüldü. Mahkemeler aynı dönemde 20 bin 256 kişiyi "terörist" olduğu iddiasıyla mahkum ederken 10 bin 790 kişiye beraat verdi.
BDP'li Buldan, Adalet Bakanlığı'nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, terör örgütü yöneticiliği ve üyeliği suçlarını düzenleyen TCK'nın (Türk Ceza Kanunu) 314/1. ve 314/2. maddesinden ötürü son 5 yılda yapılan soruşturmalar ve verilen kararlara ilişkin sayıları sordu.
Agos ve Baskın Oran'a tehdidi düşünce özgürlüğü sayan karar kalktı
Kemal GÖKTAŞ
Agos Gazetesi ile yazarı Prof. Baskın Oran’a gönderilen küfür ve ölüm tehdidi içerikli, "TİT" imzalı e-maili yazan sanığın yargılandığı davanın "düşünce özgürlüğü" kapsamında sayılarak ertelenmesine ilişkin karar, üst mahkemeye yapılan itiraz sonucu kaldırıldı. Böylece 5 yılda 3 şehir ve 6 mahkeme dolaşan dava dosyası nihayet esastan görüşülmeye başlanacak.
KÜFÜR VE TEHDİT
Agos Gazetesi yazarı Prof. Dr. Baskın Oran’ın gazetedeki e-mail adresine 30 Mayıs 2008 tarihinde “O.... çocukları, size bir haber vereceğim. Bilginiz olsun. Hrant’tan sonra yeni hedef Baskın Oran olacaktır. O pislik de ortadan kaldırılacaktır. Ermeni p..leri. Biz olduğumuz sürece rahat uyuyamayacaklar. Siz merak etmişsinizdir biz kimiz diye... Türk İntikam Tugayı. Zaman yaklaşıyor. Ölüme az kaldı. Bekleyin geliyoruz” yazılı bir mail geldi. Benzer bir tehdit maili gazetenin elektronik posta adresine de gönderildi.
HAKİM SAVCILARA PTT KARGOYLA GLOCK SERVİSİ
Kemal GÖKTAŞ
Adalet Bakanlığı'nın, Ovacık Cumhuriyet Savcısı Murat Uzun'un silahlı saldırı sonucu öldürülmesinin ardından hâkim ve savcıların uygun fiyata silah almasını sağlamak amacıyla başlattığı kampanyada Glock marka tabancaların dağıtımı başladı. Hayalet silah olarak bilinen Glock marka tabancaların hakim ve savcılara PTT Kargo tarafından teslim edilmesi için Bakanlık ile PTT arasında anlaşma imzalandı. Bakanlık, tabancaların dağıtımı sırasında gerekli güvenlik önlemlerinin alınması için Başsavcılıkları uyardı.
2 BİN 190 GLOCK
Bakanlığın yüzde 50 indirimle tabanca alımı ile ilgili kampanyası yoğun ilgi görmüş ve 9 bin 771 hakim ve savcı başvuruda bulundu. Kampanyada indirimli fiyatı 872 dolar olan Glock marka tabancayı 2 bin 190 hakim ve savcı tercih etti. En çok tercih edilen silah 3 bin 249 hakim ve savcının talep ettiği 1.500 dolar tutarındaki Sig Sauer P 229 modeli oldu. Sig Sauer P 226 modelini ise 1.087 hakim ve savcı tercih etti.
23 Eylül 2013 Pazartesi
DVD’NİN ÜZERİNDE “HÊVÎ JİYAN” YAZINCA…
GAZETİCİ KIRKAYA’YA YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR:
“DEVLETİ, HÜKÜMETİ, BAŞBAKANI, YARGIYI, KOLLUK KUVVETLERİNİ ELEŞTİRMEK”
“MAYINLI ALANLARDA SÖZDE GAZETECİLİK YAPMAK”
- SUÇ DELİLLERİ: ESKİ BAKAN SALİM ENSARİOĞLU, BDP EŞBAŞKANI DEMİRTAŞ, DEMOKRAT YARGI EŞBAŞKANI GAZİANTEP HAKİMİ ORHANGAZİ ERTEKİN VE PROF. DR. BASKIN ORAN’LA RÖPORTAJ YAPMAK
Kemal GÖKTAŞ
Dicle Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Kenan Kırkaya’nın Kürtçe alfabedeki harflerle nüfusa kaydedilen ilk çocuk olan kızı Hêvî Jiyan’ın 2 yaşına kadarki bebeklik görüntülerinin yer aldığı DVD, sırf üzerinde “Hêvî Jiyan” yazdığı için, içeriğine bakılmadan, kendisine yöneltilen “örgüt yöneticiliği” suçlamasının delilleri arasında yer aldı. Yaklaşık 2 yıldır tutuklu olan Kırkaya’nın, eski bakan Salim Ensarioğlu, Demokrat Yargı Eşbaşkanı, Gaziantep hakimi Orhangazi Ertekin ve Prof. Dr. Baskın Oran’la yaptığı röportajlar bile “terör örgütü yöneticiliği” suçlamasının delilleri arasında yer alıyor. İddianamede Kırkaya’nın haberlerinde “Devleti, hükümeti, başbakanı, yargı sistemini ve kolluk kuvvetlerini eleştirmesi” terör suçuna kanıt olarak gösterilirken “mayınlı alanlarda sözde gazetecilik yaptığı” ifadesinin kullanılması dikkat çekti.
KIZININ BEBEKLİK GÖRÜNTÜLERİ DOSYADA
21 Eylül 2013 Cumartesi
Ali İsmail Korkmaz'da görüntüleri polis kararttı
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir'deki Gezi eylemleri sırasında sivil polisler ile esnafın döverek ölümüne neden oldukları Ali İsmail Korkmaz'ın dövülme anına ilişkin Beşik Otel güvenlik kamerası görüntülerinin silinmesi ile ilgili 2 polisin verdiği ifadeler, olay günü bir polisin "kameraların fişini çekmesi" talimatını verdiğini, bunun üzerine şalterin indirildiğini ortaya çıkardı. Kameraların kapattıranın Ali İsmail Korkmaz'ı dövenler arasında yer alan polis memuru Hüseyin Engin olduğu belirtiliyor.
20 Eylül 2013 Cuma
Albay Ali Öz'ün ağır cezada yargılanması için 6 yıl geçmesi gerekti
Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Hrant Dink'e yönelik suikast hazırlığını önceden bildiği halde önlem alınması için girişimde bulunmayan ve olay günü cinayetten önce alınan bilgileri yeni öğrenmiş gibi sahte evrak düzenleyen dönemin Trabzon Jandarma Alay Komutanı Ali Öz'ün Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanması gerektiğine karar verdi. Yargıtay, Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Öz'ün Sulh Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın Ağır Ceza Mahkemesi'nde birleştirilerek görülmesini reddeden kararını bozdu. Buna göre emekli Albay Öz, Ağır Ceza Mahkemesi'nde 3 Ekim'de hakim karşısına çıkacak. Yargıtay Başsavcılığı Öz'ün "evrakta sahtecilik" suçundan cezalandırılmasını isterken Dink ailesi "ihmal suretiyle kasten öldürme" suçundan ceza verilmesini istiyor.
Albay Öz hakkında Dink cinayeti nedeniyle Trabzon 1. Ağır Ceza Mahkemesi ve 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde iki ayrı dava açılmıştı. Sulh Ceza Mahkemesi, davalar arasında irtibat olduğu için yüksek görevli mahkeme olan ağır ceza mahkemesinde birleştirilmeleri gerektiği görüşüne rağmen, 1. Ağır Ceza Mahkemesi birleştirme önerisine olumsuz cevap vererek davayı reddetmişti. Sulh Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada ise Öz ve yüzbaşı Metin Yıldız'a 6'şar, diğer 4 sanığa da 4'er ay hapis cezası verilmişti.
19 Eylül 2013 Perşembe
Hem bilirkişi hem psikiyatrist aynı raporu verdi: "Sarısülük vuran polis meşru müdafada değil, öfke krizindeydi"
Kemal GÖKTAŞ
Gezi eylemlerinin ikinci gününde Ankara Kızılay'da Ahmet Şahbaz isimli polisin tabancasından çıkan kurşunla yaşamını kaybeden Ethem Sarısülük'le ilgili davanın başlamasına günler kala Almanya'dan çarpıcı bir bilirkişi raporu geldi. Raporda, savcılığın savunduğunun aksine polisin meşru müdafa içinde hareket etmediğinin anlaşıldığı belirtilerek "Polisin birbirini takip eden hareketlerine, göstericiler neden olmamış, aksine bu durum büyük ölçüde polisin kendi başına eyleme geçmesi olarak yorumlanmalıdır. Polisin bir öfke krizi geçirmiş olması veya duygusal açıdan buna benzer bir olağanüstü durumda olması mümkündür" denildi.
Sarısülük ailesinin avukatlarının talebiyle "Konrad Wolf" Televizyon ve Film Yüksekokulu Belgesel Yönetmenliği Profesörü Klaus Stanjek tarafından hazırlanan raporda, Sarısülük'ün vurulma anına ilişkin 5 değişik kamera kaydının incelendiği belirtilerek incelenen görüntüler şöylye anlatıldı:
Gezi eylemlerinin ikinci gününde Ankara Kızılay'da Ahmet Şahbaz isimli polisin tabancasından çıkan kurşunla yaşamını kaybeden Ethem Sarısülük'le ilgili davanın başlamasına günler kala Almanya'dan çarpıcı bir bilirkişi raporu geldi. Raporda, savcılığın savunduğunun aksine polisin meşru müdafa içinde hareket etmediğinin anlaşıldığı belirtilerek "Polisin birbirini takip eden hareketlerine, göstericiler neden olmamış, aksine bu durum büyük ölçüde polisin kendi başına eyleme geçmesi olarak yorumlanmalıdır. Polisin bir öfke krizi geçirmiş olması veya duygusal açıdan buna benzer bir olağanüstü durumda olması mümkündür" denildi.
Sarısülük ailesinin avukatlarının talebiyle "Konrad Wolf" Televizyon ve Film Yüksekokulu Belgesel Yönetmenliği Profesörü Klaus Stanjek tarafından hazırlanan raporda, Sarısülük'ün vurulma anına ilişkin 5 değişik kamera kaydının incelendiği belirtilerek incelenen görüntüler şöylye anlatıldı:
"Devletime katil dedirtmem" kararı kalktı
Kemal GÖKTAŞ
Eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in "Devletime katil dedirtmem" diyerek soruşturma izni verdiği "Hrant Dink'in katili devlettir. Türkiye'de Ermeni soykırımı vardır" sözleri için Adalet Bakanı Sadullah Ergin AİHM kararlarındaki "düşünce özgürlüğü" kriterlerini hatırlatarak soruşturma izni vermedi.
"DEVLETİME KATİL DEDİRTMEM"
Yazar Demirer, Dink'in öldürülmesini protesto gösterisinde söylediği sözler için 2008 yılında Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinden soruşturulduğunda, dönemin Adalet Bakanı Şahin, soruşturma izni veren karara imza atmıştı. Şahin bu karara yönelik tepkiler üzerine “Adam, 'Türkiye katil devlettir. Önceden Ermenileri katlettiler, şimdi Kürtleri katledecekler. Katil devlete karşı suç işlemeye çağırıyorum’ diyor. Kimse kusura bakmasın. Ben devletime katil dedirtmem. Asla. ‘Katil devlet’ sözünü kabul edemem. Kimse edemez” demişti.
Öcalan'ın avukatı: Bize 'Bu tufandır, daha tsunami gelecek' dediler
Kemal GÖKTAŞ
Abdullah Öcalan'ın avukatlığını yaparken tutuklanan Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Özgür Erol, yargılandığı İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu yazılı savunmada, çarpıcı iddialarla bulundu.
Öcalan'la 14 yıldır görüşmeler yapıldığını ve bu süre içinde birçok defa hava muhalefeti veya gemi arızası nedeniyle defalarca görüştürülmediklerini anlatan Erol, sadece Oslo sürecinin devam ettiği 2010 ile 2011 Temmuzu arasındaki dönemde hiçbir şekilde hava ve gemi muhalefetinin ortaya çıkmadığına, her hafta görüş yapabildiklerine dikkat çekti.
18 Eylül 2013 Çarşamba
TUNCEL "ALTIN KÖPRÜDEN" KAÇACAK MI?
MAHKEME "TUNCEL'E ALTIN KÖPRÜ DÖŞENMELİ" DİYEREK TAHLİYE ETMİŞTİ
Kemal GÖKTAŞ
Hrant Dink cinayeti davasında "cinayete yardım" suçundan yargılanan Erhan Tuncel hakkında yakalama kararı çıkaran mahkeme, Tuncel'i tahliye ederken kalema aldığı gerekçeli kararda Tuncel'in cinayet organizasyonunda yer almaktan vazgeçtiğini iddia ederek "pişman olan failin ayağına altın köprü döşenmeli" diye yazmıştı.
Kemal GÖKTAŞ
Hrant Dink cinayeti davasında "cinayete yardım" suçundan yargılanan Erhan Tuncel hakkında yakalama kararı çıkaran mahkeme, Tuncel'i tahliye ederken kalema aldığı gerekçeli kararda Tuncel'in cinayet organizasyonunda yer almaktan vazgeçtiğini iddia ederek "pişman olan failin ayağına altın köprü döşenmeli" diye yazmıştı.
17 Eylül 2013 Salı
Öcalan'ın en önemli talebi; heyetin temsil yetkisi
Kemal GÖKTAŞ
Abdullah Öcalan'ın İmralı'da görüştüğü BDP heyeti aracılığıyla açıkladığı mesajında gündeme getirdiği "diyalog aşamasından müzakereye" geçiş önerisi yeni bir tartışma başlattı.
Öcalan'ın devlet heyetinin yanı sıra Kandil'e de yazılı olarak ilettiği mesajların BDP heyeti tarafından önümüzdeki günlerde Kandil'e götürülmesi bekleniyor.
Öcalan, açıklamasında bir yıldır devam eden süreci "diyalog süreci" olarak tanımladı ve sürecin "yeni bir formatla yani anlamlı bir müzakereye evrilterek sürdürmek gerektiğini" belirtti. Son olarak 17 Ağustos'ta BDP heyeti ile yaptığı görüşmeden sonra konumunun araçsal olmaktan çıkarılarak "stratejik" bir konuma evrilmesi gerektiğini ifade eden Öcalan'ın, son görüşmede de "müzakere" kavramını kullanmasıyla İmralı'da kendisi ile görüşen devlet heyetinin hükümeti temsil yeteneğinin artırılması ve görüşmelerde alınan kararların uygulanabilir olmasını kastettiği ifade ediliyor. Özellikle demokratikleşme paketi hazırlanırken BDP ve İmralı'yla görüşülmemesi, gazetecilerle görüşme gibi daha önce devlet heyetinin olumlu baktığı konulardra siyasi iradenin adım atmaması gibi konuların Öcalan'ın diyalogdan müzakereye geçiş önerisinde etkili olduğu belirtiliyor.
16 Eylül 2013 Pazartesi
DİNK AİLESİNDEN VATAN ARACILIĞIYLA TARİHİ AÇIKLAMA
- "BİZ ARTIK BU MÜSAMEREDE YOKUZ"
- "SİSTEM BİZİMLE ALAY ETTİ"
- "ADINA DEVLET DENEN SUÇ İTTİFAKI, ADALETİ ARAR GÖRÜNÜRKEN, GÜN GÜN, CELSE CELSE, CİNAYETİ YENİDEN VE YENİDEN İŞLEDİ"
- "BU CİNAYET FAİLİ MEÇHUL DEĞİLDİR. FAİL, MUHALEFETİ VE İKTİDARI, ASKERİ, POLİSİ, İSTİHBARATI VE YARGISIYLA, DEVLETTİR"
- "BİZLERLE ALAY EDEN DEVLET MEKANİZMALARININ OYUNUNA ALET OLMAYACAĞIZ"
- "YALANIN SU GİBİ İÇİLDİĞİ, ZORBALIĞIN EKMEK GİBİ YENDİĞİ; YAŞAM HAKKI, İNSAN HAKKI, DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK, HAK VE HUKUKUN AYAKLAR ALTINA ALINDIĞI O DURUŞMA SALONLARINA GİRMEYECEĞİZ"
- "TÜRKİYE’DE SİSTEM, YARGISIYLA, KOLLUĞUYLA, ASKER VE SİVİL BÜROKRASİSİYLE, SİYASİ KURUMLARIYLA, BİZİMLE ADETA ALAY ETTİ"
Kemal GÖKTAŞ
Hrant Dink cinayetine ilişkin dava Yargıtay'daki bozma kararından sonra bugün başlayacak. Ancak Dink ailesi yargılamanın bir müsamereye dönüştüğünü belirterek duruşmalara katılmama kararı aldı.
Ailenin yaptığı yazılı açıklamada "Dink ailesi olarak, bundan böyle, bizlerle alay eden devlet mekanizmalarının oyununa alet olmayacak ve cinayet davasının yeniden görülmeye başlanan duruşmalarına katılmayacağız. Daha fazla kirlenmemek adına, yalanın su gibi içildiği, zorbalığın ekmek gibi yendiği; yaşam hakkı, insan hakkı, doğruluk, dürüstlük, hak ve hukukun ayaklar altına alındığı o duruşma salonlarına, artık girmeyeceğiz" denildi.
Dink ailesinin VATAN aracılığıyla yaptığı açıklamada şöyle denildi:
"19 Ocak 2007’de Hrant Dink’in katledildiği günden bu yana Türkiye’de sistem, yargısıyla, kolluğuyla, asker ve sivil bürokrasisiyle, siyasi kurumlarıyla, bizimle adeta alay etti. Adına devlet denen suç ittifakı, adaleti arar görünürken, gün gün, celse celse, cinayeti yeniden ve yeniden işledi. Bu ittifak, cinayeti planlayan ve sonra da üzerini örten suç örgütünün ta kendisidir.
- "SİSTEM BİZİMLE ALAY ETTİ"
- "ADINA DEVLET DENEN SUÇ İTTİFAKI, ADALETİ ARAR GÖRÜNÜRKEN, GÜN GÜN, CELSE CELSE, CİNAYETİ YENİDEN VE YENİDEN İŞLEDİ"
- "BU CİNAYET FAİLİ MEÇHUL DEĞİLDİR. FAİL, MUHALEFETİ VE İKTİDARI, ASKERİ, POLİSİ, İSTİHBARATI VE YARGISIYLA, DEVLETTİR"
- "BİZLERLE ALAY EDEN DEVLET MEKANİZMALARININ OYUNUNA ALET OLMAYACAĞIZ"
- "YALANIN SU GİBİ İÇİLDİĞİ, ZORBALIĞIN EKMEK GİBİ YENDİĞİ; YAŞAM HAKKI, İNSAN HAKKI, DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK, HAK VE HUKUKUN AYAKLAR ALTINA ALINDIĞI O DURUŞMA SALONLARINA GİRMEYECEĞİZ"
- "TÜRKİYE’DE SİSTEM, YARGISIYLA, KOLLUĞUYLA, ASKER VE SİVİL BÜROKRASİSİYLE, SİYASİ KURUMLARIYLA, BİZİMLE ADETA ALAY ETTİ"
Kemal GÖKTAŞ
Hrant Dink cinayetine ilişkin dava Yargıtay'daki bozma kararından sonra bugün başlayacak. Ancak Dink ailesi yargılamanın bir müsamereye dönüştüğünü belirterek duruşmalara katılmama kararı aldı.
Ailenin yaptığı yazılı açıklamada "Dink ailesi olarak, bundan böyle, bizlerle alay eden devlet mekanizmalarının oyununa alet olmayacak ve cinayet davasının yeniden görülmeye başlanan duruşmalarına katılmayacağız. Daha fazla kirlenmemek adına, yalanın su gibi içildiği, zorbalığın ekmek gibi yendiği; yaşam hakkı, insan hakkı, doğruluk, dürüstlük, hak ve hukukun ayaklar altına alındığı o duruşma salonlarına, artık girmeyeceğiz" denildi.
Dink ailesinin VATAN aracılığıyla yaptığı açıklamada şöyle denildi:
"19 Ocak 2007’de Hrant Dink’in katledildiği günden bu yana Türkiye’de sistem, yargısıyla, kolluğuyla, asker ve sivil bürokrasisiyle, siyasi kurumlarıyla, bizimle adeta alay etti. Adına devlet denen suç ittifakı, adaleti arar görünürken, gün gün, celse celse, cinayeti yeniden ve yeniden işledi. Bu ittifak, cinayeti planlayan ve sonra da üzerini örten suç örgütünün ta kendisidir.
ÖCALAN'DAN ÇEKİLMENİN DURDURULMASINA DESTEK
ÖCALAN'DAN ÇEKİLMENİN DURDURULMASINA DESTEK:
KCK'NIN BAŞKA TÜRLÜ DAVRANMA ŞANSI KALMADI
KCK'NIN BAŞKA TÜRLÜ DAVRANMA ŞANSI KALMADI
12 Eylül 2013 Perşembe
ALİ İSMAİL CİNAYETİNİN GÖRÜNTÜLERİ, HARDDİSK BİLİRKİŞİDE İKEN SİLİNMİŞ!
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir’de Gezi eylemleri sırasında öldürülen üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz’ın dövüldüğü anları gösteren güvenlik kamera kayıtlarının silinmesi skandalı büyüyor. Korkmaz'ın dövülmesi anını aydınlatan Harman Fırın'ın güvenlik kamerası görüntülerini kurtaran jandarma kriminal laboratuvarı, harddiskin "görüntülerin kurtarılamadığı" yönünde rapor yazan bilirkişide olduğu tarihlerde 2 kez silindiğini ortaya çıkardı. Hazırlanan raporda, görüntülerin ilki 6 Haziran’da kayıtlar hala fırın sahibinin elindeyken silindiği, ayrıca görüntüleri kurtarması için harddisklerin teslim edildiği bilirkişide bulunduğu 21 ve 22 Haziran’da iki kez daha silindiği tespit edildi. Bir kamu üniversitesinde görevli olan bilirkişi ise "Silinmiş dosyaları kurtarmak için çalıştırdığımız programlar, harddisk bize gelmeden yapılan silme işleminin tarihini değiştirmiş olabilir" dedi.
11 Eylül 2013 Çarşamba
Ali İsmail'in katili sadece bir polismiş!
TEKME VE SOPALARLA DÖVMEK “SUÇA DOĞRUDAN KATILMA” DEĞİLMİŞ
AVUKATLARDAN İTİRAZ: "ORGANİZE SUÇ, HEPSİ ÖLDÜRMEDEN SORUMLU"
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir’deki Gezi Parkı eylemleri sırasında polisler ve sivil vatandaşlar tarafından dövüldükten sonra hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz ile ilgili iddianamede 4'ü polis, 4'ü sivil 8 sanık arasından sadece bir polisin kasten öldürmekle suçlanması tartışma yarattı. Korkmaz ailesinin avukatları, diğer sanıkların da Korkmaz'a vurduklarının sabit olduğu ve onlar hakkında da kasten öldürme davası açılması gerektiğini savundu.
Savcı Hakan Ali Erkan, iddianamede, Korkmaz’ın kullandığı kumodin isimli ilaç nedeniyle kafa travmasına bağlı olarak hayatını kaybettiğini belirterek otopsi raporuna dikkat çekti ve sadece Korkmaz’ın başına tekma atan polis memuru Mevlut S. Hakkında “kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezası istedi. Korkmaz’ı dövenler arasında yer alan 3 polis ve 4 sivil kişiye ise “öldürmeye iştirak” suçundan 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istendi. Buna göre üst sınırdan ceza aldıklarında en fazla 10, alt sınırdan ceza aldıklarında ise en fazla 6.5 yıl hapis yatacaklar.
AVUKATLARDAN İTİRAZ: "ORGANİZE SUÇ, HEPSİ ÖLDÜRMEDEN SORUMLU"
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir’deki Gezi Parkı eylemleri sırasında polisler ve sivil vatandaşlar tarafından dövüldükten sonra hayatını kaybeden Ali İsmail Korkmaz ile ilgili iddianamede 4'ü polis, 4'ü sivil 8 sanık arasından sadece bir polisin kasten öldürmekle suçlanması tartışma yarattı. Korkmaz ailesinin avukatları, diğer sanıkların da Korkmaz'a vurduklarının sabit olduğu ve onlar hakkında da kasten öldürme davası açılması gerektiğini savundu.
Savcı Hakan Ali Erkan, iddianamede, Korkmaz’ın kullandığı kumodin isimli ilaç nedeniyle kafa travmasına bağlı olarak hayatını kaybettiğini belirterek otopsi raporuna dikkat çekti ve sadece Korkmaz’ın başına tekma atan polis memuru Mevlut S. Hakkında “kasten öldürme” suçundan müebbet hapis cezası istedi. Korkmaz’ı dövenler arasında yer alan 3 polis ve 4 sivil kişiye ise “öldürmeye iştirak” suçundan 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istendi. Buna göre üst sınırdan ceza aldıklarında en fazla 10, alt sınırdan ceza aldıklarında ise en fazla 6.5 yıl hapis yatacaklar.
8 Eylül 2013 Pazar
5 hakim kitap yazdı: 'Türkiye'de yargı yok'
07.09.2013 - 23:14
Beş hakimden, Türkiye’de yargı yok’ kitabı!
Kemal Göktaş
Kitabın tanıtımında “Bir ülkede hâkimler, savcılar, adliye olması, o ülkede yargının olduğu anlamına gelmez” denildi.
Demokrat Yargı Eşbaşkanları ve üyesi 5 hakim “Türkiye’de Yargı Yoktur” isimli bir kitap yazdı. 5 hakimin, öznel deneyimlerinden ve Türkiye’de son yıllarda gündeme damgasını vuran Ergenekon ve KCK gibi davalar üzerinden Türkiye’de yargının geldiği ‘yargısız’ durumu ortaya koyduklarını belirttikleri kitapta, “Türk yargısının, bugüne kadar üzerinde durduğu tarihsel hat, iktidar alanının toplumsal ve bireysel özgürlükler karşısında genişletilmesi ve doğrulanması yönünde ilerlemektedir. Türkiye’de yargı uzun zamandır bir krizin içindedir. Türk yargısının artık
Demokrat Yargı Eşbaşkanları ve üyesi 5 hakim “Türkiye’de Yargı Yoktur” isimli bir kitap yazdı. 5 hakimin, öznel deneyimlerinden ve Türkiye’de son yıllarda gündeme damgasını vuran Ergenekon ve KCK gibi davalar üzerinden Türkiye’de yargının geldiği ‘yargısız’ durumu ortaya koyduklarını belirttikleri kitapta, “Türk yargısının, bugüne kadar üzerinde durduğu tarihsel hat, iktidar alanının toplumsal ve bireysel özgürlükler karşısında genişletilmesi ve doğrulanması yönünde ilerlemektedir. Türkiye’de yargı uzun zamandır bir krizin içindedir. Türk yargısının artık
Mahkeme, Agos yazarı Baskın Oran'a TİT'in ölüm tehdidini düşünce açıklaması saydı!
08.09.2013 - 00:16
Ölüm tehdidi içerikli TİT imzalı e-mail...
Kemal Göktaş
Agos gazetesi ile yazarı Prof. Oran’a gönderilen küfür ve ölüm tehdidi içerikli TİT imzalı e-maili yazan sanığın yargılandığı dava, düşünce özgürlüğü sayıldı ve ertelendi.
Agos gazetesi yazarı Prof. Dr. Baskın Oran’ın gazetedeki e-mail adresine 30 Mayıs 2008 tarihinde “O.... çocukları, size bir haber vereceğim. Bilginiz olsun. Hrant’tan sonra yeni hedef Baskın Oran olacaktır. O pislik de ortadan kaldırılacaktır. Ermeni p..leri. Biz olduğumuz sürece rahat uyuyamayacaklar. Siz merak etmişsinizdir biz kimiz diye... Türk İntikam Tugayı. Zaman yaklaşıyor. Ölüme az kaldı. Bekleyin geliyoruz” yazılı bir mail gönderdi. Benzer bir tehdit maili gazetenin elektronik posta adresine de gönderildi.
2 yılda bulundu
Bu mail üzerine yapılan suç duyurusundan sonra maili gönderdiği ancak 2 yıl sonra tespit edilebilen Mersin’de oturan Bilal Şekerlisoy hakkında dava açıldı. Adana Özel Yetkili Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, TİT’in bir terör örgütü olduğu da belirtilerek sanığın 7.5 yıla kadar hapis cezası verilmesi talep edildi.
3 şehir, 5 mahkeme dolaştı
Ancak Şekerlisoy hakkındaki dava dosyası yargılanacağı mahkemeyi bulmak için binlerce kilometre yol katetti. Dosya, Adana, İstanbul, Ankara’daki mahkemelerin verdiği yetkisizlik veya görevsizlik kararlarından sonra Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi’ne geldi.
Düşünce ve kanaat özgürlüğü
Sanık hakkında hüküm açıklaması beklenen mahkeme, sürpriz bir karara imza attı. Mahkeme hakimi Ahmet Zeki Durmuş, 3. Yargı Paketi ile düşünce ve basın özgürlüğüne ilişkin davaların 5 yıllığına ertelenmesine ilişkin hükme dayanarak davayı erteledi. Mahkeme, söz konusu pakette yer alan “31 Aralık 2012 tarihine kadar basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup temel şekli itibariyle üst sınırı 5 yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı açılan kovuşturmanın ertelenmesine karar verilir” hükmünü kararına gerekçe gösterdi.
Agos gazetesi yazarı Prof. Dr. Baskın Oran’ın gazetedeki e-mail adresine 30 Mayıs 2008 tarihinde “O.... çocukları, size bir haber vereceğim. Bilginiz olsun. Hrant’tan sonra yeni hedef Baskın Oran olacaktır. O pislik de ortadan kaldırılacaktır. Ermeni p..leri. Biz olduğumuz sürece rahat uyuyamayacaklar. Siz merak etmişsinizdir biz kimiz diye... Türk İntikam Tugayı. Zaman yaklaşıyor. Ölüme az kaldı. Bekleyin geliyoruz” yazılı bir mail gönderdi. Benzer bir tehdit maili gazetenin elektronik posta adresine de gönderildi.
2 yılda bulundu
Bu mail üzerine yapılan suç duyurusundan sonra maili gönderdiği ancak 2 yıl sonra tespit edilebilen Mersin’de oturan Bilal Şekerlisoy hakkında dava açıldı. Adana Özel Yetkili Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, TİT’in bir terör örgütü olduğu da belirtilerek sanığın 7.5 yıla kadar hapis cezası verilmesi talep edildi.
3 şehir, 5 mahkeme dolaştı
Ancak Şekerlisoy hakkındaki dava dosyası yargılanacağı mahkemeyi bulmak için binlerce kilometre yol katetti. Dosya, Adana, İstanbul, Ankara’daki mahkemelerin verdiği yetkisizlik veya görevsizlik kararlarından sonra Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi’ne geldi.
Düşünce ve kanaat özgürlüğü
4 Eylül 2013 Çarşamba
AİHM: ULUSUN VARLIĞI TEHDİT EDİLSE BİLE, ORANTISIZ MÜDAHALEDE BULUNAMAZSIN
ORANTISIZ MÜDAHALE İŞKENCEDİR, ZAMANAŞIMI DA AF DA OLMAZ
AİHM'DEN TÜRKİYE'YE GÖSTERİ HAKKI OKNUSUNDA SERT KARAR:
* ORANTISIZ MÜDAHALEDE BULUNAN POLİSLER AÇIĞA ALINSIN, SUÇLU BULUNURSA GÖREVDEN ATILSIN
* POLİS AMİRLERİ DE YARGILANSIN
* YETKİLİLER, BARIŞÇIL GÖSTERİLERE HOŞGÖRÜLÜ OLMALI
"İSYAN BASTIRIRKEN BİLE OLMAZ"
AİHM, DİYARBAKIR'DAKİ BİR GÖSTERİDE 13 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN BURNUNA İSABET EDEN GAZ BOMBASI İÇİN "ULUSUN VARLIĞINI TEHDİT EDEN KAMUSAL TEHLİKE HALLERİNDE BİLE" BU YÖNTEMİN KULLANILMAYACAĞINI BELİRTTİ
Kemal GÖKTAŞ
Gezi eylemleri nedeniyle gündeme gelen toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile polisin bu yürüyüşlerdeki gaz bombalı müdahalelerine ilişkin AİHM'den Türkiye için yol haritası niteliğinde kararlar çıktı. Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Daire Başkanlığı tarafından çevirisi yapılan ve Gezi olaylarından sonra kaleme alınan 2 kararda, bu konuyla ilgili AİHM önünde açılan 40 davada Türkiye'nin mahkum olduğu hatırlatılarak Türkiye'de yetkililerin barışçıl gösterilene hoşgörülü olmadığının görüldüğü belirtildi. Gaz bombasının usulsüz kullanımının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. maddesinde düzenlenen "işkence ve kötü muamele" yasağının ihlal edilmesi anlamına geldiği belirtilen kararlarda orantısız müdahalede bulunan polis memurlarının görevden atılmaları, davalarının af ve zamanaşımına girmeyeceği ve bu tür olaylar nedeniyle polis amirlerinin de yargılanması gerektiği belirtildi.
29 Ağustos 2013 Perşembe
Ali İsmail'in dövüldüğü 74 saniye silindi; 3 polis kurtuldu
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir'deki Gezi Parkı eylemleri sırasında dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz soruşturmasında Jandarmanın savcılığa gönderdiği rapor, Korkmaz'ın fırının önünde dayak yedikten sonra kaçtığı Beşik Otel önündeki 74 saniyelik görüntünün silindiğini ortaya koydu. Korkmaz'ın dövüldüğünü gören tanığın anlatımlarına göre bu 74 saniye, Korkmaz'ın üçüncü kez dövüldüğü ana denk geldiği belirtildi. Avukatlar 74 saniyelik görüntülerin silinmesinden önce Beşik Otel önünde duran 3 polisin Korkmaz'ı dövdüğünü belirterek soruşturmanın polisleri de kapsayacak şekilde genişletilmesini talep etti.
İLK DÖVÜLMESİNİN GÖRÜNTÜLERİ
Korkmaz ailesinin avukatı Ayşegül Kumaş, videolar üzerinde yaptığı çalışmada Korkmaz'ın dövüldüğü Sanayi Sokak'taki Beşik Otel ve Harman Fırın'ın kameralarının saatlerinin gerçek zamanı yansıtmadığı, iki kamera arasında 18 dakika 50 saniye fark olduğunu tespit etti. Korkmaz'ın 01.05'de dövüldüğü belirlendi. Buna karşın Harman Fırın'ın kamelarının gerçek zamanla 1 saat 8 dakika farkın olduğu ortaya çıkartıyor. Buna göre Beşik Otel'in ve Harman Fırın'ın kamerası aynı zamanı içeriyor ve her iki görüntüde de Ali İsmail Korkmaz görünüyor.
27 Ağustos 2013 Salı
Ali İsmail cinayetinde hastane perdesi
Kemal GÖKTAŞ
Eskişehir'de Gezi eylemleri sırasında dövülerek öldürüldüğü ortaya çıkan Ali İsmail Korkmaz'ın tedavisinde ihmali olduğu iddia edilen doktor ile hastaneye başvurduğunda ifadesini almayan polis memuru hakkındaki soruşturma, Tepebaşı Kaymakamlığı'nın "soruşturma izni verilmemesi kararı" nedeniyle yapılamadığı ortaya çıktı. Savcılığın, kaymakamlığın bu kararına karşı Bölge İdare Mahkemesi'ne yaptığı itirazda da soruşturma izninin kaldırılması için ayrıntılı hukuksal açıklamalar yapılmaktan kaçınılması dikkat çekti. Soruşturma izni verilmemesine ilişkin kaymakamlığın iki ayrı kararı da soru işaretlerine yol açtı.
23 Ağustos 2013 Cuma
Ali İsmail'den önce de lince kalkmışlar: Linç sokağı
22.08.2013 - 19:42
Eskişehir'de Gezi eylemleri sırasında polis ve sivil kişilerin döverek ölümüne neden oldukları Ali İsmail Korkmaz'ın öldürülme anına ilişkin görüntüler ortaya çıktı
Kemal Göktaş
VATAN, Korkmaz'ın dövülme anına ilişkin görüntülerin yanı sıra Korkmaz'dan 10 dakika önce aynı sokakta kimliği belirlenemeyen bir göstericinin de yine polis ve sivil kişiler tarafından öldüresiye dövüldüğüne ilişkin görüntülere ulaştı. Her iki görüntü birlikte değerlendirildiğinde, polisin sokakta bulunan fırıncı ve akrabaları ile birlikte adeta pusu kurarak sokağa giren göstericileri öldüresiye dövdüğü anlaşılıyor. Korkmaz'ın dövülme anına ilişkin görüntüler ise hem fırıncı ve akrabalarının hem de sanık polisin savunmalarını büyük ölçüde yalanlıyor.
İKİ SİVİL POLİS
İlk görüntüye göre, fırının bulunduğu sokakta 23.48'de fırınının önünde biri gaz maskeli 3 kişinin duruyor. Bir anda biri sopalı bu 3 kişi, koşmaya başlıyor ve park etmiş bir arabanın arkasında birine vuruyor. Bu sırada fırının içinden 5 kişi daha çıkıyor. Bu kişilerden gaz maskeli, elinde cop bulunan kişinin sivil polis olduğu anlaşılıyor. Başka bir kişinin elinde de sopa görülüyor. Bu kişilerin de arabanın arkasındaki kişiyi dövdükleri görülüyor. Daha sonra 4 kişi arabanın arkasında dövülen göstericiyi ensesinden tutarak fırının önünden geçiriyor. Elinde sopa bulunan ve daha önce gözaltına alınarak bırakılan S.K olduğu belirtilen kişi ise göstericinin kafasına ve sırtına vuruyor. Bu sırada fırının önünde 6 kişi duruyor. Gaz maskeli polis, gösterici götürülürken copla 'götürün' diye işaret yapıyor ve sonra gaz maskesini çıkararak fırına giriyor. Görüntülerdeki dayak mağdurunun kimliği ise henüz bilinmiyor.
BAŞINA ÖLDÜRÜCÜ TEKMELER
Bu görüntüden 10 dakika sonra, 23.58'de, Ali İsmail Korkmaz'ın dövülmesi kameralara yansıyor. Sokağın başında duran 4 kişi koşarak gelen Ali İsmail Korkmaz'ı yakalamaya çalışıyor. Öndeki bir kişi tekme atarak Ali İsmail Korkmaz'ın dengesini bozuyor ve duvara çarpmasına neden oluyor. Ardından sonradan gelen bir kişi de dahil olunca 5 kişi Ali İsmail Korkmaz'ı öldüresiye dövüyor. Tekmelerin Korkmaz'ın başına ve karnına geldiği görülüyor. Korkmaz kaldırıma oturur vaziyette çökünce bu kişiler fırının önünde oldukça sakin biçimde beklemeye başlıyor. Bir süre sonra terörle mücadele polisi Mevlüt Soldoğan hızlı adımlarla gelerek kaldırımda oturur vaziyette duran Korkmaz'ın başına oldukça sert biçimde 3 kez tekme atıyor. Hatta ilk tekmeden Korkmaz'ın yere düşmesi üzerine arkasına geçerek ikinci ve üçüncü tekmeleri de kafasına attığı görülüyor. Bu tekmelerden sonra Korkmaz ayağa kalkıp koşarak sokağı terk ediyor. Korkmaz'ın kaçmasından sonra saldırganların sokaktan geçen bir arabayı durdurduğu ve geri çevirdiği görülüyor. Görüntünün sonuna doğru sokağa bir Çevik Kuvvet polisinin girdiği görülüyor.
KUVVETLİ VURMADIM DEMİŞTİ AMA...
Korkmaz'ın dövülmesine ilişkin görüntüler bazı sanıkların, "Polise yardım etmek için sadece çelme taktık" savunmasını geçersiz hale getiriyor. Görüntülere göre fırıncı ve akrabalarının tamamı Ali İsmail'i öldüresiye döverken, "Ayağıma gelen bir taştan ötürü şişmişti o yüzden kuvvetli vurmadım. Zaten karın boşluğuna vurdum" diyen Mevlüt Soldağan'ın da oldukça kuvvetli biçimde Korkmaz'ın başına tekme attığı görülüyor. Ayrıca fırına polislerin girip çıkması, sokağa giren her göstericinin öldüresiye dövülmesi dikkat çekiyor.
'Ali İsmail’i böyle öldürmüşler!'video için tıklayın |
İKİ SİVİL POLİS
İlk görüntüye göre, fırının bulunduğu sokakta 23.48'de fırınının önünde biri gaz maskeli 3 kişinin duruyor. Bir anda biri sopalı bu 3 kişi, koşmaya başlıyor ve park etmiş bir arabanın arkasında birine vuruyor. Bu sırada fırının içinden 5 kişi daha çıkıyor. Bu kişilerden gaz maskeli, elinde cop bulunan kişinin sivil polis olduğu anlaşılıyor. Başka bir kişinin elinde de sopa görülüyor. Bu kişilerin de arabanın arkasındaki kişiyi dövdükleri görülüyor. Daha sonra 4 kişi arabanın arkasında dövülen göstericiyi ensesinden tutarak fırının önünden geçiriyor. Elinde sopa bulunan ve daha önce gözaltına alınarak bırakılan S.K olduğu belirtilen kişi ise göstericinin kafasına ve sırtına vuruyor. Bu sırada fırının önünde 6 kişi duruyor. Gaz maskeli polis, gösterici götürülürken copla 'götürün' diye işaret yapıyor ve sonra gaz maskesini çıkararak fırına giriyor. Görüntülerdeki dayak mağdurunun kimliği ise henüz bilinmiyor.
'Aynı sokakta ikinci dayak görüntüsü!'video için tıklayın |
BAŞINA ÖLDÜRÜCÜ TEKMELER
Bu görüntüden 10 dakika sonra, 23.58'de, Ali İsmail Korkmaz'ın dövülmesi kameralara yansıyor. Sokağın başında duran 4 kişi koşarak gelen Ali İsmail Korkmaz'ı yakalamaya çalışıyor. Öndeki bir kişi tekme atarak Ali İsmail Korkmaz'ın dengesini bozuyor ve duvara çarpmasına neden oluyor. Ardından sonradan gelen bir kişi de dahil olunca 5 kişi Ali İsmail Korkmaz'ı öldüresiye dövüyor. Tekmelerin Korkmaz'ın başına ve karnına geldiği görülüyor. Korkmaz kaldırıma oturur vaziyette çökünce bu kişiler fırının önünde oldukça sakin biçimde beklemeye başlıyor. Bir süre sonra terörle mücadele polisi Mevlüt Soldoğan hızlı adımlarla gelerek kaldırımda oturur vaziyette duran Korkmaz'ın başına oldukça sert biçimde 3 kez tekme atıyor. Hatta ilk tekmeden Korkmaz'ın yere düşmesi üzerine arkasına geçerek ikinci ve üçüncü tekmeleri de kafasına attığı görülüyor. Bu tekmelerden sonra Korkmaz ayağa kalkıp koşarak sokağı terk ediyor. Korkmaz'ın kaçmasından sonra saldırganların sokaktan geçen bir arabayı durdurduğu ve geri çevirdiği görülüyor. Görüntünün sonuna doğru sokağa bir Çevik Kuvvet polisinin girdiği görülüyor.
KUVVETLİ VURMADIM DEMİŞTİ AMA...
Korkmaz'ın dövülmesine ilişkin görüntüler bazı sanıkların, "Polise yardım etmek için sadece çelme taktık" savunmasını geçersiz hale getiriyor. Görüntülere göre fırıncı ve akrabalarının tamamı Ali İsmail'i öldüresiye döverken, "Ayağıma gelen bir taştan ötürü şişmişti o yüzden kuvvetli vurmadım. Zaten karın boşluğuna vurdum" diyen Mevlüt Soldağan'ın da oldukça kuvvetli biçimde Korkmaz'ın başına tekme attığı görülüyor. Ayrıca fırına polislerin girip çıkması, sokağa giren her göstericinin öldüresiye dövülmesi dikkat çekiyor.
Hakim adayının yaşam tarzı intiharı!
Kemal Göktaş
Didem Yaylalı, hakimlik sınavının yazılı ve sözlü aşamalarını başarıyla geçerek, stajını yapmaya başladı. Stajın ilk 4 aylık Türkiye Adalet Akademisi'nde yapılan teorik eğitim kısmından sonra Ankara Adliyesi'nde stajını tamamladı ve son 4 aylık akademi eğitimine başladı. Hakim olmayı beklerken, atanmasına bir hafta kala, önceden sunduğu bir sağlık raporunda doktorun imzası olmadığı için "eksik imzalı belge sunduğu" ve böylece idareye yalan beyanda bulunduğu iddiasıyla disiplin cezası aldı. HSYK bu disiplin cezasını gerekçe göstererek, Yaylalı'nın mesleğe alınmamasına karar verdi. HSYK Genel Kurulu'na itiraz eden Yaylalı, sonuç alamadı. Aldığı disiplin cezasına karşı idare mahkemesinde dava açan Yaylalı, HSYK'nın bu davanın sonucunu beklemeden itirazını reddetmesi üzerine, hakimlikten umudunu kesti ve avukat stajına başladı.
22 Ağustos 2013 Perşembe
Ali İsmail'e son tekmeleri atan polis ve avukatının "incitici" savunmaları
"AMACI ÖLDÜRMEK DEĞİL, KÜFÜR EDEN ŞAHSI DEFETMEKTİR"
"AYAĞIMA TAŞ GELMİŞTİ, ŞİDDETLİ VURMADIM"
Kemal GÖKTAŞ
Gezi eylemleri sırasında yediği dayak sonucu ölen Ali İsmail Korkmaz ile ilgili soruşturmada, tutuklu polis Mevlüt Saldoğan'ın avukatlarının olayı haksız tahrik kapsamına sokmak için yaptıkları savunmada incitici ifadeler kullandığı ortaya çıktı. Sanık polisin "öldürme kastıyla değil, defetmek için" tekme attığını ileri süren avukatlar, sanıkların dövdüğü kişinin Ali İsmail Korkmaz olmadığını da ileri iddia etti. Sivil sanıkların "Yakalayın" diye talimat verdiğini iddia ettiği ve Korkmaz'a yerdeyken tekme atarken görüntülenen Saldoğan ise "yakalayın" dediği iddialarını kabul etmedi.
"GEÇMESİNE İZİN VERDİM, SALDIRIDAN KURTARDIM"
"Kasten öldürme" suçundan 1'i polis 5 kişi tutuklanırken soruşturma dosyasındaki ifadelerde fırın sahibi ve
21 Ağustos 2013 Çarşamba
AKP kapatma davası: Usul engelini aşmak zor
Kemal GÖKTAŞ
Anayasa Mahkemesi'nin 2008 yılında AKP'ye "laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu" gerekçesiyle verdiği Hazine yardımının kesilmesi cezasıyla sonuçlanan davanın yeniden açılması konusunda AKP'de yapılan hazırlıklar yeni bir tartışmayı başlattı. AKP'nin yeniden yargılama talep etmesi durumunda, yeni maddi olgu sunmak konusunda güçlük yaşayacağı, ancak bu engelin aşılması ve AYM'nin esastan incelemeye geçmesi halinde ise önceki kararın kaldırılmasının güçlü olasılık olduğu belirtiliyor.
19 Ağustos 2013 Pazartesi
Yargının eşcinsellikle imtihanı
Kemal GÖKTAŞ
Eşcinselliği "sapkın" olarak niteleyen gazete haberini "basın özgürlüğü" kapsamında gören Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, verdiği takipsizlik kararını, mahkemeye yapılan itirazın kabul edilmesi üzerine kaldırdı ve haberle ilgili dava açtı. Şimdi mahkeme, yargıyı ikiye bölen eşcinselliği sapkınlık mı yoksa cinsel tercih olarak mı gördüğüne ilişkin bir karar verecek.
Yeni Akit gazetesinde 23 Ekim 2012'de yayınlanan bir haberde "Sapık taleplerini demokratik hak kılıfı altında her geçen gün arttıran homoseksüeller şimdi de okullara el attı. Kaos GL (Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar Derneği) Derneği bir broşür hazırlayarak okullarda dağıtmaya başladı. Broşürde sapkın eğilimler normal gösterilerek, bu eğilim içinde olan öğrencilere anlayış gösterilmesi isteniyor. Sapkınlıkların normalleştirilmesi hedefleniyor" ifadelerine yer verildi. Bunun üzerine Kaos GL derneği, haberi yazan muhabir Furkan Altınok hakkında suç duyurusunda bulundu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)