30 Eylül 2015 Çarşamba

Roboski kararını veren komutan terfi etti, Genelkurmay Başkanlığı yolu açık


KEMAL GÖKTAŞ
 Roboski’de 34 vatandaşın hayatını kaybettiği bombardımana karar verilen Genelkurmay’daki toplantının ayrıntıları ortaya çıktı. Dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Yaşar Güler, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nda verdiği ifadede bombardıman kararını yaptıkları toplantıdan sonra aldıklarını anlattı ve kararın “uluslar arası hukuka göre meşru müdafa kapsamında doğru olduğunu” savundu.


Terfi etti

Roboski ile ilgili soruşturma dosyasına göre, subayların grubun kaçakçı  oldukları uyarısına rağmen bombardıman kararının alındığı toplantıda yer alan sen önemli isim dönemin  Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Yaşar Güler'di. Güler'in başkanlığında yapılan toplantıda alınan hava harekatı kararı dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Hulusi Akar tarafından MGK toplantısında bulunan Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e iletilmiş ve alınan onay emriyle bombardıman gerçekleştirilmişti. Bombardıman kararındaki bu belirleyici rolüne rağmen hakkında adli soruşturma dahi açılmayan Güler, 2013 yılında korgenerallikten orgeneralliğe terfi etti. Böylece halen Genelkurmay 2. Başkanı olan Güler'in 2019'da Genelkurmay Başkanı olma yolu açılmış oldu. Gelecek yıl boşalacak Jandarma Genel Komutanlığına, 2017'de Kara Kuvvetleri Komutanı ve 2019'da da Genelkurmay Başkanı olması bekleniyor. Güler'in kardeşi emekli Albay Atilla Güler de hem 7 Haziran hem de 1 Kasım seçimlerinde AKP'den milletvekili aday aday oldu, ancak listelere alınmadı.

MİT istihbaratı

Orgeneral Güler, olaydan tam 2 yıl sonra, 29 Aralık 2013'de Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'nda “tanık” olarak ifade verdi. Güler, Irak sınırında daha önce teröristler tarafından karakol ve üslere düzenlenen saldırılarda şehitler verildiğini belirterek “Bu tür saldırılar nedeniyle TSK kamuoyu tarafından olay öncesi ihmal iddiaları nedeniyle aşırı şekilde eleştirilmiştir” dedi. Güler başta MİT olmak üzere devletin istihbarat kurumlarından “Şırnak/Uludere-Ortasu’ya Irak mücavir alanından bir PKK’lı grubun aktarılacağı, bölgedeki birliklere yönelik sanssyonel eylem yapılacağı” yönünde bilgiler geldiğini de belirterek “Önceki yıllarda yaz kış sürekli Irak’ın kuzeyinde Metina bölgesinde bulunan terör örgütü elebaşlarından Fehman Hüseyin’in Aralık 2011 döneminde, Sinath – Haftanin alanında bulunduğuna yönelik tespitler de iletilmiştir. Bu bilgi Fehman Hüseyin’in Sinath-Haftanin bölgesinde bir faaliyette bulunacağı şeklinde değerlendirilmiştir” dedi.

Olay günü Genelkurmay Karargahında karargah başkanları ile teröristle mücadele harekatına yönelik değerlendirmelerin yapıldığı rutin karargah toplantısında söz konusu bölgede konuşlu üs bölgelerinin terörist eylemlere karşı hassas duruma girdiği değerlendirmesi yapıldığını anlatan Güler, bunun üzerine Genelkurmay Başkanı’nın (Necdet Özel) ‘Bölgede birliklerin olabilecek bir baskına karşı hazırlıklı olmaları ve tedbirlerini gözden geçirmelerine’ yönelik bir mesaj çekilmesi emri verdiğini anlattı. Güler bu emrin ardından gün içerisinde İstihbarat Başkanlığı olarak, bütün dikkatlerini bu bölgeye verdiklerini söyledi.
MİT’i kastederek “İlgili istihbarat kurumu tarafından 27 Aralık 2011 gecesi gelen bir duyumda teröristlerin 20-25’er kişilik grup halinde Keşan dahil bölgeye intikal ettiği ve Türkiye sınırına yönelik bir hareketlenme olduğu bildirilmiştir” diyen ve MİT’in benzer bir istihbaratı 22 Aralık 2011’de verdiğini anlatan Güler, bu istihbaratla İHA ile elde edilen görüntünün örtüştüğünü ileri sürdü. İstihbarat bilgilerinin, tümenden itibaren sıralı tüm komutanlıkların görüntülerin terör örgütü mensubu olduklarına yönelik değerlendirmelerini kuvvetlendirdiğini söyleyen Güler,  görüntüleri izlerken Daire Başkanı Ali Rıza Kuğu’nun 2. Ordu Komutanlığı’nı aradığını, topçu atış mesajında geçen terörist değerlendirmesini teyit etmeye çalıştığını söyledi. Güler, karşı tarafın ne dediğini duymadığını ancak sonrasında Kuğu’nun yapılan değerlendirmeden farklı yeni bir bilgisinin olmadığını ve grubun terörist olduğu yönündeki değerlendirmelerinin devam ettiğini kendisine ilettiğini söyledi.

“Kimse bana ‘kaçakçı olabilirler’ demedi”

“Grubun tümünün veya bir kısmının kaçakçı olabileceği konusunda herhangi bir bilgi tarafıma iletilmemiştir. Benim de kaçakçı olabileceklerine ilişkin bir kanaatim olmamıştır” diyen Güler, şöyle devam etti:
“Görüntüleri izledikten sonra eldeki tüm verilerle birlikte, yaptığımız değerlendirmelerde bizler de (Tuğg. Ali Rıza Kuğu, Albay Zorlu Topaloğlu, Alb. Serdar Eren ve Tümg. Bahadır Köse) 2. Ordu Komutanlığı ve bağlılarınca yapılan terörist tanımına iştirak ettik. Terörist olarak tanımladığımız grubun büyüklüğü ve haraketli olması karşısında, topçu atışının yetersiz kalabileceğini, hedefin özellikleri dikkate alındığında, en uygun hareket tarzının hava harekatı olacağını değerlendirdik.”

Akar “Emin misiniz” diye sormuş

Bölgeye yönelik hazırlattığı harekat-istihbarat haritasını sunmak üzere Genelkurmay 2. Başkanı’na (Hulusi Akar) arza gittiğini belirten Güler, 2. Başkan’ın kendisine “Grubun BTÖ (bölücü terör örgütü) mensubu olup olmadığı konusunda emin olup olmadığımızı sordu. Ben de sıralı komutanlıklar tarafından grubun uzun süredir İHA ile izlendiğini ve BTÖ mensupları olarak değerlendirildiğini, bu değerlendirmelere personel ile yaptığımız istişareyle iştirak ettiğimizi belirttim. Bunun üzerine hava harekatı yapılacaksa topçu atışının bekletilmesini emretti.”

Topçu atışı

Topçu atışının bekletilmesi emri ulaştırılana kadar geçen sürede 7 tahrip mermisi ve 5 aydınlatma mermisinin atıldığını anlatan Güler, bu atışlara rağmen ne gruptan kimsenin ne de bunların akrabalarının güvenlik makamlarını arayarak bilgi vermediklerini söyledi. Güler, grubun dağılmayarak ilerlemeye devam etmesinin “terörist” oldukları yönündeki kanaati de güçlendirdiğini ileri sürdüğü ifadesinde, bombardımandan sonra olay yerinde gözcülük yapan bir şahsın, grubun taşıdığı teröristlere ait malzemeleri alarak götürdüğünü ve Fehman Hüseyin’in de telsiz konuşmasında “Olaydan sonra 2 teröristin olay yerine gittiğini, 48 cenazenin olduğunu, iki kişinin olaydan sağ kurtulduğunu ifade etmiştir.” Güler, olayda 34 vatandaş hayatını kaybettiğini, varsa diğer 14 cenazenin kim olduğunun bilinmediğini ileri sürdü.

“Meşru müdafa”

Güler, yapılacak değerlendirmelerde bu olayın, terör faaliyetlerinin yoğun olduğu bir dönemde, sınır ötesinde, hakkında grubun terörist olduğuna dair kararın doğruluğunu sonuçlayacak pek çok güvenilir istihbarat bilgisi bulunan, TSK’nın uluslararası hukuk kuralları kapsamında meşru müdafa hakkı dahilinde bir kısım harekat icra ettiği, BTÖ kontrolündeki bir bölgede ve gece şartlarında cereyan ettiği göz önünde bulundurulmalıdır.”

Ceset görüntüsü PKK propagandasıymış


Güler olaydan sonra PKK sempatizanları ve yandaşlarının kolluk kuvvetlerinden önce çok kısa sürede olay yerine ulaştığını ileri sürerek “Bazı basın organları ile olay ve ceset görüntüleri kullanılarak terör örgütünün propagandasının yapılmış olması da dikkat çekicidir” ifadelerini kullandı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder