12 Ağustos 2014 Salı

HDP oylarını nasıl artırdı?


KEMAL GÖKTAŞ

Kürt siyasi hareketinin temsilcisi BDP ile Türkiyeli sol, sosyalist, çevreci, feminist ve bazı muhafazakar çevrelerin ortaklığı ile kurulan HDP, özgün bir siyaset deneyimi olarak geçen yıl tarih sahnesindeki yerini aldığında en önemli itirazı BDP içinden almıştı. Diyarbakır milletvekili Altan Tan'ın yüksek sesle dile getirdiği itirazlar, bölgedeki BDP tabanında da soru işaretlerine neden oluyordu. BDP her ne kadar kendisini sol çizgide tanımlasa da kitle tabanındaki dindarların ve muhafazakarların yoğunluğu nedeniyle Türkiyeli sol çevrelerle girilecek bir ilişkinin bölgedeki oyları AKP'ye kaptırma olasılığı da güçlü şekilde dillendiriliyordu. HDP'ye yönelik eleştirilerin bir diğer ucunda ise ÖDP, TKP ve Halkevleri gibi sol çevrelerin HDP'yi Kürt siyasi hareketinin Türkiye solu üzerinde bir tür hegemonya kurma girişimi olarak gören yaklaşımları yer alıyordu. HDP çatısı altında bir çok sosyalist parti yer almasına rağmen solun genel bir bölümünün mesafeli yaklaşması da "HDP projesinin" başarısı konusunda soru işaretlerine neden oluyordu. CHP'nin MHP ile birlikte muhafazakar-İslami bir siyaset geleneğinden gelen Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday çıkarmasından sonra da HDP ile diğer sol çevreler arasında ortak bir Cumhurbaşkanı adayı çıkarma konusunda doğrudan ve dolaylı görüşmeler yapılmış, ancak sonuç alınamamıştı. Selahattin Demirtaş'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklamasının ardından HDP'nin kurulduktan sonra ilk kez katıldığı 30 Mart seçimlerinde aldığı yüzde 6.5 civarında bir oy alacağı yorumları ağır basıyordu.

Ancak Demirtaş'ın seçim kampanyasında, önceki dönemlere göre daha görünür hale gelen ve HDP vizyonu ile kısmen yenilenmiş söylemlerinin yarattığı olumlu etki oy oranı konusundaki beklentileri yükseltti. Çözüm sürecinin sağladığı çatışmasızlık ortamının da etkisiyle Demirtaş, ülkenin doğusunda olduğu gibi batısında da dinlenen ve sempati duyulan bir isim haline geldi. Etnik, mezhepsel, cinsiyete dayalı ayrımlar konusundaki birleştirici söylemi, BDP/HDP çizgisine "bölücü" ön yargısıyla bakan geniş kitlelerde bir merak uyandırmıştı. Bu merak ve ilginin sandığa nasıl yansıyacağı konusunda çeşitli görüşler vardı. HDP ise seçim döneminde Alevileri ana hedef kitle olarak belirlemişti. HDP çatısı altındaki partilerin bindelik yüzdelerle ifade edilen oylarının yanı sıra CHP'ye "kerhen" oy veren sol çevreler de HDP'nin ikinci önemli hedef kitlesiydi. 30 Mart seçimlerinde büyükşehirlerde umduğunu bulamayan, Batı'daki 40 ilde yüzde 1'in altında oy alarak varlık gösteremeyen HDP, Demirtaş rüzgarıyla birlikte önemli bir eşiği yakalamış oldu.

Kürt seçmen Demirtaş dedi

Demirtaş, Doğu ve Güneydoğu'da önemli bir oy artışı sağlayarak BDP tabanının HDP projesine güçlü desteğini arkasına almış oldu. Mevsimlik işçiler nedeniyle katılımın düşük kalması da hesaplandığında Demirtaş'lı HDP'nin bölgede gücünü daha da artırtığı net şekilde görüldü.

Alevi oylarıyla yükseldi

Ancak artış Doğu ile sınırlı kalmadı. HDP kaynakları, 80 ilde yüzde 1'in üzerine çıkılmasını ve büyükşehirlerde oyların çarpıcı artmasının en önemli etkeni olarak Alevi oylarının yönelmesinde görüyor. Özellikle Batı'daki bazı illerdeki artış da Alevi etkisi açıkça görülebiliyor. Malatya, Erzincan, Maraş, Hatay gibi Alevilerin yoğun yaşadığı yerlerdeki oy artışlarının yanı sıra Balıkesir'de ve Çanakkale'de oyların yüzde 3'leri bulması, Tokat, Amasya gibi illerde oy alıbilmesi ve asıl önemlisi büyükşehir oylarındaki artışının Alevilerden kaynaklandığı belirtiliyor. Alevilerin yanı sıra sol çevrelerin ve Demirtaş'a duyulan sempati nedeniyle verilen oyların da oy oranlarına katkısı olduğu açık. Sonuçta Bayburt dışındaki 80 ilin tamamında yüzde 1'in üzerine çıkan, Ege ve Akdeniz'de yüzde 5'leri zorlayan HDP'nin Türkiyelileşme diye de ifade edilen "kitle partisi olma" hedefi yönünde çok güçlü bir adım attığı kesin biçimde söylenebilir.

Baraj sıkıntısı

HDP'nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde Demirtaş ile yakaladığı ve kendisini yüzde 9.8 gibi baraj sınırına getiren rüzgarı devam ettirip ettirmeyeceği şimdi önündeki en önemli soru olarak duruyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Demirtaş'a verilen bazı oyların genel seçimde dönmesi olasılığı da eklendiğinde HDP kritik bir kararla karşı karşıya kalacak. Baraja takılması halinde Meclis gibi etkili bir olanaktan mahrum kalacak olan HDP, barajı geçmesi halinde ise vekil sayısını artırarak etkili bir muhalefetle çekim gücü haline gelebilecek. HDP, 10 ay sonra yapılacak genel seçim için şimdiden bu sorunun yanıtını aramaya başlamış görünüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder