4 Temmuz 2014 Cuma
Tacizciyi değil, mağduru cezalandıran adalete AYM de onay verdi
KEMAL GÖKTAŞ
Anayasa Mahkemesi, cinsel tacize uğrayan üniversite öğrencisinin "tacizcinin aldığı cezanın ertelenerek tacizin cezasız bırakılmasının ve kendisine de hakaret suçundan ceza verilmesinin" hak ihlali olduğu yönündeki başvurusunu reddetti. AYM, fiziki temas olmadan gerçekleştirilen taciz suçunun "insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir muamele" olarak değil "maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkı" ile ilgili olduğunu savundu.
Tacize uğradı, sanık oldu
AYM'nin dünkü Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencisi E.B, okuldan çıkıp evine doğru yürürken bir arabadan kendisine "Pist pist" diye seslenildi. E.B'ye doğru öpücük gönderen ve "s... seni" diyerek cinsel tacizde bulunuldu. E.B'nin plakasını aldığı araçla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunması üzerine Ü.N hakkında sboruşturma açıldı. Ü.N, E.B'ye cinsel tacizde bulunmadığını, yola atlayarak trafik kazası tehlikesine neden olduğu için korna çaldığını, bunun üzerine E.B'nin kendisine "S.. git lan" dediğini ileri sürdü. Ü.N, araçta kendisiyle birlikte olan S.Ç'yi de tanık olarak gösterdi.
Tacizciye de mağdura da aynı tarife
Ancak S.Ç'nin çelişkili beyanlar vermesi üzerine mahkeme, Ü.N'yi cinsel taciz suçundan 1.700 lira para cezasına mahkum edip cezayı 5 yıl suç işlememe şartına bağlı olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamına soktu. Mahkeme, cinsel taciz mağduru E.B'yi de kendisine tacizde bulunan Ü.N'ye "S...git lan" dediği gerekçesiyle 500 TL para cezasına mahkum etti ve bu cezayı da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamına soktu.
E.B bunun üzerine AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. E.B adına avukat Esra Başbakkal Kara tarafından yapılan başvuruda cinsel taciz suçu sanığı ve kendisi kendisi hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmek suretiyle, sanığın caydırıcı bir şekilde cezalandırılmaması ve cinsel dokunulmazlığına karşı işlenen suç karşısında hak arama hürriyeti kapsamında hakkını aramasına rağmen kendisinin de işlemediği bir suçun sanığı olarak yargılanarak, yetersiz gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmiş olması nedenleriyle Anayasa'nın ihlal edildiğini savundu.
Haysiyetle değil maddi-manevi varlığın korunmasıyla ilgili
AYM kararında ise "Bireylerin cezai sorumluluğuna ilişkin hukuki sorunların incelenmesi AYM'nin görevleri arasında olmayıp, konu derece mahkemelerin takdirine bırakılmıştır. Yine bu bağlamda suçlu-suçsuz kararı vermek ya da daha hafif veya ağır ceza belirlemek de AYM'nin görevinde bulunmamaktadır" denildi.
E.B'nin uğradığı tacizin Anayasa'nın 17/3. maddesinde düzenlenen "Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz" hükmü kapsamında değil "kişilerin maddi ve manevi varlıklarının geliştirilmesini düzenleyen 17/1. maddesi" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği savunuldu. Kararda
"Somut olay incelendiğinde, sanığın başvurucuya yönelik cinsel taciz eyleminin anlık geliştiği, sürdürülmediği ve ayrıca daha sonra da haksız eylemin devam ettiğine ilişkin bir iddianın da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Anlık bir saldırıdan öte geçmeyen ve herhangi bir fiziksel müdahale içermeyen bu eylemin, kişinin maddi ve manevi varlığım koruma hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nm 17. maddesinin birinci fıkrası kapsammda incelenmesi gerekir. Olayda kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı hakkının korunması kapsamında yürütülen yargılama ve sonucunda verilen kararın etkisiz olmadığı sonucuna varılmıştır" denildi.
AYM, E.B'nin hakaret suçundan mahkum olmasının "Adil yargılanma hakkının ihlali" olduğu iddiasına ilişkin olarak da AYM'nin bu konuda görevli olmadığı gerekçesiyle reddetti.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder