5 Aralık 2012 Çarşamba

YARGITAY'DAN "ÖZEL HAYATA" DARBE


Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay, izin alınmadan yeni evli çiftin fotoğraflarının fotoğraf dükkanının vitrinine ve internet sitesine konulmasını "özel hayatın gizliliğini ihlal" olarak görmedi. Fotoğrafçı hakkında verilen beraat kararını onayan Yargıtay 12. Ceza Dairesi, izin almadan fotoğraf sergilemeyi "kişilik hakkı" ihlali olarak gördü, ancak özel hayatın gizliliğini ihlal olarak değerlendirmedi. Daire bu yüzden, fotoğrafı izinsiz sergilenen kişilerin tazminat isteyebileceğine, ancak sanığa ceza verilmeyeceğine hükmetti. Kararı "Para ödemeyi göze alan ve para sorunu olmayan kişilere imtiyaz tanıma olacaktır" sözleriyle eleştiren bir Yargıtay üyesi ise karşı oy yazdı.


FOTOĞRAF STÜDYOSUNUN VİTRİNİNDE...
Ankara'da bir fotoğraf stüdyosu, fotoğrafını çektiği evlenen çiftin fotoğraflarından bir kısmını, onların bilgisi ve rızası dışında, iş yerinin vitrininde ve internet sitesinde reklam amacı ile yayınladı. Yeni evli çiftin şikayeti üzerine fotoğrafçı hakkında "özel hayatın gizliliğini ihlal" suçundan dava açıldı. Savcılık, sanık fotoğrafçının 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörülen Türk Ceza Kanunu'nun 134/2. maddesine göre "Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntüleri hukuka aykırı olarak ifşa etmek" suçundan cezalandırılmasını istedi. Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davada hakim, sanığa beraat verdi.
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesi'nin kararında, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan söz edilebilmesi için, kişinin gizli (sır sayılabilen) yaşam alanına girerek veya başka bir yöntemle başkaları tarafından görülmesi ve bilinmesi mümkün olmayan bir yaşam olayının veya biçiminin tespit edilmesi ve kaydedilmesinin gerektiği belirtildi. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel hayatını koruyan hükümlerine yer verilen kararda şöyle denildi:

ÖZEL HAYATA DAR YORUM
"Doktrinde, özel hayatın gizliliği ve korunması hakkı, 'Bireylerin kendi kişiliklerini geliştirmek, manevi değerlerine güvence sağlamak için başkaları tarafından bilinmesini istemediği hususlarının oluşturduğu ve bu nedenle de korunması hukuken gerekli görülen hayat alanı üzerindeki temel şahsiyet hakkı' olarak tanımlanmaktadır. Buradaki özel yaşam, kişinin cinsel hayatına, ailevi hayatına, ruhsal ve bedensel sağlık durumuna ilişkin sır ve mahrem şeklinde nitelendirilebilecek hususları içermelidir.
Olayda, kişilik haklarından olan kişinin fotoğrafının rızaya aykırı olarak vitrinde bulundurulması kişilik hakkının ihlali olabilecek, böylece sanığın eyleminin özel hukuk yaptırımlarını (tazminat) gerektirebilecektir. Buna karşın bu kişilik hakkı ihlali, özel hayatın ihlali suçunu oluşturmaya yetmeyecektir. Zira olayda sanığa çektirilen fotografların içeriği özel hayat kapsamında değerlendirilebilecek, başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyecekleri özel yaşam alanlarına dair görüntüler değildir." Daire bu gerekçeyle temyiz talebini reddetti ve yerel mahkemenin beraat kararı onandı.
KARŞI OYDA "ÖZEL HAYAT" VURGUSU
Karara muhalif kalan üye Sami Öztürk ise karşı oy kaleme aldı. Öztürk, insan hayatının "Kimsenin bilmesini istemediği gizli sır alanı, özel hayat alanı ve genel alan" olmak üzere 3 alanı olduğunu belirterek düğün fotoğraflarının kişinin özel alanına ait olduğunu, kanunun da hem sır alanını, hem de özel alanı korumaya aldığını belirtti. Öztürk, şöyle devam etti:
"Kişinin eşiyle birlikte profesyonel bir fotoğrafçıda çektirdiği ve düğün boyunca gündemde kalacak, daha sonra albüme kaldırılacak eş ve dost eski arkadaşlarla zaman zaman açılıp bakılacak yine düğünde özel davetliler tarafından görülebilecek olan fotoğrafları reklama ve ticarete konu edilmek suretiyle ifşasıdır. Böyle bir faaliyet ancak kişinin rızası ve yazılı sözleşme ile olabilmelidir. Kişi fotoğrafını rastgele birine değil, bu işi meslek edinmiş iş yeri sahibi sanığa çektirmiştir. Bunu yaparken güven duygusuyla hareket etmektedir. Çektirdiği fotoğrafların kendisine özel olduğunu düşünmektedir. Sadece fotoğrafçının gördüğünü ve sonrada sadece paylaştıkları tarafından görüleceği rahatlığıyla fotoğrafları çektirmektedir. Dolayısıyla sanık fotoğrafçının çektiği fotoğrafları kişiye teslim dışında hiçbir müdahalesi doğru ve haklı kabul edilemez. Bu eylem olsa olsa tazminata konu olabilir demek, para ödemeyi göze alan ve para sorunu olmayan kişilere imtiyaz tanıma olacak ve bu kişilerin muhataplarını korumasız bırakacaktır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder