Sayfalar
▼
24 Şubat 2015 Salı
Birtan Altınbaş'a işkence davasında anneye 24 yıl sonra "son veda" tazminatı*
KEMAL GÖKTAŞ
Danıştay, mahkemenin 1991 yılında işkencede öldürülen üniversite öğrencisi Birtan Altınbaş'ın annesi Nazmiye Altınbaş'a 50 bin TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin kararını, tazminat miktarını az bularak bozdu. Danıştay kararında, anne Altınbaş'a oğlunun komaya girerek hastaneye kaldırıldığına ilişkin bilgi verilmediği, oğlunun ölüm haberini de iki gün sonra evine gelen polislerden öğrendiği ve cenazesinin de bu sırada teslim edildiği anlatılarak bu durumun davalı İçişleri Bakanlığı'nın kusurunu artırdığı belirtildi. Davacının talebi doğrultusunda 100 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar veren Danıştay 10. Dairesi, 30 bin TL maddi tazminatı ise yeterli buldu.
23 Şubat 2015 Pazartesi
Laik eğitim talebine "dini aşağılama" soruşturmasında sürpriz karar
KEMAL GÖKTAŞ
Artvin'de laik-bilimsel eğitim talebiyle dağıttıkları bildiri nedeniyle "dini değerleri aşağılamak" suçundan gözaltına alınıp tutuklanmaları istenen 4 öğretmen hakkındaki soruşturma, savcının değişmesinin ardından "takipsizlik" kararı ile sonuçlandı. Kararda AİHM içtihatlarına atıf yapılarak "hakaret, zarar verecek söylem ve saygısızlık içermedikçe dine yöneltilen eleştirilere ceza verilmemesi gerektiğini, aksi takdirde dinler hakkında alışılagelen fikirler dışında düşünceleri olan kişilerin düşüncelerini açıklamaktan vazgeçebileceklerini" vurgulandı. Kararda ayrıca "Türk milletinin benimsediği İslam Dini" ve "İslam Dinine göre kutsal sayılan dini değerler olarak Allah (c.c), Hazreti Muhammed (s.a.v.), Kur'an-ı Kerim sayılabilir" ifadelerinin yer alması da dikkat çekti. Kararda, öğretmenlerin bildirideki "hurafe" sözcüğü nedeniyle "dini değerleri aşağıladıkları" iddiasıyla tutuklanmalarını isteyen savcı Yusuf Bahadır Özay'ın yerine savcı Nusret Alper Pazarcıklı'nın imzası yer aldı. Özay hakkında sorgu sırasında öğretmenlere "Kuran'a inanmıyor musunuz?" dediği iddiasıyla HSYK'ya suç duyurusunda bulunulmuştu.
18 Şubat 2015 Çarşamba
Bir varmış, bir yokmuş: DGM, özel yetkili, TMK mahkemeleri derken sıra "ihtisas" mahkemelerinde
KEMAL GÖKTAŞ
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Dairesi, yapılan kanun değişikilği doğrultusunda, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarla ilgili olarak "ihtisaslaşma" adı altında bazı mahkemeleri görevlendirdi. İhtisaslaşma ile "özel yetkili mahkemelerin yeniden getirildiği" eleştirilere yanıt verilen HSYK kararı ile birden çok ağır ceza mahkemelerinin olduğu yerlerde "terör" suçlarına ayrı bir mahkeme bakacak.
17 Şubat 2015 Salı
İçişleri Gezi savunmalarını otomatiğe bağladı
KEMAL GÖKTAŞ
İçişleri Bakanlığı'nın Gezi eylemlerinde yaralananların açtığı tüm tazminat davalarında mahkemelere birebir aynı savunma metnini kes-yapıştır yöntemiyle oluşturarak gönderdiği ve davacıları "makul davranmayarak olayların merkezine doğru gitmekle suçladığı" ortaya çıktı. Bakanlık, Gezi eylemleri sırasında gaz fişeğinin isabet etmesi nedeniyle bir gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya'nın açtığı tazminat davasına da diğer tazminat davalarında gönderdiği savunmayla küçük farklılıklar dışında birebir aynı bir savunma metni gönderdi. Bakanlığın, her olayın özelliğini ve iddiaları göz ardı ederek "otomotiğe" bağladığı bu savunmada "davacının aktif olarak eylemcilerin arasında yer güvenlik güçlerine direniş göstermediği kabul edilse dahi her makul insanın alacağı tedbiri almadan, olayların merkezine doğru gittiği açıktır" ifadeleri yer aldı.
16 Şubat 2015 Pazartesi
İşte Roboski'de katliamın belgesi: Sadece Aygün Eker değil, diğer subaylar da uyarmış
Roboski sırlarını ortaya çıkaran "ceride"ye Milliyet ulaştı
"Bölge kaçakçılık faaliyeti kapsamında kullanılan bir bölge"
İstihbarat Komutanı Eker'in Genelkurmay'a "Grup kaçakçı olabilir" dediği kayıtlara geçmiş
Yardıma giden köylülere de "Terörist olabilirler" denilmiş
KEMAL GÖKTAŞ
Şırnak'ın Uludere ilçesi Ortasu Köyü'nde (Roboski) çoğunluğu çocuk 34 kişinin uçak bombardımanıyla öldürülmesiyle ilgili olayda 2. Ordu Komutanlığı İstihbarat Başkanı Aygün Eker'in askeri savcılık ifadesindeki "Kaçakçı olabilecekleri konusunda uyardığı" yönündeki ifadeleri doğrulayan çok önemli bir belge ortaya çıktı. Milliyet'in ulaştığı Uludere olayının perde arkasını aydınlatabilecek nitelikteki 2. Ordu Komutanlığı Görüntü İzleme Merkezi (GİM) ceridesinde, (Günlük KH. Ceridesi ve Nöbetçi Subay Vukuat Defteri) 28 Aralık 2011'de yaşananlar dakika dakika kaydedildi. Ceridenin en önemli kayıtlarından biri Eker'in Genelkurmay Başkanlığı'na görüntülerdeki kişilerin "kaçakçı olabileceği" ihtimalini söylediğine ilişkin bilgi oldu. Ancak ceride, sadece Eker'in değil 2. Ordu'daki diğer komutanların da görüntülerdeki kişilerin "kaçakçı olabileceklerine" ilişkin ihtimali hatırlatarak üstlerini uyardığına ilişkin başka kayıtlar da yer aldı. Buna göre 2. Ordu Harikat Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Halil Erkek, görüntülenen kişileri "terörist" olarak değerlendiren ve topçu atışı yapılmasını isteyen Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral İlhan Bölük'e "Bölgenin kaçakçı bölgesi olduğunu ve atış kararının yeniden değerlendirilmesini" istedi. Hava harekatından 2.5 saat önce gerçekleşen bu görüşmeye rağmen önce topçu atışına karar verildiği, ancak daha sonra bundan vazgeçilerek hava harekatına karar verildiği ceride kayıtlarında yer aldı. Ceridedeki kayıtlarda ayrıca bombardımandan sonra yardıma giden köylüler için de "terörist olabilecekleri" şeklinde bir değerlendirme yapıldığı bilgisi de yer aldı.
15 Şubat 2015 Pazar
"Kaçınılmaz hata" denilen Roboski'de İstihbarat Başkanı'ndan sürpriz ifade: Kaçakçı olduklarını söyledim
"Hava harekatı kararı üzerine 2. Ordu Komutanı'na 'Karar yanlış, sonuçları vahim olur" dedim"
"Hava harekatı yapılacağı bilgisi geldikten sonra Ordu Komutanı evden karargaha geldi"
"Ordu Komutanlığı'nın kanaati ile hava harekatını planlayanların kanaati arasında çelişki vardı"
KEMAL GÖKTAŞ
Şırnak'ın Uludere ilçesinde (Roboski) çoğunluğu çocuk 34 kişinin savaş uçaklarınca bombalanarak öldürülmesi ile ilgili olarak soruşturma "kaçınılmaz hata" gerekçesiyle kapatılırken dönemin 2. Ordu Komutanlığı İstahbarat Başkanı Albay Aygün Eker'in ifadesinde grubun "kaçakçı olduğu" yönündeki değerlendirmelerini üstleriyle paylaştığı ortaya çıktı. Eker'in Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na verdiği ifadede İHA'ların (insansız hava araçları) geçtiği görüntülerdeki kişilerin "kaçakçı olduğunu, ancak yanlarında terörist veya teröristlere ait malzeme olabileceği" yönünde bir değerlendirme yaptığını, 2. Ordu'nun da son ana kadar grubu sınırı geçtikten sonra yakalamak için hazırlık yaptığını söyledi. Eker, Genelkurmay'ın 2. Ordu Komutanlığı'na danışmadan hava harekatına karar verdiğini, oysa çok istisnai durumlar dışında 2. Ordu'ya danışılmadan hava harekatı düzenlenmediğini de söyledi. Eker, Roboski olayından sonra çok tartışılan ABD predatörü ile ilgili de bilgi verdi ve predatörün bölgeden geçtiği görüntülerin "kalitesiz olduğunu" söyledi. Genelkurmay'ın hava harekatına karar verildiğini 2. Ordu Komutanlığı'na iletmesinden sonra 2. Ordu Komutanı Servet Yörük'e kararın yanlış olduğunu ve sonuçlarının vahim olacağını söylediğini belirten Albay Eker, Ordu Komutanının "Genelkurmayın elinde kesin bilgiler olmaması halinde bu kararı vermeyeceğini" söylediğini anlattı.
13 Şubat 2015 Cuma
Ali İsmail Korkmaz'da gerekçe: "Öldürmek için aralarında husumet yok"
KEMAL GÖKTAŞ
Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Ali İsmail Korkmaz'ın öldürülmesine ilişkin davada sanık polis ve sivil saldırganlara "yaralama sonucu ölüme neden olma" suçundan verdiği tartışmalı kararın gerekçelerini açıkladı. Mahkeme iki polis ve dört sivile neden "kasten öldürme" suçundan değil, "yaralama sonucu ölüme neden olma" suçundan ceza verdiğini "Olayın seyri, öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunmaması, engel olmadığı halde eylemlerini sürdürmeyip son vermiş olmaları" gerekçeleriyle açıkladı. Yani mahkeme sanıkların Ali İsmail Korkmaz'la aralarında geçmişten gelen bir husumet bulunmamasını ve Korkmaz'ı dövdükten sonra geri çekilmiş olmalarını "öldürme" suçunun olmadığına dayanak olarak gösterdi. Sanıkların "yaralama" kastıyla vurdukları ancak Ali İsmail Korkmaz'ın "beyin kanamasını oluşumunu kolaylaştırıcı ve kanamayı artırıcı kalp ilaçları kullanmasının ölümünde etkili olduğu" savunulan kararda, sanıklar arasında Korkmaz’ın dövülmesi öncesinde herhangi bir fikir ve eylem birliğinin olup olmadığının belirlenemediği de ileri sürüldü. Buna rağmen kararda, polislerin “zaten yakalama veya gözaltına alma değil, yaralama amacıyla hareket ettikleri” vurgulandı.
12 Şubat 2015 Perşembe
Karakolda kadına işkence davasında "heyet" sıkıntısı
KEMAL GÖKTAŞ
İzmir'de Fevziye Cengiz isimli kadını karakolda feci şekilde dövdükleri için haklarında işkence davası açılan polislerin yargılandığı davada heyet değişikliği nedeniyle üst üste 4. kez erteleme kararı çıktı. 2011 yılındaki olayla ilgili olarak aradan geçen 3.5 yılda bitirilmeyen davada, son erteleme ile birlikte heyet değişikliği nedeniyle 1 yıl hiçbir işlem yapılmamış olacak.
11 Şubat 2015 Çarşamba
Laik eğitim bildirisindeki "hurafe" ve "Ortaçağ" ifadelerine dini aşağılamadan tutuklama istendi
KEMAL GÖKTAŞ
Artvin Cumhuriyet Başsavcılığı, "laik ve bilimsel eğitim" talebiyle 13 Şubat'ta (yarın) okul boykotu yapılmasına ilişkin el ilanı dağıtan 4 sendikacı öğretmeni kanunda tutuklama yasağı bulunan "dine hakaret" suçundan tutuklanması istemiyle hakimliğe sevk etti. Savcı el ilanında geçen "Çocuklarımızı okullara hurafeler öğrensin, körpe beyinleri korkularla çarpılsın, Ortaçağ tezgahlarından geçsinler diye değil, bilimsel düşünmeyi öğrensinler diye gönderiyoruz" ifadelerinin "dini aşağılama" olduğunu ileri sürdü. Savcının tutuklama talebini reddeden hakim ise, bu suça istenen cezanın 6 aydan 1 yıla kadar hapis olduğunu ve tutuklama yasağı kapsamında kaldığını belirtti.
Çiçekdağlı Haşim Kılıç'ın öyküsü: AYM'nin "ötekisi"ydi, kudretli başkanı oldu
KEMAL GÖKTAŞ
Anayasa Mahkemesi'nin yarım asrı aşan tarihinde başkanlık yapanlar arasında en farklı hikaye kuşkusuz Haşim Kılıç'a aittir. Kırşehir Çiçekdağı doğumlu olan Kılıç, 1990 yılında 40 yaşında iken dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından AYM üyeliğine seçildiğinde, en genç üyelerden biri olmuştu. Sayıştay üyesi iken Anayasa Mahkemesi üyeliğine getirilen Kılıç, siyasal İslam kökleri nedeniyle basının sürekli gündeminde oldu. İlk seçildiğinde evine günah olduğu için televizyon almadığı haberleri yapıldı. Eşinin başörtülü olması da özellikle 28 Şubat döneminde sürekli yazılan bir konuydu. Öyle ki Kılıç, bir resepsiyona birlikte geldiği eşinin başörtülü fotoğraf vermemesi için otelin garaj kapısından çıktığında gazeteler ertesi gün "Kılıç'ın eşini garaj kapısından kaçırdığını" yazıyordu. Dönemin Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş'ın, bir ev ziyaretinde kendisini gören Kılıç'ın eşinin "başını halının altına sokmaya çalıştığı" yönündeki sözleri ise Başsavcı ile Kılıç'ı davalık bile etmişti.
6 Şubat 2015 Cuma
Emniyetten liste skandalı: Yok denilen polisler orada, raporlu denilen gaz fişeği atıyor!
KEMAL GÖKTAŞ
İstanbul’daki Gezi eylemleri sırasında gaz fişeğiyle gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın yaralanmasına ilişkin görüntüleri inceleyen bilirkişiler, biber gazı silahı (ZET) kullanmış iki polisin Emniyet'ten savcılığa gönderilen şüpheliler listesinde yer almadığı ortaya çıktı. Görüntüleri inceleyen bilirkişiyer ayrıca Sarıkaya’nın gözünü kaybetmesine yaralanmasına yol açan fişeğin 5 kişilik ZET timi tarafından atılmış olabileceğini belirtti.
4 Şubat 2015 Çarşamba
Memleket demokrasisinin sınırlarını belirleyecek 12 kişi seçildi
KEMAL GÖKTAŞ
Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, Yargı Paketi ile öngörülen yeni yargı düzeninin son halkasını da tamamladı ve Yargıtay üyelerinin görev yapacakları yeni daireleri belirledi. Ergenekon, Balyoz, KCK ve diğer örgüt davalarına bakmakla görevlendirilen 16. Ceza Dairesi, ortak özellikleri "milliyetçi" olan Yargıda Birlik Platformu üyelerinden oluştu.
Yüksek yargıda seçim kulisleri... "Üçüncü gücün" yönetimi haftaya belli oluyor
KEMAL GÖKTAŞ
Türkiye, Haziran'da yapılacak genel seçimlerle yasama ve yürütme organını belirlemeye hazırlanırken devletin temel üç kuvvetinden biri olan yargının yönetimi de önümüzdeki bir hafta içinde şekillenmiş olacak.
Doktorun "hafta sonu planlarını bozmama" isteği bir cana mal oldu iddiası
KEMAL GÖKTAŞ
Trombosit düşüklüğü teşhisiyle acil servise başvuran avukat Zehra Hüma Ozan'ı derhal tedavi edileceği ekipmana sahip bir hastaneye nakletmek yerine bekleten ve gerekli tedavileri yapmayan 3 doktor hakkında "taksirle öldürme" suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. İstanbul Tabip Odası Onur Kurulu'nun da kusurlu bularak para ve meslekten geçici alıkoyma cezaları verdiği 3 doktorun tedaviyi geciktirme süreci ile ilgili çarpıcı iddialar da gündeme getirildi. Hasta avukatın doktor kardeşinin de yanında olmasına ve tedaviye başlaması için ısrar etmesine rağmen doktorların tedaviye geç başlaması nedeniyle ölümün meydana geldiği olayda avukat Turgut Kazan, Prof. Dr. Mutlu Arat'ın, hastayı hafta sonu hastanede tutmasını "Herhalde hafta sonu planlarını bozmak istemedi" diye yorumlarken hemşirenin 3 kez tahlil sonuçlarını bildirmek için aradığı bir başka doktor ise her seferinde telefonu meşgule düşürdü ve geri aramadı. Bir süre önce de avukat Duygu Alçıcı'nın doğum yaptıktan sonra trombosit değerleri düşmesine rağmen tedaviye hemen başlanmaması nedeniyle hayatını kaybettiği iddia edilmişti.
3 Şubat 2015 Salı
Kamu görevlilerinin yargılanmasında "reddi hakim" krizi
KEMAL GÖKTAŞ
Danıştay, üst düzey kamu görevlileri hakkındaki soruşturma izni talepleri ile ilgili nihai kararları veren 1. Daire'de reddi hakim talebinde bulunulamayacağını bildirdi. Danıştay, Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağoğlu'nun davalık olduğu Danıştay 1. Daire üyesi Galip Tuncay Tutar'ın sendikanın tüzel kişiliği ile ilgili başvurusuna ilişkin karar veren heyette yer almasının kanuna uygun olduğunu bildirdi. Karara tepki gösteren Eminağaoğlu ise "Bu karara göre Danıştay 1. Dairesinde görevli biri kendisinin, eşinin, ailesinin, babasının bile davasına bakabilir sonucu çıkıyor" dedi.
HDP barajı nasıl aşar?
KEMAL GÖKTAŞ
HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak seçime giren HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın aldığı oylara ilişkin analizinde, HDP'nin oy artışını "Türk" seçmenlerdeki değil yine "Kürt" seçmenlerdeki artışa borçlu olduğunu, yüzde 10 barajında da yine başta metropollerde yaşayanlar olmak üzere Kürt seçmenlerin davranışının etkili olacağını ortaya çıkarıyor. HDP'nin de bu gerçeği göz önünde bulundurarak Demirtaş başta olmak üzere Kürt siyasetinin etkili isimlerini İstanbul ve İzmir gibi büyükşehirlerde aday göstermeyi tartıştığı belirtiliyor.
2 Şubat 2015 Pazartesi
Grev ertelemeye Danıştay'da dava
Hukukta Sol Tavır Derneği, metal grevinin ertelenmesini Danıştay'a taşıdı
KEMAL GÖKTAŞ
Hukukta Sol Tavır Derneği, Bakanlar Kurulu'nun metal işçilerinin grevini erteleme kararına karşı Danıştay'da dava açtı. Dernek adına başkan, eski Anayasa Mahkemesi raportörü Ali Rıza Aydın tarafından verilen dilekçede “Birleşik Metal İşçileri Sendikası tarafından uygulanmakta olan grevin, millî güvenliği bozucu nitelikte olduğu görüldüğünden 60 gün süreyle ertelenmesi” kararının yürütmesinin durdurulması ve iptal edilmesi istendi.
1 Şubat 2015 Pazar
Haksız tahrik indirimine "kötü muamele" engeli
Eşine kötü muamele eden koca "boynuzladım" diyen eşini öldürdü, Yargıtay "Haksız tahrik yok" dedi
KEMAL GÖKTAŞ
Yargıtay, "Seni boynuzladım" diyen eşini öldüren kocaya yapılan haksız tahrik indirimini, eşine daha önce "kötü muamelede" bulunduğu gerekçesiyle bozdu. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararında, sanık kocanın maktule karşı, 6 yaralama, 5 Ailenin Korunması Hakkında Kanuna muhalefet, 3 hakaret, birer defa da kötü muamele, çocuğun kaçırılıp alıkonulması ve tehdit suçlarını işlediği iddiası ile davalar açıldığına ve 4 kez mahkumiyet kararı verildiğine dikkat çekilerek "Haksız tahrikte dengenin, uzunca bir süredir maktuleye karşı haksız bir zeminde bulunan sanık lehine bozulmadığı kabul edilmelidir" denildi. Genel Kurul, yerel mahkemenin maktul kadının da kocasına karşı yaralama ve hakaret suçlarından dava açıldığını belirterek haksız tahrik indirimi yapmasını yerinde bulmadı. Karar doğrultusunda sanık kocaya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecek.
KEMAL GÖKTAŞ
Yargıtay, "Seni boynuzladım" diyen eşini öldüren kocaya yapılan haksız tahrik indirimini, eşine daha önce "kötü muamelede" bulunduğu gerekçesiyle bozdu. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararında, sanık kocanın maktule karşı, 6 yaralama, 5 Ailenin Korunması Hakkında Kanuna muhalefet, 3 hakaret, birer defa da kötü muamele, çocuğun kaçırılıp alıkonulması ve tehdit suçlarını işlediği iddiası ile davalar açıldığına ve 4 kez mahkumiyet kararı verildiğine dikkat çekilerek "Haksız tahrikte dengenin, uzunca bir süredir maktuleye karşı haksız bir zeminde bulunan sanık lehine bozulmadığı kabul edilmelidir" denildi. Genel Kurul, yerel mahkemenin maktul kadının da kocasına karşı yaralama ve hakaret suçlarından dava açıldığını belirterek haksız tahrik indirimi yapmasını yerinde bulmadı. Karar doğrultusunda sanık kocaya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilecek.