Sayfalar
▼
17 Şubat 2015 Salı
İçişleri Gezi savunmalarını otomatiğe bağladı
KEMAL GÖKTAŞ
İçişleri Bakanlığı'nın Gezi eylemlerinde yaralananların açtığı tüm tazminat davalarında mahkemelere birebir aynı savunma metnini kes-yapıştır yöntemiyle oluşturarak gönderdiği ve davacıları "makul davranmayarak olayların merkezine doğru gitmekle suçladığı" ortaya çıktı. Bakanlık, Gezi eylemleri sırasında gaz fişeğinin isabet etmesi nedeniyle bir gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya'nın açtığı tazminat davasına da diğer tazminat davalarında gönderdiği savunmayla küçük farklılıklar dışında birebir aynı bir savunma metni gönderdi. Bakanlığın, her olayın özelliğini ve iddiaları göz ardı ederek "otomotiğe" bağladığı bu savunmada "davacının aktif olarak eylemcilerin arasında yer güvenlik güçlerine direniş göstermediği kabul edilse dahi her makul insanın alacağı tedbiri almadan, olayların merkezine doğru gittiği açıktır" ifadeleri yer aldı.
Hep aynı nakarat
Sarıkaya, Taksim'deki Gezi eylemleri sırasında 11 Temmuz 2013'de, polisin attığı gaz fişeğiyle gözünü kaybettiğini belirterek İçişleri Bakanlığı aleyhine 1.000 TL maddi, 100 bin TL de manevi olmak üzere 101 bin TL tutarında tazminat ödenmesi talebiyle İstanbul 9. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. İçişleri Bakanlığı davaya gönderdiği savunmada olay günü, Taksim'de meydana gelen "yasa dışı" toplumsal olayda, kolluk kuvvetlerine şişe, taş, vs. sert cisimler ile saldırıldığını, etrafa ve kamu mallarına zarar verildiğini belirtilerek "Bunları önlemek amacıyla gösteri yapan gruplara biber gazı ve tazyikli su ile müdahale edilmiştir" denildi. 1. Hukuk Müşaviri Yardımcısı Adnan Türkdamar'ın imzasını taşıyan savunmada, yönergelere göre polisin "toplumsal olaylarda direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkili olduğu" ifade edildi. Savunmada
Gezi eylemlerine müdahale nedeniyle yaşanan olayla ilgili Bakanlığın hiçbir kusuru olmadığı savunularak "İdaremizin olay günü yasaların kendisine yüklediği görevleri yerine getirmekten öte bir eylemi olmamıştır" denildi. Borçlar Kanuna göre de kanunun verdiği yetkinin kullanılmasının "haksız fiil" sayılamayacağı belirtilen savunmada, idarenin ancak olayın meydana gelmesinde hizmet kusurunun bulunması halinde sorumlu olacağı ifade edildi. Savunmada şöyle denildi:
"Tazmin sorumluluğun doğması zararın, idarenin ağır hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması koşuluna bağlıdır. Davacı aktif olarak eylemcilerin arasında yer alıp güvenlik güçlerine direniş göstermediği kabul edilse dahi, her makul insanın alacağı tedbirleri almadan, olayların merkezine doğru gittiği açıktır."
"Bir göz için 100 bin TL fazla"
Danıştay'ın bir kararına atıf yapılan savunmada bu karara göre "Yürütülen hizmet ile zarar arasında illiyet bağı" olmadığı takdirde tazminat ödenmesine karar verilemeyeceği savunuldu. Bakanlık savunmasında ayrıca 100 bin TL manevi zarar talebinin de çok olduğu ileri sürüldü.
Kimse "makul" davranmamış, herkes "olayların merkezine gitmiş"
Erdal Sarıkaya'nın davasında gönderilen bu savunma Dilan Dursun, Muharrem Dalsüren, Aydın Aydoğan'ın açtığı tazminat davalarında ve diğerlerinde birebir aynı ifadelerle ilgili mahkemelere gönderilmişti. Her bir davanın ayrı bir özelliği olmasına rağmen, Bakanlık, bütün davacılarla ilgili "makul insan gibi davranmayarak olayların merkezine doğru gittiği" suçlamasıyla tazimanat taleplerinin reddedilmesini istedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder