Sayfalar
▼
26 Haziran 2015 Cuma
AYM'den "gizli tanık" ayarı
"Sadece gizli tanık ifadesiyle ceza verilemez"
"Tanığın neden gizli olduğunun gerekçesi gösterilmeli"
KEMAL GÖKTAŞ
Anayasa Mahkemesi, PKK adına faaliyet yürütmek ve patlayıcı bulundurmak suçlarından mahkum olan bir kişinin yaptığı başvuruda Ceza Muhakemesi Kanunu'nun en tartışmalı uygulamalarından olan gizli tanıklık ile ilgili önemli bir karar verdi. Mahkumiyet kararının yalnızca gizli tanık ifadesine dayandırılamayacağını vurgulayan AYM, "tanığın kimliğinin neden gizlendiği hususunda bir gerekçeye yer verilmemesinin ve gizli tanığın menfaatleri ile sanığın haklarının dengelenmemesinin" adil yargılanma hakkının ihlali olduğuna hükmetti. AYM bu gerekçelerle gizli tanık ifalerine dayandırılarak mahkum edilen sanığın yeniden yargılanmasına karar verdi.
Gizli tanık ifadesiyle mahkumiyet
Van Cumhuriyet Başsavcılığı "PKK üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, görevli memura etkin direnme ve örgüt propagandasını yapmak" suçlarından Baran Karadağ hakkında yürüttüğü soruşturma kapsamında kimliğinin gizlenmesi konusunda herhangi bir gerekçe göstermeden bir gizli tanığın beyanlarına başvurdu.
Karadağ hakkında bu suçlardan açılan davada da Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi gizli tanığı dinledi. Ancak gizli tanığın ifadesinin alınacağını sanık ve avukatına bildirmedi. Mahkeme de tanığın kimliğinin gizlenmesi ile ilgili bir gerekçe göstermedi. Ayrıca karara dayanak olabilecek hukukî ve fiilî nedenlere de yer vermedi.
Mahkemenin hapse mahkum ettiği Karadağ, Yargıtay'a yaptığı temyiz başvurusundan da sonuç alamayınca "gizli tanığın gerçeği yansıtmayan beyanlarına dayanılarak mahkûmiyetine karar verildiği" iddiasıyla AYM'ye başvurdu.
"Belirleyici delil olamaz"
AYM 2. Bölümü Karadağ'ın başvurusunu kabul ederek gizli tanık ifadelerine dayanan mahkumiyetin adil yargılama hakkını ihlal ettiğine karar verdi. Tanığın kimliğinin sanıklar tarafından bilinmesinin tehlike doğurduğu durumlarda ve örgütlü suçlarla mücadele için tanığın kimliğinin gizli tutulmasının mümkün olduğu belirtilen kararda şu değerlendirmeler yapıldı:
"Ancak, mahkûmiyet kararı yalnızca kimliği açıklanmayan tanığın ifadesine dayandırılamaz. Bu ifade mahkûmiyetin belirleyici delili konumuna da yükseltilemez. Gizli tanık beyanlarına ancak savunma için, tanığın ve ifadesinin inanılırlığını ve güvenilirliğini sorgulama fırsatını teminat altına alan telafi edici önlemlerin sağlanması durumunda başvurulabilir.
Bunun için savunma hakkı kısıtlamalarının asgari düzeyde tutulması gerekir. Sanığın çıkarlarının ona karşı ifade veren tanığın çıkarlarıyla dengelenmesi gerekir. Çünkü bu hallerde savunma, kimliği gizlenen kişinin, önyargılı, düşmanlıkla hareket eden veya güvenilmez biri olup olmadığını sınama veya söyleyeceklerinin inanırlığını sorgulama imkânından yoksun kalabilir."
"Adil yargılama" ihlali
Somut olayda, patlayıcı madde bulundurma ve mala zarar verme suçlarına ilişkin mahkûmiyet kararı yönünden gizli tanık beyanlarının belirleyici delil olarak kullanıldığına dikkat çekilen kararda savcılık ve mahkemenin gerekçe göstermeden, sanığa haber vermeden gizli tanığı dinledikleri belirtildi. Sanık ve avukatının gizli tanığı sorgulayamadıkları ifade edilerek "Tanığın kimliğinin neden gizlendiği hususunda bir gerekçeye yer verilmediği, hükmün belirleyici ölçüde gizli tanığın ifadesine dayandırıldığı ve bu durum nedeniyle sanık lehine mahkemece alınan teminatların da yetersiz kaldığı, dolayısıyla tanığın menfaatleri ile sanığın savunma hakkının adil bir şekilde dengelenmediği sonucuna varılmıştır. Bu sebeplerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir" denildi. AYM tespit edilen ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması bakımından yeniden yargılama yapılmak üzere kararın ilgili mahkemeye gönderilmesine karar verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder