Sayfalar
▼
18 Mayıs 2015 Pazartesi
Gezi'den sonra Valiliğe dava patlaması
KEMAL GÖKTAŞ
Gezi eylemlerinde yaralanan Aydın Aydoğan'ın İstanbul Valiliği aleyhine açtığı davada Valiliğin mahkemeye gönderdiği bir yazı, Valilik aleyhine açılan davalarda Gezi eylemlerinden sonra patlama olduğunu ortaya koydu. İstanbul Valiliği, mahkemeden savunma için ek süre isterken Valiliğe karyı açılan davaların 2013 itibariyle 5 yıllık iş hacmine ulaştığı belirtildi. Valiliğe karşı açılan davalarda yaşanan patlama, mahkemelere "kes - yapıştır" ile oluşturulan matbu savunmaların da nedenini ortaya çıkardı. Davaya savunma gönderen İl Emniyet Müdürlüğü ise davacının ayağının gaz fişeğinden ötürü yaralandığına ilişkin delil olmadığını, "ayağının takılıp düşmesi nedeniyle de" bu yaranın oluşabileceği savunuldu.
Gezi eylemlerinde yaralanan Aydın Aydoğan'ın 1000 TL maddi ve 100 bin TL manevi tazminat talebiyle İstanbul Valiliği aleyhine açtığı davada Valiliğin mahmekeden ilginç bir talepte bulunduğu anlaşıldı. Valilik tarafından mahkemeye gönderilen yazıda şöyle denildi:
5 yıllık dava sayısı
"Mahkemenizce de malum olduğu üzere, Valiliğimiz aleyhine son aylarda açılmakta olan dava sayılarındaki ciddi artışın yaklaşık olarak 2013 itibariyle 5 yıllık iş hacmine (dava sayısına) ulaştığı ve çok büyük bir iş yoğunluğuna sahip olduğu görülmektedir. Bu nedenle, gerek sağlıklı bir savunmanın yapılabilmesi. gerekse de ilgili birimlerden gerekli bilgi ve belgelerin temin edilmesinde personel açısından ve teknik işlemler açısından bu işlerin sekreterya hizmetlerini yüarüten birimlerde büyük bir sıkıntı meydana gelmiştir. Bu itibarla, mahkemeniz başkanlığı nezdinde açılan dava ile ilgili olarak yasal tebligat süresinin bitiminden itibaren 2557 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca verilebilecek yasal üst sınır ek süre verilmesi hususunu arz ederim."
Grup içinden bir kişi...
Valilik daha sonra mahkemeye gönderdiği savunmada ise 11 Haziran 2013 günü Gezi Parkı'na yapılan polis müdahalesi anlatıldı. Park içerisinde yaklaşık 5 bin gösterici olduğu belirtilen savunmada "grubun çeşitli sloganlar eşliğinde güvenlik güçlerine taş, bira şişesi, havai fişek ve inşaat malzemeleri atmak suretiyle fiili saldırıda bulundukları" iddia edildi. Taksim Meydan ve çevresinde çok sayıda gösterici topluluğunun durdurulduğu belirtilen savunmada "Grup içerisinde bir şahıs ile görüşülerek yapılan eylemin 2911 sayılı kanuna aykırı olduğu söylenerek, 'Taksim meydanında etkinlik yapan, gezi parkında çadır kuran hiçbir vatandaşa müdahale edilmeyeceği, amacın sadece AKM ve Atatürk Anıtı'nda yapılacak düzenleme olduğu, saldırgan tutum sergilememeleri, polise taş atmamaları, molotof ve havai fişeklerle saldırmamaları' yönünde defalarca uyarılarda bulunulup bir süre beklenildikten sonra halen taş ve sapanlar ve bilyelerle polislere saldıran gruba bir kez daha anonslar yapılmış ve devamında kademeli olarak eylemcilerin direncini kıracak şekilde müdahale edilmiştir" denildi.
Göz yaşartıcı gaz silahları ve mühimmatlarının, bütün modern ülke güvenlik teşkilatlarında kullanıldığı ileri sürülen savunmada davacının "İş amacıyla gittiği Taksim'de sol ayak topuğu ile tendonuna kapsül isabet ettiğine ve sağ el bileği kırığından" bahsettiğine dikkat çekilerek İş Göremezlik Raporunda ise sağ el ile ilgili herhangi bir tanı olmadığı belirtildi.
Takılıp düşmüş olabilir
Savunmada davacının, gaz fişeği nedeniyle sol ayak topuğundan vurulduğu iddiasının da soyut olduğu ileri sürülerek "Zira hastane raporlarında sadece bir yaradan bahsedilmektedir ki bu yara ayağın burkulması, bir yere takılması, düşme gibi gün içerisinde karşılaşılan kazalarda dahi söz konusu olmakta, olabilmektedir" denildi.
Aydın Aydoğan ise Valiliğin bu savunmasına karşılık olarak "Bana o gün olay yerinde ilk müdahaleyi Prof. Dr. Özdemir Aktan yaptı ve benim ambulansla hastaneye gitmem gerektiğini söyledi. Ambulansla 6 yaralı birden Taksim İlk Yardım Hastanesi'ne gittik. Burada alınan raporları soruşturma aşamasında sunmuştuk" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder