Sayfalar
▼
13 Mart 2015 Cuma
Kozmik odadan çıkan 1.5 terabaytlık harddiskte "bilirkişi" bombası
TÜRKER KARAPINAR - KEMAL GÖKTAŞ
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast iddialarıyla başlatılan ve Genelkurmay'ın kozmik odalarında arama yapılmasının yolunu açan soruşturmaya ilişkin takipsizlik kararında çok çarpıcı ayrıntılar yer aldı. Kararda Seferberlik Tetkik Daire Başkanı Tümgeneral Selahattin Kısacık'ın aramaya gelen savcıya izin vermediği, ardından mahkeme kararıyla gelen hakimin bilgisayar imajlarının yer aldığı 1.5 terabaytlık harddiski çıkarmasına da "fiilen" engel olduğu ortaya çıktı. Savcılığın, kozmik odadaki bilgisayarlardan alınan belgelerin yer aldığı bu harddiski Genelkurkmay'ın mahkemeye yaptığı itirazlar sonucu 3 yıl boyunca alamadığı, ancak 2013 yılında mahkeme kararı çıkararak alabildiği anlaşıldı. Hakim Kayan'ın mühürlediği ve 3 yıl mühürlü kalan 16 nolu kozmik odada 2013 yılında Genelkurmay Adli Müşavirliği'nin "daveti" üzerine ikinci kez arama yapıldığı da yine takipsizlik kararında yer aldı. 2010 yılında harddiskin çıkmasına önce fiilen engel olan, ardından mahkeme kararıyla emaneten "Genelkurmay'da tutulmasını" sağlayan askeri yetkililerin 2013'de harddiskin alınmasına itiraz etmemeleri ve kozmik odada ikinci kez arama yapılmasını talep eden bir yazı yazmaları dikkat çekti. Savcılığın 9 ay elinde tuttuğu harddiski, 25 Aralık soruşturmasından 2 gün sonra bilirkişiye vermesi ve hardiskle ilgili bilirkişi raporunu hazırlayan TÜBİTAK bilirkişisinin önceki gün "yanlı rapor" hazırladığı iddiasıyla görevden alınan 8 uzman arasında yer alması da dikkat çekti. Takipsizlik kararında Arınç'ı takip ettiği ileri sürülen askerlerin aslında Albay Baki Kaya'yı takip ettikleri de belirtilirken Kaya'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a oldukça yakın olan yazar Nuri Pakdil'in evine gittiği için takip edildiğine ilişkin bilgiler de yer aldı.
Kozmik odada hakime "fiili engelleme"
Savcı Tekin Küçük'ün kaleme aldığı 68 sayfalık takipsizlik kararında kozmik odadaki aramalara ilişkin detaylı bilgiler yer aldı. Savcı Mustafa Bilgili'nin, Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda mahkeme kararı ile yapmak istediği aramaya Seferberlik Tetkik Daire Başkanı Tümgeneral Selahattin Kısacık, devlet sırrı bilgiler olduğundan 11 ve 16 numaralı kozmik odaların aranamayacağını söyleyerek engel oldu. Bunun üzerine Bilgili, aramanın hakim tarafından yapılması için mahkemeden karar aldı. Hakim Kadir Kayan'ın yaptığı aramalardan sonra Tümgeneral Kısacık, Kayan’ın tutanak altına aldığı 7 belgenin çıktılarını almasına müsaade etmedi. Bunun üzerine bu belgeler, ayrı bir zarfa konulup mühürlendi ve savcıya teslim niteliğinde Kısacık’ın sorumluluğuna verildi. Kısacık, kozmik odadaki bilgisayarlardan indirilen 1.5 terabaytlık bilgilerin de kurum dışına çıkartılmasına izin vermedi. Bunun üzerine 1,5 terabaytlık sabit disklerden biri mühürlenerek, açılmadan muhafaza edilmesi için Kısacık ve Albay Nazım Demirkol'a teslim edildi. Adli delil olan ve 1,5 Terabayt'lık sabit diske alınan ikinci imajın ise savcıya teslimine karar verildi. Ancak askeri yetkililer "devlet sırrı" olduğu gerekçesiyle bu harddiskin savcıya verilmesine "fiilen" müsaade etmedi. Bunun üzerine harddisk mühürlenerek Tümgeneral Kısacık ve Albay Demirkol'a teslim edildi.
Belgeleri alamayınca odayı mühürledi
Tümgeneral Kısacık ve Albay Demirkol, arama tutanağına, hakim Kayan'ın devlet sırrı niteliğindeki belgeleri tutanağına yazarak ifşa ettiği ve belgeleri dışarıya çıkarmaya çalıştığı" suçlamasıyla şerh düştü. Fiili engelleme nedeniyle 1.5 terabaytlık harddiski alamayan Hakim Kayan, harddiski 16 nolu kozmik odada bulunan demir kasaya koydurarak, demir kasa ve oda kapısını kilitleyip mühürlettirdi.
Harddisk 2 kasaya konuldu
Genelkurmay Adli Müşavirliği de Kayan'ın tutanağına mahkemede itiraz etti. Özel Yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Genelkurmay’ın itirazını kısmen kabul ederek, 1.5 terabaytlık imajlardan birinin tanesinin 16 nolu kozmik odadaki mühürlü kasada, birinin de Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğince uygun görülecek bir yerde muhafaza edilmesine karar verdi.
Karar doğrultusunda harddisklenden biri savcı Bilgili ve askeri görevliler eşliğinde Genelkurmay Destek Kıtaları Grup Komutanı makamındaki dinlenme odasındaki kasaya konuldu.
Harddisk 3 yıl sonra alındı
3 yıl boyunca kasalarda tutulan harddisklerle ilgili sürpriz gelişme ise 2013 yılında yaşandı. Ankara TMK'nun 10. maddesi ile yetkili 2 nolu Hakimliği, savcılığın talebi doğrultusunda makam odasındaki kilitli kasaya konulan harddisklere el konulmasına ve çözülerek metin haline getirilmesine karar verdi. Genelkurmay bu defa harddiskin savcılığa verilmesine itiraz etmedi ve 2 hakim albay ve bir yarbayın gözetiminde 16 Mart 2013'de harddisk savcı Bilgili'ye teslim edildi.
İlginç bilirkişi, ilginç zamanlama
Savcı Bilgili, 1.5 terabaytlık bu harddiski teslim aldıktan 9 ay sonra, 25 Aralık operasyonundan iki gün sonra 27 Aralık 2013'te TÜBİTAK BİLGEM'den hard disklerin çözümü için iki bilirkişi istedi. TÜBİTAK BİLGEM Başkanlığı, Askeri Casusluk davası, Poyrazköy ilk raporu ve Danıştay saldırısı raporlarında da imzası olan ve geçtiğimiz günlerde "yanlı bilirkişilik yaptığı" iddiasıyla TÜBİTAK'taki görevinden alınan Burak Akoğuz ile Ebubekir Yalçınkaya’yı bilirkişi olarak görevlendirdi. Savcılığın harddiski bilirkişilere teslimi sırasında yapılan imaj alma işleminin kimler tarafından yapıldığına ilişkin tutanak ise dosyada bulunamadı. Bilirkişi Akoğuz, 28 Nisan 2014'de kendilerinden istenen dijital materyallerin incelenmesi, dosyaların listelenmesi, dosya içi üst verilerinin çıkarılması işlemlerini tamamlayarak Dijital Adli Analiz Raporu ve eklerini savcılığa teslim ettiler. Ancak bilirkişi Akoğuz'un, içinde devlet sırrı niteliğinde belgelerin de olduğu belirtilen harddiski, bilirkişi raporu ile birlikte değil, 4 gün sonra, 2 Mayıs 2014'de savcılığa teslim emesi dikkat çekti.
Adli Müşavirlikten ilginç talep: Kapatıyoruz, gelin arayın
'da aranan kozmik odada 3 yıl sonra Genelkurmay'ın talebi üzerine ikinci bir arama yapıldığı da ilk kez takipsizlik kararı ile ortaya çıktı. Buna göre Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği, 13 Haziran 2013'de savcılığa bir yazı yazarak Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın etkinleştirilmesi kapsamındaki Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı binasının devredileceği belirtilerek daha önce mühürlenen 16 nolu kozmik odadaki "devlet sırrı niteliğindeki belgelerin Birlik Komutanlığına iadelerinin sağlanması, suç olgusuna ilişkin olanların ise savcılıkça teslim alınması" istendi. Bu yazı üzerine Savcı Bilgi 18 Eylül 2013'de mahkeme kararı çıkararak mühürlenen 16 nolu kozmik odada arama yaptı ve suç unsuru olabilecek dokümanlara el koydu. Aramaya katılan Albay Kazım Evren, el konulan bazı belgelerin "brifing formu, kayıtları, özel personele ait olan 251 adet isim listesi, iş takip defteri, yönergeler, Ankara komisyon kararları ve alım emirleri, yardımcı kuvvetler" ibaresi bulunan klasördeki belgelerin "devlet sırrı" niteliğinde olduğunu belirterek aramaya itiraz etti. Ankara TMK 1 Nolu Hakimliği, itirazı reddetti.
Kozmik oda bilirkişisine Ergenekon dinlemesi
Kozmik odada yapılan ilk aramada, bilgisayarlardaki verileri alması için TÜBİTAK'tan kriptoloji uzmanı Umut Barış Erdoğan ve Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi'nden Fatih Aytaç bilirkişi olarak seçildi. Hakim Kayan, fiziki belgeleri incelerken, bilirkişiler 11 ve 16 nolu odalardaki bilgisayar, sabit disk ve CD'lerin imajlarını 1,5 terabaytlık iki adet sabit diske aldı. Bilirkişilerden Erdoğan'ın telefonlarının yasadışı biçimde Ergenekon üyesi olduğu iddiasıyla dinlenildiği ise geçtiğimiz aylardaki "paralel yapıya" mensup oldukları iddia edilen polislere yönelik operasyonda açığa çıktı. Ergenekon üyeliği iddiasıyla dinlenilen Erdoğan, polislere açılan soruşturmada "şikayetçi olmadığını" belirtmişti.
Sahte ihbar tutan polis Ergenekon araması yapmış
Takipsizlik kararında, 19 Aralık 2009'da Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a suikast yapılacağı ihbarı gelmemesine rağmen ihbar gelmiş gibi sahte tutanak düzenleyerek, 6 yıl sürecek soruşturmanın başlamasına neden olan TEM Komiser Yardımcısı Murat Yılmazer'in, 20 Mart 2008'de Ergenekon kapsamında Ankara'daki İşçi Parti Genel Merkezi, Aydınlık Dergisi ve Ulusal Kanal'da yapılan aramalara katılması da dikkat çekti.
"Nuri Pakdil" yüzünden mi takip edildi?
Takipsizlik kararında soruşturulan askerlerin Başbakan Yardımcısı Arınç'ı değil, Genelkurmay EDOK'ta görevli Kurmay Albay Baki Kaya'yı takip ettikleri belirtildi. Polislerin cep telefonu HTS kayıtları da takip ettikleri Kaya'nın gün içindeki konumlarıyla örtüştü. Buna rağmen soruşturmayı açan savcı Bilgili Kaya'nın ifadesini soruşturma başladıktan 4.5 yıl sonra, 2 Haziran 2014'de aldı.
Soruşturma sırasında Seferberlik Bölge Başkanlığı'nda yapılan aramada "Göksu" yazan bir apartman girişinin kapı zillerinin bulunduğu bölümün fotoğrafı bulundu. Yapılan araştırmada bu apartmanda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün hemşehrisi ve aile dostu olan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemlerde Ankara'ya geldiğinde zaman zaman evinde kaldığı Ahmet Sinan Poyraz ile yazar Nuri Pakdil'in oturduğu tespit edildi. Fotoğrafla ilgili bilgisi sorulan Baki Kaya ise bu apartmana Nuri Pakdil'i ziyaret için 6 ayda ya da senede bir ziyaretine gittiğini ve bir saat kalıp çıktığını anlattı.
Genelkurmay Başkanlığı Plan Şube Müdürlüğünde görev yaparken kalp krizi geçirdikten sonra 2 yıl hava değişimi alan ve sonrasında öğertmenlim yapan Kaya7nın Nuri Pakdil ziyaretleri nedeniyle takip edilmiş olabileceği değerlendirmesi yapıldı. şkanı Recep Tayyip Erdoğan, Necip Fazıl Saygı Ödülü'ne layık görülen Pakdil hakkında övgü dolu bir konuşma yapmış ve Pakdil'in konuşması sırasında ise dakikalarca ayakta beklemişti. Erdoğan daha sonra da Pakdil'i evindi siyaret etmişti.
4 yıl dinlenip takip edilmişler
Askerlerin olaydan sonra 4 yıl boyunca dinlenildiği ve teknik araçlarla izlendiği, bu sürede isnat edilen suçla ilgili konuşma, söz ya da eylemlerine rastlanmadığı belirtildi.
Evrakta sahtecilik soruşturması
Buna rağmen soruşturulan askerlerden Erkan Yılmaz Büyükköprü’nün üzerinden çıkan sarı basın kartı nedeniyle hakkında yeni bir soruşturma açıldığı belirtildi. Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü kayıtlarından kartın sahte olduğu anlaşıldı. Kartın 2008 yılında kapatılan DEMARD (Demiryolları Makinist Ateşçi ve Revizörler Derneği) dergisinden verilmiş gibi düzenlendiğini tespit eden savcılık, Büyükköprü ve Şenol Güngör hakkında "resmi belgede sahtecilik" suçundan soruşturma yürütülmesi için evrakı ayırdı.
"Evrakları yakıyoruz" konuşması da çıkmadı
Bu arada kozmik odada arama yapılmasına gerekçe olarak gösterilen ve bir erin babasıyla yaptığı konuşmada "Evrakları yakıyoruz" dediği iddia edilen dinleme kaydı da dosyadan çıkmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder