Sayfalar

15 Aralık 2014 Pazartesi

"Orada değildik" deyip işkence davasından kurtuldular

Polisler "orada değildik" dedi, mahkeme cep sinyal bilgilerine bakmadan beraat verdi

KEMAL GÖKTAŞ

İstanbul'da 1 Mayıs'a katılmak isteyen üniversite öğrencisini döverek bayılttıkları ve öleceğinden korkularak köprü altına attıkları iddiasıyla yargılanan 4 polise beraat verilmesiyle ilgili mahkeme kararının, mağdura olaydan 7 ay sonra teşhis yaptırılması ve polislerin 'orada değildik' savunması gerekçe gösterildi. Mahkeme kararının gerekçesinde polislerin cep telefonlarından baz istasyonu sinyal bilgilerinin araştırılması talebinin ise "cep telefonlarının kapsamı alanı dışındaki baz istasyonlarından da sinyal vermesi/verebilmesi" gerekçesiyle reddedildiğini belirtti.



Dövüp köprü altına attılar

İşkence mağduru M.Ç'nin suç duyurusuna göre, M.Ç, Trakya Üniversitesi'nden arkadaşı H.K ile birlikte 2009 yılında, Taksim'deki 1 Mayıs kutlamalarına katılmak için geldikleri İstanbul'da, polislerce gözaltına alındı. Bir alt geçidin merdivenlerden indirilirken 5-6 çevik kuvvet polisinin dövdüğü M.Ç, 'niye vuruyorsunuz' diyince polisler özellikle kafa, göğüs ve sırt bölgesine tekme ve coplarla vurmaya devam etti. Bir süre bu şekilde dövdükleri M.,Ç'yi ellerini arkadan kelepçeleyip çevik kuvvet otobüsüne götüren polisler burada da diğer gözaltına alınanlarla b.irlikte M.Ç'ye küfür ve hakaret etti. M.Ç'nin yüzüne biber gazı sıkan ve gazın etkisini arttırmak için üzerine su döken polisler, yaklaşık bir buçuk saat süren dayağın ve gazın etkisiyle bayılan M.Ç'nin ölmüş olabileceğinden korkunca M.Ç ve H.K'yı 'Bu çok pis kokuyor, bunu çöpe atalım' diyerek yol kenarında otobüsten attı. H.K aradığı başka bir arkadaşıyla birlikte M.Ç'yi hastaneye götürdü. Hastanede verilen raporda yaşam fonksiyonlarını orta derecede etkileyecek şekilde yaralandığı belirtildi.
M.Ç avukatı aracılığıyla polisler hakkında suç duyurusunda bulundu. Şikayet ve Adalet Bakanlığı'nın gazete haberleri üzerine yaptığı ihbar ile açılan dosyalar birleştirildi. Savcılık, olaydan 3 gün sonra ifadesini aldığı ve polislerle ilgili verdiği eşgal bilgilerini tutanağa geçirdiği M.Ç'yi 7 ay sonra İstanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne göndererek teşhis yaptırdı ve M.Ç kendini döven polisleri teşhis etti. Savcılığın yaptığı araştırmada da M.Ç'nin suçladığı polislerin olay saatinde olay mahallinde görevli olduklarını tespit etti.

Bilirkişi talebi reddedildi

Olaydan 2 yıl sonra polis memurları F.O, V.D, G.A ve F.K hakkında toplam 46 yıla kadar hapis cezaları istemiyle dava açıldı. İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2 yıl süren davada savunma yapan polisler, olayın gerçekleştiği bölgeden farklı yerlerde görev yaptıklarını savunarak suçlamaları reddetti. Polislerin amirleri de yaptıkları tanıklıklarla bu savunmaya destek verdi. Mahkeme, M.Ç'nin avukatı Özgür Urfa'nın "olaydan 3 gün sonra savcılıkta verilen eşgal bilgileri ile dosyaya gönderilen sanıklara ait fotoğrafların birlikte değerlendirilmesi için bilirkişi incelemesi" yapılması talebini reddetti.

"Orada değildik" deyip kurtuldular

Mahkeme 26 Haziran'daki duruşmada polislerin "suçu işledikleri sabit olmadığı" gerekçesiyle beraatlerine karar verdi. Mahkemenin gerekçeli kararında "M.Ç'nin olayın üzerinden 7 aydan fazla süre geçtikten sonra,  kendisine yaralama fiilinde bulunan kişilere daha çok benzediği yönünde fotoğraf polis memurlarını fotoğraflardan teşhis ettiği" belirtildi. Kararda "Görevlendirme yazıları ve dinlenen bazı tanıkların beyanlarında sanıkların olayın meydana geldiği iddia edilen mahal ya da civarında herhangi bir şekilde bulunduklarına dair delil elde edilemediği, bu haliyle katılan ve şikayetçinin iddialarının soyut kaldığı, somut delillerle desteklenmediği anlaşılmakla; sanıkların beraatlerine dair hüküm kurmak gerekmiştir" denildi.
Mahkeme M.Ç'nin avukatının "sanıkların kullandıkları cep telefonlarının sinyal bilgilerinin tespitine yönelik talebinin ise "sanıkların savunmaları, tanıkların anlatımları, görev yazıları dikkate alınarak ve bilimsel veri olarak cep telefonlarının kapsamı alanı dışındaki baz istasyonlarından da sinyal vermesi/verebilmesi hususları gözetildiğinde sanıkların hukuki durumlarını değiştirir mahiyette görülmediğinden reddedildiği" belirtildi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder