Sayfalar
▼
14 Eylül 2014 Pazar
Yargıdaki tarihi buluşmada Orhan Gazi Ertekin'den İbrahim Okur'a "Ya itirafçı olacaksınız ya da mücadele edip şehit veya gazi olacaksınız"
KEMAL GÖKTAŞ
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na 12 Ekim'de yapılacak üye seçimleri öncesinde tansiyon yükselirken yargının ve seçimin tarafları Bursa Barosu'nun düzenlediği panelde bir araya geldi. HSYK'nın en tartışmalı ve eleştirilen isimlerinden 1. Daire Başkanı İbrahim Okur ile muhalifleri Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhan Gazi'yi bir araya getiren panelde çarpıcı diyaloglar yaşandı.
Bursa Barosu'nun düzenlediği "Nasıl bir HSYK?" başlıklı panel, İbrahim Okur, Yargıçlar Sendikası, YARSAV ve Demokrat Yargı'yı bir araya getirdi. Bursa Barosu Başkanı Ekrem Demiröz, panele hükümetin HSYK seçimlerinde desteklediği Yargıda Birlik Platformu'nu davet ettiklerini ancak ret yanıtı aldıklarını söyledi. Panelde konuşan HSYK 1. Daire Başkanı ve HSYK üye adayı İbrahim Okur, 22 üyeli kurulun içinde 3 ayrı daire olduğunu ve birbirinden bağımsız kararlar aldıklarını belirterek "Dışarıda ise hangi karar verilirse verilsin, HSYK'nın tamamının kararı gibi algılanıyor. Oysa ben 1. Daire'deyim, 3. Daire’nin verdiği karar veya 2. Dairenin verdiği bir disiplin cezası benim önüme gelmiyor" dedi. 2010 referandumu ile ideal bir HSYK yapısının ortaya çıkmadığını söyleyen Okur, "2010'da tek oy sistemi iptal edilmeseydi YARSAV ve Demokrat Yargı temsilcileri de kurulda olacaktı ve eminim ki kurul bu kadar tartışılmayacaktı. Ama YARSAV bunu iptal ettirdi" dedi.
"Okur ya itirafçı olacak ya karşı tarafa teslim olacak"
Demokrat Yargı Eşbaşkanı Orhangazi Ertekin "Ben buraya konuşmaya değil, İbrahim Okur'u dinlemeye geldim. Ne diyecek, nasıl bir ses tonu ile konuşacak merak ettim" diye başladığı konuşmasında Okur'a sert eleştiriler yöneltti. Ertekin şunları söyledi:
"İbrahim Okur'a hangi avukatı gelirse gelsin hiç işe yaramaz. Son 20 yıl içinde onlarca, yüzlerce kararnamenin mutfağında olan bir insan. 'Ben 22 kişiden biriydim' diyor. Bunu Türkiye dışında bir yerde söylese, şu mantık seviyesine gülerler. İbrahim Okur geçen yıl mağrurdu. Bize bir kibirle bakıyordu. Şimdi bambaşka bir halde. İbrahim Okur'un önünde iki yol var: Ya itirafçı olacak ya da karşı tarafa teslim olacak. İçinde 5 bin ismin olduğu bin sayfalık itirafname verecek. Bunu vermiyorsa kahramanca mücüadele edecek; ya şehit olacak ya gazi olacak. İbrahim Okur için kaygılanıyorum. Onu 2 tarafın şerrinden korumamız lazım. İtirafname yazacağını düşünürlerse saldırı konusu olabilir. Her birimiz birbirimizi korumalıyız. Birbirimizle yeni bir hayat kurmayı öğrenmeliyiz."
"Kelaynak gibi hissettim"
Okur ise Ertekin'in bu sözlerine "Demokrat Yargı'nın şefkatli kollarına kabul ettiği için teşekkür ediyorum. Ama koruma deyince kendimi kelaynak gibi de hissettim" diye esprili bir dille yanıt verdi. "Korumaya ihtiyacım yok, Allah'tan başka kimseden de korkum yok" diyen Okur, "21 üyenin iradesiz olduğunu iddia etmek, onlara hakaret etmek olur. İbrahim Okur görüşünü söyler, herkes iradesini ortaya koyar. Orhangazi Ertekin'le ilgili kararda İbrahim Okur'un muhalefet şerhi vardır. 2010 seçiminden sonra Ankara Adliyesi'nde Ertekin'e uzattığım el havada kalmıştı. Mağrur olsaydım o eli uzatmazdım" dedi.
"Kirli savaşta yer almam"
Okur, cemaatle hükümet arasındaki kavga için de "HSYK’nın yaptığı bütün kötülükleri İbrahim Okur mu yaptı? Ben bilerek hatalı bir iş yapmadım, o yüzden buraya gelip konuşuyorum. Hükümetin de cemaatin de adamı dediler. Geldiğimiz nokta ortada. Kayıtsız şartsız bu kirli savaşta yanında yer almanızı istiyorlar, ben hiçbir zaman bir kirli savaşta yer almadım, bundan sonra da yer almam. Yaptığım açıklmalar var geçen yıllarda, bana bağlı olan müfettişlere ayrımcılık yapmayın diye yalvarıyorum, takiye mi yapıyorum yani?" dedi.
Ertekin ise "İbrahim Bey'in 2010'da arkasında iktidar olduğu için elini sıkmadım, şimdi arkasında iktidar yok. Artık sıkabilirim. Gelin başka bir dünya kuralım artık. Yargıda iktidar olan sonra sanık oluyor mutlaka. Birbirimize kıymanın anlamı yok. Yine kavga edelim, ama artık birbirimizi kriminalize etmeyelim" dedi.
"HSYK ayrımcılık yaptı"
Panelde söz alan Bursa Cumhuriyet Savcısı Özgür Katip Kaya, "2010 seçimlerinden sonra gelen HSYK ayrımcılık konusunda tescillidir. Milliyetçi, sosyal demokrat ve Aleviler’e ayrımcılık yaptı" eleştirisi getirirken İbrahim Okur bu eleştiriye "Kimsenin mezhebi, dini, inancı beni ilgilendirmiyor" karşılığını verdi. Panelde yargı örgütlerinin temsilcileri ve HSYK adayları da şunları söyledi:
YARSAV Başkanı Murat Arslan: HSYK güç odaklarının baskı ve tahakkümden kurtarılmalıdır. Çoğulcu ve şeffaf bir yapıya kavuşturulmalı, kimsenin ele geçirmesine olanak vermeyecek bir kurumsal yapıya kavuşturulmalıdır. HSYK seçimleri ağır tahribatı durdurma konusunda tarihsel önemdedir. YBP lehine orantısız maddi güç sergilenmekte, tehditlerle korku rüzgarları estirilmektedir. Devlet imkanlarının sorumsuzca kullanılması, kaynağı belirsiz finans desteği, HSYK seçimlerinin güvenliğini tehdit eder hale gelmiştir. Mesleğimizi saygın ve onurlu kılan bağımsızlık, hiçbir seçim rüşvetine feda edilmeyecektir. Cesur yargıç ve savcıların var olduğunu gösterme zamanı gelmiştir.
Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu: Gidilen her adliyede bir bakanlık bürokratı ile karşılaşılması, kamu gücünün sınırsızca belirli bir grubun kullanıma açılması gibi örnekler, seçimin serbest ortamda gerçekleştirilmediğini göstermektedir. Bazı hakların seçim döneminde gündeme getirilmesi yargıya olan güveni sarsmış ve yargıyı rencide etmiştir.
Bu manzarada siyasi iktidarların sorumluluğu vardır ama her dönem gücün yanında görünen HSYK’nın ve hakim ve savcıların sorumluluğu yok mudur? Hakim ve savcılar artık gücün yanında yer almayarak yargıç onur ve kimliğine sahip çıkmalıdır.
Demokrat Yargı Eşbaşkanı Muzaffer Şakar: Keşke bir yargımız olsaydı da biz bağımsızlığını, tarafsızlığını sorun etseydik. Her 4-5 yılda bir kapkaç düzeni yaşıyoruz. Bir grup iktidarı almakta ve sonra diğerlerini ezmenin yollarını aramakta. Yeni yargıyı inşa etmenin yolu, yargıyı toplumsal bir mesele haline getirmektir. Bu ülkede yaşayan büyük bir halk var ve onun yargısını inşa etmek zorundayız.
Seçimi Kızılderililer kazanmalı
YARSAV Başkan Yardımcısı ve HSYK adayı Bülent Yücetürk: Cemaat tartışması asıl sorunları gölgeliyor. 12 Ekim'de Adalet Bakanlığının listesi kazanırsa Türkiye'de kimse bağımsız, tarafsız bir yargı tarafından yargılanamaz. Bu korkunç bir düzen olur. Hakim ve savcı dosyası ile kendisi arasına hiçbir gücün girmesini istemiyor. Biz etnik kimlikler, mezhepler, tarikatlar üzerinden bir çoğulculuk değil, hukukla ilgili farklı görüşlerin temsil edildiği bir siyasi çoğulculuk istiyoruz. Ülke ve yargı normalleşmeli ve bunu da Kızılderilililer olarak biz sağlayacağız. YARSAV'a gönül verenler Kızılderili muamelesi gördü, ötekileştirildi. Biz bu savaşta taraf değiliz. İkisiyle de bağımız yok, olamaz.
"Zam ahlaksız teklif"
Yargıçlar Sendikası Genel Sekreteri ve HSYK adayı Mustafa Karadağ: Bize zam vermeyi vaat ediyorlar. Ahlaksız teklif. Yargının diğer çalışanlarına ilişkin bir şey yok. Zam vereceğiz ama yasayı seçimden sonra onaylayacağız. Bu rüşveti biz kabul etmeyelim. Sicil affı geldi, yeni taşeronların ve taşeron adaylarının yeni bir argümanı var: 'Biz bu cemaati tasfiye edeceğiz.' Disiplin affı getirirsen cemaati nasıl tasfiye edeceksin, sormazlar mı? HSYK seçimi köprüden önceki son çıkış. Siyasi iktidar ele geçirirse, kimse yargı bağımsızlığından bahsetmesin. Bu faşizme giden yollar da iyi niyet taşlarıyla döşenmesin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder