Sayfalar

14 Ocak 2016 Perşembe

Hükümet, AİHM'de sokağa çıkma yasaklarını savundu: "Güvenlik güçlerinin eylemleri nedeniyle sivil ölümle sonuçlanan olay yok"


İşte hükümetin savunması
* Hükümet, sokağa çıkma yasağı ve operasyonları Suruç ve Ankara katliamlarına bağladı...
* Hükümetin savunmasında IŞİD'in adı yok: Hükümet Suruç ve Ankara'yı IŞİD'den söz etmeden anlattı
* “PKK, öldürülen teröristlerin sivil olduğu imajını vermeye çalışıyor”
* “PKK, silahla  özerklik kurmak için saldırılarını artırdı”

KEMAL GÖKTAŞ
ANKARA - Hükümetin sokağa çıkma yasakları ile ilgili AİHM’e gönderdiği savunmada, Suruç ve Ankara patlamalarını IŞİD’in adını anmadan dile getirdiği ve özellikle Suruç patlamasından sonra terörün arttığını vurguladığı ortaya çıktı. Suruç ve Ankara katliamlarının failinin belirtilmediği savunda, sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde yapılan operasyonlarda sivillerin öldürüldüğü iddiasına karşılık olarak da “PKK, öldürülen teröristlerin sivil olduğu imajını vermeye çalışmaktadır. PKK, YDG-H aracılığıyla silahlı bir güçle özerk bir yönetim yaratmak için terör saldırılarını arttırmıştır” denildi.

Hükümet, AİHM’e Sur ve Cizre’deki sokağa çıkma yasaklarına tedbir konulması talebiyle yapılan ve AİHM’in “şimdilik” kaydıyla reddettiği başvuruya 20 sayfalık dilekçe ve 82 sayfa ekten oluşan bir savunma gönderdi.
Suruç ve Ankara'da IŞİD’in adı yok
Temmuz 2015’den bu yana devam eden terörist saldırıların artarak devam ettiği belirtilen savunmada, bu durumun değerlendirme yapılırken dikkate alınması istendi. Savunmada, Suruç katliamının olduğu 20 Temmuz 2015’den itibaren Türkiye’deki terör saldırılarının sayısının hızlı bir şekilde arttığı ifade edildi, ancak 34 kişinin hayatını kaybettiği saldırının IŞİD tarafından gerçekleştirildiği belirtilmedi. Savunmada bu olaydan 2 gün sonra, PKK’nin 2 polisi Ceyhanpınar’daki evlerinde uyurken öldürdüğü, ardından da 10 Ekim 2015’de Ankara Garı’ndaki terör saldırısında 100’den fazla insanın hayatını kaybettiği anlatıldı. Savunmada, Ankara katliamına ilişkin de IŞİD’in adına yer verilmedi.
Güneydoğu Anadolu’da artan terör saldırılarına bağlı olarak 20 Temmuz’dan itibaren 214 güvenlik görevlisi ve 14 sivilin öldürüldüğü ve 1114 güvenlik görevlisinin yaralandığı bilgisi verilen savunmada, “terör örgütü PKK tarafından düzenlenen saldırıların son dönemde artan ölçüde ulusal güvenliği ve kamu düzenini tehdit ettiği” ifade edildi. YDG-H’nin PKK’nin şehir kolu olduğu ve kırsal yapının da desteğiyle terör saldırılarında bulunarak “yaşam, özgürlük ve güvenlik, konut dokunulmazlığı” haklarını ihlal ettiği ifade edildi. Savunmada özetle şöyle denildi:
Amaç silahla özerklik kurmak..
“PKK, YDG-H aracılığıyla terör saldırılarını silahlı bir güçle özerk bir yönetim yaratmak için arttırmıştır. Pusu kurma, güvenlik kontrolü uygulama, haraç toplama, kaçırma yoluyla bölge halkı üzerinde siyasi ve sosyal baskı oluşturmayı amaçlamıştır.
Bu saldırılarının en çok görüldüğü yerler Cizre ve Sur ilçeleridir. Hendekler kazarak, barikatlar kurarak ve bombalı tuzaklar hazırlayarak, ateşli silahlar kullanarak kamu düzenini bozmaya yönelmiştir. PKK su, elektrik ve iletişim alt yapılarını tahrip ederek yerel halkın temel kamu hizmetlerine ulaşmasını engellemeye çalışmıştır.
Kötü koşullara rağmen kamu hizmetleri hala sağlanmaya devam etmektedir. Devlet yerel toplumun başta gıda ve ilaç olmak üzere temel ihtiyaçlarını göz önüne alarak bunları sağlamak için tüm yolları kullanmaktadır. Sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinde bireylere temel sağlık ve cenaze hizmetlerine ve gıda erişimine Polis acil hattı 155’i arayarak ulaşabilecekleri ilan edilmiştir.”
“Vekaletleri yok…”
Avukatların sokağa çıkma yasağı nedeniyle başvurucuların noterden vekaletlerini alamadan yaptıkları başvuru için “vekaletname olmadan yapılan başvuruların geçerli olamayacağını” savunan hükümet, ayrıca davanın “toplumun yararı gözetilerek üçüncü şahıs tarafından açılmış dava kategorisinde de görülemeyeceğini” ileri sürdü. AİHM’e ancak doğrudan veya dolaylı mağdur olan kişilerin başvuru yapabileceğini belirten hükümet,başvurucuların bu koşulları sağlamadığını ileri sürdü.
“PKK, öldürülen teröristlerin sivil olduğu imajını vermeye çalışıyor”
Başvurucuların iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve spekülatif olduğunu öne süren hükümet, “Türk hükümeti belirtmek ister ki, bu olaylarda güvenlik güçlerinin eylemleri nedeniyle sivil ölümle sonuçlanan bir olay olmamıştır. PKK, öldürülen teröristlerin sivil olduğu imajını vermeye çalışmaktadır” ifadesini kullandı. Savunmada ayrıca hükümetin gelişmeleri takip ederek sokağa çıkma yasaklarının devam etmesini sürekli gözden geçirdiği belirtildi.
Başvurucuların idare mahkemelerinde dava açarak zararlarının edilmesini talep etme hakları olduğunu belirten hükümet, bu yola gidilmeden yapılan başvurunun kabul edilmemesi gerektiğini de savundu.
Başvurucular mağdur değil
Hükümet savunmasında, ayrıca başvuruculardan hamile olan Evin Çağlı’nın 29 Aralık’ta 112 acil servisini aradığı ve ambulansla hastaneye kaldırıldığı belirtilerek doktorun sezaryen önerisini kabul etmeyen başvurucunun evine döndüğü anlatıldı. Diğer başvurucuların 112’yi aradıklarına ve hastaneye gitmek istediklerine dair bir kayıt olmadığı belirtilen savunmada, bir diğer başvurucu Sedat Aydın’ın Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvurunun ardından kendisini arayan polise Sur ilçesini terk ettiğini ve bir ihtiyacı olmadığını söylediği aktarıldı. Aydın’ın kendi çocuğu olduğunu belirttiği 2 aylık bebeğin aslında yeğeni olduğu anlatılan savunmada, bebeğin tüm aşılarının yapıldığı belirtildi.

214 güvenlik görevlisi, 14 sivil öldürüldü

Hükümet, sokağa çıkma yasakları ile ilgili şu bilgileri verdi:
* Temmuz 2015'den bu yana PKK 214 güvenlik görevlisi, 14 sivil öldürdü
* Sokağa çıkma yasağı olan yerlerde sağlık hizmeti başvuranlara sağlanmaktadır. 155 ve 112 vatandaşların hizmetlerini karşılamak için çalışmaktadır.
* Cizre Kaymakamlığı 14 Aralık’ta 471 gıda, 287 süt,  17 bebek bezi ve 8 koli de bebek gıdası dağıtmıştır. Yeterli sayıda market ve bakkal hizmet sunmaya devam etmektedir.
* Cizre Devlet Hastanesi’ndeki 203 sağlık personeli çalışmaktadır. Diyarbakır’daki hastanelerde de sağlık hizmetleri verilmektedir.
* Sur ve Cizre’de 755 kişiye sağlık hizmeti verilmiştir. 6 bin 50 ekmek, 1450 paket gıda dağıtılmıştır. Ayrıca 4 bin 322 aileye finansal yardım sağlandı.
* Bölgeyi terk edecek olanlara 1 milyon 562 bin 960 TL, esnafa da 1 milyon 753 bin 500 TL yardım verildi.
* Kalacak yeri olmayan 139 kişiden oluşan 38 aile otellere yerleştirilmiştir.
* 2 Ocak 2016  itibariyle Cizre’de 1220 kişi terör saldırılarının olmadığı bölgelere nakledilmiştir. Sur’da da isteyen herkesin nakledileceğine dair anonslar yapılmıştır.

PKK eylemleri

Başvurunun ekinde PKK’nin çeşitli eylemlerine ilişkin fotoğraflar da paylaşıldı. Bu kapsamda Cizre Hastanesine yapılan saldırı, 28 Eylül 2015’de sokağa atılan bombanın patlaması sonucu 2'si ağır 7 çocuğun yaralanması, 9 Kasım 2015'te Cizre Devlet Hastanesine roket atılması, okulların yakılması, 7 Ekim 2015'te Silopi'de 29 öğretmenin kısa süreliğine kaçırılarak örgüt propagandası yapıldıktan sonra serbest bırakılmaları, Şemdinli’de 3 yıldır solunum cihazına bağlı yaşayan 5 yaşındaki Huzeyfe Fırat isimli çocuğun Van'da ambulansla hastaneye götürülürken ateş açılması, 30 Ağustos 2015'te, Silopi’de elektrik nakil direğinin bombayla patlatılması, ambulansları tarayarak sağlık  görevlilerini yaralamaları”na ilişkin fotoğraflar da ek olarak sunuldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder