KEMAL GÖKTAŞ
Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim’deki Barış mitingine yönelik 100 kişinin ölümüne neden olan intihar saldırıları ile ilgili olarak Ankara Barosu avukatlarının hazırladığı raporda kamu görevlilerinin “kasten veya olası kastla” öldürme suçlarından bağımsız bir heyet tarafından soruşturulması istendi. Raporda polisin patlamadan sonra TOMA ile su sıktığı, gaz bombası attığı ve biber gazı sıktığı tanık ifadeleriyle anlatılırken olay yerinde olan bir tanık avukatın bu durumun en az 15-20 kişinin ölümüne neden olduğu iddiasına yer verildi. Raporda yaralıları polis aracıyla hastaneye götüren kişinin de “kamu malına zarar” suçundan gözaltına alındığı belirtildi. Kısıtlılık kararı nedeniyle ailelere ve avukatlarına hiçbir belgenin verilmediği belirtilen raporda, ailelerin otopsi raporlarını dahi hala alamadıkları vurgulandı.
“Kasten öldürme” soruşturması
On Ekim Dayanışması grubu ile avukatlar Kenan Arslan, Ebru Beşe, Doğan Erkan, Altan Görkem Gürcan, Murat Hasırcı, Deniz Vural ve Bihter Bilge Yıldırım tarafından hazırlanan 140 sayfalık raporda savcılığın sorumluluğu bulunan kamu görevlileri ile ilgili soruşturma yürütmemesi eleştirildi. Raporda kamu görevlilerinin sorumlulukları “mitingte gerekli tedbirlerin alınmaması, faillerin bilinmesine karşın fiilen, hukuken engellenmemiş olması, patlamadan sonraki polis saldırısı, ilk yardımın kesilmesi ve ölümlerin artması, patlama sonrasında ambulansların gecikmesi ve yetersiz kalması” olarak sıralandı. Raporda soruşturmanın, kamu görevlisi failleri de kapsayacak şekilde, “kasten ya da olası kast ile adam öldürme, kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçlamalarını” da içerecek biçimde genişletilmesi talep edildi. Dosyadaki kısıtlılık kararının, mağdurlar ve avukatları açısından derhal kaldırılması istenen raporda “bağımsız bir soruşturma heyeti” kurulması talep edildi. Raporda patlamaya İlişkin devletin sorumluluğunu ortaya koyan eylemleri şöyle sıralandı:
Saldırı biliniyordu
Ankara ve Suruç canlı bombacıları “El Kaide üyeliği” suçundan soruşturulurken serbest bırakılmışlardır. IŞİD’in Ankara başta olmak üzere bazı büyük şehirlerde canlı bomba eylemi yapabileceği yönünde MİT’in ve Emniyet’in elinde istihbaratlar bulunduğu , saldırganların telefon görüşmeleri dinlenirken sınırı geçip Türkiye’ye giriş yapabildikleri, saldırganların istihbarat birimlerindeki canlı bombacı listesinde oldukları ortaya çıkmıştır. Saldırganlar hakkında “yakalama kararı” olduğu, ailelerinin saldırganları Başbakanlık’a ve Cumhurbaşkanlığı’na ihbar ettikleri anlaşılmıştır. 17 Eylül 2015’deki Tunceli Emniyet Müdürlüğü yazısında, IŞİD’in mitinglerde çok sayıda canlı bomba eylemi gerçekleştirebileceği istihbaratı emniyet birimlerine bildirilmiştir. Saldırganlar istihbarat birimlerince 4 aydır aranmaktaydılar. 10 Ağustos 2015’te Emniyet, her iki saldırganın da içinde bulunduğu 16 kişilik IŞİD bombacısı resimli listesini tüm illere göndermiştir. Saldırıdan 3 gün önce de mitinge yönelik canlı bomba veya bombalı saldırı olabileceği istihbaratının gelmiştir. Saldırganların arandıklarına dair, UYAP kayıtları bile mevcuttur.
“15-20 kişi ambulans beklerken öldü”
Olay yerinde herhangi bir güvenlik önleminin alınmamıştır. Olay yerine yakın birkaç trafik polis ekibinin, olay yerinin 1 km kadar uzağında ise bir TOMA ve birkaç çevik kuvvet aracının bulunduğu ortaya çıkmaktadır. Kolluk güçleri, patlamanın ardından, sağlık yardımı ulaştırılması çabası yerine, içlerinde çok sayıda ağır yaralı bulunan kitleye, tazyikli su ve gaz bombası gibi şiddet araçlarıyla müdahale etmiştir. Olay yerinde bulunan avukat Ceren Şimşek, polisin ambulans girişini engelleyecek şekilde konuşlandığını belirterek “Bu gecikme yüzünden bir kişi alanda hayatını kaybetti. Kendisi benim gözümün önünde hayatını kaybetti” demiştir. Polisin biber gazlı müdahalesi yaralıların durumunu ağırlaştırmış, olay yerindeki sağlık personelinin yaralılara müdahalesine engel olmuştur. Avukat Onur Yaylacı, “İnsanlar, yaralıları, ambulansların yanaşacağı yere götürüp orada bekletiyordu. Buralarda beklerken ölen çok oldu. Sayısını tam hatırlayamıyorum; fakat beklerken ölen dört kişiyi bizzat gördüm. Tahminimce 15-20 kişi ambulans beklerken öldüler” demiştir.
Doktor B.S.K ifadesinde, “Doktor olduğum için yakınımda bulunan yaralılara ilk yardımda bulundum. Kendimi iyi hissetmeyince ve ortamda bulunan biber gazının etkisiyle yaralılara yardım edemediğim gibi kendi durumum da ağırlaştı. Ambulans bulmakta zorlandım” dedi. Yaralı M.E ifadesinde “Patlamadan sonra ben bayılmışım. Uyandığımda yerde yatar vaziyetteydim ve yoğun biber gazı kokusu gelmekte idi. Nefes alamadım. Olay yerinde fenalaştık” dedi.
Otopsi raporları dahi verilmedi
Ölenin ailesine tam bir otopsi raporu verilmesi gerekirken, ölü yakınları halen otopsi raporu alamamıştır. Mağdur ifadeleri salt “ifadeler alınmıştır” amacına hizmet etmekte iken, bir kısım ifadede ise “mitinge katılma amacınız nedir” şeklindeki itham edici sorular sorulmuştur. Fiziksel ve psikolojik durumu uygun olmayan yaralıların beyanlarına başvurulmak istenmiştir. Kolluk, gerçeğin ortaya çıkarılmasına yönelik sorular sormamış “bildiklerinizi anlatınız” şeklinde şablon soruyla rutine yönelmiştir. Kısıtlılık kararı, müşteki ve avukatlarını kapsamamasına rağmen, dosyadan örnek alınması engellenmektedir.”
Yaralıları polis aracıyla taşıyana gözaltı
Raporda, polis aracılıyla yaralıları hastaneye götüren D.S hakkında “kamu malına zarar vermek”, “Kamuya ait araçları suçta kullanmak” suçlamasıyla gözaltı işlemi yapıldığı anlatıldı. D.S ifadesinde şunları anlattı:
“Patlama sesini duyduktan sonra olay yerine yöneldim. Ağır yaralı bir yaşlı vatandaşı görmemiz üzerine hemen arkadaşımla birlikte yaralı vatandaşı polis aracına bindirmek istedik. Bu esnada polis aracının ön camını önceden birileri tarafından kırıldığı için hasarlı, buzlu bu yüzden de görüşü engelleyecek şekilde olduğunu gördük. Yaralı vatandaşın bu araçla taşıyabilmemiz için önümüzü görmemiz gerekiyordu. Bu yüzden tekmeyle görme alanı açtık. Arkadaşımla ile birlikte yaralı şahsı araca bindirdik. Yola devam ettik. Araç hareket ettikten sonra Ankara Hastanesine doğru giderken yolda bir polis ekiplerinin yanında durduk ve ambulans çağırmalarını istedik. Onlarda ambulans çağırarak, yaralıyı vatandaşı 112 unsurlarıyla hastaneye gönderdiler.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder