Sayfalar

27 Haziran 2015 Cumartesi

Mahkemeden, zina tartışmasında Kur'an referanslı karar


KEMAL GÖKTAŞ

Ankara 8. Aile Mahkemesi, ortak konutlarına akşam 22.00 sıralarında bir adamın geldiğini öğrenen kocanın polisle birlikte, yanına kamera da alarak yaptığı baskın sonrasında "zina" nedeniyle açtığı boşanma davasını reddetti. Yargıtay'ın "Kadının yalnızken geceleyin bir başka erkeği ortak konuta alması, zinanın varlığına delalet eder" gerekçesiyle verdiği bozma kararına da direnen mahkeme "Sadece aynı evde bulunmanın zina için yeterli olmaz. Yan delillerle desteklenmesi gerekir" diyerek zina iddiasını ikinci kez reddetti. Kadınların kolayca zina suçlamasıyla karşı karşıya kalmaması yönünde hüküm kuran mahkemenin gerekçeli kararında zinanın Kur'an'da nasıl geçtiğine ilişkin bölümlere yer vermesi ise başka bir tartışmanın fitilini ateşledi.


Polisli, kameralı baskın

1998'de evlenen ve 2007'de bir çocukları olan C.K ile G.K arasında şiddetli geçimsizlik baş gösterdi. İşi nedeniyle eşinden başka bir şehirde yaşayan C.K boşanma davasının dilekçesinde, karısının 2010 yılından itibaren kendisine kötü davranmaya başladığını, hakaret ettiğini ve ardından kendisini aldattığını düşünmeye başladığını belirtti. Dilekçeye göre, eşinin S.D isimli erkeği eve aldığını haber almasından sonra, konut dokunulmazlığını ihlal suçundan soruşturma yapılması için polis eşliğinde bir baskın düzenledi. Tuvalet tarafında saklanırken bulunduğu iddia edilen S.D, G.K ile birlikte "konut dokunulmazlığını ihlal" suçundan gözaltına alınarak karakola götürüldü. S.D burada verdiği ifadede G.K ile "daha önce de bir kez G.K'nın evine geldiğini, onun eşinden boşanacağını bildiğini, olay günü saat 15.005'da arayıp kocasının evde olmadığını öğrendiğini, 22.00 sıralarında G.K'nın evine geldiğini, ancak ilişkiye girmediklerini, daha önce de cinsel birlikteliklerinin olmadığını" söyledi.

Zina yok, geçimsizlik var

Bu olayın ardından C.K karısı aleyhine "zina" ve "şiddetli geçimsizliğe" dayalı olarak boşanma davası açtı. Ortak çocuklarının velayetini de talep eden C.K karısından çocuk için 1.500 TL iştirak nafakasının yanı sıra 1 milyon TL maddi ve 1 milyon TL manevi tazminat talep etti. Bu davaya karşılık dava açan G.K da boşanmaya eşinin kusurlu davranışları ile sebep olduğunu belirterek boşanmaya karar verilmesini ve tazminat talebinin reddedilmesini istedi. G.K, mühendis olan iş arkadaşı ile işle ilgili bir konuyu konuşmak üzere evlerinin salonunda oturdukları sırada evin dış kapısının yumruk ve tekmelerle vurularak kapıyı açmasının istendiğini, kapıyı açtığında karşısında elinde kamera ile kayıt yapan kocasını ve yanında polis memurlarını gördüğünü anlattı. Şoka girdiğini. kocasının ağır hakaretlerine maruz kaldığını belirten kadın, misafiri ile birlikte zorla karakola götürüldüklerini ve 3-4 saat tutulduklarını söyledi.
Ankara 8. Aile Mahkemesi ise kararında zina yapıldığına dair delil elde edilemediğini belirterek "zinaya dayalı boşanma talebinin" reddine karar verdi. Mahkeme, C.K'nın "şiddetli geçimsizlik" iddiasını ise yerinde buldu. Ortak çocuğun anneye verilmesine karar veren mahkeme, kocanın 400 TL iştirak nafakası ödemesine karar verdi. Mahkeme ayrıca kadının kusurlu davranışlarla boşanmaya neden olduğuna hükmederek kocasına 10 bin TL maddi ve 10 bin TL manevi olmak üzere toplam 20 bin TL tazminat ödemesine karar verdi.

"Aynı evdelerse zina vardır"

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ise mahkemenin bu kararını bozdu. Dairenin kararında kadının, ortak konuta saat 22.00  sıralarında "erkek aldığı" ve bu kişinin tuvalette gizlenmiş halde bulunduğunu belirterek bu olay öncesinde de kadınla söz konusu erkeğin arasında çok sayıda telefon görüşmesi olduğuna dair kayıtlar olduğuna dikkat çekti. Kararda, "Kadının yalnızken geceleyin bir başka erkeği ortak konuta alması, zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Tarafların zina sebebiyle de boşanmalarına karar verilmesi gerekir" denildi. Daire, bu nedenlye çocuğun velayetinin babaya verilmesi gerektiğine karar verdi. Karara karşı çıkan Daire üyesi Ömer Uğur Gençcan ise zina sebebi hakkında olumlu-olumsuz karar vermeyen yerel mahkemenin yerine Yargıtay'ın delil değerlendirmesi yaparak zina vardır demesinin mümkün olmadığı yönünde şerh koydu.

"Başka deliller gerekir"

Yargıtay'ın bu kararına direnen yerel mahkeme ise eve baskın yapıldığını ancak tanık beyanlarına göre zinanın olduğunun ispatlanamadığını savundu. Mahkeme kararında davalı kadının olay tarihinde iki tırnağının çekilmesi nedeniyle raporlu olduğunu, iş arkadaşı S.D'nin de kendisine geçmiş olsun ziyaretinde bulunduğunu anlattığı belirtildi. S.D'nin tuvalette saklandığı iddiasına ilişkin olarak "Açılan kapının arkasında açılış yönüne göre tuvaletin bulunması sebebiyle kapının arkasında misafirin kalması onun saklandığı anlamına gelmez" denildi. Mahkeme kararında eğitim düzeyi yüksek iki kişinin bu sebeple birbirlerini ziyaret etmelerinde bir gariplik bulunmadığı da savunularak tarafların olay sırasında giyinik olduklarına da dikkat çekildi. "Yargıtay her ne kadar aynı ev içinde bulunmayı zina için geçerli kabul etmiş ise de bunun yan delillerle desteklenmesi gerekir. Sadecae aynı evde bulunmanın zina için yeterli olmayacağı kabul edilmelidir" denilen kararda aynı cinsle, hayvanlarla ilişkinin, yapay aşılanmanın ve 'aşıkane hareketlerin' zina sayılmadığına ilişkin Yargıtay'ın önceki kararları olduğu hatırlatıldı ve hasta sesebiyle aynı evde bulunmanın zina sayılmasının "toplumun gelişen yapısı da dikkate alındığında doğru olmadığı" vurgulandı.

Kuran'a göre zina!

Mahkemenin bu kararında Medeni Kanun'un yanı sıra Kur'an'da zinanın nasıl düzenlendiğine ilişkin gerekçelere yer vermesi ise dikkat çekti. Kararda şu ifadeler kullanıldı:
"Türk Medeni Kanunu 161 uyaırnca eşlerden biri zina ederse diğer eş boşanma davası açabilir. Ancak yasamızda zinadan hangi haraketin murad edildiği açıklanmamıştır. Türk lugatında zina evli bir kişinin eşinden başkasıyla cinsi münasebette bulunması şeklinde tanımlanırken Kur'an'a göre zina insanlığı, toplum ve birey olarak dejenere eden bir illettir. Had, Allah hakkı olarak yerine getirilmesi gerekli bulunan sınırlı ve belli bir ceza olup cina haddi gerektiren suçlardandır ve Kur'an'da zina, kadın ve erkek açısından gündeme getirilerek açık bir kötülük olarak belirtilmektedir. İslam Hukukunda zina evlilik dışı ilişkidir."

Yeniden daireye

Mahkeme bu nedenlerle önceki kararında direndi. Mahkemenin direnme kararı üzerine dosya Hukuk Genel Kurulu'na geldi. Genel Kurul mahkemenin önceki kararını genişleterek gerekçelendirmesinin "yeni bir hüküm" olduğu sonucuna vararak dosyayı karar vermesi için Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'ne gönderdi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder