Sayfalar

23 Aralık 2014 Salı

İçişlerinden "makul şüpheden" sonra "makul insan" kriteri


"Eyleme katılıp polise direnmedi ama makul insan gibi de davranmadı!"

KEMAL GÖKTAŞ

Temizlik işçisi Muharrem Dalsüren'in Gezi eylemleri sırasında Ankara'nın en merkezi yeri olan Kızılay'da polis aracından atılan gaz bombası ile bir gözünü kaybetmesine ilişkin davada İçişleri Bakanlığı'ndan ilginç bir savunma geldi. Bakanlık, caddeyi süpürüp konteynrı almaya giderken gözünden vurulan temizlik işçisinin açtığı tazminat davasında sorumluluk kabul etmezken "Davacı aktif olarak eylemcilerin arasında yer alıp güvenlik güçlerine direniş göstermediği kabul edilse dahi, her makul insanın alacağı tedbirleri almadan, olayların merkezine doğru gittiği açıktır" ifadelerine yer verildi.

Temizlik yaparken gözünü kaybetti

Çankaya Belediyesi'nde temizlik işçisi olarak çalışan Muharrem Dalsüren, 3 Haziran 2013'de Çankaya Belediyesi önünde polis aracı Akrep'ten atılan gaz bombası ile gözünden vuruldu ve sağ gözünü tamamen kaybetti. Savcılığa suç duyurusunda bulunan Dalsüren, caddeyi süpürüp konteynırı almaya giderken göstericilere polisin müdahele ettiğini, 30 metre uzaklıkta bulunan Akrep'ten hedef gözetilerek gaz bombası atıldığını ileri sürdü. Dalsüren, gözünü kaybetmesine neden olan gaz bombasını atan polisten şikayetçi oldu. Savcılık Ankara'nın göbeğinde yaşanan olayda failleri aradan geçen 1.5 yıla rağmen bulamadı. Dalsüren, bu süreçte İçişleri Bakanlığı aleyhine 100 bin TL manevi ve bin TL maddi tazminat talebiyle dava açtı. Dava dilekçesinde, Dalsüren'in işini yaparken Akrep adı verilen polis zırhlı aracından atılan bir gaz bombası nedeniyle gözünü kaybettiği belirtilerek İçişleri Bakanlığı'nın tazminat ödemesi istendi.

"Makul insan"

İçişleri Bakanlığı'ndan Ankara 4. İdare Mahkemesi'ne sunulan savunmada, Gezi eylemlerine müdahale nedeniyle yaşanan olayla ilgili Bakanlığın hiçbir kusuru olmadığı savunularak "İdaremizin olay günü yasaların kendisine yüklediği görevleri yerine getirmekten öte bir eylemi olmamıştır" denildi. Borçlar Kanuna göre de kanunun verdiği yetkinin kullanılmasının "haksız fiil" sayılamayacağı belirtilen savunmada, idarenin ancak olayın meydana gelmesinde hizmet kusurunun bulunması halinde sorumlu olacağı ifade edildi. Savunmada şöyle denildi:
"Tazmin sorumluluğun doğması zararın, idarenin ağır hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması koşuluna bağlıdır. Davacı aktif olarak eylemcilerin arasında yer alıp güvenlik güçlerine direniş göstermediği kabul edilse dahi, her makul insanın alacağı tedbirleri almadan, olayların merkezine doğru gittiği açıktır."

"Bir göz için 100 bin TL fazla"

Danıştay'ın bir kararına atıf yapılan savunmada bu karara göre "Yürütülen hizmet ile zarar arasında illiyet bağı" olmadığı takdirde tazminat ödenmesine karar verilemeyeceği savunuldu. Bakanlık savunmasında ayrıca 100 bin TL manevi zarar talebinin de çok olduğu ileri sürüldü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder