Sayfalar
▼
5 Haziran 2014 Perşembe
İzmir'de karakolda dövülen kadına 8, polislere 1 yıl hapis istendi
KEMAL GÖKTAŞ Ankara
İzmir’de Karabağlar Polis Merkezi’nde Fevziye Cengiz isimli kadını feci şekilde dövdükleri görüntülerle ortaya çıkan polislerin “işkence” suçundan yargılandığı davada skandal yaşandı. İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davada mütalaasını veren savcı Göksel Er, işkenceden yargılanan 3 polisten 2’sine 1.5 aydan 1 yıl 1 aya kadar hapis cezası isterken, bir polisin ise beraatine karar verilmesini talep etti. Savcı Er, mağdur Fevziye Cengiz hakkında ise polislere hakaret ettiği ve direndiği gerekçesiyle 2 yıl 1 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası istedi. Polis Merkezi'nde iki polis tarafından yere yatırılarak kelepçelendikten sonra dakikalarca dövülen kadın hakkında bu cezanın istenmesine neden olan fiilleri ise “gözaltına alınırken hakaret ettiği, polisin koluna eliyle vurduğu, tırmaladığı ve ittiği” iddiası oldu. Savcı Er, görüntülere yansıyan vahim dayağı işkence olarak saymama gerekçesini ise “Sanık polisler tarafından ani kararla polis merkezindeki bir odadaki görevlilerin dışarıya çıkartılarak hızla ortamın uygun hale getirilmesi ve burada Fevziye Cengiz’in dövülmesi, olayın sistematik bir şekilde gerçekleştiği anlamına gelmez. Olayımızda sanık polislerin işkence kastı ile değil, kendilerine hakaret edilmesinden duydukları kızgınlıkla bu suçu işlemişlerdir” gerekçesiyle açıkladı.
İşkence görüntüleri
İzmir'de 2011 yılında ailesiyle birlikte eğlenmeye gittikleri müzikholde gözaltına alınan Fevziye Cengiz'in karakolda yediği feci dayağın görüntüleri Vatan gazetesi tarafından ortaya çıkarılmıştı. Polis merkezinin kameralarındaki görüntülere göre polisler Hakan Yörük ve Beyit Sezgen, genç kadını bir masanın arkasına götürerek tekme ve tokat atıyor, saçını çekiyordu. Genç kadını kameranın görmediği kapı eşiğine götüren polislerin inip kalkan kolları görülüyordu. İki polis döverek kadını bu defa masanın altına yatırıyor ve ellerini arkadan kelepçeliyordu. Kadının özellikle yüzüne vurmaya devam eden iki polisin ağız hareketlerinden küfür ettikleri ve bağırdıkları anlaşılıyordu. Polislerden biri genç kadının üzerinde durarak dakikalarca tokat atmaya ve saçını çekmeye devam ediyordu. Bu sırada odaya bazı resmi polisler girip çıkıyor ancak dayağa müdahele eden olmuyordu. Dayağı baştan beri seyreden resmi bir polis ise (Nevzat Ataseven) perdeyi çekerek dayağın dışardan görünmesini engellemeye çalışıyordu.
"Eli ile kolumuza vurdu, tırlamadı, itti”
Olaydan sonra Fevziye Cengiz hakkında şikayetçi olan 3 polis, Fevziye Cengiz'in kimliği olmadığı için karakola davet ettiklerini ancak alkollü olan Cengiz'in kendilerine direndiğini, kollarından tutup götürmeye çalıştıkları sırada kendilerine küfür ettiğini iddia ettiler. Polisler Cengiz'i kendilerini yaralamakla suçlarken bir polis "Kollarından tutmadan önce sanık eli ile kolumuza vurdu" derken diğer polis "Benim kollarımı tırmaladı" diye ifade verdi. Şikayetçi üçüncü polis ise "Eliyle itti" dedi.
İşkence davası açıldı
Görüntülerin çıkmasının ardından polisler hakkında açılan “yaralama” davasında da skandallar yaşandığı anlaşıldı. Görüntüleri izleyerek bilirkişi raporu hazırlayan iki polisin görüntülerdeki dayaktan hiç bahsetmedikleri ortaya çıkınca sanık polisler hakkındaki dava da “işkence”ye dönüştü ve dava ağır ceza mahkemesine gönderildi. Ancak İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada mütalaa veren savcı Göksel Er, skandal bir mütaalaya imza attı. Er, müzikholde çalışan kadın garsonların sonradan verdikleri ifadelere dayanarak Cengiz’in kimliğinin yanında olmaması nedeniyle gözaltına alınırken polislere küfür ettiklerini savundu. Cengiz’in, eşinin ve damadının polisin Cengiz’e küfür ettiği yönündeki ifadelerini “akrabaları” olduğu için inandırıcı bulmadığını belirten savcı Er, karakoldaki feci dayağın ise “polisin zor kullanma yetkisinin aşılması” olarak değerlendirdi. Fevziye Cengiz’in küfür ettiği ve polislere direndiği için polislerin “haksız tahrik” altında kaldıklarını iddia eden savcı olayın adi geliştiğini belirterek işkence sayılamayacağını savundu.
Mağdura 8 yıl 9 aya kadar hapis
Savcı Er bu gerekçelerle Fevziye Cengiz hakkında “Birden fazla kamu görevlisine görevlerinden dolayı aleni hakarette bulunmak” suçundan 1 yıl 5 ay 30 gün ila 3 yıl 6 ay arası hapis istedi. Savcı, Cengiz’in ayrıca “görevi yaptırmamak için direnme” suçundan 7.5 aydan 5 yıl 3 aya kadar hapis cezası istedi. Cengiz hakkında istenen hapis cezası her iki suç için toplam 2 yıl 1 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası oldu.
Polislere 1 yıl 1 ay
Savcı buna karşın sanık polis memurları Beyit Sezgen ve Hakan Yörük hakkında “zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması” hükümlerinin işletilmesini istedi. Savcı Fevziye Cengiz’i dakikalarca dövdükleri, yere yatırarak üstüne çıktıkları sabit olan bu iki polis memuruna “kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kullanarak basit yaralama” suçundan 6 aydan 1.5 yıla kadar hapis cezası istedi. Ancak bu suçu haksız tahrik altında işledikleri iddiasıyla cezanın 1.5 aydan 1 yıl 1 ay hapse düşürülmesini istedi. Savcı Sezgen ve Yörük’ün Fevziye Cengiz’e hakaret ve tehdit ettiği iddiasına ilişkin yeterli delil olmadığı gerekçesiyle beraatlerine karar verilmesini istedi. Hakkında işkence suçundan dava açılan sanık polislerden Tekin Doğan’ın da suçun sabit olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmesini istedi.
İşkenceyi gizleyene 3-9 ay
Fevziye Cengiz dövülürken perdeleri kapatarak dışarıdan görülmesini engelleyen polis Nevzat Ataseven’e ise “yaralama suçuna yardım” etmekten sadece 3 aydan 9 aya kadar hapis cezası verilmesi istendi.
Duruşmada taraf avukatları savcının esas hakkındaki görüşüne karşı beyanlarını hazırlamak için süre istedi. Mahkeme heyeti de duruşmayı bu nedenle erteledi.
Savcıdan “alkollü” vurgusu
Savcı Er, görüşünde, Fevziye Cengiz’in alkollü olduğunu birkaç vurgulaması dikkat çekti. Er, “sanık polislerin, alkollü olan ve polislerin görevini yapmasına direnip onlara hakaret eden Fevziye Cengiz’e duydukları kızgınlıktan ve ani olarak gelişen bir çok kez vurarak hayati tehlike geçirmeyecek şekilde yaralanmasına sebebiyet vermişlerdir. Sanık polisler tarafından ani kararla polis merkezindeki bir odadaki görevlilerin dışarıya çıkartılarak hızla ortamın uygun hale getirilmesi ve burada Fevziye Cengiz’in dövülmesi, olayın sistematik bir şekilde gerçekleştiği anlamına gelmez. Olayımızda sanık polislerin işkence kastı ile değil, kendilerine hakaret edilmesinden duydukları kızgınlıkla bu suçu işlemişlerdir” dedi.
Kimliği yok diye
Fevziye Cengiz, ifadesindeki anlatımlara göre, olay şöyle gelişmişti: Cengiz, eşi, kızı, damadı ve kayınbiraderi ile İzmir'de bir müzikhole eğlenmeye gitti. Diğer yakınları dışarda sigara içtikleri sırada polis müzikholü bastı. 3 sivil polis kimliklerini göstermelerini isteyince, Fevziye Cengiz'in eşi Murat Cengiz, kendi kimliğini bu şahıslara vermek üzere garsona uzattı ve sonra da yakın mesafeye park ettikleri arabalarında eşinin çantasının içinde olan kimliğini almak için dışarı çıktı. Fevziye Cengiz de yanına gelen polislerden birine "Eşim kimliğimi almaya arabaya gitti, bir dakika bekleyin" diye açıklamaya yapmaya çalışırken arkadan gelen sivil polislerden biri genç kadına vurdu ve "Gitmek istemiyor musun, kahpe" diye bağırdı. Polis, Cengiz'i zor kullanarak gözaltına aldı. Cengiz, yol boyunca ve karakolda dayağın devam ettiğini, karakolda 2 polisin kendisini feci şekilde dövdüklerini, cinsel tacizde bulunduklarını ve yere yatırıp kelepçeleyip dövmeye devam ettiklerini anlattı. Bu esnada resmi giyimli bir polisin de dışarıdan gözükmesin diye perdeleri kapattığını anlatan Fevziye Cengiz'in ifadalerinin doğru olduğu, karakoldaki güvenlik kameralarının savcılıkça getirtilmesi üzerine ortaya çıktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder