Sayfalar
▼
17 Mart 2014 Pazartesi
Sarısülük davasında bilirkişi raporu: "Sahık polis Şahbaz'ın raporları sahte"
Kemal GÖKTAŞ
Gezi eylemleri sırasında Kızılay'da Ethem Sarısülük'ü vurarak öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz'ın olaydan sonra aldığı sağlık raporlarının sahte olduğunun Ankara Tabip Odası tarafından yapılan bilirkişi incelemesi ve hastane kayıtlarının tetkiki sonunda kanıtlandığı belirtilerek savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Sarısülük ailesi adına avukat Kazım Bayraktar, Sarısülük cinayetinin zanlısı polis memuru Ahmet Şahbaz ile özel hastanenin adli tıp uzmanı doktarları T.A ve U.B hakkında "sahte rapor düzenlemek ve kullanmak" suçlarından dava açılması istendi. Şahbaz'ın aldığı raporların hastanenin bilgisayan sisteminde yer almadığı belirtilen suç duyurusunda, 1 Haziran'da aldığı iddia edilen raporda yer almayan bazı yara izlerinin 3 ve 10 Haziran'da alınan raporlarda yer aldığı, sanık polisin aradan geçen sürede iyileşeceğine yeni yara izlerinin raporlara eklendiği belirtildi. Dilekçede, sanık polisin "Havaya ateş ederken bileğime taş geldi" savunmasını inandırıcı kılabilmek için ilk raporda yer almamasına rağmen sonraki raporlara "el bileğinden yaralanma" şeklindeki bulgunun yazıldığı ifade edildi.
ATO RAPORU: "NEDENSELLİK BAĞI YOK, BİLİMSELLİKTEN UZAK, YOK HÜKMÜNDE"
Ankara Tabip Odası'nın Şahbaz'ın raporları ile ilgili biri ortopedi ve travmatoloji diğeri adli tıp uzmanı iki bilirkişiden oluşan heyetin 6 Mart 2014 tarihli raporunda şu tespitler yer aldı:
“01 Haziran 2013 tarihli ilk raporun tanı bölümünde darp edilme dışında hiç bir şey yazılmamış olup, lezyon ve patalojik bulgular tarif edilmemiştir. Buna karşın iki gün istirahat verilmiştir. İstirahatin gerekçesi bu raporda bulunamamıştır. Bu nedenlerle tıbbi bilimsellikten uzak ve yok hükmündedir. 2. ve 3. raporlarda ise lezyonlar tarif edilmiştir. Bu lezyonlar “diz kontüzyonu, uyluk kontüzyonu, dirsek burkulma ve gerilmesi, ayak bileği kontüzyonu”dur. Ancak 3. raporun 2. rapordan tek farkı 'el bileği ve korpusun lagamentinin travmatik yırtığı' şeklinde bir tanının eklenmiş olmasıdır. Zaten böyle bir yaralanma büyük oranda kişinin kendi eylemi ile oluşabilir. Kişinin hastaneye ilk başvuru günü ile 2. ve 3. başvuru günleri arasında 2 ve 9 gün bulunmakta olup 1 Haziran 2013 tarihli raporla, bu raporlar arasında travmatik yönden bir ilişki kurulması mümkün değildir. Çünkü aradan geçen 2 ve 9 gün içinde düşme, trafik kazası geçirme, kendi kendini yaralama ve benzeri bir çok olasılıkla 2. ve 3. raporda tanımlanan bulgular oluşabilir. Nedensellik ilişkisinin kurulamamasının iki nedeni vardır. Birincisi; 1 Haziran 2013 tarihli raporlarda tanımlanan bulguların bir çok nedenle oluşabilme olasılığıdır.
Ayrıca Hastane tarafından düzenlenmiş olan 1 Haziran tarihli raporda bulgular batında, sağ ve sol ön kolda abrazyon olduğudur. Bunlarda da lezyonların derinliği ve boyutları bildirilmemiştir. İstirahat raporları ile adli rapor arasında hem usul yönünden hem de tıbbi bilimsellik açısından çelişkiler mevcuttur. Yine de adli raporda basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olduğu, vücudunda acı veren veya sağlığını ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan bir durum olmadığı tespit edilmiştir. 3. raporda belirtilen el bileği ve korpusun ligamentinin travmatik yırtığı; basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte bir yaralanma değildir. Ayrıca Genel Adli Muayene Formunda belirtilmiş olan bulgularla 3 ve 10 Haziran .2013 tarihli istirahat raporlarında tanımlanmış olan bulgular arasında da nedensellik ilişkisi kurulması mümkün değildir.”
RAPORLAR KAYITLARDA YOK
Bu rapor üzerine avukat Bayraktan tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verilen suç duyurusu dilekçesinde Şahbaz'ın verdiği ifadelerde meşru savunma yaptığı sırada havaya ateş ettiğini, Sarısülük'ü kasten öldürmediğini, göstericilerin saldırısı sırasında yaralandığını ve ambulans ile hastaneye kaldırıldığını, üç kez istirahat raporu aldığını iddia ederek “Ben ateş ettiğim sırada birinin yaralandığını farketmedim. Biraz ilerde konuşlanmış olan çevik kuvvet ekibinin yanına gittim. Yaralandığım için ambulans çağırdılar. Ambulans ile hastaneye gittim ve gece saat 22 sıralarına kadar hastanede tedavim devam etti. Tedavi sonrasında istirahat raporu düzenlendi. Toplamda 16 gün istirahat raporu verdiler” dediği hatırladıldı.
Dilekçede Şahbaz'ın sunduğu raporların, soruşturmada lehine delil olarak kullanabilmesi için sonradan düzenlendikleri, tarih ve içerik itibariyle gerçeği yansıtmadıkları, sahte oldukları savunularak raporların tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının USVS (Ulusal Sağlık Veri Sistemi) kapsamında yer alan verilerini “sağlık net 2” sistemine göndermeleri zorunlu olmasını rağmen doktorların Şahbaz'ın raporlarını USVS kayıtlarına girmedikleri belirtildi.
RAPORA "BİLEK YARASI" EKLENMİŞ
Şahbaz'ın aldığı 1 Haziran 2013 tarihli ilk raporda yer alan “basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olduğu” tespit edilen darp izlerinin, 3 Haziran 2013 tarihli raporda değiştiği ve 10 Haziran 2013 tarihli raporda “El bileği ve karpusun ligamentinin travmatik yırtığı” şeklinde yeni bir tanı eklendiği belirtildi. Şahbaz'ın yaralarının giderek iyileşeceği yerde yeni bir yara eklendiğine dikkat çekilen suç duyurusunda "Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olan bu yaralar için üç kez 16 gün istirahat verilmesi kuşkuyu artırmaktadır. Raporların hiçbirinde saat yoktur. 3 Haziran'daki rapor ile ile 10 Haziran'daki rapor, tarihlerdeki farklılığa rağmen protokol numaralarının aynıdır" denildi.
3 Haziran'daki raporda olmamasına rağmen 10 Haziran'daki rapora ayrıca "El bileği ve karpusun ligamentinin travmatik yırtığı” tanısı eklendiğine dikkat çekilen dilekçede bu tanının eklenmesinin amacının sanığın “havaya ateş ederken bileğime taş taş geldi” savunmasına dayanak oluşturacak şekilde sahte kanıt yaratmak olduğu ifade edildi.
OLAY TUTANAĞINDA İMZASI VAR
Şahbaz'ın olay günü hastanede saat 22.00'ye kadar kaldığını ve bu tarihten itibaren istirahat raporları aldığını söylemesine rağmen, 2 Haziran 2013 tarihinde görev başında olduğu, yaklaşık 40 polis memur, amir ve müdürünün imzaladığı “Olay Tutanağı”na imza attığı belirtilen dilekçede şöyle devam edildi:
"'Sarısülük'ün vurulduğunu olaydan iki gün sonra medyadan öğrendim' diyen şüphelinin imza attığı tutanağın tarihi olaydan bir gün sonradır ve tutanakta
'Polis memuru Ahmet Şahbaz'ın uyarı ateşi yaptığı esnada eylemci grup tarafından yakın mesafeden atılan çok sayıda taş kendisine isabet etmiştir. Bu esnada saldırgan grubun arasında bulunan Ethem Sarısülük'ün yere düştüğü ve devamında ambulansla hastaneye gönderildiği gözlemlenmiştir' denilmektedir.
Dilekçede doktorların her birinin iki kez sahte rapor düzenleme suçu işledikleri, Şahbaz'ın ise farklı tarihlerde üç ayrı sahte raporu hem çalıştığı kurumda hem de yargılandığı davada sahte kanıt olarak kullanarak aynı suçu 6 kez işlediği ifade edildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder