Kemal GÖKTAŞ
Anayasa Mahkemesi’nin İlker Başbuğ’a tahliye yolunu açan kararında Yüce Divan sürprizi çıktı. AYM’nin gerekçeli kararında Başbuğ’un yargılama yerinin Yüce Divan olduğu iddiasının “dayanaktan yoksun olmadığı”, ancak bu konudaki kararın Yargıtay’ca verilmesi gerektiği belirtildi. Kararda, gerekçeli kararın 7 ayda yazılmamış olması nedeniyle Yargıtay’ın temyiz incelemesini yapamadığı ve bu yüzden Başbuğ’un Yüce Divan iddiası ile ilgili bir karar verilemediği vurgulandı. AYM, bu nedenle hakkında hüküm verilmiş olmasına rağmen Başbuğ’un tahliye talebinin mahkemece yeniden değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti.
AYM’’nin oybirliği ile aldığı kararının gerekçesinde, Başbuğ’un Yüce Divan’da yargılanması gerektiği görüşü hatırlatıldı. Bu talebin ve yerel mahkemenin mahkûmiyet kararının gerekçesini yasal süre içinde bitirmemesi nedeniyle tahliye talebi hakkında karar verilmemesine ilişkin şikâyetin “dayanaktan yoksun olmadığı” belirtilen AYM kararında özetle şöyle denildi:
TERÖR ÖRGÜTÜ YÖNETİCİLİĞİ YOK
“Gerekçeli karar, hükmün açıklanmasından itibaren en geç on beş gün içinde dava dosyasına konulmalıdır. 5 Ağustos 2013’de açıklanan karara ilişkin gerekçe dava dosyasına konulmadığından, dosyanın Yargıtaya gönderilmesi ve tahliye talebi hakkında Yargıtay Dairesince bir karar verilmesi mümkün olmamıştır. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun eylemlerinin “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçunu oluşturduğunu belirterek sadece bu suçtan mahkumiyetine karar vermiştir. Başvurucunun “silahlı terör örgütü yönetme” suçundan mahkûmiyetine karar verilmemiştir.
YÜCE DİVAN
Başvurucunun, eylemlerin nitelendirilmesine ve yargılama görevinin Yüce Divan’a ait olduğuna ilişkin itirazının dayanaktan yoksun olmadığı görülmektedir. Davada temyiz süreci sonuçlanmadığından bu konudaki başvuru yolları henüz tüketilmemiştir. Bununla birlikte, özgürlükten yoksun bırakılma kapsamında bu aşamada da anayasal güvencelerin bulunduğu görülmektedir. Anayasa’ya göre özgürlükten yoksun bırakmanın “kanuni” olup olmadığının “kısa sürede” incelenmesi gerekir.
YARGITAY RESEN DİKKATE ALIR
Davanın Yüce Divan’da görülmesi gerektiği itirazının Yargıtay’ca resen dikkate alınacağı açıktır. Bu aşamada bu itiraz dikkate alınarak başvurucunun telafi edilemez şekilde mağduriyetinin ortaya çıkması ihtimalini hukuki çarelerle gidermek gerekir.
Hüküm tarihinden itibaren yedi ayı aşan bir süredir gerekçeli kararın dosyaya konulmamış olması nedeniyle başvurucu, tutukluluğun devamına ilişkin kararın görevli olmayan bir mahkeme tarafından verildiği iddiasını Yargıtay’a götürememiştir. Bu durum hukuk güvenliği ve hukuki belirlilik ilkelerine uygun değildir.
Başvurucu, 31 Aralık 2013’de mahkemeden tahliye talebinde bulunmuştur. Mahkeme gerekçeli kararın açıklanmadığı ve bununla birlikte talep hakkında “davanın tamamlandığı ve hükmen tutukluluk kararına yapılan itirazın reddine karar verildiği” gerekçesiyle işin esasına girmeyerek etkili yargısal inceleme yapmamıştır.
Gerekçenin açıklanmaması nedeniyle temyiz incelemesinin yapılamadığı, özgürlükten yoksun bırakmanın hukuki olmadığı iddiasının (Yüce Divan) ve salıverilme talebinin temyiz merciince incelenemediği dikkate alındığında adli kontrol hükümleri de değerlendirilerek talep hakkında yargılamayı yürüten mahkemece bir karar verilmesi gerekir. Bu nedenle Anayasa’nın 19. maddesinin sekizinci fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder