Patlamalarla sarsılan Reyhanlı’da halkın tedirginliği ve yeni olayların çıkacağına ilişkin korkusu büyüyor. Güvenlik önlemlerini almayan yetkililere tepkinin büyük olduğu ilçede, Suriyeli sığınmacılara yönelik tepkilerinin yanlış anlaşılması ve yöneltilen suçlamalar büyük bir öfke yaratmış durumda. Kızı Nadire Kuvvet ile 1.5 yaşındaki torunu Fatma Boz’u patlamada kaybeden ve iki ellerini açtığı fotoğrafıyla Reyhanlı saldırısının simgesi olan Döne Kuvvet ise ilginç bir şey anlattı. Patlama anında kızı ve torununun 20 metre önünde yürüdüğünü belirten Döne Nine, patlamadan sonra yangın çıktığını, ancak yarım saat itfaiye, ambulans, polis görmediğini ve çaresizce dolandığını söyledi ve ekledi:
‘Suriyeliler öldürüldü’ iddiasına tepki büyük
“O karmaşa içinde bir Suriyeli yanıma geldi. Kızımın torunumun yerine gösterdim. Üzerini çıkarıp ateşe daldı ama yapacak bir şey yoktu. Torumun, kızım ölmüştü. Ama kendisini ateşe atan bu adamı etraftakiler dövdü. Ellerinden zor aldılar.” Reyhanlı’da dünün konusu ise “patlama sırasında bazı Suriyelilerin kafalarının ezilerek öldürüldüğü ve doktorlara otopside bu durumun gizlenmesi yönünde baskı yapıldığı” iddiası oldu. Hakan Albayrak’ın gündeme getirdiği bu iddiaya yönelik tepki büyük. Patlama sırasında olay yerine çok yakın olan ve ilk müdahaleleri yapanlar arasında yer alan Eğitim Sen temsilcisi Yunus Dolgun da iddiayı tamamen yalanlayarak, Albayrak hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi. İddiaları Suriyeliler de yalanlıyor.
Dondurma istemişti
Kezban Boz, patlamada kaybettiği 1.5 yaşındaki kızı Fatma Boz’un teyzesinden dondurma istediği için birlikte çıktıklarını ve patlamada hayatını kaybettiğini anlatıyor. Boz, “Sorumlusu devlettir. Bizi koruyamadı. Sınırdan kimin gelip geçtiği belirsiz. Bunun bir önlemi yok mu?” diye soruyor Genç annenin sustuğu yerde, taziye evindekiler sözü aldı: “Kocası uzman çavuş. Hakkari Yüksekova’da kaç kere ölümden döndü. Ama devlet küçücük çocuğunu koruyamadı...”
GÜVENLİK ZAFİYETİ!
Emniyete üzerim aranmadan girdim
Türkiye tarihinin en çok can kaybı yaşanan bombalı saldırılara tanıklık etmiş olan ilçede hayatın neredeyse olağan biçimde akmaya devam etmesi dikkat çekiyor. Çevre illerden gelen polis ekipleri sokak başlarında bekliyor ama güvenlik tedbirlerinin tam anlamıyla alındığını söylemek zor.
Reyhanlı’da halkın kayıp sayılarını 10-15 olarak ifade etmesindeki ısrarın gerçek olup olmadığını öğrenmek için İlçe Emniyet müdürlüğü’ne gittim. Sırtımdaki çanta nedeniyle uzun aramalardan geçireleceğimi düşünürken kapıdaki polise “Gazeteciyim, bir yetkili bulmam gerekiyor” demem üzerine kimliğim sorulmadan, üzerim aranmadan emniyet müdürlüğüne girdim. Kapıdaki polisin “Bak komiserim geçiyor” diye işaret ettiği görevli sorumu yanıtlamayınca bir üst kata çıktım ve kapısında Emniyet Müdürü yazan odayı gördüm. Kapıda bekleyen sivil memura Emniyet Müdürü Mehmet Berk ile görüşmek istediğimi söyledim. Kapısı olmayan odanın girişinde Berk’in telefon görüşmesinin bitmesini beklediğim 10 dakika boyunca da kendisiyle göz göze geldim. Sonuçta beni kabul etmeyen Berk, sorumu savcılığa yöneltmem gerektiğini söyledi. Ve hiç aranmadan, sırtımda çantamla girdiğim Emniyet’ten yine aynı rahatlıkla çıktığımda yaşadığım şeyin absürtlüğünü bile sonra fark ettim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder