Sayfalar

17 Mayıs 2013 Cuma

11 Mayıs'a adım adım: Reyhanlı, yine bir "kırmızı" gün



Kemal GÖKTAŞ
Türkiye tarihinin en kanlı bombalı saldırısı olan Reyhanlı’daki patlamaları istihbarat birimlerinin bilgisi olmasına rağmen önlenmediği netlikle ortaya çıktı. MİT ve Emniyet İstihbaratın son ana kadar edindikleri ve giderek ciddileşen istihbari bilgilere rağmen, operasyon yapılmaması nedeniyle bombayı patlatan asli faillerin kaçtığı ve tutuklanan kişilerin bu kişilere kasıtlı veya bilmeden yardım eden kişilerden ibaret olması soru işaretlerini çoğalttı. 

GÜL: TAKİPE ALINMIŞLARDI


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün Reyhanlı’da “Emniyet ve MİT koordineli halde çalışmıştır. Her iki teşkilatta, bugün şüpheli olarak mahkemeye taşınan isimleri takibe almışlardı ve takip ediyorlardı. Bu tür eylemlerin olabileceğinden kuşkulanıyorlardı. Şunun düşünülmesini isterim; Yüz olaydan 99'unu önlersiniz, bunları duyurmazsınız ama bir tanesi elden kaçınca, bu acılar yaşanır, durum budur" dedi.

BAŞBAKAN “KOORDİNASYONSUZLUK” DEMİŞTİ

Başbakan Erdoğan’ın ABD’ye gitmeden önce yaptığı açıklamada istihbarat zaafı olduğuna inanmadığını belirtmesine rağmen başka bir  olasılığı gündeme getirmişti. Başbakan, "İstihbarat örgütlerimiz bu tür bir hareketliliğin olduğunu yakalama noktasında olduğuna göre, demek ki burada ön bilgi alma durumu söz konusu. Ama burada Emniyet teşkilatıyla MİT arasında bir kopukluk söz konusu olabilir” demiş ve Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun bu konuyu araştıracağını açıklamıştı.

OPERASYON TAKTİĞİNDEKİ HATA MI?

Devletin zirvesinden gelen bu açıklamalar, bombalı saldırıların göz göre göre geldiğini ve önlenemediğini netlikle gösterdi. Peki ne olmuştu da istihbaratın takip ettiği kişilerin karıştığı bir patlama meydana gelmişti?
Bu konuda "koordinasyonsuzluk" olasılığını dışlayan en çarpıcı iddiaya göre MİT’in patlamanın iki gün öncesinde araç plakalarını ve zanlıların kimliklerine varana kadar net bilgileri Emniyet’e gönderdiği ancak Savcılık ve Emniyet birimlerinin yaptığı toplantıda “hemen dar kapsamlı bir operasyon” yapmak yerine “olayın arkasındakilerin de yakalanabileceği geniş bir operasyonda” karar kılmaları nedeniyle zanlılara dokunulmadı. Trajik taktik hatasının bedelini ise Reyhanlılar 50 canla ödedi.
İşte Reyhanlı’daki patlamaya giden olayların gün gün kronolojisi:
12 NİSAN: Taşımacılık yapan İskender Ş, Yayladığı sınır kapısından Ebu Cüneyt olarak tanınan Mohammad Dıb K., Temir D. Nasır E ve Yusuf N isimli şahısları alarak,Harbiye’deki Yaman Otel'e  getirdi.
20 Nisan: Nasır E, kontör satıcısı Alaatin K’dan kendisine bir şoför ve kaçakçılık yapmak için de bir depo bulmasını istedi.
23 NİSAN: MİT, bomba yüklü 3 aracın Türkiye’ye gireceği yönünde uyarıda bulundu.
28 NİSAN: Zanlılardan Mehmet G. 1 Mayıs’tan itibaren geçerli olmak üzere 2 bin 400 liraya bir depo kiraladı.
29 - 30 NİSAN: Zanlılardan Ahmet M, olayın asli faillerinden olduğu iddia edilen Yusuf B ile birlikte transit bir araçla Konya’ya ve oradan da Ankara’ya gitti. Yusuf B’nin Kocatepe Camii civarında keşif yaptığı, fotoğraf çektiği anlaşıldı.
2 MAYIS: İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne Suriye’de bomba yüklenen 2 aracın Türkiye’ye gönderileceği istihbaratını iletti.
7 MAYIS: Ahmet  M. İle Yusf B kiraladıkları bir otomobille Reyhanlı’ya gittiler. İlçede tur atan zanlılar hiç durmadan tekrar Antakya’ya döndü.
8 MAYIS: Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gönderiler yazıda, tüple desteklenmiş patlayıcı içeren bir aracın Ankara’da patlatılacağı bildirildi. Aynı gün Hatay Emniyeti’ne de bombalı araç istihbaratı gönderildi.
Asli faillerden olduğu iddia edilen Nasır E., restoran işleten arkadaşı Ahmet K.’dan kendisine yurt dışında çalıştırmak üzere iki şoför bulmasını istedi. Nasır E., aynı gün Suriye’ye geçti.
9 MAYIS: Emniyet Genel Müdürlüğü, gelen istihbaratları MİT’le paylaştı.
Suriye'den giren 2 yabancı, bir gün kaldığı Suriye’den dönen Nasır E. tarafından iki minibüse gizli bölme yapması için Harbiye beldesindeki bir kaportacıya gitti.
Aynı tarihte bir ton civarındaki C-3 patlayıcı Lazkiye'den gemiye yüklendi ve Samandağ'a getirildi. 30 kiloluk paketler halinde Harbiye beldesindeki depoya götürüldü ve minibüslere yüklendi. Bombalar, Ankara'da Kocatepe Cami ve bir alışveriş merkezi yanında patlatılmak için hazırlandı. Ancak son anda Ankara'dan vazgeçildi.
 10 MAYIS: MİT, Emniyet’e gönderdiği yazıda saldırıya ilişkin net bilgiler verdi. Ancak iddiaya göre emniyet, geniş çaplı bir operasyonda karar kıldığı için düğmeye basmadı.
11 Mayıs: Reyhanlı’da patlatılan bombalar  50 can aldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder