ESNAF, ÖĞRENCİ ÖRGÜTÜ: "ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ, SİMİTÇİ, İŞSİZ VE KÜÇÜK ESNAF OLAN SANIKLARIN OLUŞTURDUĞU ÖRGÜT"
Kemal GÖKTAŞ
Yargıtay Başsavcılığının Hrant Dink cinayetine ilişkin tebliğnamesinde, savcı Hikmet Usta'nın cinayetin Ergenekon örgütünün Trabzon'daki hücresi tarafından işlendiğine yönelik temyiz başvurusuna hiç değinilmemesi dikkat çekti. Yargıtay Başsavcılığının temyiz incelemesinde bu konuyu tartışmaması, Dink cinayetinin "Pelitli'de bir araya gelen gençlerin oluşturduğu örgüt tarafından işlendiği" tespitiyle kapatılacağı eleştirilerini de beraberinde getirdi. Dink cinayetiyle ilgili soruşturmada Emniyet makamları bu örgütten "Yasin Hayal grubu" olarak bahsediyordu.
ESNAF, İŞSİZ, ÖĞRENCİ ÖRGÜTÜ
Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta, istanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Dink cinayetini adli bir cinayet olarak gören ve örgüt suçundan sanıklara beraat kararı veren kararını temyiz ederken cinayetin Ergenekon tarafından işlendiğine ilişkin 18 ayrı bulguyu delil olarak göstermişti. Savcı Usta, bu delillere dayanarak sanıkların "Ergenekon terör örgütü" yöneticisi ve üyesi oldukları iddiasıyla cezalandırılmalarını istemişti.
Tebliğnamede ise Ergenekon ismi hiç anılmadı ve dosyadaki delillere göre, Dink cinayetini işleyen örgütün "üniversite öğrencisi, simitçi, işsiz ve küçük esnaf olan sanıkların oluşturduğu bir örgüt" olduğu vurgusu yapıldı. Bu örgütün 2002'den bu yana yaptıkları eylemler, "yabancı sermayeye ait olduğu" gerekçesiyle McDonalds'ın bombalanması, Trabzon Santa Maria Kilisesi rahibi olan Santoro'nun yaralanması ve sırf başka din ve milliyetten olmayı nedeniyle Hrant Dink'in öldürülmesi" olarak sıralandı.
KAMU GÖREVLİLERİNİ ÇIKARMAK DEVLETİN GÖREVİ
Başsavcılık, Susurluk çetesi davasında Yargıtay 8. Ceza Dairesinin verdiği karara atıf yaparak örgütün sanıklar dışında kalan kimi kamu görevlisi üyelerinin ortaya çıkarılmasının devletin yetkili organlarının görevi olduğu, ancak bu kişilerin ortaya çıkarılmamış olmasının sanıkların bir örgüt oluşturmadığı anlamına gelmeyeceğini ifade etti.
Sanıkların bir araya gelerek bir örgüt oluşturdukları kaydedilen tebliğnamede, sanıkların "üçten fazla olduğu, aralarında hiyerarşik yapının bulunduğu, görev dağılımı yaptıkları, iş bölümü ve iştigal olunacak faaliyet alanlarının önceden tespit edildiği, gizliliğin esas alındığı, işlenen suçların ideolojik amaçlarla gerçekleştirildiği" belirtildi.
DELİLLER ERGENEKON'A YETMİYOR
Dink cinayetinin Ergenekon örgütü tarafından işlendiği iddialarına yönelik bir yorum yapmayan Yargıtay Başsavcılığı, bu tutumuyla, cinayetin, eldeki deliller doğrultusunda, Ergenekon örgütünün eylemi olduğunun söylenemeyeceği konusundaki kanaatini göstermiş oldu.
SAVCI USTA'NIN "ERGENEKON" DELİLLERİ
Dink cinayeti davasının savcısı Hikmet Usta İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Ortada tahmin edilenden daha büyük bir terör örgütü var ancak bu delillendirilemedi” yönündeki kararına temlyiz ederken cinayetle Ergenekon arasındaki bağlantıyı gösteren 18 delil olduğunu ileri sürmüştü.
Savcı Usta, Dink cinayetinin Ergenekon'un Trabzon hücresi tarafından gerçekleştirildiğini ileri sürerek, Santoro cinayetinde kullanılan tetikçiyle Ogün Samast arasındaki benzerliğe işaret etmişti. Malatya Zirve Yayınevi cinayetinin de aynı yapı tarafından gerçekleştirildiğini savunan Usta, "Kaos hedefleyen yapının kullandığı tetikçilerin portresi ve eylemlerin amacı aynı” görüşünü ileri sürmüştü. Savcı Usta'nın, Dink cinayetinin Ergenekon tarafından işlendiği iddiasına gösterdiği bazı "deliller" şunlardı:
* Ergenekon kapsamında açılan Kafes Eylem Planı iddianamesine göre planda, “Rahip Santoro, Malatya Zirve Yayınevi ve Hrant Dink operasyonları sonrasında, Türkiye’de yaşayan gayrimüslimlerin irticai grupların hedefinde olduğu yönünde kamuoyu oluşmuş” ve “Hrant Dink cinayeti sonrasında, geniş bir kitle tarafından, Hepimiz Ermeni’yiz, hepimiz Hrant ‘ız şeklindeki sloganlarla Hrant Dink ve Türkiye’de yaşayan gayrimüslimlere sahip çıkılmıştır” ifadelerinin yer alması.
* Birinci Ergenekon iddianamesindeki cinayetin Ergenekon eylemlerine benzediği tespiti, Samast’ın cezaevinde geceleri, kullanıldığını söyleyerek bağırıp çağırması ve Dink’in avukatı Erdal Doğan'ın, Dink'in öldürülmeden önce Veli Küçük tarafından tehdit edildiğini söylemesi.
* Veli Küçük ve dönemin Trabzon Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz arasındaki ilişki.
* Ergenekon sanığı avukat Fuat Turgut'un, Yasin Hayal’in de avukatlığını yapması.
* Kemal Kerinçsiz’in 9 Ocak 2008'de Veli Küçük ile yaptığı telefon konuşmasında Küçük’ün haklarında yapılan bir suç duyurusu ile ilgili konuşurken “Bir netice çıktı mı? Bıktık şu Hrant Dink denen heriften yahu” sözlerine, Kerinçsiz’in “İyi de paşam Allah’tan bunlar bir tezgah kurmadılar. Bu yakalanan çocuklara iki kelime konuştursalardı tamamdık” diye karşılık vermesi.
* Dink cinayeti şeması olarak bilinen şemada Ergenekon sanıkları Veli Küçük, Levent Göktaş, Levent Temiz ve Kemal Kerinçsiz’in Dink cinayeti sanıklarıyla irtibatlı oldukları iddiası.
* Birinci Ergenekon iddianamesinde sanık Muhammet Yüce'nin bir telefon konuşmasında, “Ogün’ün hesabında trilyon varmış. Ya a..na koyam bunlar Dink’i hallettiler hiçbir si..m olmadı, ne akrabaları ne çevreleri hepsi kahraman oldu çıktı a..na koyam, Biz ona diyek ki gelin biz Orhan’ı dökek” demesi.
* Aynı iddianame sanığı Selim Akkurt'un bir telefon görüşmesinde, “Orhan Pamuk var onu halledecez, 2 trilyon alacaz hazırlıkları yapacaz. Hrant Dink’i vuranlarla da Halil görüşmüş, Sedat Peker, Alaattin Çakıcı arkamızdalar. Emniyet Müdürü ve savcıyla da bu hafta görüşeceğiz, sen hazırlıklı ol” sözleri.
* Ergenekon sanığı Ümit Sayın'ın Sevil Atasoy'la internet üzerinden yazışırken “Hrant Dink bizim savaştığımız adam, o yazıyı bana yollayın. Grup izindeymiş, önümüzdeki hafta devredeler” diye yazması.
* Dink'i İstanbul Valiliği’nde tehdit edenlerden birinin Ergenekon sanığı MİT mensubu Özel Yılmaz olması.
* İkinci Ergenekon iddianamesinde sanık Sinan Aygün’ün kaleme aldığı notlarda X isimli şahsın, her iki olayda da düğmeye basan kişinin Veli Küçük olduğunu belirttiği iddiasının yer alması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder