Sayfalar

21 Ocak 2010 Perşembe

HRANT DİNK VE MEDYA

HRANT DİNK'İN HEDEF HALİNE GELMESİ SÜRECİNDE MEDYA

KEMAL GÖKTAŞ
Medyada, bir süredir Hrant Dink'in hedef haline gelmesi sürecinde medyanın rolü üzerinde bir tartışma yürüyor. Bu konuda 2007 yılında, "Türkiye'de Basının Kamuoyu Oluşturması - Örnek Olay: Hrant Dink'in Hedef Haline Gelen Bir Siyasi Figüre Dönüştürülmesi" başlıklı yüksek lisans tezi hazırlamış biri ve süreci basının içinden takip etmiş bir gazeteci olarak Hrant Dink'i hedef haline getiren sürecin başlangıcının, Sabiha Gökçen'in Ermeni asıllı olduğuna ilişkin haber üzerine Genelkurmay'ın yaptığı açıklama olduğunu söyleyebilirim.
 Bu haber önce Agos'ta yayımlanmış, 15 gün sonra da Agos ve Dink kaynak gösterilerek, Hürriyet Gazetesi'nde manşet olmuştu. Hürriyet'teki haberden bir gün sonra da Genelkurmay açıklama yaptı. Hürriyet'teki ilk haber dengeli ve objektifti, Dink'e yönelik herhangi bir olumsuzluk yer almıyordu.
Ancak Genelkurmay'ın açıklamasından sonra Hürriyet, Gökçen'in Ermeni olduğu iddiasına zayıflatacak, yani bir anlamda kendi kendini tekzip edecek yönde yayınlar yaptı. Gökçen'in Boşnak olduğu iddiası öne çıkarıldı, Ermeni olduğunu doğrulayan tarihçi ve Gökçen'in arkadaşı Pars Tuğlacı'nın sözleri küçültülerek verildi. Hürriyet'in köşe yazarlarından Emin Çölaşan'ın yazdıkları ise Agos'u ve Dink'i hedef gösterdi. Çölaşan'ın bu yazılarına, başka birçok olayda yapıldığı ortaya çıkan, müdahale yapılmadı, ki ayrımcılık ve hedef gösterme niteliğindeki bu yazıların düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün değildi.
Genelkurmay'ın kamusal bir tartışmaya açıkça müdahale niteliğindeki açıklaması, Gökçen'in Ermeni asıllı olup olmadığı tartışmasını bitirdi. Genelkurmay'ın açıklaması, halkın haber alma özgürlüğü etrafında değil, Genelkurmay'ın çizdiği 'ulusal güvenlik ve resmi ideoloji ' paradigması çerçevesinde tartışıldı. Gökçen'in niçin yetim kaldığı, niçin Ermeni kökenli olmasına rağmen kökenlerinden koparılarak bir Türk gibi yetiştirildiği soruları sorulmadı.
Genelkurmay'ın açıklamasından sonra, Dink'in daha önce yazdığı bir yazıdaki ifade çarpıtılarak nasıl bir 'Türk düşmanı' olduğu 'ispatlanmaya' çalışıldı. Emin Çolaşan'ın yanı sıra, Milliyet'te Hasan Pulur, Cumhuriyet'te Deniz Som, Önce Vatan'da Orhan Kiverlioğlu gibi yazarlar Dink'in cümlelerini provokatif biçimde sundular. Onu hain, düşman, faşist ilan ettiler. Bu yazılar arşivlerdedir. İlgilisi, "Hrant Dink Cinayeti - Medya, Yargı, Devlet" adlı kitabımda bu yazıları ve daha nicesini bulabilir.
Bu yazıların hemen ardından ırkçı örgütler, Agos önünde Dink'e yönelik tehditlerini savurdukları gösteriler düzenledi. Ancak Dink'e yönelik bu tehlikeli saldırganlık, gazetelerde kendine yer bulamayarak yok sayıldı. Gökçen haberinde Dink'in görüşlerine yer veren Hürriyet'te de bu saldırılar tek satır haber olmadı.
Hrant Dink'in, Gökçen haberinin ardından, 'bulunan' ve cımbızlanarak alıntılanan ('Türklere hakaret ettiği' iddia edilen) cümlesinden ötürü yargılanması sürecinde gazeteler (bir iki istisna dışında) aynı şekilde, düşünce özgürlüğünün savunucusu olmaktan 'imtina etti' .
Dink'e yönelik egemen basında yer alan haber ve yorumlarda kullanılan dil, ırkçı gazetelerdeki yorumlardan ton olarak belki farklıydı. Buna rağmen, egemen basında yansıtılan bakış açısı ile ırkçı yayınlarda yansıtılan bakış açısı arasında öz olarak çok büyük fark yoktu. İkincisindeki dil, hedef kitlesine uygun olarak daha sivri daha aksiyoner iken, merkez medyadaki dil daha dolaylıydı. Ancak ırkçı basında Dink'e yönelik dilin böylesine sivri olmasını sağlayan nedenlerden biri, kuşkusuz, egemen basındaki dilden güç almasıydı.
301. maddeden açılan bütün önemli davalarda beraat ya da düşme kararları çıkarken, Hrant Dink'in, mahkûm edilmesinde, basının tavrı belirleyeci oldu. Nitekim bu durum, Dink'i mahkûm eden mahkemenin gerekçeli kararındaki milliyetçi söylemle kendisini göstermişti. Ancak hukuk tarihine geçecek bu gerekçeye ilişkin haberler gazetelerde Dink'in suçluluğunu gösteren bir karar gibi sunuldu. Dink'in bir suikastın hedefi olarak seçilmesinde de, basın tarafından kamuoyunda yaratılan 'Dink algısı'nın önemli bir etkisi oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder